Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 251 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Ankara gezisi (05.10.2003)
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Ankara gezisi (05.10.2003)

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Goblin
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 25, 2003
Mesajlar: 869

MesajTarih: Pts Ekm 13, 2003 1:01 pm    Mesaj konusu: Ankara gezisi (05.10.2003) Alıntıyla Cevap Ver

Alın bakalım bi gezi de Ankara'lılardan size. Hani derler ya bir resim bin sözcüğe bedeldir diye, aha işte aşağısı da 1,75 resme bedel. Ne yapalım canım hep resim bakcak haliniz yok ya, biraz da gözleri çalıştıralım di mi? Hadi kolay gele.


Çekirge ile Kılkanatın Maceraları

Aslında onları yakından tanıyorsunuz. Bir zamanların bilimsel motorcusu Erekyus şimdiki Greenbird ve sitenin müzmin mütercimi Goblin. Çekirge ile kılkanat ise her ikisinin de motor dünyasına girmelerine vesile olan biri namı diğer XLR 125 diğeri de CG 125 ES oluyor tabii.

Çekirge ve kılkanat ilk tanıştıkları günden sonra bir daha uzunca bir süre biraraya gelemediler. İlk tanışmalarını da bir başka vakit naklederiz. Greenbird’ün teziydi, Goblinin bıçak altına yatmasıydı derken zor günler yavaş yavaş geride kaldı. Hoş o arada havalar soğudu, kış kapıyı araladı ama neyse ki güzelim Ekim ayı her ikisini güzel bir pazar günü asfaltta buluşturdu. Sorumluluk sahibi motorcuyuz ya, bir hafta önceden yol planları yapıldı, azıklar çıkınlar hazırlandı, mola noktaları belirlendi, vs, vs. Ehem..pek de öyle olmadı ya neyse icon_wink.gif …Güzergahımız ankara-haymana-polatlı-ankara şeklinde olup, İstanbullu arkadaşlar için basitçe ifade etmek gerekirse (takriben) 70 km otoyol, 60 km iki yönlü karayolu, 70 km otoyol. Hava sıcaklığı 28 0C, güneşli, yer yer bulutlu (ama çok ince, tül gibi, tadından yinmez bi bulut), hemen hemen rüzgarsız, nem oranı pek de gerekli olmayan bir gün. Yani, 1300 km yapmıştım o zamana kadar da bugünkü kadar leziz bi havada kullanmak nasip olmamıştı. O biçim güzel yani. Neyse, uzatmayalım. (Edebiyat yönümüz kuvvetli olsa zaten lise de MF seçip “mehendis beg” olacağımıza babalar gibi gider bi hukukçu işletmeci falan olurduk heralde.)

Buluşma yerimiz Molpet benzin istasyonu. Bez markasıyla karışmasın, Ankara’lı motorcuların buluşma noktalarından biriymiş, ben de yeni öğrendim. İlk grup sürüşüm olcak ya, zamanından 15 dakka önceden istasyona damladım. Saolsun Greenbird üstüne 20 dakka ağırdan alınca istasyon görevlileriyle kanka olma durumlarına kadar gelmek üzereydik. Karadeniz türküleri dinlemekle geçen yarım saatin sonunda “Yaw keyfin yok gibi” şeklinde bi soru gelince insanın yol arkadaşıdır demeyip girişesi geliyor ama çekirge ve kılkanatın hatırına çiğ et bile yenir ya neyse. Şaka şaka… icon_wink.gif Ayaküstü muhabbet, depoların doldurulması derken bi de bakmışız ki yola revan olmuşuz; Greenbird lider, Goblin artçı, böcüklerimiz kilometreleri yutmaya başlamış bile. Kesin rakam vermek yanlış olur ama sanırsam ilk 40 km otoyolda geçirdikten sonra (Gölbaşı manzarası da pek bi güzeldi) hengamelerle dolu olduğu daha birinci saniyede kendini belli eden bir arayola kafadan daldık. Arayola girerken aramızda 10 metre falan mesafe vardı, sonra bi de baktım ki nereden çıktığı belli olmayan bi mercedesle gökten zembille inmiş olduğuna yemin edebileceğim bi murat 131 (serçe midir nedir onlardan işte) aramıza girivermiş. Kornalar, sıkıştırmalar, laf atmalar derken o kaostan yara almadan çıktık ya, tamam dedim bize artık karada ölüm yok. Bu arada bana da bi deli cesareti gelmiş sormayın. Artık araya araba almamak için liderini koruyan wingman gibi arabalara meydan okuyorum (zamanında 8 saat aralıksız X-wing oynamanın sonu, Luk Skayvolkır haltetmiş yanımda). Neyse ki çok geçmeden ilk molamızı bir benzin istasyonunda verdik. Amanın, neredeyse belim tutuldu tutulacakmış meğer. Eh, ilk uzun yol tecrübemiz olacak ya, su kaçırmadan olmaz. Sırtımda bir çanta var ki çanta değil gülle mübarek. Hepi topu bi kazak, eşofman altı, gömlek, atlet, pasta-börek, bi şişe su, fotoğraf makinesi, kolonyalı mendil..neyse, öyle işte. Benim kılkanatın çanta tutucusu daha ithal edilememiş olduğundan iş lise çantasına düştü tabii. Uzun yolda hiç tavsiye etmem, acayip sırt ağrısı yapıyor. Dakka bir gol bir şeklinde Greenbird ders vermeye başladı. “Bah şimdi hocam, SIPDE diye bi olay var, bildin mi?” Buradan Amerika kaç km bakmadım ama heralde kulakların çınlamıştır vak vak amca icon_wink.gif . Bir miktar teori dinledikten ve mal bulmuş mağribi gibi böcüklerimizi seyre dalan istasyoncudan sonra küçük bir tuvalet molası hayat iksiri gibi geliyormuş meğer. Hazır Green pantolonunun güneş görmeyen yerlerinden arı ayıklarken, muhabbet olsun, iki laf edelim diye çocuğa sordum “Buraya pek motorcu uğramıyo heralde?”, “Olur mu abey, daha zabahnan iki tane geldiydi. Ama o kavazakiydi tabe!”…Allah Allah, “kavazaki” olunca ne oluyorsa artık, o kadarını sormaya gözüm kesmedi. Cin fikirlidir bizim Anadolu gençliği, bi kulp bulur adamı 2 saniyede madara ediverir korkusuyla sükut altındır dedim kendi kendime. Greenbird “Sarı mıydı?” gibi bi soru sordu ama ben o sırada kaskı takmış sıvışma hazırlıklarına girmiştim bilem. Yola çıktık. Yol da yol değil “highway to hell” resmen. Bu yolların inşaatındakki şef mühendis bi dansöz babası falan mıydı neydi birader, dön babam dön, habire viraj alıyoruz. Yüreğim ağzıma gelmiş, Greenbird çekirgeyle halinden gayet memnun giderken ben kılkanatın üzerinde altıma etme pozisyonlarındayım. Kedi kakası yapar şeklinde yani. Kulakları çınlamaktan sağır olan DD’nin kural kitabı açıldı hemen kafamda, “Relax, Tara, Sırıt, Yatır, Sırıt, vs, vs”. Teknik değil sonsuz yaşam iksiri mübarek. Sonrası tam bir keyfe dönüştü ki tek nargilesi eksik. Taa ki ön teker “olmaması” gereken şekilde kayana kadar. Yani, 1 milisaniyede insan ancak bu kadar şeyi kafasından geçirebilir “Ulan biliyodum bunun yer yer delikli asfalt değil kum ve taş olduğunu. Şimdi yuvarlanacam, bozkırın ortasında kepaze olacam. Hayır o değil ne zaman Green’le çıksak başıma bi iş geliyor, adam benle bakkala bile gitmez bundan sonra. Karşıdan araba gelmiyor neyse ki, şöyle güzelinden salıvereyim bari kendimi 2.80, hiç değilse yol işareti betonunda beyin suyunu akıtmadan güzelce tepeye yumuşak iniş yapa…” Amanın! Bi de baktım ki kılkanat toparlanmış çekirgenin peşine takılmış gidiyor. Green bi “Helal” işareti çaktı ama ben olmuşum leyla, kum kavuzundan nasıl sağlam çıktığımın farkında bile değilim. Ben de işaretle cevap verdim ama nabız olmuş 120, nefes mi alıyorum son nefesi mi veriyorum belli değil!

Geyik bir yana, altın sarısı buğday tarlaları arasında yol alırken yer yer gözümün önüne şu internetde görüp de “yahu ne güzel yerler dolaşıyor millet” dediğim anlar oldu. Hele bazıları var ki, tepe aşağı neredeyse ufka kadar araziye hakim pozisyonda Green’in kıpkırmızı kaskının altın sarısı tarlalar arasında kaynaşması ve aynı anda çekirge yatırdığı enstantaneler. Doğayla bütünleşmiş motorcu imajı, bense arkada kahve döğücünün hınk deyicisi. Elimde olsa çıkarıp makineyi deklanşöre basacam ama nefesim kesilmiş, manzaranın tadını çıkarmak daha tatlı geliyor. Düşünmeden edemiyorum, 700 Euroyu 2 hafta önce bankaya yatırmak yerine şu video-kamerayı daha sonra alma fikri nereden de gelmişti aklıma! Kendime söğüp sayarkene virajlar virajları, inekler hindileri (yol üstü enstantaneleri babında) kovalıyor ve bir de bakmışız ki yine otoyola çıkmışız. Greenin önderliğinde yine bir istasyonda konaklıyoruz. Bu defa gazoz değil çaya hücum, ve bir de ev yapımı mercimek köftesi, kıymalı ve peynirli börekler! Arada tekrar tuvalet molası (stresten midir nedir, habire su döküyorum). Hemen kumda yaptığımız bale, üstümüze saldırma teşebbüsünde bulunan köy köpeği (aynı zamanda 5 dakkadır nefesi tükenmeden bağırıp çağıran istasyon köpeği), vee ders tekrar başlıyor. Green hocam saolsun geziyi pastoral olmaktan çıkarıp aynı zamanda virajlarda izlenecek pozisyon, hız vs gibi derin bilimsel konulara çekerek bir şeyler öğrenmemi, gezinin aslında bir nevi benim için eğitim olduğunu hatırlatıyor. Yola dönmeden önce motorları bir süre değişmeyi öneriyor ama 140 km yoldan sonra ben değil kılkanadı, uzaktan kumandalı araba kullanabileceğimden bile emin değilken, çekirgeye binme fikri ürkütücü geliyor. Bir süre otoyolda kullandıktan sonra bakıyorum ki, git babam git dümdüz yol. Altımda çekirge de olsa, Ferrari F1 de olsa bir. Kenara çekip böcükleri değişiyoruz.

O an Green neler hissediyor bilmiyorum ama ben kendimi atari salonlarındaki dev ekranlı atari oyunundaymışım gibi hissetmeye başlıyorum! Benim kılkanadın çamurluğunu görmek için ayağa kalkmak gerekirkene, çekirge kocaman başını havaya kaldırmış, antenlerini de elime vermiş gibi sanki. Göstergelere şöyle bi göz atiyim diyorum. Hemen gözüme büyük sticker harfleriyle (hem de fosforlu, öyle böyle değil yani) yapıştırılmış SIPDE kelimesi ilişiyor. Ama hız hangisi, devir nerde, yakıt göstergesi var mı artık bakacak hal yok bende çünkü o arada Green benim vız vızla uçmaya başlamış bile. Geyik yeter, XLR izlenimlerine geçecek olursak: Elciklerin vücuda daha yakın olması süper bişi, çok daha az hareketle çok daha ani ve keskin manevra imkanı veriyor ama Green’e göre uzun yolda esaslı ağrı yapıyormuş. Çamurluğun böylesine bariz görünüyor olması vektörün okbaşı gibi (başka baş değil) gidiş istikameti hakkında fikir veriyor, engellerin atlatılması babında faydalı olur diye düşünüyorum. Güç olarak kılkanatla aynı ama sanki biraz daha gitmeye hevesli gibi, torkun daha yüksek olmasından da olabilir, benim gaz ayarına alışmamış olmamdan da icon_wink.gif . Belirli bir hız aralığında popo masajı için birebir, iyi titretiyor walla, muhtemelen süngersiz seleden kaynaklanıyor, kesinlikle süspansiyon değil, motor titreşimi. Green zigzaglarla benim kılkanatı deniyor, bense elciklere yapışmışım, göstergelere bile bakmaya cesaret edemiyorum. Kılkanata kıyasla yerden 10 küsür santim daha yukarda sürmek farklı bir duygu.

Çok geçmeden durup eski düzene dönüyoruz. Green’de benim ufaklığın performansını ve konforunu beğenmiş. İnsanın hoşuna gidiyor tabe. Velhasılı kelam, Koru sitesindeki buluşma noktamıza doğru ilerlemeye başlıyoruz (böcükleri ilk kez burda buluşturmuştuk, ah canım, pek duygulandım..) Sorunsuzca yerimize vardıktan sonra Green hoca tekrar başlıyor anlatmaya. Dersimiz SİSTEM, ya da onun gibi bişey. DD pek bahsetmemiş bu konudan. Meğer bu da İngilüs polis amcalarının virajlara girme tekniğiymiş. Annat, annat heyecanlı oluyo. Kısaca pozisyon, hız, vites, gaz…ehe..unutmuşum walla, neydi be? Neyse, sırasıyla bunları bi şekilde çorba yapmadan viraja girip tek parça çıkma tekniği. Gerçekten de bilhassa çift yönlü yolda çok kez karşı şeride kaymıştım, sebebi doğru pozisyon alamayışımmış. Onu da öğrendim. Ama balık hafızası olunca bu kadar hatırlanıyor işte. Örnekler örnekleri kovalıyor; hele bi tanesi var ki yani adama motoru bıraktıracak cinsten. Green yine basmış gidiyor (benim kılkanat yokuşlarda nispeten soluksuz kaldı, motor açıldıkça düzelir diye umuyoruz). Aramızda 15-20 m var, belli ki yol sağa dönecek ama orta halli bi tepecik görüşü engelliyor. Green orta şerit çizgisine yakın pozisyonunu aldı yavaşça yatmaya başlayacak…başlayacak da o an film durdu kardeş..niye mi? ahan da yurdu gavur işgalinden kurtarmaya gider gibin anadolu genci yolu ortalamış bi halde fırlamamış mı karşıdan? Kanım donuyor. Aslında Green’in artık orda bile olmaması lazım teorik olarak ama mucize mi desem, şans mı desem (göz yanılması olduğunu sonraki molada ustam izah ediyor bi zahmet; meğersem o önceden arabayı görmüşmüş müş de ona göre DD’nin dediği gibi safety factor babında daha da yatmış..çok teknik bi izahatı var canım, öyle her fani annamaz yani)..Şaka bir yana, çok şükür sorun olmadı. Reno’nun içindeki de aklını başına devşirip adam gibi şeridinden gitmeye başlamıştı. Mehter marşıyla gelip, İzmir marşıyla dönüyordu ya, ona 1 sene yeterdi bu korku.

Günü özetleyen ve tadından yinmeyen muhabbetimize yavaş yavaş noktayı koyuyoruz. Garibim greenim eşinin ve evinin hasretiyle yanarkene ben de kendimi ilk uzun yol deneyiminden sonra ezelden beri kader arkadaşım olan yatağımın kollarına atmak için sabırsızlanıyordum. Ama az oldu be. Aslında bi 200 km daha yapsaydık da tam olsaydı diye içimden de geçirmiyor değilim aynı zamanda. Ne diyorum ben ya, zaten şu kadarcık yolda iki kez ekip arabasıyla burun buruna gelmiştik, bi 200 daha yapsak cezayı yerdim heralde. Daha ehliyet almadığımı söylememiştim size di mi icon_wink.gif . Günün sonunda motorunu daha çok seven bi insan olarak ağır ağır garajıma giriyordum. İşte doktor Savaş abimizin (1000 kişilik sitemizdeki iki motorcudan biri) Transalp’i tüm ihtişamıyla yine yerinde. Ama benim kılkanata bi haller olmuş, öyle bi gururla geçiyor ki önünden, Transalp bile dönüp sesleniyor sanki “Len çeyrek porsiyon, seni da nimetten sayıp da yol macerasına ortak ediyor ya, ne diyim ben artık şu ikitekerci gençliğe. Gidi günler, breh breh.” icon_lol.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
hido
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 24, 2003
Mesajlar: 1497

MesajTarih: Sal Ekm 14, 2003 5:21 am    Mesaj konusu: SIPDE Alıntıyla Cevap Ver

annadigim kadariyla greenbird OMM tezgâhindan gecmis! kendisini kutluyorum.
darisi basina diyorum. OMM ARAFlex ve üzerine ARA egitimi aldin mi, tadindan yenmiyo dogrusu! her ikitekerli dosta tavsiye.

gelelim geziye. daha önceki cevirilerini de okudugum icin artik teklif zamani geldi derim. aktif bir ikiteker dostu oldugun ve kendine cevirmen dedigin icin bittin artik. bundan sonraki görevin -eger kabul edersen goblin- ikiteker e-zine icin bol bol ceviri yapmak. ankara'dan bora yurtoren abimiz ikiteker e-zine'in editörü. o'nunla da tanismani isterim.

neyse... elinie, ayaginiza saglik. cevirilerini göndermek icin (baska caren yok artik)
hg@rafineri.net veya borayurtoren@hotpop.com adresini kullanabilirsin...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder
sinanozgen
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 25, 2003
Mesajlar: 2136

MesajTarih: Sal Ekm 14, 2003 6:36 am    Mesaj konusu: Tebrikler... Alıntıyla Cevap Ver

Eline saglik, sabah sabah bilgisayari acinca sip diye bir cirpida okudum ve cok keyif aldim.

Bir tek ehliyetsizlik konusunu begenmedim. Ha bir de insan 700 euro kameraya verip de, bir tanecik olsun fotograf cekip koymaz mi buraya?

Selamlar.

Sinan Ozgen
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt