Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Cum May 07, 2010 12:58 pm Mesaj konusu: senetle asya 150 t-7b alacagim lütfen yardim !!!
öncelikle okuyan herkeze tesekkür ederim. ben en sonunda senetle 24 ay taksitle asya 150t - 7b almaya karar verdim. ancak motorun nasil bir motor oldugu hakknda bir bilgim yok kullananlar yada bilgi sahibi olanlar cevap yazarlarsa sevinirim. ayrica asya almamin nedeninide söliyim senetle sattigi icin taksitleri uygun geldi o yüzden. cevremde veya bildigim 2. el temiz senetle motor saticilari var yada biliyorum derseniz yazarsaniz sevinirim. tesekkürler...
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum May 07, 2010 2:17 pm Mesaj konusu:
Bunun yerine kredi kartına taksitle ikinci el birşeyler almanın yollarını araştırırdım, zor ama imkansız değil. İster commuter, ister scoter olsun , piyasanın tuttuğu, ölüsü dirisi para eden, parçası bakkalda bile bulunan, her kasabada bir tamircisi anlayanı olan demirbaş modellerden birini seçerdim. Böyle bir modelin eskisi bile ötekilerin sıfırından -bence- çok daha iyi.
Sahibinden com.daki ilanlara bir iki gün telefon etsem, biraz üzerine düşsem kredi kartına taksitle birşeyler karşılığında ikinci el gayet temiz motorlar bulabilirmişim gibi geliyor bana. Bu şekilde taksitle motor almış satmış kişiler de tanıyorum. Ben olsam, sadece ödeme avantajı için o motoru seçmezdim. 2200-2300 lira gibi falandır onun sıfır fiyatı. Vadeli de olsa yazık bence. Commuter ve scoterlar arasında yukarıda dediğim gibi her açıdan kendini kanıtlamış birçok model var. Ne malı olduğundan ziyade tasarımın kime ait olduğu önemli. Honda her zaman Hondadır. Yamaha her zaman Yamaha.. Çin malı da olsa, bilmemne malı da olsa taş gibi makinalar çıkıyor altından. Diğer seçeneklerde ise hiçbirşeyin garantisi yok. Etraf hüsranla anlatılan hikayelerle dolu.. Daha 1000 km. yi tamamlayamadan sorun çıkartıp yolda bırakan o kadar çok motora denk geldim ki bugüne kadar sayısını hatırlamıyorum. Ve bu sebeplerden çoğumuzda bu marka ve model enflasyonuna karşı bir önyargı da oluştu ; arada iki tane düzgün tasarım varsa onlar da arada kaynayıp gidiyor şu ortamda ..
Kendini her açıdan kanıtlamış modellerden şaşma, gerekiyorsa sabırlı davran derim. Hem kullandığın süre boyunca üzmez, hem yarın satarken de çöp olmaz iyi kötü para eder.
ben ise gidip gelirken surekli honda foresight scooterimi kullanırım. aslında bakarsanız mondialin de asyanında zat150 diye gecen modelleri honda foresight kalıbına 250 degilde 150cc motor takılmıs ve dger tum aksamları cok daha ucuz malzemelerden uretilmis modellerdir. sanırım honda foresight ı uretmeyi durddurdugunda şase ve diger aksam kalıplarını birilerine sattı ve bu klonlar bu sekilde hayata gecti..
isin enteresan tarafı çin malı furyası basladıgında ise gidis gelislerimde kum gibi foresight klonu gorurdum yollarda.. yaklasın 2 sene kadar once..
ote yandan artık gunde 1 degil haftada 1-2 tanesini goremez oldum. neden??? cunku artık yurumez hale geldi bu klonlar. alanların hepsi kaza yapıp pert etmedigine gore motorlar bir sekilde yurutulemez duruma geldi ki trafikten cıktılar..
ote yandan benim foresight 99 model ve halen yuruyor. bugun ona bi supriz yapıp on fren balatası ve yeni buji aldım. onumuzdeki aya da lastik aldımmı tamamdır. bir 10 sene daha yolda bırakmaz beni asya vs yerine ybr125 bakınabilirsiniz 0 ına bile kredi kartına taksit imkanı yapan yerler mevcut ki zaten 0 fiyatı 4 bin civarında... 12 taksit senet ile asya alacagınıza (ki cemin dedigi gibi 2-2.5 arasında alacagınızı varsayıyorum) 4 bin civarında ( ki sanırım 4 binin altında ) kredi kartına 12 taksit bir ybr alın.. hic olmaz ise motorun borcu bitene kadar basınıza teknik bir sorun gelmez. benzinini yagını koyar binersiniz. ote yandan cok kuvvetle muhtemel ( %50 nin ustunde bir olasılıkla) senetleri bitmeden asya perte cıkmıs olacaktır. _________________ Egemen Ergel
Honda Foresight 250 - pirpir
İstanbul
www.webevi.com
Deneyim hicbir zaman yanilmaz, yanilgiya düsen yalnizca kendi
sonuçlarini doguran ve nedeni deneyimleriniz olmayan kararlarinizdir.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 08, 2010 1:37 pm Mesaj konusu:
mebatur demiş ki:
Çin'den yarı montajlı motosikletleri buraya getirip, burada montajını tamamlayıp piyasaya sürüyorlar.
Bunlardan birinin montajında çalışan bir arkadaşım var. Aynı yerde hem montaj yapıyorlar, orası aynı zamanda arızalara bakacak yetkili servis adresi olarak görünüyor ama öyle bişey yapmıyorlar..
Enteresan bi çalışma şekilleri var. Bi kişi sabahtan akşama kadar koli ve paket açıyo. Osmaaann koş gidon bilyası getir, çatal getiiirr.. diye bağırıyorlar, Osman koşa koşa gidiyo, elinde bi maket bıçağı, yerlerdeki kolilere saldırıyo. Bi tane açıyo, "hasst. bu diilmiş" diyo. Bi tane daha açıyo "hasss.. bu da diilmiş" .. Sonra buluyo istenen parçayı, koşa koşa geri dönüyo veriyo bizim arkadaşa, arkadaşın elinde Türklerin mehşur teknoloji harikası cihazı var, çekiç Zaten onun uzmanlık alanı da o. Çekiçle vurup herşeyi heryere sokabilir. Çekiçle her türlü ayar ve bakımı da yapabiliyor.
(şaka bir yana sahiden ustadır. öğle paydosuna kadar 15 tane motor toplayabilir, piyasadaki tüm motorların içini dışını ezbere bilir. Telefonda sorarız, yedek parça katalogu gibi seri numaralarına varıncaya kadar yanıtlar herşeyi. Ah bi de ağır çekiç kullanmasa..)
Osman ise bu arada hala koşuyor, başka biri buji kablosu ve yan grenaj kapağı istemiş ama kapağın rengi yanlış gelmiş. Herkes ana avrat düz gidiyor. Osman en çok küfür yiyen adam..
Ortam böyle bi yer işte
---
Bunlar bozulunca pek ilgilenmiyomuşunuz ? diye sorma gafletinde bulunmuştum. Aynen şöyle demişti : "Bana ne lan. Alırken bana mı sordu. Hem bunlar bozulmaz. Japonların bire bir aynısı. Parçası da ucuz. Hiçbişey olmaz.."
Tabi ben kaşınmaya devam edip, arkadaşlığa da güvenip ... "peki sen neden bunlardan almadın da x japon markasından aldın kendine o zaman ?" diye de sormuştum. Buna hiç cevap vermedi. Çay içtik..
---
Bir ablamız da Ankarada bilmemne bakanlığında, kalite standartları ve ithalatla ilgili kontrollerden sorumlu bi zerzevat dairesinde devlet memuru. Sene 2004. Avrupa birliği hikayesiyle birlikte onların konularında da çok ciddi değişimler olmuş, gece sabahlara kadar deli gibi çalışıyor. Onun görevi kullanma klavuzlarını kontrol etmek. Var mı, yok mu ? Varsa Türkçe de var mı? Anlatılan şeyler aslına, orjinaline uygun mu? vs. Birkaç dili çok iyi biliyor, temel mühendislik alanlarına da pek yabancı sayılmaz ancak herşeyi bir kişiye yükledikleri için tırmalayıp duruyor. Gece saat üçte beşte telefon edip birşeyler sorduğu sekiz on kişiden biri de benim.
-Ya Cem, bu alet 220 v. ile çalışıyor. Araçta kullanmayın diye saçma bişey yazmışlar. Bu ne demek olabilir ?
-Araçta kullanmayın demek olabilir abla..
-İyi ama saçma bu ??
-Abla hayatın kendisi saçma zaten.
-35 sayfa ya.. sabaha bitmesi lazım bunun..
-Sen onu sil, suya sokmayın, banyoda kullanmayın gibi bişeyler yaz abla.
-Hah tamam.. Öyle yapalım..
Kulakları çınlasın garibim kullanma kılvuzlarıyla boğuştu durdu hayatı boyunca. İşin mekanizmalarını çok iyi bilen, rakamları istatistikleri çok iyi bilen biri. Onun anlattığı şeylerden birini aktarıp bitiriyorum :
Bu ülkeye ithal edilen her yüz üründen en az elli tanesi olması gereken kalite standartlarının çok altında. Yıllık toplam gayrisafi milli zımbırtının çok büyük bir yüzdesini saçma sapan alışverişler yaparak kaybediyoruz. Yasalarda hepsinin bir yeri var yani kanun boşluğu yok. Uygulanmıyor. Bizim aldığımız bu malları Almanya, İngiltere, hatta İtalya, İspanya, Portekiz, hatta ve hatta kıçı boklu bazı asya ülkeleri, bazı muz cumhuriyetleri dahi asla almıyor, bedava bile olsa kapısından içeri bile sokmuyor.
İki şeyi felaket önemsiyorlar :
Tüketiciyi korumak.
Kalite standartlarını birer kota gibi kullanıp, hatta gerektiğinde işin bokunu çıkartmak ama bu sayede üreticiyi korumak.
Yalan dolan kıyamet gibi. Yerli üretimmiş. Kimi kandırıyorsun lan. Kaç tane motor tasarımı yaptın bugüne kadar ? Kaç tane kalıp yaptın ? Yurt çapında yetkili servis ve bayii ağıymış. Bol ve sınırsız yedek parçaymış. Bilmemne şirketler grubu güvencesiyleymiş. Dallamanın şirketler grubu dediği yukarıda anlattığım atölye. Dergilerde kocaman röportajlar, kocaman kocaman fotograflar; Türkiyede motosiklet endüstrisi dev adımlarla ilerliyormuş. Birilerinmin sahiden iyi birşeyler yapacağı varsa bile ona da mani oluyor şerefsizler. Biraz incele altından o dönemin iktidarına yakın birileri muhakkak çıkıyor. Havalar binbeşyüz. Bilmemneyin yönetim kurulu başkanıymış , amerikada ekonomi mastırı yapmış , şimdi ülkeme hizmet ediyorum ayaklarında şerefsiz. Lan sanki hiç fabrika görmedik sanki hiç üretim görmedik bugüne kadar. Bi de gözünün içine baka baka yalan söylüyor.
Resmen salağız kardeşim. Salak .. Şu an üzerine konuştuğumuz adı motosiklet olan "şey"leri ve bunlar gibi gemiler dolusu daha milyonlarca ürünü sadece bizim gibi salaklar ithal ediyor alıp ülkesine sokuyor. İşin aslı bu. Bu ticaret falan değil. Modern dünyada vatan hainliği artık beyinsiz ideolojik saplantılara değil , tam da böyle şeylere deniyor. Yasalarla güvence altına alınmış tüketici hakları vs. var. Sanki dünyanın geri kalanı serbest piyasa ekonomisini ve ticaret yapmasını bilmiyor. Bu kadar düşük kalite motorlar ülkeye sokularak ve herşey bir biçimde kitabına kılıfına uydurularak resmen suç işleniyor. İçimizden birileri bizi becertip para kazansın diye bütün bu gözboyama ve yalanlar. Ve kimsenin de şeyinde bile değil. _________________
Konumuz dandik motorlar di mi? Ybr yi aldığımda şaside kocaman beyaz bir etiket vardı.Üzerinde "Made in China" yazıyordu.
Tabiki Çin'den halen dandik mal akıyor.Ama bunun nedeni adamların kaliteli mal yapmayı bilmemeleri değil.Daha öncede defalarca yazıldı. Talep bu yönde.Yahu uzaya tamamen kendi imkanları ile insan gönderen, uzay yürüyüşü yapan bir ülkenin teknolojisi ve sanayisi sağlam bir motosiklet mi yapamayacak?
Neye kızacağımıza, neye tepki göstereceğimize dikkat etmek lazım.Yukarıda Cem'in bahsettiği gibi bu malların ülkeye girişini serbest bırakan uyduruk bir sözde denetim mekanizması var.Ayrıca yüksek vergiler malları bir avrupalıdan daha pahalıya almamıza neden oluyor.Bu vergiler nedeniyle aynı para ile normalde ybr alabilecekken zart zurt 125 almak zorunda bırakılıyoruz.Herkes motor ustası değil, olmak zorunda da değil.Gidip bayiden sıfır aldığın bir malı makul bir süre sorunsuz kullanmak istersin.Bu süre 1 hafta yada 1 ay değildir. Bu malların dandik olduğunu bile bile müşterinin parası anca buna yetiyor diyerek Çin'den getirip burada satan adamlara ben kızamıyorum.Bok para etseydi onu da toplayıp satan birileri olacaktı.Ticaret böyle birşey.Birisi isteyecek birisi bulup satacak.Herkes bir şekilde para kazanmak zorunda.Bu işleri insanların vicdanına bırakmak olmaz. Aslında sadece ticaret değil hiçbir iş insanın vicdanına bırakılmamalı.Kesin ve net kanunlar-kurallar-yönetmelikler, bunların tavissiz uygulatılması ve takibi gerekir.Esneme, adam kayırma, hemşeri bulup işini gördürme işleri muz cumhuriyelerine yakışır.Hukuk devletinde böyle şeyler olmaz.
1450 lira.. Ayda 120 lira yapar. En hurdası bile yürür, yarın en hurdasına bile 300-500 harcayınca mekaniği baştan aşağı sıfır olur. Bunu bugün tesadüfen gördüm, kredi kartına taksitle ikinci el Honda , Yamaha scoter falan da görüyorum sık sık. Kimi böyle direk yazıyor ilana, çoğu kişi ise ilana yazmıyor ama telefonda kredi kartıyla taksit olur mu diye sorunca eyvallah diyor.
(Dandik motora ödeme kolaylığı getirip satma olayına acaip sinir oluyorum ondan yazıyorum bunları. Almayın. Uyduruk malı tasarlayan, yapan, getiren, gözyuman, satan.. herkes batsın, sürüm sürüm sürünsün inşallah )
Çin'den yarı montajlı motosikletleri buraya getirip, burada montajını tamamlayıp piyasaya sürüyorlar.
Bunlardan birinin montajında çalışan bir arkadaşım var. Aynı yerde hem montaj yapıyorlar, orası aynı zamanda arızalara bakacak yetkili servis adresi olarak görünüyor ama öyle bişey yapmıyorlar..
...................................
Resmen salağız kardeşim. Salak .. Şu an üzerine konuştuğumuz adı motosiklet olan "şey"leri ve bunlar gibi gemiler dolusu daha milyonlarca ürünü sadece bizim gibi salaklar ithal ediyor alıp ülkesine sokuyor. İşin aslı bu. Bu ticaret falan değil. Modern dünyada vatan hainliği artık beyinsiz ideolojik saplantılara değil , tam da böyle şeylere deniyor. Yasalarla güvence altına alınmış tüketici hakları vs. var. Sanki dünyanın geri kalanı serbest piyasa ekonomisini ve ticaret yapmasını bilmiyor. Bu kadar düşük kalite motorlar ülkeye sokularak ve herşey bir biçimde kitabına kılıfına uydurularak resmen suç işleniyor. İçimizden birileri bizi becertip para kazansın diye bütün bu gözboyama ve yalanlar. Ve kimsenin de şeyinde bile değil.
Hakikatten komik
Sen de çok güzel yazmışsın, eline sağlık.
Trajik tarafı doğru tabi...
Yol bile yapamayan bir ülkeyiz.
Yol yahu! İnsan bir asfalt dökemez mi? Zeminini adam gibi yapamaz mı?
Yollara şerit çizgisi çekemiz mi, tabela yapamaz mı?
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts May 10, 2010 4:51 pm Mesaj konusu:
Ya benim de en çok sinir olduğum şey bu gerizekalı ithalat politikaları.
Bu ülkede artık herşey üretiliyor, şu an üretilmeyen şeylerin de üretilebilmesini engelleyecek bir teknik mani yok. Fabrikalar sabahtan akşama kadar belli bir kalite standartının üzerindeki malları üretiyor. Limanlardan gemiler dolusu ihracat ürünü çıkıyor dışarı. Tamam belki dünyanın en kaliteli malları değil Türk malları ama kesinlikle dandik mal sınıfına sokabileceğin türden şeyler de değil. Bunu nereden anlıyorsun ? Dandik malı ülkeme sokmam diyebilen adam da alıyor Türk mallarını. Binbir dereden su getiriyor, resmen bokunu çıkartıyor ama sanayici de o "kota"ları aşabilmek için istenen herneyse onu yapıyor. Düke düke alıyorlar nihayetinde. Demek ki kaliteli bişeyler yapıyoruz ve satıyoruz. Dediğim gibi , hergün tırlar , gemiler dolusu ihracat malı çıkıyor bu ülkeden dış pazarlara gidiyor. Fakat şöyle de bir gerçek var, lan çalışıyoruz çalışıyoruz ortada ekonomik anlamda bi bok yok
Belli kalite standardının üzerinde ürünleri üretecez de satacaz diye bir yandan kendimizi yırtıyoruz. Biryandan da dünyanın en adi mallarını alıp, beş para etmez ne varsa burayı "uluslar arası gerizekalılar açık pazar"larından biri haline getiriyoruz. O malın iyisini yapıp burada satacak, belki yarın dış pazara da satacak adama da resmen mani oluyoruz.
Seksenlerde ucuz işgücü ve turizmden para kazanacak, avantajları bu olacak ülkeydik, zıçtık. Ucuz tatil cenneti haline getirdik kendimizi. Değerlerimizi de koruyamadık turizm resmen zıçtı. Ucuz işgücü+yabancı sermaye işinin kralını biz değil çinliler beceriyor bugün. Orda da zıçtık. Hayvancılık tarım marım zaten çoktan geçmiş olsun.. Ya ben bu ülkenin kalkınma politikasını anladıysam.. Yok ki. Yok öyle bişey. Ali babanın çiftliği burası. İsteyen istediğini yapabilir. Rekabetin böyle acımasız olduğu bir dünya pazarı içinde bizim öngörülmüş, gelecek için planlanmış avantajımız ne olacak ? sorusunun bile bir yanıtı yok hala..
Ama elin adamı böyle yapmıyor. Önüne konan her ticari anlaşmayı imzalamıyor salak gibi. Tamam kota uygulamıyor belki. Senden şunu almam yoksa benim üreticimin zararına olur demiyor, bu şekilde söyleyemiyor bunu. Alırım ama benim bazı kalite standartlarım var, tüketicimi koruyorum diyor. Asıl derdi de o anlaşmalar yüzünden uygulayamadığı "kota"yı uygulamak ve tüketicinin haklarını zikredip üreticisini korumak zaten.
Çünkü üreticiyi koruduğun zaman otomatikman tüketicini de korumuş oluyorsun. Üreten ve tüketen bir bütün ; sen bunlardan birini boşverdiğin zaman sistem işlemiyor , dış pazar karşısında düdüklenip duruyorsun. Bizim durum da aynen bu işte.
Tüketiciyi korumak adamın sadece "bahanesi". Hukuksal ve felsefi olarak kimsenin karşı koyamayacağı tek "bahane". Bu bahaneye karşı koyacak adamın daha kaliteli malı daha ucuza yapıp getirip önüne koyması gerekiyor. Bunu yapmadan delemiyorsun adamın "kota"sını. Sahiden iyi olanı yaparsan piyasasına girebiliyorsun, bu sahiden iyiyi sahiden ucuza da yapmışsan o zaman da satılıyor o piyasada. İşte biz eşşekler gibi hayvanlar gibi sabahtan akşama kadar çalışarak ihracatta bunu yapıyoruz. Belli kalite standartlarının üzerinde ve fiyatı da makul mallar üretip satıyoruz. İthalatta ise sabahtan akşama düdüklenen eşeğiz. Hiçbir standartı olmayan çöpleri satın alıp duruyoruz.
Çok uyanığız ya, her sınıf sadece kendi menfaatleri açısından bakıyor olaya. Olayın bir bütün olduğunu, birini kollamazsan ötekinin de önünde sonunda güme gideceğini birtürlü kabul etmiyorlar.
Sonuç : istersen üç vardiya sabahlara kadar köpek gibi çalış,
Avantajlarını öne çıkartacak akıllıca bir planın olmadığı sürece,
Argeye para harcamak zoruna gittiği sürece,
Ve alışverişte salak olduğun, uluslararası ticarette İTHALAT SALAĞI olduğun sürece ortada bi bok yok..
En çok zoruma giden şey ise, bütün bunlar Afrikada olsa aklım erecek ama burada koskoca bir endüstri var. Yazık yahu.. _________________
Bunlar düşük modelde olsa ucuz yollu alınabilecek motorlar.
Bende bir zamanlar zat150 kullandım tamirciyle akraba oluyorduk az daha .
Al düşük model de olsa satılacak bi motor doya doya kullan .
NOT: Motor almadan önce korumalarını ve kaskını tamam et . En önemli olanı budur. Motor parçalansada önemi yok , önemli olan size birşeyin olmaması.
Kymco Tayvan malidir ve Çin malından farkı yoktur.
Ucuz diye ucuz mal alan veya almak durumunda kalan kardeslerimiz zaman içinde ucuzun pahalı bir bedeli olduğunu tecrübe ederek öğreneceklerdir. Bizim çabamız birikimimizi aktararak vatandaşın gereksiz harcama yapmasını önlemek içindir.
Montajı Çin veya Hindistan veya Birezilya'da yapılsa da Japon firmaları buralara ucuz işgücü için gidiyorlar ama kalite kontrol sistemlerini ve malzeme - imalat kalite uygulamalarını da beraber götürüyorlar. Kendi ülkelerindeki pahalı işçilikten tasarruf etmek, vergi muafiyetlerinden yararlanmak ve pazara yakın yerlerde üretim yaparak avantaj sağlamaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, bu ürünlerin kalitesi görece daha yüksek oluyor. Çinde araba fabrikası açan Alman, Çin kalitesiyle üretim yapmıyor. Kendi üretim, montaj hattını götürüyor, kalite kontrol sistemini uyguluyor ama işgücünü ucuz Çinli işçiden sağlıyor. Dolayısıyla Çinde imal edilen Alman arabası, Çinde imal edilen Alman arabası kopyası Çin arabasından kat, kat üstün oluyor.
Bu niteliksiz mallar ülkemize ithalat sistemimizdeki açık kapılardan, ithal mallarda standart yokluğundan, uygulamama veya uygulayamamadan yararlanarak girdiler ve girmeye devam ediyorlar. Dış görünüşü kandırıcı ama içi kof olan bu mallardan alanlar kısa süre sonra gerçeği görüyorlar ama bu arada da kısıtlı olan kaynaklarını da sarfetmiş oluyorlar.
Bir başka gözlemim de milletin motorlarını bilinçsiz ve hor kullanması mevzusu. Her makinede olduğu gibi motorların da belli sürelerde düzenli bakıma girmesi, yağının, suyunun değişmesi, yeni parçaların takılması gerekli. Bozuluncaya kadar düşüncesizce kullanıp, sonra da masrafı kendini aşmış motoru bir kenara atmanın sorumluluğu da bu vurdum duymaz, ya da bilgisiz, bilinçsiz vatandaşların üstündedir. Çin motoru da olsa düzenli bakım gören motorun ömrü, ekonomik kullanım süresi çok daha uzun olabilir. Niteliksiz ve kalitesiz malzeme, bozuluncaya kadar bilinçsiz kullanım hurdaya çıkan Çin motorlarının sayısını katlayarak arttırıyor. Ama yine de siz, siz olun, düşük fiyatına kanıp Çin motoru almayın, yoksa pişman olursunuz. Benim diyeceğim bu kadar.
Hint motosikletleri Çin motorlarından daha iyi midir, bilemiyorum, ama hoşuma giden bir Hint motoru var. İngilizlerden Enfield lisansı, kalıplarını filan alıp Enfield motorlarını Hindistan'da üretmeye başladılar:
350 motor, hem şehiriçi, hem şehirlerarası motosiklet ulaşımında ekonomik ve kolay bakımlı bir motor. Ama, Türkiye'de üretim yapmayı planlayan Hint firması bu değil. Ama, bu klasik tipli motorlara karşı bir eğilimim var. Diğer taraftan, yerli bir motor üretecek bir firma bile olmaması gerçekten üzüntü verici bir durum. Montaj 'sanayi' her türlü gelişmenin önünü kesmiştir.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız