Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Cum May 05, 2006 12:47 pm Mesaj konusu: duyanları şaşırtan ilginç bilgiler!-okumak zorunlu degildir-
Hayatımızda yaptığımız ve gördüğümüz bir çok şeyin anlamını bilmiyoruz aslında. Fakat yapılan ve var olan her şeyin bir kaynağı, bir anlamı var. Yapılan araştırmalar, kişinin hayatı boyunca başkalarından görerek, duyarak yaptığı şeylerin gerçek anlamlarını ortaya çıkardı.
İşte hayatımız boyunca yaptıklarımız ve kaynakları:
1 Nisan şakasının kökeni nedir?: 1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupa'da yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?: Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiyle tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama; eliyle dokunma ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır. 2) Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip, ona zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler?
Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor. Çin'de eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı. Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken Çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar fildişinden ve kemikten yapılırdı.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?:
Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?: Bu şarkı"Happy birthday to you"dur. Şarkının asıl kaynağı Amerikalı iki kız kardeşe aittir. Orijinal adı "Good Morning to All" yani "hepinize günaydın"dır. Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Mezara niçin çiçek konulur?:
İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun M.Ö. 1346'da öldüğünde mezarının çiçekten taçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupa'da ise M.Ö. 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mezarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenlerinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayaletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?:
Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Satrançta şah niçin o kadar pasiftir?:
Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Bir hafta niçin 7 gündür?:
Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısının 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı; ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar?:
Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üst üste duran buzların her biri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışçasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Akıl ile zeka arasında fark nedir?
Akıl ile zeka arasında fark nedir?: Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Niçin gözyaşı dökeriz?
Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlerle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyen Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
KONUŞABİLMEYİ SAĞLAYAN ASIL ORGAN; BEYİN
Kuşlar nasıl konuşabiliyor?: Her insan ağzıyla konuşur; ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır. Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerin dibinde, karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit yeteneği vardır. Doğayla iç içe yaşarken diğer kuşların seslerini taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------
Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor?:
Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur. Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar çatlar ve yine sinekli günler başlar.
------------------------------------------------------
------------------------------------------------------saygılarımla----- _________________ motorsuz motorcu (sen sen ol asla biz olma)
En son alamurat tarafından Cmt May 06, 2006 10:26 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
moderatör degilim, isim gücüm var ama nedense bu tür basliklar da beni buluyor yoksa ben mi onlari buluyorum!
Arkadasim,
Birazdan Asifan gelip "arkadasim forum polisligine gerek yok" diyecekmis. Asalet geliyor reverans...
Seni ilgilendirmiyorsa bakma, di mi ama, "ilğinç basliklar" yazildi diye hemen acman sart mi?
Sanco
Asifan nasil olmus firca, yetmediyse daha yazarim, burgman ile 279 yapmak kolay mi? _________________ "Tomkedi"miz, Umut Akçalı'nın anısı önünde saygıyla eğilirim.
Aç Kapakları Norveç, Eicma Milano'dan banttan yayın
Kayıt: Sep 23, 2005 Mesajlar: 425 Nerden: istanbul
Tarih: Cum May 05, 2006 6:59 pm Mesaj konusu:
alamurat demiş ki:
creeindian demiş ki:
Çok gereksiz bir ayrıntı gibi görünüyor ama bende ilğinç kelimesine takıldım.
Rica etsem oradaki ğ' yi g yapar mısın?
sen iste yeterki yüksel abi işlem tamamdır ama niye takıldın anlamadım
----------------saygılarımla---------
Dilimizi düzgün kullanmada çok takıntılıyım. Ben yanlış yapmıyor muyum?
Tabiki yapıyorumdur, En az hata ile Türkçeyi kullanmaya gayret ediyorum.
Bu arada eline sağlık, araştırma güzel olmuş.
Çok gereksiz bir ayrıntı gibi görünüyor ama bende ilğinç kelimesine takıldım.
Rica etsem oradaki ğ' yi g yapar mısın?
sen iste yeterki yüksel abi işlem tamamdır ama niye takıldın anlamadım
----------------saygılarımla---------
Dilimizi düzgün kullanmada çok takıntılıyım. Ben yanlış yapmıyor muyum?
Tabiki yapıyorumdur, En az hata ile Türkçeyi kullanmaya gayret ediyorum.
Bu arada eline sağlık, araştırma güzel olmuş.
Virgülden sonra büyük harfle başlamayınız.Noktadan sonra başlayınız.Takılıyorum,sabaha kadar uyuyamıyorum _________________
Çok gereksiz bir ayrıntı gibi görünüyor ama bende ilğinç kelimesine takıldım.
Rica etsem oradaki ğ' yi g yapar mısın?
sen iste yeterki yüksel abi işlem tamamdır ama niye takıldın anlamadım
----------------saygılarımla---------
Dilimizi düzgün kullanmada çok takıntılıyım. Ben yanlış yapmıyor muyum?
Tabiki yapıyorumdur, En az hata ile Türkçeyi kullanmaya gayret ediyorum.
Bu arada eline sağlık, araştırma güzel olmuş.
Virgülden sonra büyük harfle başlamayınız.Noktadan sonra başlayınız.Takılıyorum,sabaha kadar uyuyamıyorum
Nokta ve virgülden sonra da bir boşluk veriniz Teoman Bey! _________________ Bora
TA '06
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 06, 2006 12:58 am Mesaj konusu:
Bilgiler için öncelikle teşekkürler...
Hepsi bu geceye mi denk geldi bilmiyorum ama , aklıma takılan bişey oldu başlıklara bakarken..
Neden birçok insan biryerlerden (yazı, fotograf, imaj, video adresi,
internet sitesi, vs..vs..) alıntılar yaparak bize göstermeye bu kadar hevesli ?
Biz bunların çoğunu zaten zaman içinde görüyoruz , yada göreceğiz.
Büyük kısmı çok özel, yada özelliği olan şeyler değil , bu yazıda olduğu gibi , bazıları sahiden ilginç ancak aynı zamanda hergün onlarca benzerini gördüğümüz şeyler ...
Neden kimse oturup üç paragraf bir yazı yazmıyor ?
Kendimize ait , bizden , bizim kelimelerimiz ile bizi ortaya koyan birşeyler yazmak, bunları aktarmak bu kadar mı zor ?
En sıkıcı şeylerden biridir belki, ama askerlik anılarına bile razıyım artık.
Alıntılar yerine , sizi yansıtabilecek birşeyler aktarılamaz mı ?
Tamam, fotolar vs. eklemek çok kolay ve pratik ama...Bunlar zaten her yerde var .
" İletişim çağındayız" masalı tümden yalandır ... Mail grupları içinde dolanan "forward" lar en sonunda bütün dünyayı enbesil yapacak !
Yazıdan gayrısı iletişim falan değil, tam tersine ne denirse o !
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız