Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
İstanbul’dan gelen arkadaşlarımızla sabah kahvaltısı yapıp onları uğurladıktan sonra, sıra kaşıntımızı gidermeğe gelmişti. Gidilmesi planlanan yer, Dilek yarımadasının güneyi olacaktı. (Kuşadası Milli Parkı’nın güney kısmı)
Bülent, “tüm yol asfalt” diyince kulaklarımıza inanamadık. Çeşitli homurtular eşliğinde yola çıktık. Allah’ım yoksa biz de mi doğru yolu bulmuştuk…
Çeşitli sapmalarla, gidişte 170km olan yolu 350km yapma başarısını gösterdik. Bizi tümüyle asfalttan götüren Bülent sanıyorum kendini bu şekilde affettirmek istemişti. İlk durak yeri, Özdere yakınındaki balıkçı barınağıydı.
Balıkçılarla beraber çayları yudumlarken,
- Bu sene balık durumu nasıl? Gibi anlamsız sorular da sorduk. Onlar da intikam duygusuyla
- Kaç yapıyor bu motorlar” dediler.
Derken, yaşlı bir balıkçının BMW motoru gözümüze çarptı. Dile kolay, amca 50 yıllık bir motorcuydu.
Oytun, “amca, motorunuza binebilir miyim” şeklinde sevimlilik yapınca izni de kopardı. Yılların motoru hala pırıl pırıl duruyordu. BMW farkı olsa gerek diye düşündük…
Gazi Seyyah Burhan ve Didem de o ara bize katıldılar. Arabayla da olsa hep bizim yanımızda olmaya çalıştıkları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Hatırlarsanız, 19.Ocak.2004 tarihinde Cunda dönüşü talihsiz bir kaza sonucu Burhan ayağını kırmış; Gazi Seyyah’lığa terfi etmişti.
Uğur Ertekin de Pamucak’ta bize yetişince ekip tamamlandı. Sağ kulağımızı sol elimizle göstererek yolu uzattıkça uzatıyor, sıcakta full kıyafetlerle piştikçe pişiyorduk. Burhan’ların kaybulmasını fırsat bilip, bir mola da yemyeşil ağaçlar arasında Söke yakınlarında verdik. “Sevgi Kelebeği” Oytun yine burada da çok eğlendi. Ben ise habire foto çekiyordum ve hiçbir resimde çıkmıyordum
Sıvı ikmali tamamlanınca yine yollara düştük. Bol virajlı yollar, keyfimize keyif katıyordu. Bu arada yeni aldığım Kodak DX6490 fotoğraf makinesinin nasıl video çektiğini de test etme imkanımız oldu. Aşağıdaki linkte keskin virajların öncesinde yol alışımız gözükmektedir. Virajlar keskinleşince, artçım Fulya, kamera yerine beni tutmayı tercih etti haklı olarak. Bu arada Fulya’yı “İkiteker Yılın Kameramanı” seçmenizi rica ediyorum.
Ve mutlu son. Karina’ya vardık. Burası yolun sonu, daha ileri gidilmiyor. Çıkmaz sokak gibi bir yer. Balığı, kumsalı bir de taş bina lokantası meşhur.
Burhan’ların ardından ikinci bir sürprizi de Gürkan ve Arzu Bıyıklı çifti yaptı. Bizimle olabilmek için rotalarının dışına çıkarak misafirleriyle birlikte Karina’ya geldiler. Bakmayın, resimde sefil gibi çıkan masalar birazdan kocaman levrekler ve kalamarlarla dolacak (Öndekiler Burhan-Didem, arkadakiler Gürkan-Arzu)
Acıkmış insanların mis gibi kokular içinde balık beklemesi kadar büyük işkence pek yoktur…
Baskınlar devam etti. Tire-Kaplan’a yaptığımız gezide tanıştığımız Zafer Bey ve arkadaşları da geldiler. Bir anda Karina motorcu cennetine döndü.
Durum birden aleyhimize döndü. Çoğunluk olarak gittiğimiz Karina’da birden baskınlar sonunda azınlık durumuna düştük. Honda’lar, Suzuki’ler… Buna “dur” demek gerekiyordu. Oytun, kendinden beklenmeyen bir çeviklikle, hep yanımızda taşıdığımız bayrağımızı çıkartıp, son noktayı koydu. Biz Gamsız Seyyah’tık ve bu gezi bizimdi. (Herif şirin olduğu için kimse fazla bir şey söyleyemiyor)
Durumu lehimize çevirdiğimizi düşündüğümüz anda, içten yıkıldık. Gördüklerimize inanamıyorduk. Büyük komutan ve devlet adamı Sezar çok haklıymış meğer; sen de mi Brütüs derken… Kılavuzumuz, papazımız, biricik Bülent’imiz Uğur’un Pan-european’ının üzerindeydi. Bu yetmezmiş gibi Özlem’e de “haydi bir tur atalım” demez mi? Bu kadarı da fazlaydı. Şeytan, “bin GS’in üstüne ez şunları” dedi; ama melek de “bekleyin biraz, sakin olun” uyarısında gecikmedi. Kısa süren bir turdan sonra Bülent, hiç bir şey söylemeden kendi motoruna bindi. Hala da ne düşündüğünü öğrenebilmiş değiliz…
Güneş, etkinliğini kaybedince biz de kendimizi sahile attık. Kahve keyfi pek güzel oldu. Gün batımına kalamamak hepimizi üzdü ama yol uzun, motorlar sabırsızdı.
Yine de günbatımını İzmir girişinde bir nebze de olsa yakaladık. Tatlı keyifli bir yorgunluk vardı üzerimizde.
Gelenek haline getirdiğimiz, “gezi sonrası buluşma” bu kez Burhan’lardaydı. Nuh nebiden kalma (aslında antika) körüklü org'u gören Bülent, bize birsürü “korku filmi müziği” çaldı. Ta ta taam, ta ta ta ta tam taaaaam. Çocuklar korkunca vazgeçti.
Didem ve Burhan, pek iyi evsahibi değiller galiba. Misafir varken de böyle bacaklar uzatılıp yatılmaz ki… Ama galiba Burhan’ın bacağı kırık olduğu için böyle oturuyorlardı, ya da ben istediğim için; bilemiyorum yani
Kırık bacak demişken ve bende de bu fotoğrafçılık özlemi varken bir foto da bacağa yönelttim. İşte kırıklar işte platin çiviler… Geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha yinelerken, hiç birimizin başına böyle bir olay gelmemesi için de dua etmek yerine bilinçli motor kullanmayı ilerletmeyi öneriyorum…
Gecenin sonuna yaklaşırken siz sevgili dostlarımız için de kadeh kaldırdık.
Bu resimde dikkat edilecek kişi: Oytun… Herkes kadeh kaldırırken Oytun’un ne işle iştigal ettiğine lütfen dikkat…
Veeeee gecenin esprisi, aramıza en son katılan Erkan Demirel’den…
Erkan sahibi olduğu Honda RR’ını sağlam bir yere kilitlemek istemiş haklı olarak. Etrafta bağlayabileceği bir demir falan ararken, en sağlam yerin bir GS’in arkası olduğuna karar vermiş. (Biri kamyon mu dedi) Resim biraz flu kusura bakmayın. Gülmekten makineyi sabit tutamadım ki….
Bizimle birlikte bu güzel günü yaşayan bütün arkadaşlarım adına, bu raporu okuyan ve yorum yapan sizlere de teşekkürü borç bilirim. Sevgilerimle… _________________ Zafer AKÇAY
OMM-IAM Senior Observer
İzmir
altuğcum...
yok ööle bişey canım.. yani bizim pan'dan etkilenmemiz gibi bişey. Aklın yolu bir.. herkes bigün BMW sahibi olacak
Ağzına sağlık zakçayım.. güzel bir editçisin.. Medya mensubu olduğunu yine belli etmişsin
Bu yazıları okuyunca, nedense sanki geziye giden ben diilmişim gibi hissediyorum
Kalemin hiç kırılmasın...[/quote] _________________ SEBNEM -marge the gamsız
Anneyim ben anne...
Elinize saglik, paylastiginiz icin tesekkur ederim, keyifli bir gezi olmus. En cok begendigim kare Oytun`un farlkli poz verdigi sondan bir onceki kare, bu pozu herhalde organize etmissinizdir diye dusunuyorum.
Oytun motor ile ilgili bana yazacaktin, vaktin olursa sevinirim, bu arada ben ne zaman 400 mesaji gectim yahu, cok konusuyorum sanirim.
Sinan Ozgen
Berlin
En son sinanozgen tarafından Çrş Nis 14, 2004 9:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
bu izmirliler canimi sIkIyo aabi!
bu adamlar hic calismiyo mu yaaaa?
hido
Hido İzmir'de çalışmak hep ikinci ya da üçüncü plandadır. Burası bir sayfiye kenti. Yiyecen-içecen-gezecen. Hepsi bu
sinanozgen demiş ki:
En cok begendigim kare Oytun`un farlkli poz verdigi sondan bir onceki kare, bu pozu herhalde organize etmissinizdir diye dusunuyorum.
Bingo. Ama normalde de pek farkı yoktur Oytun'un. O kadar uğraşıp biriktirdiği kilolar uçsun gitsin mi yani... Yakkışıyor adama ayrıca da. Afiyet olsun Oytun'um... _________________ Zafer AKÇAY
OMM-IAM Senior Observer
İzmir
Tarih: Prş Nis 15, 2004 6:59 am Mesaj konusu: tekrar eline sağlık
Sevgili Zafer,
Harika yazmışsın eline sağlık. Bu gezi ve bu gece benim ve Didem için çok önemliydi. Üçüde çok özel ve güzeldi.
İzninle bu gecenin mimarı "hızlı atel"ci Şebo'ya da teşekkür etmek isterim.
Benim rontgen filmlerini de koymuşsun, şimdilik sorun yok ama yarın birgün çivileri aldırınca "bu adamın çivisi çıkmış" demezler umarım.
Hazır konu çiviye gelmişken tüm ikiteker dostlarımın affına sığınarak bu başlığa uymayan bir soru sormak istiyorum. İkiteker camiasında mutlaka benden başka çivili veya "çivisi çıkmış" arkadaş vardır. Doktorlar istersen aldırırsın, istersen kalabilir dediler. Tecrübeli arkadaşların görüşlerini almak isterim. Konu dışına çıktığım için bilgi vermek isteyen arkadaşlarım özel mesajı veya mail adresimi kullanabilirlerse sevinirim.
Zafercim eline sağlık paylaştığın için teşekkür ederiz. Bir hondacı olarak Bülent abinin doğru zamanda doğru motora geçeceğini biliyorduk zaten ancak bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim. Uğur kardeşimin motoru çok şık allah karenajına asfalt yüzü göstermesin. Süper bir motorsiklet e bunun büyüsüne kapılmamakta mümkün değil zaten Bülent abide yıllardır kamyon kullanan bir kişi olarak birde otomobil kullanayıp demişte olabilir ancak yakındır değiştirmesi, kolay değil poposu seleye deydi bir kere.
Bülent abi İstanbul'da iyi tanıdıklarım var, ne dersin Pan Euorapan bakabilirim adına. Takasta yapabilirler gerçi senin kamyonu biraz ucuz sayabilirler ancak arayı telafi ederiz. Resimdede olsa sizleri görmek çok mutlu etti beni. Yeni fotoğraf makinanla ne resimler çekersin, daha açar açmaz bu başka makinanın ürünü olduğu belli oluyor. Mutlu ve sevgiyle kalın.
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 1009 Nerden: istanbul
Tarih: Prş Nis 15, 2004 7:31 am Mesaj konusu:
Zafer cim yine güzel bir rapor yazmissin.Heyecanla okudum inan.Özlelikle videoyu seyrederken fazla kapilmisim.Cünkü bir ara baktim seyrederken virajlarda benim kafada saga sola dönüyor
Elbet birgün biz de rapor yazicaz _________________ nereye bakarsan oraya gidersin
Ya Zakcay'im agzina eline saglik hocam ya. Size baba diyebilir miyim? Gecmise yolculugu mumkun kiliyorsun yahu. TEkrar eline saglik...
Simdi gelelim yorumlara
1) Uzerinde oldugum (Kasksiz-korumasiz ) BMW R60/6 1976 modelmis ama motor 1000 cc likmis . Amcanin yalancisiyiz. Ama hakkaten saat gibi calisiyordu. Gostergeler falan hala sifir gibiydi..
2) Carina'da 3 Pan'a karis 3 GS 'dik. Cok eglenceli bir savas oldu. Bizim Ugur da aylardir dokemedigi icini arkasina iki kisiyi alip doker gibi oldu ama bayrak ile karsilasinca verdigi sozu hatirlayip durdu
3) Org'un sesi beni bile urpertti
4) Kiriklar cok ciddi hakikaten , Allah Burhan acil sifa ve Didem'e de sabir versin
5) Sinan , ben yerim kardesim
6) Hido , valla ben 6 gun calisiyorum , tek gunumu de olabildigince yogun yasiyorum
7) Sedat beycigim , yakaladiniz mi hic affetmiyorsunuz Ugur'un icinde GS ruhu var o ne yapsin ? Bulent ise hic yorum yapmadi ama ben gozlerindeki Adventure ruhunu okudum Asla degismez
Not: Asla 'asla' deme !
Sevgiler _________________ www.gamsizseyyah.com www.fotokritik.com
----------------------------
M.Oytun PINAR
(Izmir'li "Homer")
532 5473288
abi cok komik virajlarda bende yattim vallahi masanin basinda
bu video esnasinda suratiniz kacti abicim , amma yatmisiniz da merak ettim
esinizede helal olsun , ben o kadar yatmisken birak film cekmeyi dort koldan sarilirim valla surucuye
Zakcay videoyu ben de seyrettim. Cok guzel olmus. Tamamen ruzgar sesi gelip, hic motor sesi duyulmamasindan, virajlardaki yatis oranindan, ve de onde giden arkadasin suratlenerek sizden uzaklasmasindan suratinizin yuksek oldugu gibi bir sonuca vardim. Cok sayin esiniz Fulya Hanim da makineyi sanki iki elle tutuyor gibi. Bu suratte hic bir yere tutunmadan seyrettigi icin kendisini yilin degil asrin kameramani ilan ediyorum.
Sanirim size cok yakin zamanda bir kamera bastonu gerekiyor. Korkuyorum valla.
Sinan'cigim
Ondeki arkadas benim. Suratlenme ve viraj cizgisi konusunu ozeline yazdim...
Zakcay'in esi Fulya hanim cok cok iyi bir artcidir , kamerayi tutarken bile motorun arkasinda Zakcay ile tek bir vucut gibi hareket etmeye devam ederler.
Bence asrin kameramanindan ote onu asrin "En iyi kameraman artcisi " ilan edebilirsiniz.
Ama bu arada ben de esimin hakkini yiyemem. O da arkamda bana hissettirmeden (ne dokunusla , ne motorun dengesini bozarak) arkaya donup fotograflar cekmistir. Hatta bir keresinde otobanda giderken top case'den sise suyu almis ve bana hissettirmeyerek beni hayretler icersinde birakmistir Ama ardindan tarafimca bir hayli fircalar yiyerek sonunda sise suyu kafamda patlatmistir
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız