Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Oct 20, 2005 Mesajlar: 202 Nerden: istanbul
Tarih: Çrş Nis 25, 2007 8:13 pm Mesaj konusu: Ne Kadarız/Çek Motorcu (YOllarda ilginç bir motor'a ithafen)
ben hiç bisikleti ile dünyayı gezen bir Türk görmedim mesela..Duymadım da! Ve görüyorum ki, benim insanım kimi zaman hayretle,çoğu kez övgüyle, kimi zaman da alayla yaklaşmış bu ruhu olan gezgine. Limitlerini zorlayan çok az yol dostunun hikayesini okudum..İmkanları zorlamaktan(limitleri!!!) bahsetmediğimi söylememe gerek yok sanırım..
Şans bu ya Prag dan dün gece yarısı döndüm..Bahsedilen arkadaşın memleketinden..İnsanından bahsetmicem elbet ,orası ayrı bir konu..Ama şunu söyleyebilirim ki çok lüks arabalar yok,ihtiyaçları ne ise onu kullanıyorlar..Aslında bu benim epeydir üzerinde düşündüğüm bir konu..Büyümekle mi alakası var kestiremiyorum ama en azından bilmeye başladım! Aracın son model ya da çok kalite olmasının değil,beni gitmem gereken yere götürebildiği kadarının bana yettiği gerçeğini..Önümüzdeki günlerde aracımı daha da basite indirgemeye niyetim zaten var.. Kuşkularım da..Uygular mıyım emin değilim,dürüst olmam gerekirse..İtiraf edecek cesaretim de var aslında,korkum eşyanla değerlendiren çevrede iş kaybederim kaygısı! İnanmasan bile seve seve uygulamak zorunda olmak ne kötü..Kalleşlik gibi bişey!
Bakış açımız yanlış dicem ama bakış açımız var mı bilemiyorum.. Para ile bişeyleri yapıyo olmak yetiyo çoğumuza. Kaçımız son 5 yılda kaç cep telefonu değiştirdik,hatırlayanınız var mı? Peki niye değiştirdiğimizi?
Cevap aynı Prag'lı kardeş _________________ Motosikletin gücü !
Kayıt: Sep 18, 2006 Mesajlar: 1998 Nerden: Şişli / Istanbul
Tarih: Çrş Nis 25, 2007 8:45 pm Mesaj konusu: Re: Ne Kadarız/Çek Motorcu (YOllarda ilginç bir motor'a itha
Temur demiş ki:
...korkum eşyanla değerlendiren çevrede iş kaybederim kaygısı!
imzanızda "Motosikletin Gücü!" yazısının altındaki fotoğraf ilgimi çekti... moped mi yoksa scooter mı olduğu anlaşılmayan bir motosiklet, üzerinde onu kapatan bir cüsse... ama 'kendi ihtiyacını karşılayana' binmiş galiba... adamcağız belki de bütçesine en uygun motoru almış, ona binmiş, ama ortaya 'biraz' komik bir görüntü çıkmış...
özellikle "biraz" dedim, çünkü isteyerek komiklik yaptığını sanmıyorum... hatta (belki kafasında kask yok ama) o motora 'bilerek' bindiğini ve 'bilinçli' bir kullanıcı olduğunu düşünüyorum... görenlerin ne düşüneceğine, güleceklerine aldırış etmeden binmiş, ne güzel...
ama çoğunluğumuzda böyle değil bence... 'eski' bir eşyaya sahip olmanın 'alay konusu' yapılabileceğini düşünüyoruz çoğu zaman... her şeyin 'en iyisine' sahip olmak elbette ki en büyük hakkımız, ama 'en yenisini', 'en büyüğünü' ve en önemlisi de 'en pahalısını' istememizin nedeni 'insanlar bana gülerler," diye bir korku olabilir mi, ne dersiniz? _________________ Brh+ Taxi Binicisi
Ufkun'cugum o kadar haklisin ki. Bir ornek istersen; ilk 1999 senelerinde henuz daha Turkiye'de ilk motosiklet kuluplerinin olusmaya basladiginda, kulubumuzdeki motosikletlerin %70-80'i 650 CC altinda idi. Oysa simdilerde tam tersi... Gelismis dunya ulkelerine bakarsan; insanlar (fabrikatorler v.b.) bir araci en azindan 8-10 sene kullaniyorlar. Japonya'nin 5. zengini bir isadaminin patronumla isbirligi icin Ankara'ya geldigi bir sirada Istanbul'u gezdirme gorevi bana dustugunde eve ugramamiz ve uzerimi degistirmem gerekti. Adam evimi gordugunde ve 4 kisi yasadigimizi duydugunda "benim Tokyo'daki evim 85 m2 ve yetiyor" demisti... Uatandim ama hemen bir Turk gibi kendimi avutacak bahaneyi buluverdim, "tabi sizin Japonya'da yuzolcumu az" diye...
Biz ne olursa olsun Şark kökenliyiz, bunu kabul etmek gerek. Altini severiz, Motosikletin/Arabanin guclusunu severiz, Evin buyugunu severiz. Lafin kisasi, Lüksü/GÖSTERİŞİ severiz. Bunu genelde her insan sever ama bizim gibi şark kökenliler daha cok sever ve uygular bence. Bu yuzden bizim Atasözumuz degil midir; "ye kurkum ye" v.b..?
Bence olmasi gereken "en"; buyuklukte, gucte degil, neden hoşlanıyorsan o senin icin EN olmalidir ve ELalem ne derse desin, sen gonlunden geceni, gonlunun diledigini imkanin cercevesinde yapmalisin/yapaBİLMELİsin...
Mesela benim 2003 model ve 98 hp motorum varken, senelerdir pesinde oldugum su andaki motorumun (99 Model ve 80 hp) satilacagini duydugumda, hic dusunmeden satip bunu almam... Bence EN IYISINI yaptim... Cunku bunu istiyordum ve begeniyordum. Herhalde buyuk capli motosiklete binebildigim, sagligim elverdigi muddetce de kullanacagim gibi... _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 321 Nerden: Çanakkale/Tekirdağ
Tarih: Prş Nis 26, 2007 5:31 am Mesaj konusu:
Bunlara ilaveten derim ki insanimizda(herkes olmayabilir kendi gorusumdur)birbirlerine karsi bir cekememezlik bir ozenti var.Komsu arabasini degistirse biz ''bende hemen degistireyim ondan neyim eksik''dusuncesi ortaya cikiveriyor.Sosyo-ekonomik durumu ne olursa olsun,borc girtlaga kadar bile olsa en lukse sahip olma istegi Turk insaninda herzaman olmustur.Verdigin ornek cok yerinde herkes en ufak capli bir dusunsun.Son 5 yilda herbirimiz kac telefon degistirdik(vb.).
Bir baska konu da insanin sahip oldugu malvarligi ile degerlendirilmesi...Bu ne aci bir durumdur aslinda.Kilik kiyafetinden tutun da evinize arabaniza kadar tum malvarliginizla toplum icinde saygi gorursunuz yada gormezsiniz.Bunun icin herkes en iyiye sahip olmak ister ki toplum icinde itibari artsin,saygi duyulsun ya da begenilsin...Aslinda hepimizin durup bikac dakika dusunmesi gerekli.Gercekten uygarlik seviyesi nedir ve biz buna ulasabildikmi??Ama maalesef(bende dahil)bir tane mali varken ikinciye hatta ucuncuye sahip olmak ister hiiic gerekli olmasa bile.Bir tane enduro motosikleti varken bi tanede cross aliriz.Sirf ''Aaaa filancanin endurosu var gitmis bi tanede cross almis ne para var herifte yahu''cumlesini duymak icin.Bunu duyariz ve rahatlariz....Sadece ego tatmini...
Kayıt: Sep 18, 2006 Mesajlar: 1998 Nerden: Şişli / Istanbul
Tarih: Prş Nis 26, 2007 7:51 am Mesaj konusu:
malkoc demiş ki:
...Sadece ego tatmini...
Bahadır, kesinlikle katılıyorum...
minicik bir örnek daha... Ahmet Abi, motorunuzu kanlı-canlı hiç görmedim, ama seyir halindeki bir fotoda gösterge panelindeki saatinizin 'analog' olduğunu görmüştüm... (forumları karıştırdım ama fotoğrafı bulamadım ki ekleyeyim )
mesela; şimdi o güzelim, şık saat dururken illa ki 'dijital'ini istemeye ne gerek var, değil mi? _________________ Brh+ Taxi Binicisi
Kayıt: Oct 20, 2005 Mesajlar: 202 Nerden: istanbul
Tarih: Prş Nis 26, 2007 9:02 am Mesaj konusu:
Sevgili Julius,
kesinlikle ihtiyacını karşılayana( hatta karşılayamayana ) binmiş ..
Bir moped,evet.. Ve inan fotoğrafta yine de büyük çıkmış sanki..görünmüyordu resmen..
her şeyin 'en iyisine' sahip olmak elbette ki en büyük hakkımız, ama 'en yenisini', 'en büyüğünü' ve en önemlisi de 'en pahalısını' istememizin nedeni 'insanlar bana gülerler," diye bir korku olabilir mi, ne dersiniz demişsiniz.. Alay ederler kaygısı,küçümsenme korkusu diyorum ben buna çünkü sosyal gelişimini tamamlaması için çookk uzun bir süreye ihtiyacı olan toplumumuz için birinci kriter yaşam şekli ve neye sahip olduğun! Ne kadar bildiğin değil!
Çok yararlı bir konu açılmış gerçekten teşekkürler. Türk toplumunun kanayan yaralarından biridir, genel olarak bakıldığında bilinçli bir tüketim toplumu olma yolunda eksik kaldığımız taraf olarak görüyorum.
Birşeye istek duyulurken, satın alınırken, araştırılırken ihtiyacımız hiç gözönünde bulundurulmadan yapılıyor seçimler. Sanki hep en iyisini, en pahalısını almak zorundaymışız gibi. Motorculukta da bu mevzu hep en büyüğüne geçme, kullanma hevesi olarak gözüküyor.
Gerçi burada okuyorum insanlar yaşam şekillerine, kullandıkları genel güzergahlara göre daha uygun seçim yapmak için fikir alıyorlar buda bir ilerleme tabiki. Kullanım alanı %90 şehir içi olan, yılda bi sefer gideceği 1 haftalık tatil gezisi için en rahatı olsun 1000lik bir alet alayım diye olaya yaklaştığında anlıyoruzki esasında rahatlık değil maksadının şehir içinde arkadaşlarına, akrabalarına vs. etrafına karşı bir gösteriş yapmak olduğunu.
Yada önceliklerini belirleyemeyen biri olduğunu.
Bana göre minumum ile başarılanlar her zaman daha takdire değerdir. Bilmiyorum yanlışmı düşünüyorum.
Kayıt: Sep 16, 2005 Mesajlar: 486 Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Nis 26, 2007 10:53 am Mesaj konusu:
bakın ekşisözlük'te F 650 GS için ne yazmışlar...
"kendi sikletinde oldukca kivrak, konforlu ve güvenli sayilan ancak parasi fazla olup ta honda titan gibi kurye motoru kilikli aletlerle karizmayi cizmek istemeyen insanlarin baslangic motoru olan, her parcasinda bmw kalitesinin agirligini (ve pahaliligini) hissettiren, yumusak huylu, keyif veren bir endurodur. "
Kayıt: Oct 23, 2003 Mesajlar: 208 Nerden: istanbul
Tarih: Prş Nis 26, 2007 5:06 pm Mesaj konusu:
Temur kardeşim çok güzel bir konu açmış ama göreceksiniz bu başlık bir kaç gün sonra 2. sayfaya kalacak ve çoğu ikitekerciyi hiç mi hiç ilgilendirmeyecek; onlar devr-i alem yapmak, dere tepe gitmek, sınırsız yol yapmak amacı ile imal edilmiş milyarlarca liralık endurolarını cilalayıp, üçlü seti nerdeyse bir ufak motoru satın alabilecek kadar pahalı "touratech" alüminyum çantalarını takarak "boğazda hava" almaya çıkmaya yada işlerine motorla gitmeye devam edecekler...ayıplıyormuyum? hayır...yadırgıyormuyum? evet! (bazen yıllardır takip ettiğim bu forumlarda tüketimin pompalanmasının buradaki bazı dostların işine geldiğini düşünmüşümdür...)
Daha önce sıkı mizah dergisi Lemanın inceden "ti" ye aldığı "nazenin" adlı şilep (!) ve onun dünya gezisinin üzerine aforizmalardan örnekler vermiştim. Aynı yolu "uzaklar" da yaptı, sadun boro da...aslında nazeninin sahibine yinede bu gayreti ve dünyayı keşfetme isteğine saygı bile duydum ancak bu başlığı okuyanlar bilmelidir ki bir sloven kadın olan benka f650 ile yapmıştır devri alemi, ci es ile değil...makina basit ve güvenilirdir, sorunları yıllardır yolda olmasının verdiği tecrübeler ışığında önceden kestirilebilir vs. (bu arada ci es'i çok beğenirim ancak almayı hiç düşünmedim)
Bakın ben size asıl sorunu söyliyeyim türkler ve buna dahil olan "motorcu türkler" afrika gezisini, ya da dünya gezisini "marsa gitmek" gibi görüyorlar. Çünkü şark ezikliğini ve içe kapanıklığını atamamışlardır, dünyayı tanıma, giderek görerek öğrenme, sokak sokak kaybolarak, nerde akşam orda sabah diyerek gezme bize terstir , sıkar çünkü sanki bir alman ya da ingiliz ya da japondan daha fazla çalışıyormuşlar gibi "iş güç yoğun stresli çalışma" vs öne sürülür, onca ayrıntılı hazırlık, mekanik, harita, hatta tıbbi bilgiyi yüklemek zor gelir bize...bazı zihniyetlere göre de bu mantıklı değildir verirsin parayı hem 5 yıldızlı otellerde hemde rehberle gezersin onca yeri hem belki de daha ucuza... e yalan da değildir bu ...işte bizdeki bu zihniyettir cihan imparatorluğunu kurupta güney amerika kıtasını ya da dünyayı padişah adına gezmeye çıkacak kimsenin bulunmayışının, kutup yollarında hiçbir şarklının ölmemesinin sebebi.
Şimdilerde eski topraklarımıza irana, mısır, suriyeye gruplar halinde yapılan gezileri okuyor keyiflendikçe keyifleniyorum...3 göbek ötesinden dedesinin toprağı olan gökçeadada yortu kutlamaya gelen tüm rumları görüp elimizden çıkmış toprakları niye ziyaret etmeyiz diye hayıflanırdım...ancak övünerek söyliyeyim iran ve suriye gezilerini böylelikle bu halklar arasındaki ilk yakınlaşmaları -başbakan kusura bakmasın ama- kendinden çok önce "motorcu türkler" başlatmıştır. Şimdi aynı şeyi GİRİT adası için tüm "yolsever" lerden bekliyorum.
Bütün kış en büyük maceranıza hazırlanın yazın da onu yapın, bakın nasıl güzel geçecek yılınız....
Bisikletle tüm güney amerikayı gezen, motoru DHL ile önden yollatıp avustralya kıtasını tek başına gezen dostları, Vandan kalkıp MZ sine binip eşiyle aslanlar gibi balkanları gezenleri, sponsor bulup nepale gidenleri de biliyorum. Ama inanın avrupada bunlardan her mahallede bir tane var hemde milyarları her sene motor yenilemeye vereceğine teknik bilgisini artırıp eski ama güvenilir makineler alır asıl parayı yollarda gaza basmaya harcarlar.
Eskiden Ceyhan (Adana) da otururken Jawa ceylanımla iskenderun yoluna çıkar oradan araplara avrupadan karayolu ile sevkedilen içi mercedes dolu tırlarla yarış yapardım... çocukluk işte... o kadar lüks arabayı görür arapların heralde bunlara binip tüm dünyayı dolaşabildiklerini düşünür gıpta derdim. Meğer bu oralarda statü imiş , gerçekte merak edip üreten değil sadece tüketen içi boş toplum oldukları için bu gün burunları beladan kurtulmuyormuş, bense ceylandan inip dl me atlayıp -çok şükür- tek başıma (atlantik kıyısını görmeyen zıbarsın) deyip cadize kadar sürmüşlüğüm oldu, üstelik motorumun ederi sadece 13 milyar çantaları da şasiye lastiklerle tutturulur ve kumaştandır!!! GPS gibi cihazlara vereceğim paranın -hatta çok daha azını- benzine verip tamamını gezdim "gül, şal ve zil" diyarının.
Peki "cebimde param bol istediğimi alır ister işime ister boğaza giderim" diyene ne derim ? hiç ...karenajı asfalt görmesin kimsenin.
Kayıt: Aug 03, 2006 Mesajlar: 2738 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Prş Nis 26, 2007 9:40 pm Mesaj konusu:
İnsanız egolarımız, tatmin olamayan aç gözlülüğümüz var. Ben buna kesinlikle bu diyorum.
Çevre elbette önemlidir, ama[BEN daha önemliyim. Çünki benim..!!!Benim motorum çok kaliteli bir motor olmayabilir ama benim, bu nedenle kaybettiğim hiçbirşey olmadı. bir çok sıkıntısını yaşadım evet ama ben yaşadım motorumu severek beğenerek aldım bu benim seçimimdi hiçkimsenin ne düşüneceğini düşünmedim onu alırken. Aksine çok iyi arkadaşlara sahip oldum.
Anlamıyorum... Neden hep başkalarının ne düşüneceği kaygısıyla haraket edilir? Neden eşyalarla insanlar anılır? Çok saçma .Alışkanlıklarımdan asla vazgeçemem ama markası tükendiği zaman değiştirebilirim.O ŞU YADA BU için ne karakterimi değiştiririm ne de o saçma sapan korkulara kapılırım.
Herşeyden önce önemli olan BENİM biraz bencilim belki ama bu yüzden kaybettiğim çok şey olmadı.
Unutmayın herkezin gideceği yer aynı.Kasmaya gerek yok.
Elimizdeki imkanlar ölçüsünde keyifle huzurla yaşayalım, azsa az & çoksa çok farketmez. Kararı bilmek lazım, ŞÜKRETMEK lazım...
Sevgi ve Saygılarımla. _________________ Honda CBF 250
-------------------
Sevgi , Saygı , Birliktelik bizimle olsun...
Kayıt: Aug 19, 2003 Mesajlar: 816 Nerden: Istanbul
Tarih: Cum Nis 27, 2007 3:30 am Mesaj konusu: Re
Dostlar
Bu anlatilanlar Turk'lere has ozellikler degil , Amerika'da da yuzbinlerce motosiklet sahibi motorunu gezmek icin degil de haftasonu parlatmak icin kullaniyor. Avrupa'da da 3'lu turatech'i motor parasi eden motorcular senede 5 bin k bile yapmayabiliyor. Ulkemizde de bazi insanlar ufak butceler ile dunyayi gezebiliyor. Avrupa'nin Amerika'nin guzel yuzunu gosterip sonra da ulkemizdeki gormemislikten ornekler vermek bence olayi arabesklestiren adaletsiz bir anlatim tarzi
Ulkemizde de yokmu gezgin insanlar , bir motoru ile 150-200 bin km yapanlar. Var elbet. Belki internet kullaniminin azligi belki de motosikletin kulturunun yeni yeni olgunlasmaya baslamsindan belkide motorcu sayisi avrupaya gore az olmasindan sonuca gezgin sayisi da az oluyor.
Ayrica avrupa'daki ulkemizden cok daha yuksek olan milli geliri de gozardi etmemek lazim. Orada orta direk ve hatta alti bile dunya turuna cikabilirken burada bu isleri ancak kaymak tabaka yapabiliyor.
Tabi bu isler kaymak tabakaya kaldigi zaman ci es bile gezi icin mutevazi bir motor haline geliyor.
Kaymak tabaka icin motor dedigin nedir ki. Gundelik hayatta porsche'ye corvette'ye binebilen bir insan icin en kabadayi motor cerez parasidir. BU sebeple adam her sezon 3 motor degistirebilir. Hatta bu ekonomik bir cozumdur onlara cunku arabasini degistirse 60-80 bin avro vermesi lazim ama 3 motor degistirse en fazla 10 bin avroya mal olacak ona aradaki fark.
Neyse hepimiz esasinda ayni seyleri soyluyor ayni seylerden mide bulantisi cekiyoruz. Belki sonucu aciklama tarzimiz biraz birbirinden farkli. _________________ I need your boots , your clothes and your motorcycle.
1) Kendisine/bilgisine guvenmeyen insanlar, tek kaşlari havada dururlar ki, yanina fazla yaklasan olup da fazla soru sorup bilgisizligini anlamasin (oysa herkes herşeyi bilmek mecburiyetinde degildir, ama o bunun farkinda degildir). Oysa kendisine/bilgisine guvenen kisi mutevazi olur, zira herseyi bilmek zorunda olmadigini bilir ve bildigi konularda kendisine guvenir...
2) Kompleks sahibi insanlarin geneldeki egilimleri bu dogrultudadir. Kerndilerini bu yolla tatmin ederler...
Bana gore isin özü bu...
NOT : Çin atasozunun bu 3. kismini pek severim;
"BİLMEYEN ve BİLMEDİĞİNİ BİLMEYEN APTALDIR, ONDAN SAKININ" _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Janis Joplin son şarkısında (Me and Bobby Mcgee) "Özgürlük kaybedeceğin hiçbir şeye sahip olmamaktır" diyordu. Bunu bu başlık altına yazayım dedim. "En"lere sahip olmak kendimize sahip ol(a)mamaktır bir yönüyle. Motosiklet özgür bir ruhun tezahürü ise, onu da altından da olsa bir zincire dönüştürmek, o ruha sırt çevirmek olmaz mı?
Tek bir neden var. 2.dünya ülkesiyiz ve vahþi kapitalizmin esiriyiz, tüketmeye mahkumuz.
Bundan fazlasý siyasete girer.
sana katılıyorum. Zira bir şey üretmek isteyen insanımız için ne gereği var, elin oğlu daha ucuza üretmiş derler toplumumuzda... Ama kimse üretmenin verdiği haz dan bahsetmez..
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız