Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Uzun zamandır yapmayı planladığımız Kum-Çamur-Çakıl sürüşü eğitimini gerçekten planlı bir şekilde yapmak (!) bu hafta sonuna nasipmiş. Bu konuda tecrübesine güvendiğimiz Bülent Gülcen’in bir gün önce Aktan Temiz’i de yanına alarak tüm güzergahı gezmesi ve haritasını çıkarması, eğitimin ve gezinin ne kadar başarılı geçeceğinin işaretiydi. Neyse bu konuya sonra döneceğiz.
Gittiğimiz bölge haritada görünmekte, ama yollar ! asla…
Bir gün önce denetlenen yola gidecekken Bülent birden “Ya durun biz başka bir yerden parkura girelim” dedi. Bu o an için çok normaldi. Aslında bu cümle tüm gün yaşayacaklarımızın ilk işaretiydi, ama biz o an bunu anlamamıştık. Çamlıköy-Küçükkaya istikametine girdik. Mükemmel havada köy yollarında ilerlemeye başlamıştık.
İstikamet: Çamur. Doğal olarak, çamur bulmak için toprak yol gerekiyordu. Bir gün önceki çalışma sadece burada işe yaramıştı. (Dana sonra önceki çalışma çöpe atıldı ve yeni yollar keşfe çıkıldı.) Bülent, çamuru eliyle koymuş gibi buldu. Çamura girmeden önce, brifing aldık. Neyi nasıl yapmamız gerektiği detaylı bir şekilde anlatıldı. Ne de olsa 250Kg’lık makinelerle çamurlara girmek tabii ki bilgi ve beceri işiydi.
Başarılı çamur geçişlerinin ardından, “Yol nedere” oyunu oynamaya başladık. Burada girdiğimiz yollardan daha önce herhangi bir aracın geçtiğinden fena şekilde şüphe duydum.
İşin en güzel taraflarından biri hiç kuşkusuz yol seçimi konusundaki demokratik oylamalardı. Biz höööö diye ikiye ayrılan yollara! Bakarken Bülent şu yoldan gidiyoruz diyordu. Buyrun siz seçin… Bin satır mı? Bin katır mı?
İşin güzel tarafı, seçtiğimiz yollarda bizim gibi araçlarıyla gezmeye çıkmış maceraseverlerle karşılaşmamızdı. “Yol nasıl?” diye sorduğumuzda “çok güzel ben hiç zorlanmadım” cevabını alınca içimize su serpiliyordu. Gerçekten de yollara konmuş küçük taş parçacıkları da tatlı tatlı gülümsememize sebep oluyordu.
Yolda! Karşımıza çıkan küçük derecikler ise bizi heyecanlandırıyor ve biraz olsun serinletiyordu. Coooooos sesleri eşliğinde sulardan geçerken yüzümüzdeki tebessüm görülmeye değerdi.
Nedendir bilinmez bazen yoruluyorduk. Ama bunun gittiğimiz yollarla alakası yoktu, galiba bir gün önce iyi uyuyamamıştık. Böyle hissedince kendimize dinlenebileceğimiz rahat yerler buluyorduk. Gamsızca uzanıp güneşin tadını çıkartmanın keyfine diyecek yoktu.
Yollar haritada görülmediği için köylülerden ve jandarmadan yardım istiyorduk. Hepsi sevecen, yardımsever ve şakacı insanlar. “O yol biraz kötü ama siz gidersiniz tabii” cümleleri bizi yeterince dolduruşa getiriyor, tam bir macerasever olan Öncümüz, Hocamız Bülent’in karar vermesini kolaylaştırıyordu. (Burada insanın aklına “Klavuzu” ile başlayan bir atasözü geliyor ama…
Şunu belirtmeliyim ki: Resimler 3. boyutu göstermediği için, yokuşlar, yarıklar ne yazık ki düz yol gibi çıkmış. Dönelim yola…
Önümüzde Efemçukuru’na kadar son bir etap kalmıştı. Bunun en zor ve en korkutucu yol olduğunu tabii ki sonradan anladık. Yol tümüyle ıslak kayalardan oluşuyordu ve müthiş kaygan bir hal almıştı. Aslında ayakta yolcu almıyoruz ama…
Zorluk derecesi had safhaya gelmişti ve biz artık resim bile çekmeyi düşünemeyeyek hale gelmiştik. Durmak, her şeyin sonu olabilirdi. Bitmeyecek gibi görünen yol sonunda bitmiş, biz sağsağlim çakıl dolu bir asfalta ulaşmıştık ki bunu kornalarımızı çalarak kutladık. 5 saatlik bir off road gerçekten de bizi çok heyecanlandırmış ve çok yormuştu. Artık güzel bir yemeği ve birer kadeh içkiyi hak etmiştik. Doğruca Düzce Köyü yolundaki Artemis’e gittik.
Bu hareketli günün en güzel sürprizi, Kozak Yaylası’ndaki gezimizde talihsiz bir şekilde düşerek bacağini iki yerden kıran Burhan arkadaşımızın Didem’le birlikte bize katılmasıydı. Kazadan beri ilk defa dışarı çıkıyordu ve bizim yanımızdaydı. Teşekkürler Burhan.
Ve bu adrenalin dolu geziyi planlayıp, daha sonra bu planı çöpe atan Bülent, sana da bir çift sözümüz var: Her şey için TEŞEKKÜRLER. _________________ Zafer AKÇAY
OMM-IAM Senior Observer
İzmir
Kayıt: Jul 24, 2003 Mesajlar: 402 Nerden: ISTANBUL
Tarih: Pts Şub 09, 2004 2:13 pm Mesaj konusu:
E size ne diyeyim ben!!! helal olsun........ yolları iyi öğrendiniz di mi? aynı turdan bende isterim ona göre _________________ ARAL
C.ARMAGAN ALBAYRAK
ISTANBUL
Kore'liler , ah o Kore'liler. Nasil kacirdim ben bunu abicigim yaa ! Nasil ?
Agliyacagim falan simdi
Bu hafta sonuna kadar fabrikada ve luks restoranlarda kilitliyim.
Ama gelecek hafta donusum super olacak...
Biri dag mi dedi?
Güzel düşüncelerini bizimle paylaşan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Ömer, Fulya'ya ileteceğim güzel görüşlerini sağol
İlkay, söylediğinde çok haklısın. O yollarda artçı olmak kolay değil. Tam bir disiplin işi. Bir de mangal gibi yürek gerekiyor. Fulya ve Özlem rüştlerini ispat ettiler Motoruna kıyacağın günlerde seni de bekleriz
Oytun güzelim, merak etme; eksikler yüzünden zevkimiz yarımdı zaten. _________________ Zafer AKÇAY
OMM-IAM Senior Observer
İzmir
Tarih: Sal Şub 10, 2004 2:17 pm Mesaj konusu: Dağlara Bir Gezinti
Her ne kadar planlanan yolla alakamiz kalmamis olsa da rehberliginden oturu Bulent'i kutlamak lazim. Yoruma gerek yok resimler ortada. Gerci daha resim cekilirdi ama bi an geldi foto moto dusunemez olduk. Yutkunduk kaldik. Teknik bilgilendirmenin ardindan manialari asmak cok keyifliydi.
Harika bir gun, harika bir doga ve motorlarimizdan cikan homurtularla, dolu dolu bir gun icin inanilmaz bir rehberlik. Tad damakta kaldi. Lakin kadro eksikti. Hazirlanin arkadaslar bu boyle kalmaz.
Orcun
R 1100 GamsizSeyyah - 5827
Not: amma gulmusum fotoda. guya hin hin gulecem ama hal mi kalmis gulecek.
Tarih: Sal Şub 10, 2004 6:29 pm Mesaj konusu: bir iki fikir
Zakcay selamlar,
Oncelikle gozunuzu karartip buralara girdiginiz icin sizi ve esinizi tebrik ederim.
Soylemek istedigim bir sey var, aman hemen kimse alinip da aman bizim grubumuza laf mi atiyorlar demesin, atmiyorum...
Motosiklet denen tasit, benim fikrimce, genelde tek kisiye uygun tasarlanmis bir arac. Evet duzgun yollarda iki kiside iyi olabilir ama buyuk motorlarla arazi keyfinin yasanabilmesi icin kanimca tek kisi gidilmesi daha kolay ve risksiz kullanim saglayacaktir. Izin verirseniz, kendimin yasadigi kucuk bir olaydan alinti yapayim:
Yer: Ayvalik, Cunda, adanin bir ucuna giden toprak yola, iki kisi macera aramak adina EN 500 ile girmisiz. Ama ya ne macera, bizim challenge team yaninda asfalt yol sayilir. Bir yerde durdum, iki Ankarali arabaya yol verdim, in cin yok, yerler de cok buyuk ve iri taslarla dolu. Tam kalkis aninda iki kisi oldugumuz icin dengemi kaybettim-bu anlarda insan yolcusunu korumak ve dusurmemek adina daha hassas davranip motoru birakmayabiliyor ve kendisini daha tehlikeli bir hale sokuyor- devrildik. Gelen giden de yok... Motor oyle ters bir aciyla yatmis ki, bilinen teknikler ile ancak yatay posizyona getirebiliyor, ondan sonrasini beceremiyoruz. Her neyse, ikinarak sikinarak kaldirdik, benim ayak pedalim kirilmisti, Ceyda, onu atel yapar gibi dallarla yerine sardi vesaire... Moralimiz sifir, 4 kilometre geldigimiz yolu geri donduk, ne o macera oldu...
Soylemek istedigim sey genele aslinda..., zakcay ile alakasi yok, macera diye nitelenen toprak yollar bazen hakikaten gereksiz macera olabiliyor. Dusunuyorum da o gun motorun ayagi yerine bana ya da yolcuma bir sey olsaydi, o 4 kilometreye deger miydi, degmez miydi? Bence degmezdi. O gunden sonra macera aramak istedigimde tek kisi olmayi yeg tutuyorum, bu risk oranini azaltiyor. Yolculuysam da asfalttan ayrilmamayi yegliyorum, sonucta ayni keyfi bana veren yollar bulmam da mumkun oluyor.
Bunlar akil verme olarak algilanmasin lutfen, sadece bana ait fikirler, cikarimlarim. Elbette herkes kendisinden sorumludur.
Sinan söylediklerinde gerçekten haklısın. Artçı ile bu tip yollarda kontrol iki kat zorlaşıyor. Bu kadar sert yollarla karşılaşacağımızı önceden bilseydik biz de yalnız gitmeye seçerdik.
Bu siteniin amaçlarından biri de bilgilerimizi ve deneyimlerimizi paylaşıp bundan ders çıkartmak. Onun için bu tip uyarılar yerinde ve memnuniyet vericidir. Asla kimse bundan alınmaz; alınmaması gerekir Aksi halde herkes bildiğiyle kalır.
Gelelim Cunda'ya. Limanın hemen yanından içeri giren yoldan biz de geçen gezimizde geçmiştik Tabii ki resimde iyi olan yer çıkmış. Sanıyorum sana tanıdık gelecektir
_________________ Zafer AKÇAY
OMM-IAM Senior Observer
İzmir
Bak ne zamandır bekliyorum kafan nereye takıldı diye. Kimse de yorum yapmadı söyle artık da kurtulalım ))
Fotografı kim çekiyor falan türünden bişey mi acaba???? Başka bişey bulamadım _________________ Zafer AKÇAY
OMM-IAM Senior Observer
İzmir
Ya ne diyim şimdi ben bu resmi buraya yeni yeni mesaj atarken gördüm e peki ne oldu resmin üstündeki tarihe baktım sonrada soldaki Joined: Jul 25, 2003 yazan tarihe baktım ben o tarihi resmin yollanma tarihi sandım yani kaç gündür kıvranıyorum inşallah merak edip sormazlar diye sonunda dayanamadın sordun aha dedim hadi cevap ver bakalım nasıl vereceksen
işte kafamın takıldığı yer yani cezeryeleri ben yicem çünkü sorunun cevabı yok...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız