Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 110 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Bulgaristan, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Hırvatistan gezisi.
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Bulgaristan, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Hırvatistan gezisi.
Sayfa 1, 2  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
kraft
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Kayıt: Jul 26, 2005
Mesajlar: 61
Nerden: Samsun

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 1:53 pm    Mesaj konusu: Bulgaristan, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Hırvatistan gezisi. Alıntıyla Cevap Ver

30 Haziran'da cumartesi günü Samsun'dan başlayarak Edirne Kapıkule'den Bulgaristan' a geçerek ve daha sonra 14 Temmuz’da Dereköy (Kırklareli) kapısından tekrar Türkiye’ye girip 16 Temmuz’da (Pazar) Samsun’da olarak Bulgaristan ve Eski Yugoslavya Ülkeleri turumuzu tamamladık.
Rotamız şöyleydi:

Samsun, Merzifon, Osmancık, Ilgaz, Bolu, İstanbul, Edirne,
SOFYA, PRİŞTİNA, POTGORİCA, DUBROVNİK, TROGİR (ADRİYATİK KIYILARI), HIRVATİSTAN PLUTSVİLLE MİLLİ PARKI, ZAGREB, BELGRAD, SOFYA, Dereköy, Kırklareli, Edirne, Samsun..

Ekibimiz (Üç Silahşorler) şöyleydi:
1) Selami Yavuz Suzuki DL 650 V-Strom
2) HalitKoc (Halit Koç) Honda Transalp (Kraft)
3) okuryazar (Şinasi Gönenç) BMW F 650 GS



Birinci gün: 30 Haziran Cumartesi

Samsun’dan 30 Haziran Cumartesi günü saat 9.30 da yola çıktık. Tam yola çıktığımız dakikalarda yağmur atıştırmaya başladı. Hayırdır dedik hafif telaşlandık ama ilk benzin alacağımız Samsun’un hemen çıkışındaki benzin istasyonuna geldiğimizde yağmur durmuştu. Ve bir daha da hiç yağmur altında yolculuk yapmadık.
Bu tip yolculuklarımızda adet olduğu üzerinde Samsun ‘un Kavak ilçesi yakınlarındaki Çakallı kasabasında orada meşhur olan menemen ile kahvaltımızı yaptık.Daha sonra Osmancık Ulusoy tesislerinde çay molası verdik ve Ilgaz Doğruyol tesislerinde ise uzun mola içinde yanımızda bulunan ton balığı konservelerini afiyetle gövdeye indirdik.Akşam olmadan konaklayacağımız Bolu’ya varmıştık. Öğretmen evine yerleştik ve sorarak öğrendiğimiz Osmanlı Sofrası adlı bir restoranda akşam yemeğimizi yedik.

Şinasi Gönenç ve Selami Yavuz derin yol sohbetindeler.





İkinci gün: 1 Temmuz Pazar

Kahvaltı sonrası saat 9.30 da yola çıktık. İstanbul’da Kozyatağı Carrefour’a uğrayarak orada beklemekte olan okuryazar’ın kızı rumduro (Rümeysa Gönenç) ile buluştuk. Baba kız hasret giderdiler.



Daha sonra Edirne’ye vardık. Edirne Sarayiçi’nde Edirne Ciğercisi’nde orada meşhur olan özel bir şekilde pişirilmiş ciğer, soğan ve ayrandan oluşan yemeğimizi yedik.



Yemek yerken telefonla aradığımız yavuz22 (Yavuz Kaleli) ve alk22 (Alkan Işılaklı) hemen yanımıza gelerek bize eşlik ettiler ve daha sonra Edirneli diğer motosikletçi arkadaşlarla buluşarak Meriç kıyısında DSİ tesislerinde koyu bir sohbete koyulduk.



Edirneli motosiklet dostları: alk22 (Alkan Işılaklı) pokito (Beytullah Özkan) metin22 (Metin Küçükduman) yavuz22 (Yavuz Kaleli) Şafak Müdrisler, Adnan Çopuroman, emoak (Önder Can Çetin) arkadaşlarımızdı Bir de Tekirdağ’dan misafirleri vardı: kartal59 (Kadir Yenipazarlı)
Çok samimi çok içten ve sevgi doluydular. Çok memnun kaldık. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz.
DSİ tesislerinden Meriç görüntüleri






Edirne Selimiye Camii



Kısa bir Edirne turu yapıp fotograflar çektikten sonra arkadaşlarımızın israrlı davetleri ile çorba içme faslına koyulduk.



Daha sonra arkadaşlarımız bizi yatmak üzere Öğretmen Evi ne kadar götürdüler.Edirneli motosikletçi kardeşlerimize, artık sevgili dostlarımız diyebileceğimiz bu güzel insanlara buradan tekrar teşekkür ediyoruz.
Ayrıca bize Bulgaristan Sofia Prences Hotel de rezervasyon yapmamıza yardımcı olan Bülent Selimoğlu ve arkadaşı Mustafa Korkmaz a çok teşekkür ediyoruz.

Üçüncü gün: 2 Temmuz Pazartesi

Saat 10.00 sularında öğretmen evinden kahvaltımızı yapmış olarak ayrıldık ve yola çıktık. İçimizde bir heyecan vardı acaba Bulgar sınırında bize nasıl davranacaklardı? Ama hiç kuşkunuz olmasın başka hiçbir ülkede bize kendi memleketimizde olduğu kadar ilgisiz davranılmadı. Her yerde memurlar yardımcı oldular ve yol gösterdiler. Ama bizim gümrükçülerimize sorarsanız bizler oraya gelir gelmez neler yapılması gerektiğini anında anlayan kahinler olmalıydık. Ama kahin olmadığımız kesin olduğu için oradan oraya top gibi eksikliklerimizi tamamlamak için gittik geldik. Bir yol gösteren olsa daha kısa sürede yapacağımız işlemleri 1,5 saatte tamamlayabildik. Olsun biz yine de hayatımızdan memnunduk.
Bulgaristan’a geçer geçmez hemen benzin aldık ve elimizdeki dövizi Bulgaristan parası olan Leva ya çevirdik. Tabii ki Euro da geçiyordu ama Leva nın daha kolay ve zarar etmeden kullanılacağını hemen ilk benzin istasyonunda anlamıştık.
Veeee kendimizi Bulgaristan’ın tek şeritli ve gidiş gelişli ama zamini son derece düzgün yollarında 60 Km. sürat tahdidinde bulduk. Daha önceden “Aman sürat tahditlerine uyun yoksa yanarsınız” diye sıkı sıkı uyarıldığımız için tıngır mıngır 60 km. süratle gitmeye koyulduk. Yolda bir iki yerde mola verdik. Herkes Türkçe biliyor ve konuşuyordu. Önce yanımızda getirdiğimiz barbunya konservelerini sonra da tavuk, salata ve sütlaçtan oluşan Bulgar yemeklerini yedik.

Türkiye den yurtdışına çıkacak arkadaşlar için izlediğimiz yolun krokisini ekliyorum.
Çıkış kapısına gitmeden önce, triptik kayıtının da papılması gerekiyormuş. Darısı tüm motosiklet dostu arkadaşların başına. Bu rotada hayal edebileceğiniz her türlü yolu gidebilirsiniz.



Yoldan görüntüler.











Daha sonra Plovdiv yakınlarında otobana girdik ve biraz rahatladık. Saat 18.30 sularında Sofya’ya girdik. Kapalı garajı olduğu için tercih ettiğimiz Sofya Princess otel’e yerleştik. (Üç kişi bir gece 136 Euro) Princess otel Sudi Özkan isimli Türk işadamına ait.

Otelin penceresinden akşam üstü Sofya görüntüleri.





Personel son derece ilgiliydi. Lobi barda çalışan kızlardan birinin adının Fatme olduğunu yaka kartından gören Halit hemen sordu. Cevap beklediğimiz gibiydi: Ben Türküm.. Yemek ve ve gezmek için dışarıya çıktık. Sofya’nın göbeğinde çok güzel Osmanlı’dan kalma bir cami vardı. İçine girdik.





Daha sonra Happy restoranda (Bulgaristan’da hakim ve popüler bir restoranlar zinciri ) akşam yemeği yedik. Yemek güzel ve fiyatı makuldü.



Dördüncü gün: 3 Temmuz Salı

Sabah Otelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 8.30 da yola koyulduk. Bulgar sınırından çıkış değil de Sırp sınırından giriş bizi biraz tedirgin ediyordu doğrusu. Bize zorluk çıkarmaları ihtimalinden dolayı hafif de olsa bir endişemiz vardı.

Sofya’dan sınıra doğru yol alırken.





Sınır Sofya’ya yakın olduğu için öğle olmadan sınırdaydık. Bulgar gümrüğünde bize çok ilgili davranıldı. Polis departmanının şefi olduğu anlaşılan yüzbaşı bayan bize çok sıcak davrandı. Sürekli sohbet etti, espriler yaptı, bizim esprilerimize katıldı. Bize sık sık komşi diye hitap etti. Hatta belgelerimizi memurlara verdirip o bizimle sohbete devam etti. Bu durumda diğer erkek memurlar hafiften “Kıl oldum abi” triplerine takılsalar da yapacak bir şey yoktu. Biz ise halimizden çok memnunduk. Bayanın ilgisine memnun olmuştuk. Sizlere de gösteririz diye beraber fotograf çektirmek istedik ama memnuniyet duyacağını fakat konumu itibariyle çektiremeyeceğini söyleyerek bizi bir kez daha onore etmiş oldu. Oradan hoş uğurlamalarla ayrıldıktan sonra Sırbistan sınırına girdik. Oradaki memurlar bizi görünce biraz şaşırdılar. (Not: Sırbistan’da tanınmıyoruz. Eh n’apalım) Fakat en ufak bir zorluk çıkarmadan geçişimize izin verdiler. Sırbistan gümrüğünde Green Kart denilen sigorta belgesini görmek istediler. Tabii bizde ibraz ettik ve geçtik. Gümrükçü bakmıyormusun sorusuna eliyle boşver manasına gelen bir işaret yaptı ve biz kaygılarımızın aksine Sırbistan gümrüğünden rahatça geçtik.

Hızlı geçtiğimiz Sırbistan’dan yol manzaraları.





Bir yol restoranında tavuk ve salatadan oluşan öğle yemeği. Çok güzeldi.



Ve inanamadığımız bir tablo. Ulem bu Sırbistanda Müslümanları ve Türkleri sevmezler pek dolanmayalım derken o da ne bir Cami. Hemen ziyaret ettik ve oranın bir Müslüman köyü olduğunu camiyi köy halkının yaptığını ve halen ibadete açık olduğunu öğrendik.




Daha sonra Kosova sınırına yaklaştık ve Dur levhasından ve polis kalabalığından sınır olduğunu anladığımız noktada önce bir pasaport kontrolüyle Sırbistan’dan çıktık ve daha sonra Kosova sınırına girdik.
Kosova girişinde green kartımızın geçerli olmadığını girmek için kendi ülkelerinin sigortasını yaptırmak zorunda olduğumuzu belirttiler. “Girmiyoruz o zaman biz de” diyemeyeceğimiz için kişi başı 10-15 Euro gibi tam hatırlayamadığım bir meblağı ödeyerek araçlarımızı tekrar sigortalattık.
Daha sonra Gjilan kasabasında Priştina yolu sanıp girdiğimiz bir şehir içi yolda durunca plakalardan bizim Türk olduğumuzu anlayan ve yanımıza gelen kırtasiyeci bir Türk’le tanıştık. Aman Allah’ım ne büyük mutluluk bize demlenmiş Türk çayı ikram ettiler.
Yanındaki dükkanda da Arnavut bir fotografçı vardı. Fotografçının oğlu uluslar arası bir protokol sonucu Samsun’da fotografçılık kursu görmüş. Fotografçı fotografları getirince o da ne. Bir de baktık ki yakın dostlarımız Samsun’un sevilen fotografçısı foto Aktaş’ın çalışanları. Eh sürpriz buna denir işte diye hemen fotograflar çektirdik.



Duvarda Fatih Sultan Mehmet’in ahdnamesi vardı. Ben böyle bir şeyi ilk defa gördüm.





Selami gidiş rotamız üzerinde çalışırken



Ve yolculuğumuz o gece kalmayı düşündüğümüz Priştina ‘da sonlandı.





Kosova ve tabii Priştina Sırbistan’a göre daha fakir ve daha az gelişmiş. Oranın dört yıldızlı bir otelinde tuvaletinin ortak ve pis olduğu bir ortamda kişi başi 20 Euro ücretle kaldık.

Otelin balkonundan motosikletlerimizin görüntüsü.



Beşinci gün: 4 Temmuz Çarşamba

Ertesi sabah kahvaltıdan sonra yola çıktık. Yola çıkarken güzergahımız üzerinde bulunan yol Sırbistan sınırına girip tekrar çıktığından bu sınır geçme işleminden kurtulabilmek için küçük bir güzergah değişikliği yaptık. Sırbistan’a girmeden direk Karadağ ( Monte Negro) sınırına ulaşmak istedik.



Bu yolları bize ayrıntılı bir şekilde Priştina yakınlarında çay molası için durduğumuz cafe’de tanıştığımız bir motosikletçi arkadaşımız gösterdi. Kendisi bize büyük sıcaklık ve dostluk gösterdi ve her haliyle bende sizdenim diyordu. Ayrılırken bunu diliyle de teyid etti zaten. Kendisine müteşekkiriz. Kosovalı motosikletçi arkadaşımız Selami ile.



Bu güzergah değişikliği ile küçük kasaba yollarından giderek Karadağ ( Monte Negro) sınırına ulaştık. Gümrükten pasaport ve green kartla kolayca geçtik. Daha sonra hemen ülke girişinde hoş bir sürprizle karşılaştık. Osmanlının izleri buralarda da vardı.





Hemen bu köyün biraz ilerisinde bir restoran görünce çğle yemeği için durmaya karar verdik. Şirin bir yerdi .İnsanlar çok ilgiliydiler. Ancak çok önemli bir dil sorunumuz vardı. İngilizce bilmedikleri için tarzanca ve el kol işaretleriyle anlaşabildik .



Ama iyi anlatmışız değil mi? Sonunda bunlar geldi…



Eh onları yersen böyle serilirsin işte okuryazar efendi.



Yola devam.









Yolda küçük bir mola.





Yollar zemin olarak çok iyiydi . Fakat gidiş gelişli tek şerit ve virajlı olduğu için araba sollamak çok güç oluyordu. Manzarası ise tek kelimeyle harikaydı. Tüm ekip olarak yolculuğumuz boyunca en çok zevk aldığımız yoldu. Bu yolculuk sonucunda Monte Negro’nun Potgorica şehrine gelmiş olduk. Podgorica’da boş otel odası bulmamız mümkün olmadı. Biz de şehirden ayrıldık ve sahil tarafına giden yoldan şehir çıkışında kalacak yer aramaya başladık. Nihayet 20 Km. kadar ileride bir balıkçı köyünde hanla otel karışımı bir yer bulabildik. Geceliği üç kişi 40 Euro idi. Tabii yahni de ona göre idi. Fazla seçeneğimiz yoktu. Otele yerleştik. Motorlarımızı güvenli olması için tekerlerinden zincirle birbirine bağladık.



Altıncı gün: 5 Temmuz Perşembe

Sabah 9.30 da kaldığımız otelde kahvaltı olmadığı için kahvaltı yapmadan yola çıktık.

Sabah otelimizin balkonundan çevre görüntüsü.




Otel sahibinin eşi ve aynı zamanda otel çalışanı olan hanımefendiyle hatıra fotografı.




Üç silahşörler.




Otelimizin olduğu yer bir balıkçı köyüydü. Yoldan geçen araçlara balık satan genç kız.




Yine Monte Negro’nun virajlı yollarına daldık. Uljic ‘te denize indik ve kahvaltımızı orada yaptık.

Yolda yaklaşık dört Kilometrelik bir tünelden geçtik.Doğuya doğru Türklerin yoğun olarak yaşadığı “Bar” adında bir kasaba vardı. Yolumuzun üzerinde olmadığı için uğramadık. Yol yine çok kalabalık ve gidişli gelişli tek yönlüydü. Araç sollamak hemen hemen imkansızdı zaten yol boyunca sollama yasağını gösteren levhalar vardı. Böylece 250 Km lik yolu sekiz saatte alabildik. O kadar viraj vardı ki arkadaşlarla aramızda “Virajlardan lastiklerimizin orta kısmı hiç kullanılmadı ve eskimedi” esprisi yapıldı.

Yoldayız





Önümüze çıkan bir koyu dolaşmanın çok uzun süreceğini buna karşılık karşıya geçen bir feribotun yolu çok kısalttığını öğrendiğimizde bizde o feribota bindik. Yolculuk kısa ama güzeldi. Feribottan manzaralar.

Kuyruktayız.



Karşıya geçiyoruz.







Monte Negro – Hırvatistan sınırı. Sınırda hiçbir problem yaşamadan ve beklemeden sadece pasaport kontrolüyle geçtik.



Yoldan görüntüler.





Netice de sekiz saatin sonunda Dubrovnik’ e ulaştık.

Şehrin giriş manzaraları.







Herkes birbirini ve şehri fotograflama çabasında.









Daha önceden internette bir sitede tavsiye edildiğini görmüş olduğumuz “Haus Boninova” yı ararken küçük bir şehir turu yapmış olduk. Cadde ve sokakların dar ve trafiğin yoğun olduğu Dubrovnik’te durup etrafı incelemek mümkün olmadı. Sonunda bir seyahat acentası nın önünde durup otel odası istedik. Görevli bayan bize şehrin üst kesimlerinde bir apart otel bulabildi. Oteli yaşlı bir çift işletiyordu. Bize çok ilgili ve yardımsever davrandılar. Bir konuşma esnasında 1.5 yıl önce İstanbul’a gittiklerinden söz ettiler.

Kaldığımız apart otelin motorlarımızı koyduğumuz otoparkı.



Apart otelimizden deniz ve Halit manzaraları.







Akşamüzeri tepelerdeki apartımızdan eski şehre doğru iniş. Merdivenlerde.







Liman ve kaleden görüntüler.



Hemen Dubrovnik’i özümseme ve keyfini çıkarma çalışmalarına başlıyoruz.













Otelimize yerleşip duşlarımızı aldıktan sonra akşam üzeri eski şehir- kale içine gittik. Şehir muhteşem güzel ve çok etkileyiciydi. O kadar güzel korunmuş ki sanki kale dün yapılmış gibiydi. Buna rağmen her taraf tarih
kokuyor ve şehrin atmosferi bizleri sanki ortaçağa götürüyordu. Kapıda tarihi kıyafetleri içinde ellerinde mızrakları büyük bir ciddiyetle nöbet tutan
nöbetçi askerlerden, büyük turist grupları tarafından merak ve ilgiyle izlenen sembolik nöbet değişimine ve bir manga askere kadar her şey mükemmeldi. O kadar eski ve tarihi bir yapının içinde sanki Avrupa’nın en modern şehirleri gibi bir yerde oluşumuzun yarattığı ambiansı tahmin etmeyi sizlere bırakıyorum.
Geçen gün komünist doğu bloğu rejiminden, dün de savaştan çıkmış bir Hırvatistan’ın bu seviyeyi nasıl yakaladığını ve bizim hiçbir seviyeyi nasıl yakalayamadığımızı düşünmek ve boğazımızda düğümlenen sorulara cevap arayıp da bulamamak da herhalde yaşadığımız en kötü durumdu.
Konuştuğumuz insanlar Türk olduğumuzu duyunca şaşırdılar. Oralarda Türk turist az rastlanır bir şey. Hele motosikletle geleni sanki kimya gibi.
Gezdiğimiz şehirlerin hiçbirinde bu kadar geniş ve gerçek gibi duran tarihi alanı bir arada görmedik. İnsanlar, esnaf, turistler bu tarihi dokunun içinde hiçbir şeye zarar vermeden sukünet içinde ve mutlu bir vaziyette yaşiyorlar. Çok güler yüzlü ve çok ilgililer. Şehir biraz pahalı belki ama buna değiyor olduğunu düşündük.



Kalenin içindeyiz. Ve bambaşka bir dünyada..


















Marinadan görüntüler.



Ve de karizmadan görüntüler.



Dikkatimiz tam dı.


Etrafla ilgimiz de..



İnsanlar son derecede huzurlu ve mutlu görünüyorlar.



Ve çocuklar dondurma yerken her ülkede aynılar demek ki.



Kalenin içinde her türlü dükkan ve işyerini görmek mümkün. Hayat devam ediyor..







Emniyetteyiz.



Tabii bizimkileri kızlar kaçırmazsa..



Yeni şehirden bir görüntü..



Yedinci gün: 6 Temmuz Cuma

Sabah kaldığımız yerde otel sahibesi bayanın hazırladığı kahvaltıyı yaptıktan sonra yol hazırlıklarına başladık.

Hazırlıklar esnasında birkaç sabah görüntüsü almayı ihmal etmedik tabii.






Otelimizin sahipleriyle hatıra fotografı. Bizimle çok ilgilendiler.





İşte bunlar da Dubrovnik’in öbür yüzü . Çok modern ve canlı bir şehir..













Dubrovnik'ten çıktıktan sonra bol virajlı ve deniz manzaralı yollardan Dalmaçya kıyısı boyunca ilerledik. 300 Km.lik yolu dokuz saatte alabildik.Yol boyunca onlarca sakin ve çok güzel Akdeniz kasabası gördük. Hepside turistik kasabalar. Huzurlu sessiz , sakin yerlerdi.
Ve yol manzaraları başladı















Yolda yemek yerken.



Yolumuzun bitiminde yine bir tipik Akdeniz kasabası olan Trogir şehrine geldik. Burayı da çok beğendik. Hemen yanımıza gelen bir turizmci gencin sahibi olduğu bir apart otele yerleştik.Bu kasaba'da Dubrovnik'in küçük bir modeliydi sanki. Aynı şekilde mükemmel korunmuş eski yapılar ve kalesi vardı. Bir restoranda çok lezzetli bir yemek yedik. Beş altı kelime türkçe bilen ve İstanbul'da bir arkadaşı olduğunu söyleyen bir garsonumuz vardı.
Bizce Dalmaçya kıyıları mutlaka görülmesi gereken yerler. Kimbilir belki de buraları gördükten sonra başka bir yerde tatil yapmak istemeyeceksiniz.









Akşamüstü denizin sakinliği ilgi çekiyor.

Hemen birkaç fotoğraf çekiyorum.


Kasabanın içlerine doğru giriyoruz.



Akşam olurken şehirde çok güzel bir hava ortaya çıkıyor.









Dubrovnik’ teki alışveriş ortamı burada da çok benzer bir şekilde mevcut.









Yemek yediğimiz restoran.



Bu da Halit ve Selami’ nin et tabağı.



Ve gece çöküyor şehrin üzerine. Birazdan yatacağız. Yarın yola devam çünkü.





Sekizinci gün: 7 Temmuz Cumartesi

Hedefimiz, PLUTSVİLLE MİLLİ PARKI.
Zagreb’e yakın bir yerde olan milli parka, Adriyatik kıyılarındaki virajlı yollardan ayrıldıktan sonra, otoban üzerinden kolayca ulaştık.
Resepsiyondaki kız, ilk defa Türk gördüğünü söyledi, biz de şaşırdık, Avrupa da Türklerin olmadığı yer var mı diye. Üstelik bir zamanlar Osmanlı bayrağı altında olan bu yerlere hiç yakışmıyor.
Milli park bana biraz Yedi Gölleri anımsattı, ama daha iyi korunmuş ve daha geniş bir alana yayılmış. Göldeki tekneler ile yürüyüş parkurlarına gidiliyor, parkur tamamlanınca birbirine eklenmiş (tren gibi) otobüslerle tekrar başlama yerine servis yapılıyor.
Milli park gezide en çok beğendiğimiz yerlerden biri oldu.






















































































































Dokuzuncu gün: 8 Temmuz Pazar

Zagreb’e vardığımızda bomboş sokakları olan bir şehirle karşılaştık. Günlerden Pazar olduğunun farkında olmadığımdan, bu sessizliğin nedenine anlam veremedim.
Birkaç otel sorma faslından sonra, Movie Hotel’e yerleştik. Odamızın numarası: Arnold Schwarzenegger idi. Şehri dolaşmaya çıktık ve güzel bir Katedral gördük. Herkes gibi biz de Katedrale giderek Pazar Ayinini izledik. Her yerde olduğu gibi burada da yemekler çok güzeldi. Şansımıza sokak festivalinin son günüymüş, yemekten sonra güzel bir müzik ziyafeti çektik.





















































Onuncu gün : 9 Temmuz Pazartesi

Yol kenarları yeşil bitki örtüsünün fazla eksik olmadığı düzgün bir otoban yol ile Belgrad’a vardık. Yol yorgunluğuna bir de sıcak havanın bunaltıcı etkisi eklenince, fazla uğraşmak istemedik ve Belgrad da ilk bulduğumuz klimalı, dubleks odaları olan Balkan Otele yerleştik. Tatil boyunca kaldığımız en pahalı oteldi, kazık yediğimizin de farkındaydık ama bir an önce ılık bir duş almak her şeyden öncelikliydi. Belgrad ın Avrupa şehirlerinden biri olduğu havası hissediliyordu. Park ta yaşlı insanlar satranç oynuyorlardı. Şinasi yi Çin lokantasına götürme konusunda zor ikna ettik, ama bizden fazla yedi. Orada da halk dansları festivali haftası vardı.























İzleyiciler bayan mankenden çok, daha meşhur olan erkek mankenle ilgilendiler, ama biz erkek mankeni tanımıyorduk.













































On birinci gün : 10 Temmuz Salı

Sırbistan dan tekrar Bulgaristan’a girerek Plovdiv’e doğru yol aldık. Devam eden otoban yol ile rahat bir yolculuk yaptık. Yine Sofya nın çıkışındaki çam ormanlarının bariz hissedilebilir mis gibi çam kokusunu koklaya koklaya keyifli bir yolculuk yaptık. Bulgaristan için öneride bulunan arkadaşların neden Sofya yerine Plovdiv de kalın dediklerini daha iyi anladık. Gayet uygun fiyatlı güzel bir otelde rahat bir gece geçirdik. Otel çalışanları da çok ilgiliydiler.























Cami, Roma Heykeli ve Tiyatrosu bir arada.





On iki-On üçüncü gün : 11-12 Temmuz Çarşamba-Perşembe

Hedefimiz Burgaz yakınlarındaki Pomori, Bulgaristan ın Bodrumu diye söylemişlerdi, sanırım Nesebar ile karıştırmışlar. Gene de Bodrum u tutmaz.
Pomori de bir turizm acentesi aracılığı ile ucuz ve temiz bir pansiyona yerleştik, motorlarımızı da pansiyonun bahçesine koyduk. Bulgaristan a gitmeden önce dedikleri gibi bir hırsızlık sorunuyla karşılaşmadık. Eskiden çok oluyormuş, Avrupa Birliğine girdikten sonra böyle bir problemin kalmadığını söylüyorlar.
Son günümüzü de Nesebar da geçirdikten sonra yurda dönüş yolculuğu başladı. Nesebar hoş bir yer. Kendimize nefis bir deniz ürünleri ziyafeti çektik, Türkiye ile karşılaştırılamayacak ucuz fiyatlara nefis yemekler yedik.




































Modern dilenciler





On dördüncü gün : 13 Temmuz Cuma

Yemyeşil ormanların içinden Dereköy Gümrük Kapısı na geldik. Bulgaristan vizemiz transit vize olduğu için, Bulgaristan ı 36 saat içinde terk etmemiz gerekiyormuş. Bizi bira beklettiler, ne olacak şimdi dedik, Bulgaristan a tekrar geldiğimizde ceza ödeyecekmişiz, 50 ila 500 Leva arasında. Biz de tekrar gelmeyiz zaten diye çıktık.
Türkiye ye girer girmez yol kalitesi bozuldu, patika yollara asfalt dökerek plansız ve zaman zaman gereksiz virajları olan bir yoldan Kırklareli ne geldik ve güzel bir köfte ziyafeti çektik.
Akşama tekrar Edirne öğretmen evine yerleşerek, Selimiye camisini gezdik, Avrupa şehirlerini anımsatan bir Edirne akşamı daha yaşadık.





On beşinci gün : 14 Temmuz Cumartesi

Enduro Club ın bu yılki şenlikleri Düzce Güzeldere Şelale sinde başlamıştı. Biz de Hem Samsun dan gelen arkadaşlarla buluşmak, hem de Enduro Club üyesi dostlarımızla buluşmak üzere rotamızı Güzeldere Şelale sine çevirdik. Çadırlarımız olmadığından, kendimize bir bungalov ayırttırdık ve yola koyulduk. Şansımıza yağmur yeni durulmuş ve etkinliğin en keyifli zamanına yetişmiştik. Eski dostlarla kamp ateşi etrefında tekrar buluşmak son derece keyifliydi.



































On altıncı gün : 15 Temmuz Pazar

Kamp yerinde yaptığımız kahvaltıdan sonra Samsunlu dostlarımızla eve dönüş yolculuğuna başladık.



Gezimize katkısı olan herkese tekrar teşekkür ediyorum.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
pi24
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Aug 27, 2007
Mesajlar: 3
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 1:56 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

mükemmel olmus. resimler harika.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
Felek
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 23, 2007
Mesajlar: 348
Nerden: KEŞAN === ORDU

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 2:06 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Gezi süper olmuş elinize dilinize sağlık.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger
bulba
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 25, 2003
Mesajlar: 186
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 2:34 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok güzel bir gezi olmuş.
Fotoğraflar ve rapor için teşekkürler.
Acaba biz yola çıkmadan rapor yetişir mi diyordum ki yetişti.
Deneyimlerinizden yararlanma fırsatı için teşekkürler.
_________________
Halil Karabulut
Honda xrv 750 AT (xena)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger
BLAU
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 13, 2004
Mesajlar: 502
Nerden: TEKİRDAĞ

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 4:36 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Harika bir gezi olmuş bizlerle paylaştğınız için teşekkürler.
Bu arada bir şey sormak istiyorum. Bulgaristana girerken şengen vizesi almak gerekmiyormu? Sadece taransit vizeyle bulgaristana girilebiliyormu. ?
_________________
ERDİNÇ HARAÇ
DL 650 V-STROM
TEKİRDAĞ
532 3112914
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
burcumbalik
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 07, 2007
Mesajlar: 328
Nerden: tekirdağ / çerkezköy

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 4:55 pm    Mesaj konusu: dghjdhjhgdhj Alıntıyla Cevap Ver

valla süper icon_smile.gif ama 8. gün ve manzaralar hepsinden süper .. kartpostallarda yok böyle görüntüler.. tebrikler
_________________
www.akvaryumturkiye.com
şenol..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
alk22
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Nov 12, 2006
Mesajlar: 426
Nerden: EDİRNE

MesajTarih: Sal Ağu 28, 2007 6:43 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili kraft bir ara burada hiç yayınlamayacaksınız diye düşündüm,Bu güzel kareleri görmek çok keyifli.
Selamlar.
_________________
Alkan
SuZuKi V STRoM
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
susir
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 08, 2005
Mesajlar: 293
Nerden: Denizli

MesajTarih: Çrş Ağu 29, 2007 7:44 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bugun ne guzel gezi raporları okuyorum boyle. Masallah, cok keyifli bir gezi olmus. Elinize saglik. Cok tesekkurler...
_________________
Hakan Yasar
Denizli
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
kraft
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Kayıt: Jul 26, 2005
Mesajlar: 61
Nerden: Samsun

MesajTarih: Çrş Ağu 29, 2007 9:47 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

BLAU demiş ki:
Harika bir gezi olmuş bizlerle paylaştğınız için teşekkürler.
Bu arada bir şey sormak istiyorum. Bulgaristana girerken şengen vizesi almak gerekmiyormu? Sadece taransit vizeyle bulgaristana girilebiliyormu. ?


Bulgaristan şenyen vizesine dahil değil, Bulgaristan vizesi almak gerekiyor. Biz transit vize aldık, transit vizede de 36 saat içinde Bulgaristan dan ayrılmak gerekiyor. Sınırda, ilgili ve yetkili bir bayan Bulgar polisle yaptığımız sohbette, "Diğer Avrupa Ülkeleri yeşil pasaporta vize istemiyor da, siz neden istiyorsunuz" diye sorduk, Bulgaristan dan evlenirseniz, vize istemeyiz dedi. Yani şengen vizesi değil, yengen vizesi gerekiyor.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Çrş Ağu 29, 2007 10:03 am    Mesaj konusu: Re: Bulgaristan, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Hırvatistan gez Alıntıyla Cevap Ver

kraft demiş ki:
..........Motorlarımızı güvenli olması için tekerlerinden zincirle birbirine bağladık.
...............

Mukemmek bir rapor, kartpostal gibi fotograflar ve cok guzel bir gezi. Cok tesekkurler.

Ancak genelde Avrupa'da bu tarz zincirlenen motosikletleri (eger ki cevrede hirsizlik varsa) on tekerlegini zincirin uzerinde birakip goturuyorlar aklinizda bulunsun. Hic olmazsa arka tekerlekten, hatta saseden baglarsaniz daha zorlastirirsiniz islerini... icon_rolleyes.gif
_________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli

Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
Yavuz22
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Nov 12, 2006
Mesajlar: 579
Nerden: Edirne

MesajTarih: Prş Ağu 30, 2007 9:45 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok güzel bir gezi olduğu her halinizden belli icon_smile.gif kazasız belasız geri döndüğünüze sevindim. Güzel bir rapor olmuş ellerinize sağlık.
_________________
Sağlıcakla kalın
Kaskınız başınızda, farınız ve yolunuz açık olsun

Mail:ykaleli@gmail.com
Gsm: 0543 215 65 84
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Kilinclar
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Jul 31, 2007
Mesajlar: 8

MesajTarih: Cum Ağu 31, 2007 8:44 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Gezi de, fotolar da anlatim da harika olmus. Yine kipirdanmaya basladim sizi gorunce...nereye gitsek diye icon_smile.gif
elinize saglik
_________________
Oscar Kiliklar
Altibucuk cies, onbirbucuk ar!!!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
kunduz
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jun 23, 2005
Mesajlar: 2823
Nerden: İSTANBUL

MesajTarih: Cmt Eyl 01, 2007 4:13 pm    Mesaj konusu: Re: Bulgaristan, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Hırvatistan gez Alıntıyla Cevap Ver

Çok teşkkürler bu emek isteyen paylaşım için... Eliniz, ayağınıza sağlık.

İlk gözüme çarpan geziyi gerçekleştirdiğiniz motosikletler orta sınıf enduro segmentinin en ileri çıkan 3 modeli. Böyle uzun bir yolda bu makinelerin karşılaştırmasını yaptınız mı hiç?

İkincisi o Plutsville Milli Parkı, ne muhteşem bir yer. Cennetten bir köşe resmen. Tabii bu bize aktaran sizin güzel fotoğraflarınız.

Son olarak da aşağıdaki fotğrafı nasıl çektiniz? Diyafram, enstantane, ASA neydi? Merak ettim, öğrenmek istiyorum.

kraft demiş ki:




Teşekkürler...
_________________
Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...

Volkan GÜNDÜZ
Honda Varadero 04
AB rh -
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger
kraft
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Kayıt: Jul 26, 2005
Mesajlar: 61
Nerden: Samsun

MesajTarih: Pts Eyl 03, 2007 7:32 am    Mesaj konusu: Re: Bulgaristan, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Hırvatistan gez Alıntıyla Cevap Ver

kunduz demiş ki:
Çok teşkkürler bu emek isteyen paylaşım için... Eliniz, ayağınıza sağlık.

İlk gözüme çarpan geziyi gerçekleştirdiğiniz motosikletler orta sınıf enduro segmentinin en ileri çıkan 3 modeli. Böyle uzun bir yolda bu makinelerin karşılaştırmasını yaptınız mı hiç?

İkincisi o Plutsville Milli Parkı, ne muhteşem bir yer. Cennetten bir köşe resmen. Tabii bu bize aktaran sizin güzel fotoğraflarınız.

Son olarak da aşağıdaki fotğrafı nasıl çektiniz? Diyafram, enstantane, ASA neydi? Merak ettim, öğrenmek istiyorum.

kraft demiş ki:




Teşekkürler...


Bu üç motosikletin karşılaştırmasını elbette yaptık. Üçünün de öne çıkan özellikleri farklı. Otoban yollarda v strom daha iyi. Bir de Avrupa nın yollarını görünce, enduro motosikletlerin neden street bike yada naked tarzına dönüştüğünü anlıyorsunuz. Çünki Avrupa da enduroluk yol yok. TA nın konforundan çok memnun kaldım, diğer iki motordan biraz fazla yakması, Avrupa daki 1€ luk benzin fiyatı ile hiç önemli olmadı, ancak diğerlerine göre daha önce benzin molası vermek gerekiyor. Ama Türkiye ye girer girmez asfalt yollarda dahi enduro başlıyor. En az benzin yakan BMW oldu. 130 km hızdan sonra aynalardan arkayı iyi görememekten şikayetçi oldu. Fakat vibrasyondan şikayetçi olmadığını söyledi. (belki motora olan alışkanlıktan kaynaklanabilir!) Daha fazla rüzgar aldı. Üç motorda sorunsuzca turunu tamamladı ve sonuç olarak herkes motorundan memnun kaldı.
Fotoğrafı Canon 540 ile flaş kapalı program ayarında çektim.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
burcumbalik
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 07, 2007
Mesajlar: 328
Nerden: tekirdağ / çerkezköy

MesajTarih: Pts Eyl 03, 2007 8:48 am    Mesaj konusu: sdhgjdfujdh Alıntıyla Cevap Ver

gezdiğniz yerlerde hiç vize istemeyen ülke varmı ve transit vizeyi sınırdan mı yoksa herhangi bir konsolosluktan mı aldınız.. zorluk çıkartıyorlarmı..
_________________
www.akvaryumturkiye.com
şenol..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa 1, 2  Sonraki
1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt