Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 535 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Kartallar yüksek uçar
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Kartallar yüksek uçar
Sayfa 1, 2, 3, 4  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
memomemo
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Nov 04, 2006
Mesajlar: 435
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 1:06 am    Mesaj konusu: Kartallar yüksek uçar Alıntıyla Cevap Ver

Tarih 4 Temmuz. İstanbul çok sıcak. Yükseklere çıkmak lazım. Kaçmak lazım.

Benim gezi standartlarım için kalabalık olsa da,geziyi 4 kişi planlıyoruz. Fakat Can'ın motoru, sahibinin o muhteşem ilgisini (!) boşa çıkarmayıp arıza çıkarıyor ve kalıyoruz 3 kişi.

Emre Cuma öğlen işten izin alıyor ve çıkıyoruz yola.Akşamüstü Alper’i Ankara’dan alıp o gece Sorgun’da yatmak planımız. Anafikir ise kendimizi bir şekilde Doğu Karadeniz'e atmak. Yol üzerinde görmek istediğimiz birkaç yer kaba rotayı belirleyecek. Detayları ise anlık ve gün içinde edindiğimiz deneyimlerle oluşturacağız.

Motorlar cillop.Keyifler gıcır. Sonunda benzin yakmaya başladık.İnşallah daha çok yakarız.



Alper’i 5 gibi Ankara girişindeki gişelerden alıyoruz. Biraz sonra da Ankara-Kırıkkale yolu üzerinde beraber ilk yemeğimizi yiyoruz. Emre’yle Alper tanışıyorlar. Negatif elektrik yok. Hatta bir ten uyumu bile var gibi sanki. Haydi hayırlısı.



Sorgun yolu. Emre biraz kaygılı. Stresi daha atamamış sanki. Biraz daha yol yapalım geçer kuzen..hehe





Sorgun’daki muhteşem(!) termal otelimizde önce hamama giriyor,sonra da harika odamızda uyumaya çalışıyoruz.

Banyoda daha dün birileri katledilmiş gibi. Kanları iyi temizlemişler.



Kangal’dan sonra ilk mıcırla tanışıyoruz. Geç bile kaldık. Hep asfalt hep asfalt nereye kadar.





Divriği-Arapgir yolu biraz daha bozuk.

Bir nevi KTM reklamı oldu bu.



Pilotsuz motoru herkes geçer. Oyunu kuralına göre oynayın BMW ciler. icon_smile.gif



Ve Arapgir-Kemaliye yolu. Bu yola girme fikrini raporundan edindiğim Hakan Erman’a teşekkürü borç bilirim. Hayatımın en zevkli gazlayışlarından birini bu yolda gerçekleştirdim. Bağıra çağıra motora bindim. Küçük birer köprücükle bağlanmış çok sayıda hairpin var ve motor resmen uçuruma yatıyor. Müthiş. Duramadım. O yüzden de resim çekemedim. icon_smile.gif





Meşhur ‘Köprü’. Recep Yazıcıoğlu. Muhteşem insanı hatırlıyoruz.



Ve Kemaliye. Taşyol.



Bu yol tam 130 senede tamamlanabilmiş.Dağ oyularak açılmış tünellere gire çıka uzanan yol tam 7 km boyunca devam ediyor.

Soldaki tünelin ağzındaki küçücük beyaz nokta benim farım. Mesafeler o kadar büyük ki.





Çok sakat bir yerden resim çekme girişimi.





O gece Kemaliye’de kalıyor ve sabah 9 da tekrar hareket ediyoruz.

Kemah yolu. Karasu boyunca ilerliyoruz. Yol boyunca Jandarma kontrol noktaları ve siperlerden geçiyoruz.



Bozuk yollar hemen tekrar başlıyor ve bitmek bilmiyor.





Erzurum’a varıp cağ kebabımızı yiyor ve vakit geçirmeden yola çıkıyoruz. Hedef Narman. Narman yolu üzerinde yükselip ilk yüksek irtifamızı yapıyoruz. Hava süper. Doğa süper.



İşte bizi yukarıya çıkartan muhteşem yol!



Ve o çok merak ettiğim mini Grand Canyon’a ulaşıyoruz sonunda. Motorlarla içeriye doğru yol alıp gidebildiğimiz yere kadar gidiyoruz.İlk önce vadi ortasındaki ince kumlu dere yatağından biraz gidiyoruz. Fakat motorlar tahminimizden çok batmaya başlayınca araziye çıkıp devam ediyoruz. İlk başta hedefimiz bu kanyonda çadır kurup geceyi geçirmekti. Fakat inanılmaz bir sivrisinek ordusu bizi bu fikrimizden vazgeçiriyor. icon_sad.gif



İçinde bulunduğumuz güzellikten üçümüz de kısa süreli birer şok yaşıyoruz.





Bizimkini çok az yerde bu kadar mutlu görmüştüm. icon_smile.gif



Motorlar gene küçücük kaldı.




Narman’dan dönüş yolundaki bu güzelim yerde ve bu irtifada çadır kurup kurmama konusunda küçük bir kararsızlık yaşıyoruz. Ve kurmamaya karar veriyoruz.



Yolda konuştuğumuz birilerinden Uzundere’de bir öğretmen evi olduğunu öğreniyor ve o gece orada kalmaya karar veriyoruz. Oranın sorumlusu Mehmet imkanlarını zorlayarak hepimize ayrı birer oda veriyor.

Harika bir uykudan sonra yola çıkıyoruz. Fakat asfalt yerine Uzundere’nin içinden Oltu yoluna kestirme bir yayla yolu olduğunu öğreniyoruz ve oradan gitmeye karar veriyoruz.

Bu güzel ve zor offroad etabın tam ortasında yani 2300 civarı bir rakımda 10 metre kadar önümden inanılmaz büyüklükte ve neredeyse bembeyaz bir kartal ağır ağır havalanıyor. Maalesef kartalı resimleyemiyorum. Ve burada manasızca sizlere bunu anlatıyorum. Çok koydu çook.

Ve Oltu yoluna bağlanıyoruz. Her yanımız rengarenk çiçeklerle kaplı. Aradan lavantalar mosmor renkleriyle kendini belli ediyor.



Oltu’da Alper kendine tespih alıyor. Ve tabii ki vakit geçirmeden tekrar yola koyuluyoruz.

Ardahan yolu üzerinde harika bir doğa ve bu müthiş iki ihtiyarla karşılaşıyoruz. Bu iki kardeşten biri inanılmaz komik ve eğlenceli. 10-15 dakika kadar genç delikanlılarla sohbet ediyoruz bu noktada.





İşte adamım. Resimdeki ağırlığına bakmayın bu adam gerçek bir komik. O bir fenomen benim için.





Ve Ardahan. Üşüyoruz.



Çok ama çok üşüyoruz.



Ardahan-Şavşat yolu. Çamlıbel geçidi’nden geçtikten sonra Şavşat’ın inanılmaz yeşilinin başladığı nokta bizi o soğukta durmaya zorluyor.





Şavşat’a varıp yiyecek bir şeyler alıyoruz. Güzel ve özellikle ikinci yarısı gayet zorlu ama fazla uzun olmayan bir yoldan sonra Karagöl’e varıyoruz.



Karagöl’de üçümüz ve milli park görevlisi Erdal bey’den başka kimse yok. Erdal bey bize çadır kurabileceğimiz iki nokta olduğunu,birincisinin milli park binalarına yakın ve ayı açısından güvenli olduğunu söylüyor. Fakat biz ikinci noktayı daha çok beğeniyor ve orada çadır kurmaya karar veriyoruz. Ayıyla bir şekilde anlaşırız nasıl olsa.icon_smile.gif




Çadırlarımızı kurarken Erdal beyle koyu bir muhabbete dalıyoruz.



Kamp ateşimiz yandı. Hava da iyiden iyiye kararmaya başladı. Bulutlar arada dağılıp ayı gösteriyor. Manzara ve altında olduğumuz gök doğaüstü!






Yanımda getirdiğim votkayı içiyoruz ve uyumaya çekiliyoruz. Bu arada ayı gelme ihtimali neredeyse sıfır. Çünkü çadırı benimkinin yanında kurulu olan kuzen öyle bir horluyor ki en babayiğit ayı bile yaklaşamaz buraya. Çadırları dip dibe kurarsan olacağı budur. Acemilik işte.icon_smile.gif

Sabah 5 te inanılmaz bir üşümeyle uyanıyorum. Ateş geçmiş. Karnım aç. Akşam odunları bitirtmişiz. Galiba kampçılıkla ilgili öğreneceğimiz çok şey var.

Bulduğum odunların hiçbiri yanacak gibi değil. Arazi öyle sulak ki hepsi yaş. Odun ararken ayaklarım arazideki yoğun bitki örtüsünden göremediğim suların içine giriyor ve sırılsıklam ayaklarla daha da üşümeye başlıyorum
.
Birkaç kalınca dal ve biraz çırayla sonunda ateşi canlandırıyorum. Fakat gerçekten çok üşüdüm.

Bak bak. Bizim prensesler uyanmışlar. Çayınızı her zamanki gibi Earl Grey mi alırdınız?







Akşam bizi merak eden Erdal bey sabah ziyaretimize geliyor.



Sabah Karagöl muhteşem.







Güneş yavaş yavaş kendini gösteriyor.





Sonunda Karagölle vedalaşıp yeniden yola koyuluyoruz. Yolda birilerine nerede düzgün bir şeyler yeriz diye soruyoruz. Onlar da Meydancık da her şey var. Ordan bemzin de alırsınız diyorlar. O kadar açız ki çocuklar gibi sevinip Rotayı Meydancık’a çeviriyoruz.

Yol yapım çalışmalarının ve iş makinelerinin arasından defalarca geçip Meydancık’a ulaşıyoruz. Bir de varıyoruz ki burada bir kahvehanenin yaptığı tosttan başka yiyecek bir şey yok. Üstelik benzin istasyonu da yok. Neyse ki benzin konusunda henüz kritik bir noktada değiliz.

Ama çok tatlı insanların olduğu bir Pazar var. Başlıyoruz muhabbete.

Bu ismini hatırlayamadığım ama bize fazlasıyla yardımcı olan bakkal.



Bu da pazarcı Mustafa.



Tostlarımızı yedikten sonra buradan Macahel e yol olup olmadığını soruyoruz. Mustafa bir yol olduğunu fakat Meydancık’ın hemen dışındaki Jandarmanın sorun yaratabileceğini söylüyor. Sınır bölgesi olduğundan bazı zamanlar Jandarmanın Meydancık esnafına bile geçiş izni vermediğinden bahsediyor. Burada küçük bir askeri üs varmış ve bize en doğru işin gidip komutandan izin almak olduğunu söylüyor. Biraz düşündükten sonra izin almaya çalışmanın ters tepme ihtimali olduğuna karar verip,jandarma işi jandarma noktasındaki şansımıza bırakmaya karar veriyoruz.

Bu arada Mustafa'nın anlattığına göre yol oldukça zormuş. Daha önce bir motorcu hariç motorla deneyen kimse olmadığını söylüyor. O adam da Alman bir BMW li imiş ve yukarıda kalan adamı gidip Mustafa'lar kurtarmış. Herzamanki gibi bu adam abartıyordur deyip denemeye karar veriyoruz. Kuzen'le yaptığımız Kaz Dağı tırmanışı aklıma geliyor. icon_smile.gif


Mustafa bize bir kroki çizip girmememiz gereken yolları anlatıyor. Telefonunu da yazmayı ihmal etmiyor. Söylediğine göre en tepe nokta olan Merita yaylası’nda telefon çekiyormuş. Vedalaşıp yola çıkıyoruz.

2 kilometre kadar sonra karşımıza çıkan jandarma şansımıza oldukça kafa biri çıkıyor. Ve sorunsuz şekilde geçiyoruz kontrol noktasını.

Güzellikler başlıyor.



Sular şekerli sanki. Trabzon yaylalarındaki suyu bile beğenmedim buradakinden sonra.



Yollar iyice daralmaya başlıyor.



Manzaralar muhteşem.



Zemin gitgide bozuluyor. Yağmur yememek için dua ediyoruz. Sık sık su geçişleri başlıyor.





Kar



Bir yol ayrımına geliyoruz. Fotoğraflar bir şey ifade etmiyor. Etrafa bakmaktan hangi yoldan gitmemiz gerektiği kararını veremiyoruz bir süre. Her taraftan şelaleler akıyor. Bulutların içindeyiz. Karlar var.



Sağdaki dik olan yoldan gitmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ve başlıyoruz tırmanmaya. Yol düzgün başlıyor.



Sürekli u dönüşlerin olduğu ve akan sulardan çoğu kısmı balçık olmuş yol bizi gitgide daha fazla zorluyor. Bazen karşımıza çıkan çok büyük kayaları motordan inip kenara Çekiyoruz. Her şey gitgide zorlaşıyor. Lastik yarma düşüncesi kafama gelip gelip gidiyor. İşte o zaman resmen biteriz. Yukarıya baktığımıda bulutlardan gittiğimiz yeri göremiyoruz. Acaba doğru yolda mıyız?



Bir süre sonra yol artık yol olmaktan iyice çıkıyor. Bir nevi katıryoluna dönüşüyor. Alperin debriyajı iyice kokmaya başlıyor.20 dakikada en fazla 7-800 metre yol gidebildik. Bizi yolda bırakacak şeylerin olmasından korkup bayağı zaman verdiğimiz bu yoldan vazgeçmeye ve yol ayrımına inip öteki yolu denemeye devam ediyoruz.

Ve tam aşağıya indiğimiz noktada bizim kuzen azalan konsantrasyon neticesi F650 yi kafasına geçiriyor..icon_smile.gif)))



Biraz prodüksiyon. Can çekişen kuzen!!!



Denediğimiz ikinci yol bu yoldan daha az eğimli ve bir müddet gittikten sonra bu iki yolun birleştiği noktaya ulaşıyoruz. İlk yolu yarıda bırakmayıp devam etseymişiz eğer 5-6 dönüşten sonra bu yola bağlanacakmışız. Neyse ki kaybettiğimiz pek bir şey yok.

Sonradan Mustafa’yla telefonda konuşunca öğreniyorum ki ilk girdiğimiz yol artık kullanılmaz hale gelince iş makinaları bir süre önce bu ikinci yolu açmışlar.Bu yol bizi kurtarıyor ve vardığımız 2 yayla evinden Merita yaylasında olduğumuzu anlıyoruz. Şok. Meydancıktan tam 26 km gelmişiz ve büyük ihtimal Macahel e daha bu kadar yolumuz var. Bir teyze görüyoruz.



Nerdeyiz biz?



Merita hayatımda gördüğüm en muhteşem yerlerden biri. Bu gezi boyunca birçok yer gibi Merita'yı da hakkıyla resimleyemedim çünkü bir yandan off-road yaparken ve bilmediğiniz bir yolu bitirmeye çalışırken diğer yandan da geniş geniş fotoğraf çekmek maalesef mümkün olmuyor. Ayrıca her çekilen resim için durup kask ve eldiveni çıkarmak ve terli terli fotoğraf çekip aynı prosedürü tersten bir daha yaşayıp motora tekrar binmek insanı bir yerden sonra oldukça bezdiriyor. Böyle yerlere daha geniş zaman ayırmak ve biraz detaya inmek lazım bence.

Bu konsepte uyan 2 arkadaş gördük Meydancık'ta. Babalar sırtlarında birer çanta ellerinde batonlarla bizim yaptığımız yolu yürüyerek yapmışlar. Dünyanın heryerini yürüyerek gezmişler. Beraber kısa bir sohbet sırasında onlar bizim motorlara,biz de onlara ne kadar imrendiğimizi anlattık karşılıklı. Ama iki tarafın da ne kadar samimi olduğunu Allah bilir. icon_smile.gif

Neyse. Merita'da kalmıştık.



Durup biraz su içerken teyze bizi ısrarla yemeğe çağırıyor fakat durmamız imkansız. Gideceğimiz yolu bilmediğimizden hava kararma riskini göze alamayız.

Tam başardık derken,yayla evindeki teyzenin gösterdiği tarafa bakıp dumura uğruyoruz. Bize Macahel’e giden yolu gösteriyor. Yok bitmeyecek bu yol.



Galiba her şey yeniden başlıyor.

Yer yer çok darlaşan ve sol tarafımızda yer yer ciddi uçurumlarla yol aldığımız yol bir türlü bitmiyor. Bitirebilmek için bir yandan hızımızı artırıyoruz bir yandan da etraftaki güzelliklere bakmaya çalışıyoruz. Bu tip durumlarda dikkatli olmak lazım çünkü insan baktığı yere gidiyor. Bu resmin çekilmesinden 5-6 dakika kadar önce azalan konsantrasyonla beraber bir yerde resmen uçurumdan aşağı düşmekten 20 santimle kurtarıyor ve anında kendime geliyorum.



Yol bir türlü bitmiyor..



Bitmiyor..



Artık dengemiz bozulmuş vaziyette. Doğal yaşam alanımı bulduğumu düşünüp buzdan mağaramın içinde kendimi korumaya alıyorum.





Su geçişlerinin sonu gelmiyor. Ve daha onlarcası bizi bekliyor.





.Onca güzellik ve zorluktan sonra Macahel’e varıyoruz.Benim Scorpion’lar tahminimden iyi iş çıkardı. Meydancık’tan Macahel’e yaptığımız yolun tam 48 km olduğunu hesaplayınca da bize bu yolun uzun olmadığını söyleyen Pazarcı Mustafa’ya içimizden sevgi dolu cümleler kuruyoruz..icon_smile.gif)

Macahel insana bu dünyada olmadığını hissettiriyor. Doğa en fazla bu kadar güzel olabilir. Resmen ortadünya. Kafayı yiyoruz bu güzellik karşısında.

Yanlışlıkla indiğimiz dik bit yokuş bizi bir eve ulaştırıyor. Bu evin sakinleri de burada Hamdi Hoca adında biri olduğunu ve orada kalabileceğimizi söylüyor.

Ve varıyoruz Hamdi Hoca’nın evine.



O kadar pisiz ki eve girmeye utanıyoruz. 1 saat sonra duşlarımızı aldıktan sonra dünyanın en mutlu insanları biz olacağız.

Burada olmanın ödülü mısır unlu muhlama. Ardından da kurufasulye pilav. Süper.



Sabah oluyor. Hamdi Hocanın eşinin yaptığı ekmek sobanın üzerinde pişiyor. Acaiplezzetli. Bu ekmeğin Nutellayla birleşmiş halini düşünemiyorum kuzen!



Hamdi Hoca ve evinin balkon manzarası.





Meyve toplamak için icat edilmiş bir alet. İçine bir kuş yuva yapmış ve yavrular uyuyor. Uyandırmamak için fotoğrafını çekemedim.



Hamdi Hoca ‘gel sana bahçedeki yumurta ağaçlarını göstereyim’ diyor. Hadi hayırlısı. Merak ediyorum.

Anlıyorum ki Hoca bizden daha genç. Espri anlayışı ve yaratıcılığıyla boy ölçüşmek zor. icon_smile.gif



Hoca Macahel ile ilgili enteresan şeyler anlatıyor. Aklımda yanlış kalmadıysa eğer,18 adet köy varmış ve referandum sonucu 6 tanesi Türkiye’de,12 tanesi Gürcistan’da kalmış. Fakat referandumdan sonra Gürcistan’da kalan köylerin imkanlarıyla buradakiler kıyslanamaz. Bir hastaları olduğunda bizimkiler hastayı sınıra kadar kendi imkanlarıyla taşıyıp Rus tarafında tedavi ettiriyorlarmış. Buradaki insanlar tam bir mahrumiyet yaşıyorlar. Fakat buna rağmen doğayı koruma bilinçleri ve doğa ile ilişkileri inanılmaz güçlü. Örneğin ne kadar severlerse sevsinler,dışarıdan gelen bir insana kesinlikle toprak satmıyorlar. ‘Sonsuza kadar misafirimiz ol fakat buradan toprak alamazsın’ diyor Hamdi Hoca. Bu bakış açısı burada en çok hoşuma giden şeydi.

Ve bizim devletimiz hiçbirşey vermediği bu toprakların suyundan elektrik elde etmeye kalkıyor şimdi. Her zaman söylediğim gibi. Bizden bi … olmaz.
İstanbul’da bir dönem lise hocalığı yapmış olan Hamdi Hoca bu konuda çalışmalar yapıyor. Bir dergi çıkarıyorlar. Destek olmak lazım.

Dönelim kahvaltıya. Masada yok yok. Hocanın kendi kovanından bal yiyoruz. Tadını asla unutamayacağım bir de mısır ekmeği yapmış hocanın eşi.



Motorlar hala yorgun.



Huzurlarınızda MPS. Dünden bir hatıra.(MPS: Mustafa Positioning System)



Üstü motorcu,altı çiftçi.



Macahel’den ayrılıyoruz. Hedef Borçka. Benzinimiz kritik noktada olduğundan Borçka Karagöl’ü atlamak zorundayız. Maral şelalesine de maalesef uğrayamayacağız.

Yardıra yardıra gidiyoruz. Bir ara stabilizede 130 ları görüyorum. Motorlarla uyumumuz iyice arttı. 42 km lik uzun ve yorucu bir toprak-stabilize karışımı etaptan sonra Borçka’ya varıyoruz.
Motorlar leş. Zincirler berbat halde. Motorları yıkatıyoruz. Zincirleri yağlıyoruz. Bu arada sanayi sitesindeki insanlar Macahel’e de uğrayın diyorlar. Biz oradan geliyoruz deyince şaşırıyorlar. Merita yaylası’ndan Macahel’e indiğimizi söyleyince bayağı bir takdir görüyoruz doğrusu. Bizimle daha da fazla ilgilenmeye başlıyorlar. Biz de övgüyü hakedenin motorlar olduğunu söylüyoruz. icon_smile.gif

Borçka’da oyalanmayıp doğru Artvin’e basıyoruz. Kartal yuvası gibi bir şehir. Tırmandıkça tırmanıyoruz ve ATM in önünde durduğumuzda birileri hoş geldiniz diyerek yanımıza geliyor. Kendilerinin de motorcu olduğunu söyleyip israrla bizi yemeğe davet ediyorlar. Çaylar maylar derken illa sizi alıp Cehennemderesi Kanyonu’na götürelim diyorlar. Zaman kaybetmek istemiyoruz fakat bu sıcak teklifi geri de çeviremiyoruz doğrusu.

Anahtarcı Yalçın Hoca,imam Osman ve sağlık görevlisi Ekrem. Bize harita üzerinde bölgeyle ilgili brifing veriyorlar.



Ve gidiyoruz kanyona.



İmam Osman’ın motorunun arkasında Ardanuç'u görmeye giderken..





Yakında sular altında kalacak olan güzelim köprü



İnanılmaz candan adamlardı üçü de. Daha çok kalıp daha çok vakit geçirmek isterdik fakat zamanımız gerçekten çok değerli. Hepsine buradan selam olsun.

Bu noktada Artvin’li dostlarla vedalaşıp sahil yoluna bağlanıyoruz.Oradan da ver elini Çamlıhemşin-Ayder.

Ayder ile ilgili resim çekme ihtiyacı hissetmedim. Zira yaylaya çıktığımızda kısa süreli bir şoka girdim. Artvin’in yaylalarından sonra internet kafe ve canlı müzik çalan restoranların olduğu bir yayla pek ilgimi çekmedi açıkçası. Türk milleti olarak her şeyi yerle bir etmekte üstümüze yok.

Belirtmeden geçemeyeceğim.Çamlıhemşin yolu da motosiklet için biçilmiş kaftan. Gazlamak için muhteşem bir yol.

O akşam Ayder’de bir pansiyonda kaldıktan sonra sabah hedef Avusor yayla köyü. Sıkı bir etaptan sonra Avusor yaylasına ulaşıyoruz. Benim için gezinin ana konularından biri olan buzul gölüne bir adım daha yaklaştık.

Ve Kaçkarlar tüm heybetiyle bizi selamlıyor.



Tırmanışa uygun giysiler giyip çantaları sırtlıyor ve tırmanışa başlıyoruz.



Günlerdir motosiklet üzerindeyiz olduğumuzdan kelli,bedenlerin alt tarafı oldukça antrenmansız.Bir de üzerine artan irtifa ve çantalar gelince acı çekmek kaçınılmaz oluyor. J



Ağzımız dışındaki her yerden soluk almaya çalışıyoruz. 2800 rakımdaki göl çok yakın artık ama biz de bittik.



Veee..Büyük ödül!!



Oksijen azlığından Alperin kafası artık eskisi kadar iyi çalışmıyor.. J





Kaçkarlar bazen insanı eziyor..



Bazen de kucaklıyor..



Hepimiz bir köşede gördüklerimizi anlamaya çalışıyoruz.









Çadır kurmuş 4 İsrailli ile muhabbet.



Ve burada geçirilen 3 muhteşem saatten sonra maalesef dönüş. L



Ayder’den iniş.





Ve gazlayıp İkizdere’ye geliyoruz. Dere kenarında gayet temiz ve muhteşem lazböreği olan bir pansiyonda kalıyoruz bu gece.

Harika bir de köprü var burada.



Sabah Ovitdağı Geçidi’ni görmek üzere yola çıkacağız. O da ne??..Bizim kuzenin lastiği patlak.

Hemen lastiği söküp 1 km kadar ilerdeki kasabadaki lastikçiye götürüp yaptırıyoruz. Akşam yolda patladığını tahmin ettiğimiz lastik sabah janta yapışmış. Çok şanslı bir noktadayız. Arazide olsa bayağı dert açacak bir olayı ucuz atlatıyoruz.



İnat etme Alper’im. O bardak dolmaaaaz. J



Ovit’e doğru muhteşem bir yoldan tırmanıyoruz.Heryerden küçük şelaleler boşalıyor.

Dört silahşörler: J







Burada da küçük bir göl olduğunu öğrenip hadi görelim diyoruz.

Bu suyu geçmemiz gerek. Alper sukoyuyor. Kuzenle ben hadi diyoruz. Önden kuzen gidiyor. Bi patırtı gürültü kopuyor. Ben kuzen zinciri mi koparttı acaba derken anlaşılıyor ki suyun içindeki 10-15 m lik tek parça bir tel kuzenin arka göbeğe dolanmış. Buyurun buradan yakın. L





Teli koparıp parçalayarak güç bela hallediyoruz.

Ben de burada arka tekerleği su içindeki hendeğe düşürüyorum ve ayaklar buz gibi suda banyo yapıyor.



Buradaki göl beklentilerimizi karşılayamıyor. Geldiğimiz yerlerin kurbanı oluyor.



Ovit’ten geri dönerken tabelasını daha önce gördüğümüz Anzer yoluna sapıyoruz ve çok zevkli ve uzun bir toprak yoldan sonra Anzer’e varıyoruz.



Yayladaki çiçekler inanılmaz. Yaylada toplam 500 çeşit çiçek varmış. 80 tür çiçek dünyada sadece bu yaylada bulunuyormuş.

Yayla sakinleri bizi tatlı bir dille orada bulunuş nedenimizi öğrenmek istiyorlar. Gezdiğimizi söylediğimizde ise inanmıyorlar. En sonunda biz de anlatmaktan vazgeçiyoruz. Alper,’Ben buraya bal için geldim kovan yapıcam 10 tane’ diyor.Ve beklediğimiz tepkiyi alıp bu sefer biz adamlarla uğraşmaya başlıyoruz. J En sonunda gerçekten böyle bir derdimiz olmadığını anlayıp konuyu depiştiriyorlar.

Yayladakilere ilerde yol olup olmadığını sorduğumuzda,Bayburt yoluna bağlanan bir yol olduğunu söylüyorlar. Biz de denemeye karar veriyoruz. Fakat yol beklediğimizden zorlu çıkyor.





Ve sürpriz..Burada da kendimize koca bir buzul buluyoruz!!



Tepemizde kartallar uçuyor. Şahinler doğanlar pike yapıyor. İnanılmaz bir yerdeyiz. Bir buzulun üzerindeyiz. Yüksekliği merak etmeye başlıyoruz



Ve zirve..





Sadece irtifaya bakmak için kullandığımız GPS’i ikinci sefer çıkarıp irtifaya bakıyoruz. Muhtemelen bu tatilin rekoru bu olacak.





Değdi bee!!



Birileri bir ateş yakmış ve ateşin küllerinin içinden bu çiçek çıkmış. Bitkinin benzerinden etrafta hiç yok. Adını ateş bitkisi koyuyorum.



GPS 1 dakika kadar sonra 3030 a kadar yükseliyor. Biz de hemen orada animasyona başlıyoruz.



İniş yolu biraz daha zorlu oluyor. Taşlar irileşiyor.



Sonunda aşağı inip bir köyün içinden geçerek Bayburt yoluna bağlanıyoruz.

Bayburt yoluna bağlanıp Soğanlı geçidi’ni yukarıda görene kadar verbat bir asfalt yoldan geçtik. Aklıevvel karayolları 1.5 şeritlik daracık bir asfalt yola mıcırı döküp gitmiş. Geçen arabaların tekerlek izlerinin temizlediği 40 ar cm lik iki iz dışında yolda tekerleğin basabileceği temiz bir zemin yok. Yol komple toprak olsa çok daha az yorulurduk. Resmen yere dökülmüş misketlerin üzerinde gitmeye çalışıyoruz. Ve bu berbat yol 40 km kadar sürüyor.

Soğanlı geçidi’ni görmek istiyordum hep. Hazır yukarıda bulut da var. Hadi çıkalım şu Soğanlı’ya diyoruz.



20 dakika önce harika bir havadan,20 dakika sonra inanılmaz bir sis içine giriyoruz. İlk önce ince ince yağmur yağarken,iğne gibi bir kar-buz karışımı da yağmaya başlamaz mı? Önümüzü de görmüyoruz. Toprak bir yolun üzerindeyiz ve manasızca bu havadan çıkmaya çalışıyoruz ama olacak gibi değil.



Emre bu resimde gülmüyor. Soğuktan suratını kontrol edemiyor.



Şansa bir tane köylüyü yakalıyoruz yolda. Ailesiyle köyüne gitmeye çalışıyor. Beni takip edin diyor ve adamın köyüne gidiyoruz. İlle kalın diyor ama biz sadece bu dağın üzerinde olan havadan dolayı zaman kaybetmek yerine,buradan çıkmamız gerektiğini söylüyoruz.

Uzungöl yolunu tarif edip,sıkışırsak dönmemizi tembihliyorlar bize. 1 saatlik mücadeleden sonra güç bela bulutun altına iniyoruz.



Çamlıbahçe(galiba) üzerinden geçip Uzungöle doğru devam ediyoruz.



O gece Uzungöl’de kalıyoruz. Hiçbir enteresanlığı kalmamış bu katledilmiş doğa parçasını gördükten sonra fotoğraf çekmeye dair son heves de ellerimden kayıp gidiyor.

Ertesi sabah kalkıp yola koyuluyoruz. Emre İstanbul’a erken dönmesi gerektiğinden onu Trabzon’a bırakıyoruz ve akşam 7.30 gibi Ilgaz’a varmadan Dipsiz Göl Milli Parkı’na ulaşıyoruz.

Odamız gayet güzel.



Ertesi sabah.





10.00 gibi yola çıkıyoruz. Ben Alper’i Çankırı’da bırakıyorum. O Ankara’ya dönüyor. Benim istikametim ise Gökova.

Ve akşam 7.30 gibi deniz,olta ve yelkene kavuşuyorum. Tombikler beni bekliyor Gökova’nın derin sularında. Pazar trafiğinde yaptığım 1030 km yol beni yukarıdaki off-road etapların en zor olanından daha fazla yoruyor. Bu yolun üstüne Gökova'nın tuzlu denizi ilaç gibi geliyor.



8 gün ve 4700 km lik yola rağmen telefonumun çalmasını ve birinin bana ‘Hadi Artvin’e gidelim’ demesini bekliyorum. Oralardan dönmekten son derece mutsuzum.

Uzun sayılabilecek böyle bir gezide herhangi bir huzursuzluk çıkmadığı ve GS lerinin hakkını verdikleri için de Emre ve Alper'e şükranlarımı sunuyorum.

İşin sonunda ezdiğimiz topraklar da şöyle oluşuyor.





Fakat aklım yükseklerde hala..Gece deniz üstünde uyurken,rüyamda Merita yaylasını görüyorum. Yükseklerdeki muhteşem insanları da unutmak zor.. Kimse kirlenmemiş. Kimsede art niyet gelişmemiş. İnsan deniz seviyesindeki üzerine rantiyeler inşa edilmiş yerlerde ne kadar kirlenip yozlaştığını fark ediyor buralarda.
_________________
05 KTM DUKE II
06 KTM 990 ADVENTURE


En son memomemo tarafından Sal Tem 29, 2008 12:34 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
bberksan
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 19, 2003
Mesajlar: 816
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 5:33 am    Mesaj konusu: re Alıntıyla Cevap Ver

Cok coook guzel bir gezi inanilmaz guzel bir gezi raporu. Sayfayi save edip sakliycam. Elinize saglik
_________________
I need your boots , your clothes and your motorcycle.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 6:56 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bu ne ya Mehmet, sabah sabah kahroldum ama icim de acildi fakat cok fena da imrendim yani (kiskanmadim). icon_wink.gif
Emeklerine saglik, anlatimin da fotograflar da cok nefisti tesekkurler. icon_smile.gif
_______________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale

SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK.

R 1100 R
GT 200
GSM : 0-532/264 17 30
mail: vap1953@yahoo.com

Is : 0-286/218 08 08
www.kolinhotel.com
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
naute
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Dec 20, 2004
Mesajlar: 23
Nerden: Ankara

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 7:16 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

çok güzel fotolar ve cok guzel bir gezi teprik ediyorum.
_________________
Serhan Demirci
Cahildim; dünyanın rengine kandım.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
V-Strom
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 2535
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 7:29 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

İkitekerin en güzel raporlarından bir tanesi, çok takdir ettim. Gezdiğiniz coğrafya kadar anlatım da güzel. Çok teşekkürler.
_________________
Ümit Yayla
İstanbul

BMW R 1200 GS 2005

A Rh (+)
0 212 334 57 00 (iş)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Woz16
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 08, 2006
Mesajlar: 185
Nerden: Bursa - FENERBAHCE CUMHURIYETI

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 7:42 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

memomemo demiş ki:


Değdi bee!!

hakikaten değmiş!!

okurken bayıldım, fotolara bakarken bayıldım.. birkaç kez daha imrenerek bakıcam.. bravo
_________________
Osman UYAN
BURSA
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
Lastvoyager
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 09, 2005
Mesajlar: 526
Nerden: Üsküdar/Kadıköy

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 7:51 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bu rota mükemmel. Çok beğendim. Sizi kutluyorum, dostlar.
_________________
Dostlukla

Levent ZİNİ ( Düşünmekte ısrar eden adam..)
ER-5
Ben kim miyim? http://www.ikiteker.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&p=178828&highlight=#178828
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
dominator
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 23, 2003
Mesajlar: 1288
Nerden: Çanakkale-Çan

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 8:30 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Arkadaşlar tebrikler, süper bir gezi olmuş. Bizim Doğu Karadeniz gezimizin bittiği günlerde siz yola çıkmışsınız ve bazı rotalarımız ortak olmuş... icon_biggrin.gif Anılarım tazelendi çok teşekkürler...

Şavşat Karagöl'de biz de "Ayılara dikkat edin" uyarısı aldık ve sizin gibi gölün kenarına çadır kurduk ve aynı şekilde, bizden ( 3 kişi ) başka kimse yoktu... Kurbağalar hariç tabi, ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Sanırım siz göle girmemişsiniz ve öyleyse, çok şey kaçırmışsınız.. icon_wink.gif

Sana katılıyorum Ayder şehirden farksız bir yer olmuş. Biz Ayder'in üstünde ( 7-8 km ) Galer düzünde çadır kurmuştuk. Buradan da 7-8 km daha motorla gidip , devamında 2,5 saatlik bir tırmanışla Karadeniz gölüne çıktık. Buzul gölleri gerçekten süper...

Biz Bayburt'tan soğanlı geçidini kullanarak Uzungöl'e indik. Tabi yanlış yola girip yaşadıklarımızı burada anlatamayacağım.. icon_confused.gif En iyisi bende şu raporu biran önce tamamyalayıp yayınlayayım...

Tekrar tebrikler, süper bir gezi ve rapor olmuş. Emeklerinize sağlık..

Sevgilerimle,
_________________
Ahmet YILMAZ
Transalp'06
Çanakkale-Çan
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
erkansen196
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Dec 06, 2005
Mesajlar: 1083
Nerden: ist.

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 8:32 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Harika rapor ve resimler elinize yüreğinize sağlık...
_________________
KTM LC4 620
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
bertan
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 20, 2006
Mesajlar: 781

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 9:53 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

memomemo,
Okuduğum en güzel, akıcı gezi yazxılarından birtanesi.
Çok teşekkür ediyorum.
Bir tripod alman lazım icon_smile.gif
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
onur_beat
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 07, 2008
Mesajlar: 208
Nerden: Çanakkale

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 9:57 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

çok maceralı, mükemmel bir gezi olmuş arkadaşlar. bizimle paylaştığınız için teşekkürler, imrendim gerçekten de ... ayağınıza sağlık.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Beykozlu
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 25, 2007
Mesajlar: 295
Nerden: Çavuşbaşı, İstanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 10:03 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

MUHTEŞEM !

Teşekkürler.
_________________
Başar ÇAKMAK
R1200GS
Bazı idealler öyle değerlidir ki, o yolda yenilmek bile zafer sayılır.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
moradam
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 14, 2003
Mesajlar: 773
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 10:10 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Kemaliye Taşyol'dan geçme fırsatım bir türlü olmadı. Merak ettiğim yerlerden biri...

Fotoğraflara bayıldım, ellerinize sağlık...

Bunu çok sevdim...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
memomemo
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Nov 04, 2006
Mesajlar: 435
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 11:09 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yorumlarıyla sayfaya renk katan herkese teşekkürler.

Alıntı:
bertan Posted: Tue Jul 29, 2008 7:53 pm Post subject:

--------------------------------------------------------------------------------

memomemo,
Okuduðum en güzel, akýcý gezi yazxýlarýndan birtanesi.
Çok teþekkür ediyorum.
Bir tripod alman lazým


Tripodum yanımdaydı fakat gezinin yoğun temposundan dolayı yalnızca Karagöl'de kullanabildim Bertan.

Daha önce de söylediğim gibi. Off-road esnasında fotoğraf biraz üvey evlat muamelesi görüyor.

Dominator..

Galiba Soğanlı'ya çıkıp kaybolmayan yok. icon_smile.gif

Bberksan.

Komik karadenizli arkadaşın gezi raporunu yeni okudum. Gerçekten harika. Raporda fazla bahsedemedim fakat Karadenizliler gerçekten muhteşem insanlar. Oralardayken ağzım da yavaş yavaş kaymaya başlamıştı. Acaba sonradan karadenizli olmak mümkün mü?.. icon_smile.gif
_________________
05 KTM DUKE II
06 KTM 990 ADVENTURE
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
isinakholi
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 04, 2006
Mesajlar: 274
Nerden: istanbul

MesajTarih: Sal Tem 29, 2008 12:00 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Tebrikler.okuduğum en içten,en doğal kararlaştırılmiş rotalar.Ne kadar samimi ,spontan ve soğukkanlı bir gezi olmuş.Allah herkese nasip etsin.
_________________
1 nci İRAN SEFERİ
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=14381&highlight=iran+7500
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa 1, 2, 3, 4  Sonraki
1. sayfa (Toplam 4 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt