Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Pts Ağu 01, 2005 12:46 am Mesaj konusu: ULUDAĞ’ın PİST TEPELERİNİ KARSIZ ÇIPLAK HALDE GÖRDÜNÜZ MÜ?
17 Temmuz Pazar günü İstanbul’dan bir chopper motosikletli ekibin Bursa Choppers Kulüp ile Uludağ Kirazlıyayla’da buluşacaklarını öğrenmemiz, pazar günü için “ne yapsak, nereye gitsek “ arayışında olan biz Bursa Enduro Club üyelerini hemen harekete geçirdi. Birkaç görüşme sonrasında program belli oldu: O gün Orhaneli Pınarcık köyündeki her zamanki yerimizde önce kahvaltı yapacak, ardından İstanbul’dan gelenleri Orhaneli yolunda Kirazlıyayla’ya çıkan yolda karşılayacak ve onlarla beraber Uludağ’a çıkılacak, ardından arkadaşlarla biraz vakit geçirdikten sonra Uludağ’a çıkıp etrafı dolaşıp, gurme turu ile günü noktalayacaktık.
Nitekim Bursa ekibi olarak kahvaltımızı Orhaneli/Pınarcık’ta yaptıktan sonra Choppers Ekibi ile buluşma yerine hareket ettik. Ardından da Kirazlıyayla’da arkadaşlarla biraz vakite geçirdikten sonra Bursa Grubu olarak ayrıldık ve Uludağ Milli Park Girişinde, toplam 8 BMW, 1 Honda AT’den oluşan aşağıdaki “ekip fotoğrafını” çektik.
Ekip olarak hızla yukarı doğru kıvrıla kıvrıla yol almaya başladık.
Uludağ, 2543 metrelik zirvesi ile bildiğiniz gibi Batı Anadolu’nun en yüksek noktasıdır. Mitolojik adı Olympos olan Uludağ, tanrıların Troya savaşını izlediği yer olarak da mitolojideki yerini almıştır. Bizans devrinde keşişlerin barındığı bir yer olarak dağa “Keşiş Dağı” denilmiş, 1920 li yıllardan sonra dağ bugünkü adını almış.
Ben de bir taraftan motosiklet sürerken bir taraftan da, şimdiye kadar defalarca çıktığım Uludağ’ın kayak yapılan bu bölgesini ilk defa alıcı gözle çıplak olarak incelemeye ve fotoğraflamaya başladım.
Oteller Bölgesine girişte sizler için “Cehennem Pistini” de içine alan aşağıdaki fotoğrafı çektim.
Ekip toplu olarak bu bölgeyi hızla pas geçerek doğruca, Bursa’yı kuşbakışı seyredebileceğiniz “Bakacak”’a doğru yol almaya başladık. Bakacak gerçekten de Bursa’nın seyrine görkem katan bir noktada. Bakın “Bakacak” tan Bursa aşağıdaki gibi görünüyor.
Gezi ekibi Bakacak tepesinin hemen önünde toplu halde..
Bakacak’tan toplu hareket.
Bakacak’tan sonra Ekibin Mehmet ve benim dışımdaki diğer tüm üyelerinin karnı guruldamaya başladığından, hedef olarak doğruca Sarıalan’daki “Palabıyık Cemal” ‘in yeri tespit edildi. Ancak ben ve Mehmet buraya kadar çıkmışken Uludağ’ın Kayak Pisti tepelerini elimizden geldiğince kar yokken çıplak bir halde görmek istediğimizden, ekipten ayrılmaya kara verdik. Nitekim ekibin geri kalanı işkembelerini doldurmak üzere Sarıalan’a doğru hareket etmişken, biz Uludağ’ın bu kayak bölgesini kar yokken fotoğraflamaya başlamıştık.
Önce Uludağ’ın II gelişim bölgesi olarak bilinen II. Oteller bölgesinden size birkaç görüntü… Hali hazırda burada aktif olarak, bildiğim kadarıyla “Kar Tanesi” oteli açılmış durumda. Burada birkaç Otel daha var ama çalışmaya başladılar mı henüz bilmiyorum.
Bu kısımdaki son resim ise bu bölgeden çektiğim resimlerin birleştirilmiş hali. Bu birleştirilmiş resimler biraz büyük ama ‘büyük resmi’ görmek açısından çok faydalı bu yüzden ben çektiğim resimleri bir bütün olarak sonradan tam hatırlayabilmem için, dijital teknolojinin de nimetlerinden yararlanarak arka arkaya çektiğim resimleri yan yana birleştiriyorum. Ve aşağıdaki gibi bir görüntü ortaya çıkıyor ki, bölgenin son halini gayet iyi yansıtıyor.
Evet yavaş yavaş hareket başlıyor. Mehmet’le doğruca yolumuzun üstündeki “Mandıra” diye bilinen “Kuşaklıkaya Pistine” doğru çıkan telesiyejlerin olduğu alana gelmeden, Mehmet’in arkada “İtalyan Yokuşu’nun” yer aldığı bir fotoğrafını çekiyorum.
Daha sonra Mandıra’dan hemen içeri doğru girip piste doğru yol alıyoruz. Niyetimiz, benim ve motorumun arkasında görünen kıvrıla kıvrıla giden o yola çıkmak. Aşağıdaki resimde bulunduğum yerin sağında görünen teleskiler sizi “Tutyeli” diye bilinen piste çıkarıyor. Resmin sol tarafında, resim kadrajının dışında kalan alan ise “Kuşaklı Pisti”
Ancak yukarıdaki resimde görülen yola ulaşmak için aşağıdaki resimlerde görülen deremsi su birikintisini geçmenin yanında maalesef çok debelenmemizden dolayı resim çekme fırsatı bulamadığımız, gevşek zeminli, bol yağmur olukları olan bir alanı tırmanmamız gerekiyordu. Bu alan aşağıdaki resimde görülen dereyi geçtikten sonraki aşamada yer alıyor. Bu bölümün başına kadar gittikten sonra, gördüğüm manzara beni korkuttu. Mehmet’e “çıkacaksak önce sen çık.” Dedim. Onun motoru F650 Dakar, hem benimkine göre daha hafif hem de biraz daha bu yollara uygun. Mehmet epey bir debelenmeden, patinajdan sonra tepeyi yarısına kadar çıktı, ama son olarak kaldığı yerde sürekli patinaj yapıyor ama bir türlü motor yukarı çıkmıyordu. Ben bu arada aşağıdan izliyorum. Artık yukarı daha fazla çıkamayacağı anlaşılmıştı. (laf aramızda o çıksa da ben çıkmayacaktım veya “buyur, gözün yiyorsa, sen çıkar.” Demeyi düşünüyordum. Mehmet dönmek için epey uğraştı ama dönüşü devirmeden yapmayı başaramadı. Ve en sonunda motor devrildi. Ama yağmur sularının getirdiği öylesine kum toprak karışımı zemin var ki, motor devrilirken sanki yere düşmedi yavaşça yattı. Neyse fazla uzatmayalım ben de yanına çıktım ve makineyi kaldırdık, döndürdükten sonra Mehmet aşağıya benim beklediğim yer indi.
Tehlikeli kısmı atlattıktan sonra benim aklıma tekrar fotoğraf çekmek geldi, Ve yukarı çıkarken unuttuk bari inerken çekelim diyerek, makineyi Mehmet’e verdim ve onu önden yollayarak o küçük dereciği geçerken beni fotoğraflamasını rica ettim. İşte çektiği fotoğraflar:
Bu noktadan sonra yukarı Merkez oteller bölgesine doğru hareket ettik. TV tepesine doğru hareket etmeden önce ismini şimdi hatırlayamadığım, “Cehennem” diye bilinen piste çıkan teleskilerin oraya geldik yukarı doğru baktık, “acaba çıkabilir miyiz?” diye. Ama ı ıhh.. yemedi… Ama bu arada Mehmet’i benim motorla beraber fotoğrafladım. Arkada görünen “Cehennem Pisti”.
Buradan doğruca, Uludağ’da kayak yapanlar bilir, meşhur Beceren Cafe’nin önünden yukarı doğru TV tepesine veya Kartal Yuvası’na çıkan yola doğru tırmanmaya başladık. Niyetimiz “Osman Yüce Pisti” nin tepesine çıkmak. Sanırım burası “Fatin Tepe” diye anılıyor olsa gerek. Yanılıyorsam düzeltin lütfen. Buraya çıkmak için Beceren Kafenin önünden yukarı doğru tırmanarak aşağıdaki resimde görülen alandan Fatin Tepe’ye doğru hareket ettik. Bu arada arkada görünen pist tepesine çıkmayı düşündüğümüz “Osman Yüce Pisti”. Tabii ki pistten değil de “Cennet Pisti“ diye bilinen pist üzerinden..
Bu arada bu yoldan aşağıya meşhur “Aptal Ağacı” nın bulunduğu alanı size geniş açıdan aşağıdaki gibi fotoğrafladım. Burayı Uludağ’a kayak yapmak için gelen istisnasız herkes çok yakından zaten biliyordur. Aşağıdaki resimde önde ortada görülen ağaç, istisnasız Uludağ’da kayak öğrenen herkesin çok yakından tanıdığı bir ağaçtır. Burası, kaymayı öğrenip de teleskileri kullanabilir hale gelinceye kadar herkesin, kayakları sırtında defalarca tırmandığı noktadır.
Velhasıl bu yoldan yukarı doğru tırmanıp, “Cennet Pisti” nin başında durup yukarı baktık, acaba çıkabilir miyiz, diye. Bir deli cesareti geldi ve gazladım yukarı. yarı yolda pişman oldum ama, 1200 GS’le o yolda dur ve geri dön, ı ıhh pek mümkün değil, en azından benim için. Fakat tepeye doğru çıkan yoldaki (yol denmez aslında) yağmur oluklarını pek bir zor aştım. Hele bir tanesi vardı ki, çıkarken ön tekeri içine kaptırdım, nasıl geçtim halen bilmiyorum, ama sanırım, ‘Off road’ un temel kuralı olan “korkma ver gazı gitsin..” prensibi ile tepeye sağ salim vardım. Ardından da fotoğraf makinemi çıkardım ve aşağıda benim tırmanmamı izleyen Mehmet’e işaret ettim; “hadi gel” diye. Onun tırmanışını da aşağıdaki karelerde görebilirsiniz.
Yukarıdaki resimlerde tepenin dikliği ve yolun bozukluğu pek belli olmamış ama son karedeki yerdeki patinaj izleri benim çıkarken yaptığım patinajdan kaynaklanıyor. İnişini çekmedik artık ama pek benim açımdan kolay olduğunu söyleyemeyeceğim.
Aşağıda Osman Yüce Pisti’inden üç ayrı görüntü
Şimdi de yukarıdaki 3 görüntünün birleştirilmiş hali.
Son olarak dönüş yolunda “Pist Fatihleri” !! nin birer resmi:
Önce Mehmet Emin SEVİ F 650 Dakar
Sonra da ben, Motorien; 1200 GS
_________________ Motorien
Tekin ÜNAL
1200 GS
16 DD 343
En son Motorien tarafından Sal Ağu 02, 2005 10:15 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Kayıt: Mar 09, 2005 Mesajlar: 526 Nerden: Üsküdar/Kadıköy
Tarih: Pts Ağu 01, 2005 6:13 am Mesaj konusu:
Uludağ'ın karsız halini görmiyeli yak. 20 yıl olmuş..Tam anımsayamadığım için sanki bana çok değişmiş gibi geldi. Tabii geçen zaman çok, hafızam kendi görüntülerini de oluşturmuş olabilir. Herneyse, Uludağ'ın karsız halinden de pek hoşlandım.
Eline sağlık Tekin, güzel yazı, güzel gezi ve çok güzel fotoğraflar ortaya çıkarmışsın. Ama cehennem pistini de fotoğraflayıp, bana anımsatman kötü olmuş, doğrusu. Geçen kış, o pistte hiç gereği olmayan bir hareket neticesinde yaptığım müthiş bir kısa uçuş ve ardından 10 puanlık sırtüstü düşüş yeniden aklıma geldi ve 15 günlük ciddi ağrılar dışında, nasılsa hiç bir hasar görmeyen omurlarıma yeniden teşekkür etme gereği duydum. _________________ Dostlukla
cok tesekkurler
tamda buaralar gitmeyi dusundugum yerlerden birisi (bu sicaklarda baska yere de gidilmez zaten)
hava sicakligi tepede kac derece civari idi oglen saatlerinde olcebildiniz mi?
bir de yemek konusunda bolgede tavsiye edebileceginiz yerler var mi?
yoksa asagida bursada yemek daha mi mantikli
fotolar icin cok tesekkurler _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Dün gece yazıyı yazıp gönderdiğimde resim genişliğini 1024 piksele ayarlamıştım. Dolayısıyla bir çok makine için geniş görüntüler problem değildi.
Ancak şimdi baktığımda benim geniş ekran notebookumda bile yazılar ekran çerçevesinin çok dışına taşmış. Bir resmin pikseli 1024'ten büyük kalmış Bunu düzeltmek için mesajımı edit etmem lazım ama edit tuşunu bulamadım yahu nerededir? Mesajımı nasıl editlerim ?
Akif Merhabalar, Amerika'dasın. Tabii orada motosiklet kullanmak güvenli ama hız sınırı vs gibi kısıtlamalar yüzünden sanırım aldığın zevk biraz kısıtlı herhalde.
Evet, Adv.'u sattım, daha doğrusu bel problemim yüzünden satmak zorunda kaldım. Bazen hafif eğimli bir yere park ettiğimde doğrultmak bile benim için riskli hale gelmeye başlayınca yapacak başka bir şey kalmadı. Ama hiç merak etme senin makine öyle bir arkadaşa gitti ki kendisi bir tekstil firmasında bakımcı. Motosikleti bir temizlemiş bizim arkadaşlar tanıyamadık, "sanki yeni gibi olmuş", dediler.
1200 GS için fiyatı dışında şimdilik memnunum. Çok para gerçekten bazen iyi mi ettim acaba diye düşünmüyor değilim. 1000 Km bakımını yeni yaptırdım. Dolayısıyla birşeyler söylemek için henüz zaman erken. Ama hafifliği ve kompaktlığı tam benim istediğim gibi. Neredeyse benim eski 650'lik Transalp'e binmiş gibi oldum. Gücü ve kıvraklığı tabii ki cabası..
Altuğ,
Öğle saatlerinde sıcaklığa bakmadım ama sanırım 20-22 dereceler civarında olmalı. Fakat öğleden sonraları 15-16 derecelere düşüyor. Bir arkadaşımın makinesinde ise 10 derece gösteriyordu, doğru muydu bilemiyorum. Fakat benim Casio Pro Trek saatim, öğleden sonra 17:30 civarlarında 16 derece gösteriyordu. Tabii, hareketsiz kalırsanız ve çok rüzgar alıyorsanız üstünüze ilave bir şey almakta fayda var. Mont varsa tabii ki bu mevsimde fazlasıyla yeterli.
Uludağ’a kadar çıkıp da aşağıda bir şeyle yemeyi düşünmek … kesinlikle olmaz. “Kendin pişir kendin Ye” mantığında hem dağ yolunda hem de yukarıda çok güzel yerler var. Sarıalan’da Palabıyık Cemal var, ama o kadar kalabalık ki etleri gelişigüzel kesip hiç hazırlamadan temizlemeden veriyorlar. Tabii böylece pişirdiğin etin sinirli ve yağlı kısımları etten alacağın zevki engelliyor. Bunun yerine yol üstünde olan yerlerden birinde yemek kesinlikle daha mantıklı.
Evet, Uludağ bu mevsimde kesinlikle Off Road motosiklet turu için biçilmiş kaftan bir güzergah. Bu Pazar daha da yukarılara çıktım ve motosiklet için manzarası harika güzergahlar var. Bu resimleri de birkaç güne kadar buraya yüklerim. Kesinlikle İstanbul’dan sabah erken yola çıkıp dağda neredeyse Volfram tesilerine kadar motosikletle tırmanıp aynı gün tekrar İstanbul’a dönebilirsiniz. Ancak senin Fazer bu yollarda biraz zorlanabilir, sanırım. Fakat olmaz değil istenirse tırmanılabilir. Böyle bir düşünceniz olursa vaktim de uygun olursa katılmayı da isterim.
Kayıt: Jul 27, 2003 Mesajlar: 68 Nerden: Nilüfer / BURSA
Tarih: Pts Ağu 01, 2005 8:58 pm Mesaj konusu:
zaten böyle gezileri hep ben Bursa dışındayken yapıyorsunuz.....
Anlattığınızda pek koymadı ama resimleri görünce çok zoruma gitti valla...
Bir daha nezaman gidiyoruz...? _________________ görüşmek dileğiyle....
Tekin Abi'cim herşey güzel de niye Pala da yediğimiz pirzola ve köftelerden bahsetmedin )
O da işin gurme tarafı , vatandaş dağda acıkınca ne yiyecek..
Şaka bir yana abicim o güzel resimlere o tatlı dilin de eklenince çok doyumsuz bir çalışma olmuş eline sağlık.
Lütfü Uzsoylu
R 1200 RT ADVENTURE (ne de olsa dağabile çıktı)
Pala'da yediğiniz yemeklerden ben niye bahsedeyim ki, yiyenler bahsetsin! Turdan döndüğümüzde bize bir şeyler söyleyeceğinize az pişmiş bir sucukla iktifa etmek zorunda kaldık. Mehmet'le biz geziyi "Off Road" gezisi olarak yaparken sizler "gurme gezisine" döndürdünüz. Gurme tarafından bahsedecekseniz, buyurun topiğe resimleri ile ekleyin gitsin..
Anlaşılan işin gurme tarafı bana kaldı.Beni dinlerseniz öyle pistlere falan gidip kalıbı yormayın.Asfalttan ve uzaktan pistlere bir bakın ve hemen sarı alana PALA'nın yerine ışınlayın kendinizi ve hemen az sucuk , az köfte ve az pirzola ile başlayıp hoşunuza gidenle devam edin.
Neymiş öyle pistlerde dolaşmak falan yazıktır hem motora hem bedene.
Hadi afiyetle , kalın sağlıcakla.
Lütfü Uzsoylu
R 1200 RT
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız