Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Bir anlık gaz ile ortaya çıkan İran fikri, iki sene boyunca konuşmalar, gidersin gidemessin tartışmaları ve nihayetinde 5 motor ve korkusuz 8 cesur yürek (nefer) ile yola çıkışımız...
Ben bile başta bir süre ne yaptığıma inanamadım. Tüm hazırlıkları yapmıştım ama yinede acaba bir şey eksik kalırsa diye içim içim yiyordu. Arasıra Ayşe'ye (eşime) ya şöyle olursa , ya böyle olursa diye karamsar düşüncelerimi iletiyordum. Konuşmanın sonunda kendi söylediğimize hemen bir çözüm formülü üretiyorduk.Sizin anlıyacağınız epey bir süre sesli düşündük, MSN'de fikir paylaştık, eksikleri birbirimize hatırlattık, şunuda yapın bunuda alın, şeklinde telkinlerde bulunduk birbirimize. Boru değildi yaptığımız !! Soru işaretleriyle dolu bir ülkeye doğru motorlarımızı sürecektik...
Sıkıntılı tren yükleme hadisesinden sonra, Akşam motorların sorunsuz Erzurum'a indiği haberi ile içimi garip bir heyecan kapladı.İçim içime sığmadı o gece. Bir türlü uyku tutmadı. Sabaha kadar dönüp durdum yatakta.
Sabah oldu, uçağa binmeden Mehmet abi (Cocacola) ile konuştum herşey hazır sizi bekliyoruz dedi. Heyyoooo en sonunda son yolcular ben ve Ayşe'de yola çıkmıştık. Erzurum'a daha önce otobüs ile gitmiş birisi olarak uçağın ne müthiş bir icat olduğunu yeniden anladım. Hele ki 29 YTL'lik uçak biletleri keyfimi bir kat daha arttırdı
Sakalı kestim, bıyıklı halimle Azeri'ler arasında sıkıntı çekmiyeceğimi umuyorum
Erzurum Belediyesi'nin havaalanı servis aracındayız. Ayşe sağı solu haberdar ediyor biz vardık diye
Bekle bizi İran, gümbür gümbür geliyoruz...
Palandöken göründü
Biletimiz
Ekibin geri kalanı ile buluştuktan hemen sonra yola koyulduk. Bu sırada saat 13 Türkiye'deki son benizimizi alıyoruz. Ak sakallı amca da orada bizi uğurlamaya gelmiş..
Erzurum sokakları..
Artık ana yola çıktık. Rotamız benim bildiğim, Ağrı üzerinden Doğubeyazıt
Yol Horasan'a kadar çok güzel, 50 metrelik bu kısım hariç
Burası Pasinler Erzurum'a 37 km
Bu da meşhur ''deget bayburt de get bayburt'' türküsündeki Hasan Kalasıymış (bir bilen söylesin)
Yol üstünde tarihi bir köprü
Hızımız 120 km/h civarında yolda hiç radar yok. Hatta 4000 km boyunca bile yok
Iğdır'ın girişinde harika bir yol ve uzaktan tüm heybetiyle görünen, Ağrı dağı bizi karşılıyor.
Bizim sarı ördek aynasında, şu an için mutlu ilerisini bilemem
Iğdır inanılmaz güzel ve yeşillik. Sanki bu coğrafya misafirliğe gelmiş, az sonra gidecekmiş gibi.Her taraf bağ bahçe. Iğdrı olduğunu bilmesem buraya, ya Çukurova yada Aydın ovası derdim.
Ve ilk çevirme Iğdır çıkışında, ehliyet ruhsat kontrolü bundan sonra ki kontrol noktalarında, MG3 yuvaları, eller tetikte askerler, resim çekmemize ise izin yok.
Iğdır'ın çıkışında hava soğuyor ısı 15 dereceye kadar düşüyor. Üstüne birde yağmur başlıyor. Artık Ağrı Dağına dokunacak kadar yakınız. Not: Ağrı Dağı, Ağrı'da değil Iğdır'da
Green Peace yapmış, çakma Nuhun Gemisi
Manzara inanılmaz Türkiye'nin en üstündeyiz (gibi )
Mehmet abi abartıyor, Motoru şekil yapacam hesabı gemiye çakıyor
Heybeti inanılmaz
Doğubeyazıt yolundayız yağmur feci, yollar çok kötü
İşte sınır kapımız
Burcu'nun başı açık. Arzu halen çıkaramıyor kaskı
Humeyni ve Hamaney , İran'da her yerdeler
Türk tarafında, Uzay'ın (Gümrük Bedevisi ) triptik işlemleri yüzünden geçişimiz uzuyor. Nihayet İran tarafında bekleme salonundayız. Resim çekmek külliyen yasak, uyarı geliyor safa yatıyoruz
İran'la aramızda 1,5 saat zaman farkı var. İran tarafına geçtiğimizde saat 23.30 oluyor, gece gece direk Maku'ya basıyoruz (Sınıra 15 km ), Maku'da, para bozdur benzin al onu yap bunu yap derken saat 2 oluyor.
Polisler bizi Maku'da Otel Laleh'e (bence İllallah Oteli ) getiriyorlar kişi başı 10 dolar gibi bir paraya anlaşıyoruz. Bitik kelimesi bu otel için tarifsiz kalıyor. Anlatılmaz yaşanır cinsinden fazla tercihimiz yok mecbur kalıyoruz. Tek avantajımız otelin salonuna kadar motorları çekebiliyoruz
Laleh Otelin içi çok ama çok kötü :'-( Yatak yorgan sanırım 50 yıldır yıkanmıyordur. İçerisi resmen virane. Kimse uyuyamıyor o gece herkes 1-2 saatlik uykuyla sabahı zor ediyor. Gece bize para bozmayı kabul eden Resul Ekberzade de sabahın 5 inde otelin kapısında hepimizi asker ediyor :'-(
Otelin odaları bu halde
Biz yinede mutluyuz
Maku iki dağın arasında bir vadide kurulu. İran'da küçük şehirleri içlerinden geçen ana caddelerin etrafına kurulmuş. Arka taraflarında çok fazla yerleşim bulunmuyor.
Sabah uyandığımdaki manzara bu, büyük hayal kırıklığı
En soldaki Resul Ekberzade bize para bozuyor. Tabiki ilk elin günahı olmaz 1 Dolar 930 Tümen'ken, bize 1 Doları 900 tümenden çakıyor
Motorlar geldiği gibi otelin lobisinden çıkıyor. Uzay sabahın 6'sında KTM'in Akropoviçleriyle tüm Maku'yu ayağa kaldırıyor
Kesinlikle kalınmayacak aklınızın bir köşesine yazın
Son hazırlıklar otelin önünde yapılıyor. Bugün ilk defa İran'da motor süreceğiz. Kafamızda yüzlerce soru işareti var ???
İran'ın yolları inanılmaz kaliteli, asfaltları süper.Bizim otobanımız adamların normal yolları. Her şehrin girişinde bir polis yada asker kontrol noktası ve buna bağlı olarak birçok hız kasisi var.
İlk hedefimiz, Tebriz
İran'da 6 model otomobil, 1 çeşit kamyonet, 3 tip kamyon ve 2 tip otobüs bulunuyor. Hepside çok ilginçler.
Maku'dan sonra ilk benzinlikte duruyoruz. Burası ilk ve tek kazıklanma girişimi yaşadığımız yer. İran'da iki türlü sistem var. Normal olanı; Benzinliklerde bizim hazır kart yada kontörlü sistem dediğimiz kartlardan alıp içine benzin yükletmek ve daha sonra bunu her benzinlikte kullanmak. Diğeri ise benzincinlerin elinde bulunan (bir nevi karaborsa) kendilerine ait olan kartlardan size benzin satmasını istemek.Biz burada birinci yolu tercih ederek kart satın aldık.
Maku'dan, içinde 900 litre benzin olan 3 hazır kart alıyoruz. Yabancılara benzinin litresi 400 Tümen yaklaşık bizim paramızla 0,54 lira. Benzinlikler sattıkları her litre benzin içinde yerli yabancı gözetmeksizin herkesten ekstra 100 tümen alıyorlar.Benzinliğin geliri bu 100 tümen. Maku'da ki ilk pompacı bizi bu konuda yola çıkmadan uyardı. Yani 50 litre benzin alıyorsan. Bu 50 litre senin kartından önce düşüyor. Daha sonrada 50x100=5000 tümen pompacıya ayrıyeten para veriyorsun.
Neyse efenim bizim benzin aldığımız bu istasyondaki Azeri tipsiz meymenetsiz pompacı, bizden aldığımız benzinin karşılığı olarak ekstra 100 tümen yerine 400 tümen istedi. Biz bir süre durum idrak edemedik.Daha sonra, Türk kamyoncular duruma müdahele ettiler. İstasyon sahibi de olaya karıştı ve bizden alınması gereken litre başına 100 tümen para vermemizi istedi. Daha sonra, o şerefsiz pompacıyı Mehmet abi Türkiye'ye dönüşte yakaladı bir güzel azarladı.
Bu arada bir not İran'da Kurşunsuz benzin satılıyor. Motorların hiçbirinde benzinden dolayı bir sorun çıkmadı.
Tebriz'a kadar etrafta Türkçe tabelalarla dolu. İran'da her yerde Türkçe konuşarak seyehat edebilirsiniz. Farslılarla da çoğu kelime ortak, bir şekilde Tarzanca anlaşılıyor.
Benzini Köşk Saray denen kasabada aldıktan sonra ileride müsait bir yerde kahvaltı yapmak için duruyoruz. Bizimkiler hemen İran sigaralarına sardırıyorlar. İran'ın Birinci ayarındaki sigaraya bizimkilerin çok hoşuna gidiyor. İran'lılarsa bu duruma doğal olarak şaşırıyor
Yol üstünde küçük şehirler var. Şehirn modeli hepsinde aynı ilk girişte bir döner kavşak sonra dümdüz bir yol
İran'da, camiler çok gösterişli
Bu arada inanılmaz bir kamyon trafiği başlıyor.
İran'da tüm yol tabelaların İngilizcesi mevcut.
Nihayet Tebriz'deyiz
İnanılmaz bir Trafik var. Hüseyin abinin(Sinarit) arkasındaki Kamyonet Zamyad İran bunlarla dolu. Hepside bu iğrenç çivit mavisi renginde.Ayrıca Kendileri benzinli olup uzun yolda da deli gibi gidiyorlar
Bir taksiciyle bizi şehrin merkeze götürmesi için 2000 tümene anlaşıyoruz. . İran'da taksi çok ucuz şehir içinde taksi ücreti 1000-2000 tümen arası. (0,75-1,5 lira arasında)e
İran'da bir sürü şehirde benzer tabelalar var. Sanırım devrim şehitlerinin resimleri.
Veee macera başlıyor. Tarifi mümkün olmayan bir trafiğe giriyoruz. Kuralsızlık normal bir hadise, kim kime dum duma.Nasıl bir sıkıntı yaşıyoruz anlatamam. Birde şehir çok büyük. Allahım bizi kurtar diye dualar ediyoruz.
İran'da çok fazla apartman yok, genelde ana caddeye bakan evler bu tipte.
İran'ın her kentinde devlet eliyle hazırlanmış bu yardım kutuları var. Bu ülkede dilenmek yasak.
Tebriz de yalandan bizim Kapalı çarşı gibi bir yeri gezip kaçarak uzaklaşıyoruz. Hepmiz yaşadıklarımıza inanmıyoruz
devam edecek... _________________ Burçinhan Doğan
07 XT660R
Tebriz'den bir şekilde çıkıyoruz. Önümüzde Zencan kenti var. Aslında vakit erken ama biz dün geceden çok uykusuz kaldık, dinlemeye ihtiyacamız var. Aramızda konuşup geceyi Zencan'da geçirmek için yola koyuluyoruz. Tebriz'den 25 km kadar yoğun trafiğin içinde çıkıp, Tebriz-Tahran otobanına giriyoruz. İran'da otoban paranızı, yolun girişinde ödüyorsunuz. Nasıl bir sistemdir anlamadık gitti. Neyse otobanın motorlara ücretsiz (daha doğrusu yasak ) olduğunu öğrenip içeri giriyoruz . Sağda bizim büfeden bozma bir yerde duruyoruz. Burada, İran'a has naneli reyhanlı sodalı ayran içiyoruz, tek kelime nefis nefis. Birazcık kendimize geliyoruz. Burada bir sürü yol tarifi alıyoruz. Zencan'dan sonra ki rotamız, İsfehan ve biz Tahran trafiğine girmeden nasıl aradan, İsfehan'a gideriz planları içindeyiz
İran'da benzinlik bulmak sorun olabiliyor.70-80 km gidiyorsunuz ve ilk girdiğiniz benzinlikte benzin bulamama ihtimaliniz var. Büfeci bir sonraki benzinliğin 75 km ötede olduğunu söylüyor.Göstergelerimiz oraya kadar idare edeceğimizi söylüyor.
Otoban'ı görünce hepimiz azıtıyoruz. Onca trafiğin ardına ilk defa otobanda motor sürüyorum diye bu kadar mutlu oluyorum. Vahşi şehir trafiğinden sonra yollar bomboş geliyor bize.
Otobana girdikten sonra motoru Ayşe'ye veriyorum. Aşkım çok güzel kullanıyor Caponord'u, Boru değil 250 kiloluk motor, 3 çanta ve arkasında 95 kiloluk Azeri halterci Burçinayef
Fotoğraf çekme sırası bende, fakat ben Ayşe kadar başarılı değilim
Aşkım 160'la virajları dönemesede çok güzel kullandı motoru. Gurur duydum kendisi ile
Yolda, benzinlik beklerken bir tanker kasası ile kaşılaşıyoruz
Amcam, çakmış elektronik pompayı tankerin içine gelene geçene benzin satıyor
Tempolu bir sürüşten zonra, Zencan'a yaklaşıyoruz.
Zencan'a girince dünyamız değişiyor çok sakin yeşilliği bol olan bir kent. Birkaç kişi ile konuşup, Park Otel'in ismini alıyoruz. Otelin önündeki yola zift dökmüşler.Motoru yatırmamak için çok çabalıyoruz. Bir şekilde kazasız belasız otele yerleşiyoruz. O gece ilk defa kebap yiyoruz ve Zencan'ı doya doya geziyoruz. Tüm İran'lılar bizim milli takımımızı tutuyor. Türk oldumuzu öğrendiğiklerinde hemen Nihat Kahveci diyorlar.
Zencan'da harika bir kebab ve pilav yiyoruz. Üstünede Icepack içmeye gidiyoruz. İran'lı kızlar ve gençler bu tip cafelerde buluşuyorlar.
Kişi çifti
Bu arada halen Türk bölgesindeyiz Delijan'a kadar yolda karşımıza çıkan herkes Türk
Sabah uyandığımda, otelimizin penceresindeki manzara bu
İran'da evlerin çatılarında alüminyum gibi bir malzeme ile kaplı. Sanırım sıcak soğuk hadisesi ile ilgili bu durum.
Otobanda biraz basmışız. Bizim ördeğin son durumu bitik
Motorlarımız tüm gezi boyunca kapalı otoparkta kaldı.Ona rağmen birkaç zaiyatımız var
Zencan içinde benzin bulamıyoruz. Mecburen benzinlik bulmak için otobana girmeden eski yoldan devam etmek zorunda kalıyoruz.
Yol üstünde, Sülaymaniye'ya uğruyoruz. Olcayto'nun mezarına.
Sağ köşedeki beyaz gömlekli kişi Muhammet nerdeyse bizim kadar düzgün Türkçe konuşuyor.5 senedir türk televizyonlarını kaçak seyrediyormuş. Bizi görünce Şener Şen, Kemal Sunal falan dedi
Müze girişleri İran'da 500 Tümen, Hüseyin abinin diline göre 500 Tümer
Bu mezar, İlhanlı'lar zamanından kalmış.
Tüm kavşaklarda heykel yada havuz mevcut.
Bu da İran'ın fix kamyonu.Bunda milyon tane var desek abartmış olmayız sanırım
Yolda kahvaltı için duruyoruz. Bazı benzinliklere gelmeden önce yolda bir tabela çıkıyor karşımıza, dinlenme tesisinde her şeyin olduğunu yazıyor, doktor market, benzin, lokanta v.s...
Sonucunda girdiğiniz yerde birşey bulamıyorsunuz. Peynir, çörek (lavaş), ve havuç reçeli alıp kendi imkanlarımızla kahvaltı yapıyoruz. Çok da lezzetli oldu. Gerçi burada Mehmet abi iki saat kaşığı anlatamadı ama olsun Adam en sonunda ''haaaaa gaşşşuk'' dedi ve hepimizi yardı
Lpg'li (CNG) araç kullanımı çok yaygın bizim paramızla 1 liraya yaklaşık 50 litre gaz alıyorlar
Yönümüz artık Güneye yöneldikçe yerleşim yerleri azalıyor, hava ısınıyor ve ufak ufak çöl ortamına doğru giriş yapmaya başlıyorduk. Zencan-Tebriz arasında Bouin denen yerde ufak bir mola verdiğimiz sırada elinde telsizleriyle gelen iki polis, bizden pasaportlarımızı istiyor. Pasaportları almış tam gideceği sırada, ben birine ''ne için pasaportlarımızı aldığını'' sordum. Polis kayıtları için fotokopi alacağını söyledi. Hemen akabine bizde fotokopilerinin olduğunu söyleyip çantamızda, daha önce gümrük için hazırladığımız fotokopileri veriyoruz. Sahte polis vukuatının çok fazla olduğu bu ülkede, neyseki bu durumu ucuz yırtıyoruz. Daha sonra elemanlar sohbet için yine geliyorlar. Bunlar sahici polismiş . İran'a hiç bir ülke vize vermediği için pasaportlarımıza çok dikkat etmemiz konusunda uyarılarda bulunuyor. Yurtdışına çıkmak isteyenlerin çok fazla başvurduğu bir yöntemmiş, pasaport hırsızlığı. Yarım saatlik moladan sonra yönümüzü Delijan-Seven ve İsfehan'a doğru çeviriyoruz. Yolumuz çok sıkıcı ve sıcak.
İsfehan' da her zamanki gibi bizi trafik keşmekeşi karşılıyor. Fakat şehrin turistik olduğu ilk girdiğimiz andan itibaren gözümüze çarpıyor. İran Gezi Rehberi kitabında önceden belirlediğimiz, Persia Otel'i bulmak için dalıyoruz trafiğe. Takribi 15 dakika sonra otelin önüne geliyoruz. İki kişilik oteli 24.500 Tümen'e yaklaşık 33,5 YTL ye anlaşıyoruz. Daha sonra motorları başka bir otoparka götürmek için tekrar yola çıkıyoruz. Uzay önden gidiyor ve akabine yanlış yola giriyor . Doğru yola gelmesi için kaldırımdan atlamasıyla, kendini direk polislerin kucağında buluyor. Neyse ki, Mehmet abinin artçısı otelin çalışanı, hemen salıyorlar Uzay'ı.
İsfehan ve Yazd turistik olduğu için otellerde ve diğer dükkanlarda, çok fazla sayıda ingilizce konuşan kişi bulunabiliyor.
Bu sırada Kazım ve Behnam ile tanışıyoruz. Kendileri sebze ticareti yapan Maku'lu iki kardeş. Bize şehri gezerken rehberlik etmeyi kabul ediyorlar. Hemen bir duş alıp onların peşine düşünüyoruz. İlk hedef İmam Meydanı bu arada kurt gibi açıkmışız. Burada bir not düşeyim. İran'lılar akşam yemeklerini saat 20-21 arasında yiyorlar bu saatden önce düzgün lokanta bulmak sorun.Çoğu kapalı oluyorlar.
İmam Meydanında kendimizden geçiyoruz. Olmaz böyle bir güzellik ne yapacağımızı nereyi çekeceğimizi şaşırıyoruz. İmammeydanından resimler..
Bir tarifle yemek için lüks bir lokantaya gidiyoruz. Yine yemekler leziz ve muhteşem. Garsonlar ise çok komik, birisi Mahsun Kırmızıgül'ün aynısı diğeri tuhaf birşey. Muhteşem ikili İran'da yemeğe en çok hesabı bu lokantada ödüyoruz, 10 kişi 74.000 tümen. Yaklaşık 100 lira kişi başı 10 lira
Başka bir not İran'lılar acaip fit, kalça göbek hak getire hepsi dal gibiler.
Buradan 33 ayaklı köprüye yürümeye karar veriyoruz. Saat gece yarısı Kazım ''taksiye binmeyelim 10 dakika da yürürüz'' diyor. Bu sözden sonra 5 dakikalık yol 50 metre ilerde gibi tarif içeren cümlelere inanmayıp direk taksiye biniyoruz. Taksi para değil elemanlar sürekli yürüyor. Saat 1 gibi köprüye ancak ulaşıyoruz. Hepimiz bitik haldeyiz.Biz tuvalet ihtiyacımız zuhur ettiği için Hüseyin abi ben ve Ayşem önden dönüyoruz otele.
Ertesi gün planımız sabahtan İsfehan'ı gezmek öğlen iki gibi yola çıkıp Yazd kentine ulaşmak. Kazım 150 km yol iki saatte gidersiniz gazlamalarıyla bizi akşamdan uyutuyor.Sabah yolun 5 saat sürdüğünü ve 350 km olduğunu öğreniyoruz
Bu arabaların İran'da fabrikası var ucuz halk arabaları bunlar. Birisi bildiğimiz Kia Pride diğeride Saba marka taklidi.
1kilo muz 0,75 lira
Kaldırımda motorla ve bisikletle gezmek çok normal İsfehan'da
Burası İnkılap Meydanı. Farsiler meydana feleke, Türkmenler ise Kabak diyorlar
Para bozduruyoruz. İran'da en büyük para 5000 tümen. O da her yerde yok genelde, 1000 ve 2000 tümenlik banknotlar kullanıyorlar. 100 dolar = 93.000 tümen= 46 tane 2000 tümenlik banknot
Para bozdurduktan sonra, İran parasını tüm ceplere bölmek zorunda kalıyoruz
İsfehan'da ki devlet dairelerinin duvarlarında, dini yazılar mevcut.
Nerde çay içeriz, nasıl kahvaltı yaparız derken, bu otantik mekana geliyoruz. Ortam tek kelime şahane, ağızımız açık zevkle kahvaltımızı yapıyoruz.
Resimlerden anladığım kadarıyla, İran'da Güreş sporu bizdeki kadar önemli.
Tabi ki Futbol'da İran'ın en iyi futbol takımı İstiklalmiş. İkinci en iyiside Persopolis
Mekan'dan çıkıp biraz hediyelik eşya alıyoruz. İran'da, İsfehan'daki kadar güzel hediyelik eşyayı başka bir kentde göremiyoruz.Alışverişin ardından Mescit Camii'ni gezmeye başlıyoruz.Kazım ve Behnam yine yanımızdalar. Sabahın üçüne kadar kamyona mal yükletmişler. Hiç uyumadan da yanımıza gelmişler.
Mobilya imalathanesi
Bu alanda, yan yana 4 adet müze var. Bizim vaktimiz olmadığından Şah zamanında yapılmış, 40 sütunlu sarayı gezmeye karar veriyoruz. Bu saray aslında 20 sütunlu, 40 sütun denmesinin sebebi ise sütunların bahçedeki havuzda görüntülerinin yansıyarak toplamda 40 tane gözükmesiymiş. Ayrıca sütunların tamamı, ahşap kalaslardan yapılmış nasıl dayanmış bunca sene şaşırmak, elde değil.
Gezimizi saat 1 gibi tamamlayıp.Otele gidiyoruz. Hazırlıklarımızı yapıp motorları yüklüyor ve motorların yağını suyunu kontrol ediyoruz. Yola çıktıktan hemen sonra benzin alıp rahat bir şekilde, Yazd tabelalarını takip ederken bir noktada, hiç bir tabela çıkmıyor karşımıza. Sağ mı sol mu derken Mehmet abi sağdan gidiyor Bingoooo Tekrar İsfehan'dayız. Bu sefer çıkamıyoruz şehirden
Yol ara, ona sor, buna sor derken. Şehir içinde yarım saat geziyoruz. Birden önümde giden Uzay motoru sağa çekiyor. ''Motordan bişeler akıyor'' diyor. Bir bakıyorum, benzin tahliye hortumundan egzosun manifold çıkışına damlıyor.Çöl motoru (KTM) normaldir diyorum
Hemen akabine yapmamam gerekeni yapıp KTM'in depo kapağını açıyorum. Sanki gayzer fışkırması gibi benzin Uzay'la benim ağzımıza gözümüze fışkırıyor. Uzay çığlık çığlığa ben ise gözümü açmıyorum. Sağolsun kızlar su, hortum sabun derken gözümüzü onlarca defa yıkayarak, problemi çözüyoruz. Hepimiz çok korkuyoruz. Bundan sonra depoları kesinlikle silme doldurmuyoruz.
Kaybolduk benzinle yıkandık derken, saat 17 oluyor ve biz halen İsfehan'dayız.Önümüzde geçmemiz gereken gerçek bir çöl ve 350 kmlik sıcak bir yol, bizi bekliyor _________________ Burçinhan Doğan
07 XT660R
Kayıt: Mar 05, 2007 Mesajlar: 876 Nerden: istanbul
Tarih: Pzr Hzr 29, 2008 3:17 pm Mesaj konusu:
tek kelime ile harika!!
Büyük geçmiş olsun arkadaşlar
Yuvalarınıza sağ salim dönmeniz gezilerin en güzeli _________________ AKLINIZDA,KASKINIZDA BAŞINIZDA OLSUN
________________
akif ORUN A RH (+)
ARA GOLD MEMBER
Gsm:0532 3534036
R 1200 G
İyi dilekleriniz için çok teşekkürler. Raporun devamını bu sayfaya post edersek, sayfa kesin kitlenir.Bu sayfayı atlatabilirsek, diğerinden devam edebilirim _________________ Burçinhan Doğan
07 XT660R
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız