Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 2535 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Ksm 12, 2010 8:34 am Mesaj konusu: İstanbulda Motosiklet Kullanmak !!
BU günkü gazetelerden ..
Haliç Köprüsü'nde otomobilin çarptığı motosiklet bir anda alev alarak yandı. Yaralanan motosiklet sürücüsü, ambulansa konulurken çevredekilere bir gün önce aldığı motosikletin tamamen yanıp yanmadığını sordu.
Kaza, saat 02.00 sıralarında Haliç Köprüsü Topkapı yönünde meydana geldi. Aşırı hızlı olduğu iddia edilen otomobil, kontrolden çıkarak Coşkun Sarıtaş’ın kullandığı motosiklete hızla çarptı. Motosiklet devrildikten sonra yaklaşık 50 metre sürüklendi. Durduktan sonra alev alan motosiklet yanmaya başladı. Bu sırada yere düşen Sarıtaş, başındaki kask sayesinde ölümden döndü.
Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını söndürürken, sağlık ekipleri de ilk müdahalesini yaptıkları yaralıyı ambulansa taşıdı. Sarıtaş, bu sırada çevredekilere, “Motorumda bir şey var mı? Daha yeni almıştım. Tamamen yanmadı değil mi” diye sordu.
Öte yandan kazaya neden olan otomobilin sürücüsü, yaralının durumuyla ilgilenmeden otomobilindeki udunun peşine düştü. Udunu alıp sakin sakin olup bitenleri izleyen sürücü tepki çekti. Bir görgü tanığı, “En az 170 kilometre hızla gidiyordu. Kazaya neden oldu ama hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Yaralıya yardım etmek yerine otomobilde hasar çok mu az mı ona bakıyor. İnsanlık ölmüş” diye konuştu.
Polis, otomobil sürücüsünü ifadesi için gözaltına alırken, kaza nedeniyle yol bir süre trafiğe kapandı. _________________ Ümit Yayla
İstanbul
Haberi internette okudum sabah sabah içim burkuldu. Coşkun arkadaşımıza geçmiş olsun.. Motorsikleti yanmış Yaradan daha iyisini nasip etsin...
Çarpan şahsiyetin; ŞEREFİN hangi siz bölümündedir bilemedim ama UD'una sahip çıkarak bir ÖKÜZ zarafetinde ince ruhlu müziksever olduğunu kanıtlamış... Umarım daha iyi yerlerinle o UD'u çalması nasip olur... _________________
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Ksm 12, 2010 11:53 am Mesaj konusu: Re: İstanbulda Motosiklet Kullanmak !!
Bir film sahnesi geldi şimdi aklıma. Kadın otomobiliyle, yemyeşil ormanlar içinden geçen bir asfalt yolda bir ceylana çarpıyordu. Hayvan yerde acıyla cançekişirken o öfkeyle parçalanan tamponu için sinirleniyor lanetler okuyordu.. Hangi filmdeydi hatırlayamadım şimdi ama "modern" insanın bir canlının çektiği acıya karşı empati ve merhamet duygusunu, ve elbette buna bağlı olarak insanlığını nasıl yitirdiğini güzel anlatan etkileyici bir sahneydi..
Yukarıdaki örnek bir müzisyen üzerine. Bir müzisyenden öyle bir davranış beklenmez değil mi? Bir kadından da beklemeyiz. O hayvanın başında oturup ağlarsa bir kadın ağlar, kadınlar çok daha merhametlidir, böyle öğrenmişizdir. Ak sakallı nur yüzlü dededen de mahallenin çocuklarına sarkmasını ummayız.. Demekki merhamet duygusu yitip gittiyse hiçbiri o işlevi yerine getirmiyor. Ne baskı, ne korku, ne de yasaklar, kurallar.. _________________
Sevgili Cem... Şimdi ben böyle yukarıda ki gibi yorum yapınca, yazınca; belirttiğin ve film tadında kurgusal görüntü ile karşı cinsin oluşum öğretisi ile değerlendirdiğin akabinde psikolog tadında+edinimlerin veya yazımı okuduğunda toparladığının, sonucunda bu böyle olur pozisyonunda yazdığın beklentilerin empoze değeri bir Motorsiklet kullanabilene çarpılıp Coşkun'un Motorsikletinin sonuçta heba olması akabinde belirtilen üzere çarpanın yerde yatan Coşkunu ve Motorsikletini önemsemeyip (ki gerçekten öyle olduğunu teyit ettirdim) Ud'unu otomobilinden alıp ona sarılıp beklemesi gerçek bazında değişiyor mu?..
Okudum ve oluşan kaza ile ilgili birkaç yeri arayıp bilgi aldım haber doğru yazılmış üzüldüm doğal olarak.. Bu olayla ilgili topik açıldığını görünce hissettiklerimi yazdım.. Zira öğrendiğim üzere Adam gerçekten yüksek süratle Motorsiklete çarpıp olay yerinden 50 m. ileriye Motorsikleti o mesafeye atabilmiş..
Olay karşısında tepkim bu... Kimseden veya sıfat pozisyonunda ki kişinin ediniminden, herhangi bir oluşumdan veya pozisyonundan etkilenmek kendi adıma mümkün değil... Gerçeğe bakmayı öngörürüm...
Fikrine ve yazdıklarına saygı duyarım lakin yakıştırma veya kurgusal denklem ile yazdıklarıma karşılık öyle imiş gibi yazılması Uymadı...
Tabii ki anlamadığım birşey varsa önemle belirtmeni rica ederim.
Saygılar Esenkal... _________________
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Ksm 13, 2010 1:01 pm Mesaj konusu:
TDM-1056 demiş ki:
Fikrine ve yazdıklarına saygı duyarım lakin yakıştırma veya kurgusal denklem ile yazdıklarıma karşılık öyle imiş gibi yazılması Uymadı...
Tabii ki anlamadığım birşey varsa önemle belirtmeni rica ederim.
Saygılar Esenkal...
Konu ilginç geldi bana ve o an zihnimde canlandırdığı şeyleri ifade etmeye çalıştım. Uymadı diyorsun, bunun sebebi üzerine alınman. Ben sana cevap,karşılık veya karşıtlık olsun diye yazmadım. Sana veya başka birine karşıtlık ifade etmedim, sadece o olayın zihnimde çağrıştırdığı şeyleri yazdım.
***
Yine çağrışım yaptı ve birşey söylemek isterim ama ..
Ama tırstırıyorsunuz insanı
Kimse özel olarak kendisiyle ilişkilendirmesin diye yazıyı bölerek devam ediyorum. (Ey okuyan, buradan sonrasının seninle ilgili olduğunu düşünüyorsan haybeye üzerine alınıyorsun demektir.)
***
Aman hiçkimse hiçbirşeyi yanlış anlamasın, veya aman hiçkimse hiçbirşeyi kendi üzerine alınmasın diye çabalamak demek nihayetinde susmak ve sadece boş boş bakmak demektir. Böyle çok arkadaşımız var burada. Aman kimse üzerine alınmasın diye sadece forumu açıp okurlar, kapatıp çıkarlar.
Birşey yazmazlar, hiçbirşey paylaşmazlar. "Ben şöyle dersem, beriki de ya üzerine böyle derse? Ayıkla pirincin taşını.." diye düşünüp susmayı daha makul bulurlar. Yazsam mı yazmasam mı diye kırk dakika düşünüp, sonra vazgeçerler..
İyi de sorun şu ; bu forum denen nane ne yazık ki telepati yoluyla iletişim sağlayamıyor. Tek yordam var o da yazmak. Kimse birşey yazmıyor artık bu alınganlık ve saçma çekingenlik yüzünden.
Bu bulaşıcı ve saçma , ve aslı astarı olmayan birşey
Yazın çizin güzel kardeşim. Bu alanın olayı bu. Herkes utanır sıkılırsa, aman Ahmet, Mehmet ne düşünür derse eski yazıları okur dururuz veya Etikek-Çokonat muhabbeti yapmaya devam ederiz.
Etikek muhabbeti sarmayınca da bir süre sonra girmemeye bakmamaya başlarız.
Sonra da "ah vah.. ne güzeldi neden böyle oldu" demeye başlarız.
Bütün bunların olmaması için artık yazarken de, okurken de alınganlığı bırakmak, alınganlık edene etme kardeşim demek, ama asıl önemli olan bizzat kendimiz "Ya birileri şöyle anlarsa, böyle derse.." kuruntusunu bırakmamız lazım.. Derse der, ve zaten demiyorsa yolunda gitmeyen birşeyler var demektir.
Anasını satayım İngiliz lordlar kamarası gibi olduk be.
Onu düşün bunu düşün. Kastıra kastıra bi hal olduk.
Şunun şurasında iki laklak yapıyoruz. Bi rahat olun yahu ..
Diye düşünmekteyim..
***
İstanbulda motosiklet kullanmak başlığıyla ilgili,
İstanbulda motosiklet kullanırken ölebilir insan.
Hatta katil de olabilir..
İzmiri çok sevmiştim. En son geçen ay oradaydım, bir hafta boyunca hergün motosiklet kullandım, tüm ilçelerine birkaç kez yolum düştü ve şehir içinde çok ciddi kilometre yaptım bir hafta boyunca. İnanılmaz birşey ama bir hafta boyunca ne bir saygısızlık gördüm, ne tehlikeli hareketler çeken otomobiller. İstanbuldan en büyük farkı, İzmirde çok fazla acelesi olan kimse yok sanki. Oysa orada da insanlar işine gücüne gidiyor ve trafik orada da sıkışıyor, ama örneğin yeşil yandığı an arkadan dat dut korna sesleri gelmeye başlamıyor. Adres soruyorsun, içtenlikle tarif ediliyor, sorduğum adresi bilmiyorsa bilmediği için özür diliyor .. Acaip acaip şeyler bunlar.. Bir de şu çok inanılmaz geldi , yayaya kırmızı yansa dahi durup yol falan veriyorlar. Delirmiş olmalılar.. Biz istanbulda bize kırmızı yanarken dahi süreriz yayaların üstüne..
O yüzden araç sürücüleri için zaman kaybı yaratacak her faktör cinayet sebebidir bu koşturma içinde. Ezilip geçilmesinde bir sakınca yoktur. _________________ En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
İzmiri çok sevmiştim. En son geçen ay oradaydım, bir hafta boyunca hergün motosiklet kullandım, tüm ilçelerine birkaç kez yolum düştü ve şehir içinde çok ciddi kilometre yaptım bir hafta boyunca. İnanılmaz birşey ama bir hafta boyunca ne bir saygısızlık gördüm, ne tehlikeli hareketler çeken otomobiller. İstanbuldan en büyük farkı, İzmirde çok fazla acelesi olan kimse yok sanki. Oysa orada da insanlar işine gücüne gidiyor ve trafik orada da sıkışıyor, ama örneğin yeşil yandığı an arkadan dat dut korna sesleri gelmeye başlamıyor. Adres soruyorsun, içtenlikle tarif ediliyor, sorduğum adresi bilmiyorsa bilmediği için özür diliyor .. Acaip acaip şeyler bunlar.. Bir de şu çok inanılmaz geldi , yayaya kırmızı yansa dahi durup yol falan veriyorlar. Delirmiş olmalılar.. Biz istanbulda bize kırmızı yanarken dahi süreriz yayaların üstüne..
Sevgiler...CeM...
Orası gavur İzmir. Ondandır... _________________ Deniz
08' ZZR 1400
15' GS ADV
En son dakaltan tarafından Pzr Ksm 14, 2010 9:52 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
İzmiri çok sevmiştim. En son geçen ay oradaydım, bir hafta boyunca hergün motosiklet kullandım, tüm ilçelerine birkaç kez yolum düştü ve şehir içinde çok ciddi kilometre yaptım bir hafta boyunca. İnanılmaz birşey ama bir hafta boyunca ne bir saygısızlık gördüm, ne tehlikeli hareketler çeken otomobiller. İstanbuldan en büyük farkı, İzmirde çok fazla acelesi olan kimse yok sanki. Oysa orada da insanlar işine gücüne gidiyor ve trafik orada da sıkışıyor, ama örneğin yeşil yandığı an arkadan dat dut korna sesleri gelmeye başlamıyor. Adres soruyorsun, içtenlikle tarif ediliyor, sorduğum adresi bilmiyorsa bilmediği için özür diliyor .. Acaip acaip şeyler bunlar.. Bir de şu çok inanılmaz geldi , yayaya kırmızı yansa dahi durup yol falan veriyorlar. Delirmiş olmalılar.. Biz istanbulda bize kırmızı yanarken dahi süreriz yayaların üstüne..
Sevgiler...CeM...
Orası gavur İzmir. Ondandır...
Bunu ben demedim Cem demiş...
Herhalde ayrıntı almak isterken Cem'in cevabı üzerinden ayrıntılar karışmış'.. Önemli de değil...
Lakin katılıyorum İzmir de Motorsiklet sürdüğüm de Cem in bahsettiği gibi İstanbul yaşamında, yolunda ki sürüşleri (ki Cem İstanbul da yaşıyor) veya kişi ilişkilerini yaşamadım... Bir istisna var onu da saymıyorum..
Bir istisna daha eklemek isterim; ortak kullanılan gavur deyimi her ne kadar karşıt hislerle İZMİR'i anlatmak için kullanılsa bile İZMİR'e yakışmıyor ve anlatılmak istenenin anlaşılması Akil kişiler için belki.. Ama Akil Kişi ise İZMİR'i zaten böyle değerlendirmez... Acizane fikrim başka bir deyim bulunması... Saygılar iyi günler.. _________________
Sevgili Cem bir önceki yazında "yukarı da ki örnek" diye açıklama yapıp başlamışsın; bir topik açan, bir Ahmet Ağabey, bir de en son ben yazmışım... Akabinde ki cevabını üzerime alındım doğru lakin açıkça yaptığın eleştiri; benim müzisyen eleştirim mi, topik açan arkadaşın eleştirisi mi veya haberi kurgu, yazı tarzına döken kişinin eleştirisi mi pek te belli değil lakin yazı kurgunu, varsayımın görselliği itibarıyla şekillendirilip yazılmıştı üzerime alınma tepkim öncelikle bu ve diğer yazdıkların...Lakin Müzisyenin pozisyonu sen gıyabında yazssan da bu olayla ilgili bence değişmiyor...
Ancak sonrasında ki cevap; ehh bu da uymadı renk kendi adıma tutmuyor...
Demek ki yazarak bu topik ve kaza konusunda şahsınla iletişim olmayacak zira sanal alem dolayısıyla bir yer de kopukluk olduğunu düşünüyorum..
Uzatmamalıyım... Yetersiz, yersiz kalan kelimeleri anlatım pozisyonunda kullanmamayı yeğliyorum...
Birgün yüzyüze paylaşmayı tercih ediyorum..
Saygılarımla esenkal... _________________
"izmir'de hiçbir zaman "bir erkeğin dinen kaç kadına sahip olması caizdir?" meselesi konuşulmayacaktır...
üniversite rektörlerinin kapkaççılardan, tecavüzcülerden beter muameleye tabi tutulmasına izin vermeyecektir...
kızların motosiklete binince ölümle tehdit edildiği yerlerden biri olmayacaktır...
kordon'da içtiği rakı için "günah benim kime ne!" diyerek, bir kez daha kadeh tokuşturacaktır..."(İTÜ sözlükten alınmadır)
Konu İzmir değil di ama dayanamadım özür dilerim.(iyi bayramlar)
"izmir'de hiçbir zaman "bir erkeğin dinen kaç kadına sahip olması caizdir?" meselesi konuşulmayacaktır...
üniversite rektörlerinin kapkaççılardan, tecavüzcülerden beter muameleye tabi tutulmasına izin vermeyecektir...
kızların motosiklete binince ölümle tehdit edildiği yerlerden biri olmayacaktır...
kordon'da içtiği rakı için "günah benim kime ne!" diyerek, bir kez daha kadeh tokuşturacaktır..."(İTÜ sözlükten alınmadır)
Konu İzmir değil di ama dayanamadım özür dilerim.(iyi bayramlar)
Şimdi İzmir'de olmak vardı. Önce söğüş yemek ve üzerine gün batımı eşliğinde kordonda buz gibi bira içmek...
Sana da iyi bayramlar Karadayı... _________________ Deniz
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız