Istanbul Thassos, Yunanistan Gezisi II 8-15 Eylul 2012

[Jun8]

Yeni bir yolculuk daha İstanbul-Thassos 1486 Km..8-15 Eylul 2012
Bu yaz başından beri bir kere Asos, Küçükkuyu, Cunda, sonra bir Asos daha sonra Thassos, bunu takiben Ödemiş ve Çeşme gezilerimi yaptım.Yaptığım kilometre 4000 civarı idi ve ben de bunu 5000’e civarına tamamlamak ve sezonun son gezisini yapmak için bir Yunanistan gezisi yapmaya daha karar verdim. Bu gezinin bana avantajlı olacak kısmı ise yaz içindeki gezilerden daha serin bir havada gerçekleşecek olması idi. Hepimizin de bildiği gibi yazın gerçekleştirdiğimiz geziler gün içinde çok sıcak olabiliyor ve bizi oldukça yorabiliyor. Ben de eylül ayında çevirdim rotayı Thassos’a yeniden. Bazıları arkadaşlar yeniden aynı yere gidilir mi diye düşünebilirler. Ama ben bu adayı gerçekten cok sevdim, İpsala’dan geçtikten sonra yollar çok düzeliyor ve bu adanın Eylül ayındaki sakinliği de beni çok çekti diyebilirim. Bu gezide toplam gidiş donuş 60 litre civarı benzin harcadım..Sonuç olarak bu da bana çok makul geldi. Eğer araba ile gitseydim bu yolu sonuç olarak bundan kat kat daha fazla benzin harcayacaktım. Ve 8 Eylul sabahi saat 5.30 da yola cıktık Suadiye’den…

URL=http://imageshack.us/photo/my-images/267/dscf7979.jpg/][/URL]











Özcanlar köfte..Sabah yola erken çıktığımız icin biz Tekirdağ’da Özcanlar köftecisinde çok erken mola verdik..Daha çaylarını yeni demliyorlardı saat 7.50 civari idi..Biz orada kahvaltımızı ettik fakat bize gosterdikleri ilgi ve yakınlıktan dolayi ozellikle tesekkur ederim..





Bundan onceki Yunanistan seyahatimiz bayrama denk geldigi için İpsala’ya variş ve gümrükten geçişte çok zorlanmıştık..Fakat bu sefer yollar ve sınırdan geçiş cok kolaydı..o kadar kolaydı ki arabaların onune bile geçmedim sıramı bekledim ben de..

















Evet sınır geçildi ve gidiş yolumuz belli artık…Dedeağaç’ı geçip Kavala’ya varmadan önce sapıp Keramoti’ye varıp oradan feribota bineceğiz. Geçen sefer olduğu gibi başka bir yerde mola vermiyoruz ve bu yol 1.5 saat sürüyor..Tabii ki bu arada yola çıkmadan önce kahve molası veriyoruz ve dinleniyoruz biraz tabii ki..












Feribot için Keramoti’deyiz..





Hava ağustos gibi çok sıcak değil ve feribot da boş yarıyarıya..








Bekliyoruz feribottan arabaların çıkmasını…





Ve feribottayız..bu sunumuma yeniden martıları koyacağım..umarım uff bu da ne boyle demezsiniz.. seviyorum bu martıları bana motosikletle seyahat edenleri hatırlatıyorlar..rotayı onlar belirliyorlar ve dünyadaki en önemli şeye sahipler..ÖZGÜRLÜK..




















Rotasını krakere çevirmiş bir martı..bakalım yakalayabilecek mi? 


Neyse efendim ben şimdi bu martı fotoğraflarına ara vereyim ve biz sonunda Thassos’a vardık..Bu sefer feribot ve ada ağustos ayına göre sahilleri, yolları, feribotu, restoranları (orada taverna diyorlar restoranlara) daha boştu..bana Eylül 15’ten sonraki Büyükada’yı hatırlattı..böylece yerel halkla daha çok sohbet imkanı bulabiliyorsunuz ve adayi daha fazla keşfedebiliyorsunuz..




İlk gece gittiğimiz Alfas restaurant..hatta içinde bir kayik da var..Özellikle bu sefer gittiğim tavernalarla ilgili bir şey de söylemek istiyorum..Belki biz iki seferinde de motorla gittiğimiz için olabilir bizleri hiç unutmamışlar ve kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz..

















Ve başlıyorum yemeklere gömülmeye..burada en üzüldüğüm şey şu oldu..bir koca ahtapot 8-9 € arası..İstanbul’da sahilde abilerimizle soylemiştik getirdiler küçücük bir ahtapot 30-35 TL civari para aldılar..kira maliyetleri yüksek derler konuşsanız..e bunlar da krizde..ve ayrica 2. Gidişimizde de fiyatlarda hiçbir değişim yoktu…









Bu arada Turkcell’in yurtdışı paketleri çok pahallı olduğundan (internetten bahsediyorum) her tarafın internet bağlantı şifrelerini aldım..ama genelde her tarafta da vardı. Sağolasın Turkcell .








Barlarda üzümlere dokunmamışlar..cok güzel bir görünüm veriyorlar..











Ben salladım oltayı bakarsın tutar diyor..





Bunun var sevgilisi ile bir derdi..








Cok uzaktan çektiğim için bu iki fotğrafı çok net değiller..





Balıkcılar Uzo içmeye gitmişler..











Aksam oldu hüzünlendim ben yine desem yalan olur..her akşam da hüzün mü olur kardeşim?








Scala Marion’dayız..burada küçük bir yer..3-4 tane de restoranı var..








Bu fotografı gören bir bayan arkadaş şu yorumu yaptı bana..Keşke beni burada unutsalar dedi 

















Polislerin motosikletleri bizimkiler kadar luks değil..ama gayet de hızlı gidiyorlar…














Burası Limenaria’nın içindeki Giorgios Tavernası (aslında bizim değişimizle meyhane) ve 2. Gidişimizde sahibi neler yediğimizi, ne içtiğimizi hatırlardı helal olsun dedim..











Butun adada masa ustune haritası olan bezden bu ortü seriliyor..masanın üstündeki de bizim değişimizle boğma raki, onlar Tsipouro (Sipuro) diyolar..dikkatli içilmesinde fayda var..alkol orani bayağı yüksek..








Adadaki tum sebze meyveler doğal ama iki seyi çok güzeldi ekmeği ve yoğurdu..özellikle bir gün yolunuz düşerse yoğudun üzerine incir reçeli dökülüp hazırlanan tatlılarını deneyin 





Arkadaşlar sakın bunlar ne falan pahallıdır demeyin bunlar inanamayacağınız kadar ucuz en azından bizim ülkemizdeki fiyatlara göre..





Size buralarda bifteki yermisiniz derlerse bu bizim köftenin daha büyügü, bizdeki biftekle alakası yok ama çok güzel yapıyorlar…













Balıkcılar çıkmış yine yollara…















Bize çok yardımcı olan arkadaşımız Vasilis ile…































































Tripiti Plajı






























Arkadasımız Kostas..Ona da yardımları için çok teşekkürler..




Mimarisi, deniz seviyesinden yüksekliği ve kuzu çevirmesi ile meşhur Theologs köyündeyiz..




























































Ayakkabi imalatçısı…









Eski bir kahve..













Eeee kış geliyor..odunlar kapının önüne istiflenmiş…





Yani bakıyorum da mimariye bizim evlerden bunların çok bir farkı yok…





Şarap festivaline davet…





Buzuki çalınacak..








Koyun atılmıs fırına..Eh geçerken ayip olur dedik uğradık.. 













Kaldığımız Thalassies Otel’in sahipleri..bizlere gerçekten de çok yardımcı oldular..


























Biz oradayken Emrah abi de geldi..Kendisi Harley Davidson grubunun başkanı diye biliniyor ve çok tecrübeli bir sürücü..ben bu seyahate çıkarken de çok yardımcı oldu haritalardan tut gidilecek yerlere kadar..Adadaki her işletmeyi ve bir sürü insani çok iyi tanıyor..Bana göre iyi bir arkadaş ve lider..ilk gidişimizde kendisi başka ülkede olmasına rağmen varıp varmadığımızı, kaldığımız oteldeki konforumuzu bile kontrol etti..Sağolasın Emrah abi ve iyi ki varsın..





Hep motosiklet kullanacak değiliz ya biraz da eğleneceğiz tabii ki..























Umut arkadaşımız..çok da guzel bir Harley’i var..iyi günlerde kullansın…








Başkan latin danslarında..









Hep beraber geziye çıktık ada etrafında…





























Umut’un Harley’i





















Vatan hasreti bu Umut vatan hasreti 





















Ehh artık donuş zamanı…Döndürdük rotamızı memleketimize..


















Yolu mu duşunuyorum ne?





Vee her zaman olduğu gibi hoş geldin diyen martılar bu sever gorüşmek üzere diyorlar…






























Başka bir sürüşte veya seyahatte görüşmek üzere..Yolunuz açık ve martılar kadar özgür olun..
Sevgilerimle,

Cuneyt…

[VAP53]

Martilari gercekten cok degisik pozisyonlarda yakalamissin, hele de o kraker kapmaya calisani...
_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).

[Jun8]

Ahmet Kardesim,
Nedendir bilmiyorum martıları cok seviyorum..belki onlarin ruzgarda suzulmeleri, kendi rotalarını ozgurce kendilerinin belirlemeleridir hosuma giden..hatta bazı arkadaslarım adada cok martı cektigim icin saka yapiyorlardi..ama motosiklete binip yola cıktıgımızda bizlere benziyorlar..guzel yorumlar icin tesekkurler..


Sevgiler...