Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Manastırdaki Fresklerin resimlerini seçip koyuyorum. Umarım beğenirsiniz. Bazılarının görüntü kalitesi biraz bozuk. Flashlı çekim kesinlikle yasaktı ve sıkı bir denetim vardı.
Bununla başlıyorum. Gördüğünüz gibi üç katman var. Soluktan daha belirgin ve canlı rasimlerden oluşmuş. Amatörlükten uzmanlığa geçiş gayet iyi anlaşılıyor. Her bir katman üstünde çentikler kertikler var. Alçı daha iyi tutsun diye. Her bir katman farklı yüzyıllarda yapılmış ve boyaları kök boya. Tamamen bitkilerden elde edilmiş.
Kimbilir neler anlatıyor bu Freskolar!
Hz. İsa çarmıhtan indirilmiş.
Aslında bunların çevirilerinin yapılıp, bir katalog haline getirilip, ziyaretçilere dağıtılması gerek. Bizde nerede böyle Kültür Bakanlığı. Millet gelip burada ayin bile yapıyor yasak olmasına rağmen, benim gözüme bir tane bile güvenlik görevlisi takılmadı orada.
Elimden geldiği, dilimin döndüğü kadarıyla freskleri anlatmaya çalışacağım.
Bu resimde alt sırada, sağ tarafta çelimsiz bir adam var. Havarilerin ve din adamlarının yanında kendini böyle zayıf, çelimsiz göstermesinin sebebi; kendini oraya yakıştıramaması. Günahkar ve acizliğinin adeta göstergesi. Peki kim bu adam? Freskleri çizenlerden birisi. O kadar da olacak... Kendini oraya koymuş.Fresk; Ortodoks konsülünü oluşturanları resmetmiş.
Ortada İncil, Hz. İsa havarileriyle toplanmış.
Sevindiğim tek birşey var. Sümela'ya en büyük zararı gelen turistler vermiş. Yazılan, kazınan ve çizilenlere baktığınızda görebiliyorsunuz bunu.
Ben 1880'li tarihlerde verilen tahribatları, yazılan isimleri gördüm. Adam tarih ad hepsini yazmış Yunanca, Rusça ağırlıklı olarak.
Meryem Ana ve küçük İsa. Hemen üzerlerinde melekler uçuyor.
Aziz ve havarilerinin hayatlarından kesitler.
İçeriden çekilen resimler kendini belli ediyor. Dışarıdan süzülen ışığı bazen kullanabildim.
Resimlerde hacdan dönenlerin, Hz İsa'ya ziyaretlerin ve Yunus Peygamberin tasvirleri var.
Dışarı çıkıp, son fotoğrafları çekip, ana manastırı en yakın nereden resimlerim diye etrafa bakındım.
Biraz tehlikeyi göze alıp, yardan aşağı biraz inip, kayalıkların üstünden bunu çekebildim.
Geri dönerken, bir patika görüyorum ve gidip bakmak istiyorum. sümela'nın alt tarafına doğru uzanan bir patika.
Yukarı bakınca, şahane bir görüntü ile karşılaşıyorum
Bir tane de faklı açıdan..Sanırım yeter. Gayet güzel de oldu:cat:
Görmek istediğim bir şeyi daha görmüş oldum. Çok mutluydum ama keşke manastırın içini de görüp fotoğraflarını çekebilseydim. Geriye fazla birşey kalmamıştı. Rize'de, Ayder ve Huser Yaylaları'nda şöyle bir gezip, daha sonra da geri dönüş...
Sümela'dan son bir kare...
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Cum Ağu 28, 2009 9:59 am Mesaj konusu:
Kapadokya'ya gittiğimde de fark ettiğim bir şey var, aynı şey Sümela'da da yapılmış. İnsan elinin ulaşabileceği tüm Fresklerin yüzleri ya da farklı kısımları tahrip edilmiş. Aklımda söylemek istediğim çok fazla şey var ama söyleyip polemik konusu yaratmayacağım. Ama bir tarihi esere Dünya Mirası olarak değilde sadece kendi inanışların açısından bakma mantığıyla yaklaşınca işte böyle tahrip edersin. Adam koskocaman Nihat yazmış yahu freskoların üstüne.
Eğitim eğitim eğitim.... Özellikle de sanatı sevdirecek ve anlamanı sağlayacak, tarih bilincini ve tarihi sadece kendi tarihin olarak algılamayacağın eğitimi verecek bir devlet... Nerdeeee???
Sümela gibi tarihi bölgeler tüm Dünya için önem arzeden yerler, böyle bir yer senin ülkende var ama sen hemen inanışlarına ters diye resimleri kazı, üstlerini boya ya da adını, sevgilinin adını yaz oraya. Ben şu yukarıdaki fotolara bakarken bile heyecan duyuyorum böyle bir şey benim memleketimde, gidip görebilme şansım var diye, birileride gidiyor görüyor ama tahrip ediyor, bravo.
Bu arada aşağıdaki fotoğrafa da bayıldım, eline sağlık. Zevkle takibe devam ediyorum.
_________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Kapadokya'ya gittiğimde de fark ettiğim bir şey var, aynı şey Sümela'da da yapılmış. İnsan elinin ulaşabileceği tüm Fresklerin yüzleri ya da farklı kısımları tahrip edilmiş. Aklımda söylemek istediğim çok fazla şey var ama söyleyip polemik konusu yaratmayacağım. Ama bir tarihi esere Dünya Mirası olarak değilde sadece kendi inanışların açısından bakma mantığıyla yaklaşınca işte böyle tahrip edersin. Adam koskocaman Nihat yazmış yahu freskoların üstüne.
Eğitim eğitim eğitim.... Özellikle de sanatı sevdirecek ve anlamanı sağlayacak, tarih bilincini ve tarihi sadece kendi tarihin olarak algılamayacağın eğitimi verecek bir devlet... Nerdeeee???
Sümela gibi tarihi bölgeler tüm Dünya için önem arzeden yerler, böyle bir yer senin ülkende var ama sen hemen inanışlarına ters diye resimleri kazı, üstlerini boya ya da adını, sevgilinin adını yaz oraya. Ben şu yukarıdaki fotolara bakarken bile heyecan duyuyorum böyle bir şey benim memleketimde, gidip görebilme şansım var diye, birileride gidiyor görüyor ama tahrip ediyor, bravo.
Bu arada aşağıdaki fotoğrafa da bayıldım, eline sağlık. Zevkle takibe devam ediyorum.
Evet haklısınız. Aynısı Kapadokya'da da vardı. Zarar veren sadece biz değiliz, turistler de zarar veriyor. Herkesin bir amacı var muhakkak.
İlginizden dolayı teşekkür ederim.
Devamı geliyor.
Sümela'dan iner inmez daha ilk girişte güzel bir cami görüyorum ve cuma namazını kılıp, Maçka'daki kamp alanına varıyorum. Kampı toparlayıp, Rize'ye doğru yola çıkıyorum.
Dün katedilen yol
Bugün düne göre daha yoğun geçiyor. Siz gözünüzün önünde canlandırın.
Saat 13.30 gibi Maçka'dan hareket ve sırasıyla Yomra, Araklı,Sürmene ve Rize'ye varış. Yol çok güzel, radar yok ve ben daha hiç ceza yemedim.
Mutlu bir şekilde kurallara uyarak, etrafa bakınarak gidiyorum. Bir sıkıntı yok. Amaç menzile varmak ve bol bol fotoğraf çekmek. Geriye anılar ve fotoğraflar kalıyor ne de olsa.
Sürmene'de kısa bir mola verip, siparişi verilen meşhur çakılarından bir tane alıyorum.
Eklemeyi unutmuşum. Sümela'da bu iki ağabey kemençenin hakkını veriyordu gerçekten. Ne söylediklerini anlamasam da, çaldıkları bayağı tempolu ve hoştu. Turistler bayılmıştı. Hatta resimde çalan, orada görevli. Hakkını helâl etsin. İzinsiz koydum resmini.
Uzungöl yolundan
Uzungöl'e tırmanmak çok zevkliydi. Bol virajlı fakat yolu da güzel.
Bana tanıdık gelen sadece bu cami maalesef. Hani görmeye doyamadığımız, takvimleri ve posterleri süsleyen Uzungöl, maalesef yavaş yavaş bir beton yığını haline geliyor. Herkes pansiyon ve ev yapma telaşında. Çok yazık. Sadece göle komşu olan o şirin deresi ve camisine bakıp; hiçkimseyle konuşmadan gölün etrafında gezdim. Göl de kirlenmişti. Herhalde birkaç sene sonra Uzungöl'e bir de lunapark eklenir.
Moralim çok bozulmuştu gerçekten. Ne olur sanki insanlar gelip kamp yapsa! Elektrik olmasa. Herkes, çoluğuyla çocuğuyla göl kenarında balık tutsa!
Takvim üzerindeki o güzelim Uzungöl'e bakmaya devam arkadaşlar.
İşte görüyorsunuz durum bu.
Söylemeyi unuttum.Etrafından da devletyolunu geçiriyorlar. İnşaat tüm hızıyla devam ediyor.
Uzungöl'den ayrılış ve Ayder'e yola çıkış.
Rize'ye varış. Şehrin içinde şöyle bir gezdikten sonra büfede atıştırma ve yola devam.
Sırasıyla Çayeli, Pazar'a giriyorum. Pazar çıkışı benzincide depoyu fulledim ve meşhur Fırtına Vadisi'ne girdim. Bu da tıpkı Giresun Bektaş veya Kümbet, Maçka-Sümela veya Uzungöl gibi denizden içeri giren bir vadi.
Pazar çok sıcaktı fakat sağa daha tabeladan vadiye döner dönmez gerçekten soğuk bir rüzgar sizi karşılıyor. Adı bu yüzden Fırtına herhalde. Gezimin en kötü yağmuruna burada yakalanıyorum ve ıslaklık beni rüzgarla birlikte üşütüyor. Yol boyunca Fırtına Deresi akıyor ama dere demeye bin şahit ister. Rafting tesisi bile var.
Bir an önce Ayder'e varma telaşı. Fakat yolun bitmesini istemiyor insan. Sıcağa ve havaya güvenip, kot ile yola devam ettim. Kıyafetim uygun olsaydı, çok güzel resimler çekebilirdim.
Hoşdere ve Çamlıhemşin üzeri Ayder'e karanlık çökmek üzereyken varıyorum. Artık Kaçkar Milli Park sınırları içindeydim. Hedefe varmıştım. Geriye birkaç resim ve yaklaşık 1800-1900 km'lik sıkıcı bir geri dönüş kalmıştı.
İlk resimler
Ne kadar heybetli akan bir su. Karanlık çökünce çok hoş bir manzara çıkmış!
İlk iş kamp alanı. Kampçılar bir fırsat yapıyor. Pansiyonlar bir fırsat yapıyor. Etraf kalabalık. Pek kamp kurulacak yeri yok... Yukarı,doğaya çıkmak istemedim. Hava karardı ve sis çöktü. Hem de ne sis. Yazın ortasında kış sanki. Ayder'e girer girmez, hemen sağda yol üstünde Elif Pansiyon var. Tavsiye ederim. Hesaplı ve temiz. Sıcak suyu vardı. İhtiyaçları giderdikten sonra dinlenme.
Dün katettiğim yol
Sabah erkenden kalkıp, kahvaltı bile yapmadan, eşyaları yükleyip etrafı fotoğraflayıp, gidebilisem, biraz daha giderim bahanesiyle toparlanıp yola çıkıyorum. Ayder'i aşıp Huser yoluna girip biraz gittikten sonra, geri dönüyorum. Yol bayağı kötü ve yüklü motor beni yıpratıyor. Aşağı geri dönüp, dönüş yoluna koyuluyorum.
Ayder tüm güzelliği ile karşınızda. Tek Ayder mi? Değil tabi. Birbirine benziyor hepsi. Hepsi harika...
Her taraf su
Sabah sabah böyle bir sis karşılıyor sizi yukarıda
Yayla merkezinden
İşçilğin güzelliğine bir bakın
Bu ev yaylanın ilk evlerindenmiş. Yaklaşık 150 yıllık
Ne guzel geziyorsun vallahi, catirdadik burada...
Cok tresekkurler bizlerle de paylastigin ve o guzel dogayi boylesi guzel kareledigin icin...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
Ne guzel geziyorsun vallahi, catirdadik burada...
Cok tresekkurler bizlerle de paylastigin ve o guzel dogayi boylesi guzel kareledigin icin...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
DÖNÜŞ.........
Hiç istemesem de mecburdum. Gezi artık bitmişti. Görmek istediğimi görmüş, dilediğm yerde durup konaklamış, dilediğim kadar fotoğraf çekmiştim. amaç menzile varmaktı. Varmıştım, şimdi de geri dönüş vardı. Üzüle üzüle, yavaş yavaş dönmeye başlamıştım.
İlk yerleşim yeri Çamlıhemşin'de güzel bir çorbadan sonra non-stop yola devam etmeye karar verdim. aşağısı yine çok sıcaktı ve dönüş zor olacaktı. Hi bir yerde mola vermeden, sadece benzin almak için durdum. Huser'den çıkıp, Çankırı-Kurşunlu'da durdum. Toplamda 890 km yol almıştım ve bir rekordu benim için. Samsun'a kadar aynı yol. Oradan içeri girdim ve Çorum üzeri Çankırı'ya geçtim. GPS'in hesaplamasına göre, gece saat 1 gibi Tekirdağ'da olacaktım. Saat 10'da yola çıkmıştım. Gece gitmeyi göze almadım ve daha önce kaldığım Kurşunlu Termal Otel'de konaklamaya karar verdim.
10'da başladığım dönüş yoluna, 17.30'da otelde ara verdim.
Otel'in internet sayfası: http://www.kursunlutermal.com/iletisim.php
Tavsiye ederim. Kaplıcası, havuzları gerçekten iyidir ve dönüş yolunda bana çok iyi geldi.
Sabah yola çıkacaktım ama iki gün daha kalmaya karar verdim. Hatta ailemi de çağırdım.
İyice dinlenmiştim ama itiraf edeyim resimlere ertesi sabah bakınca, tekrar dönmek istedi canım.
Yoldan...
Giresun'dan çıkarken. Çekemediğim pozları dönerken ve hareket halinde çekiyorum.
Samsun'dan içeri girip,güneye Kızılırmak boyunca ilerliyorum. Ayrı bir doğa harikası da burada.
Son resim. Zaten başka da çekmedim gibi. Sürekli yol yaptığım için hiç durmadım.
SON SÖZ
Gezi raporumu sonlandırmış oldum böylelikle. Bayağı zamanınızı aldım. Umarım hoşunuza gitmiştir.
Kazasız belasız bitmişti yolculuk. Benim için çok büyük bir tecrübe ve bir o kadar da keyif olmuştu bu yol.
4000 kişiyi geçmiş sayfayı tıklama ve 100'ü aşkın yorum var. Hepinize çok teşekkür ederim.
Bir şeyler eklemek gerekirse; hepinize tavsiye ettiğim bir güzergâh. Eğer zaman ve diğer imkânlarınız varsa, mutlaka gidin görün diyorum. Bu yüzden raporumu detaylı yazmaya çalıştım. Özellikle gidiş yolunuz benim güzergâhım gibi olursa çok keyif alırsınız. Dönüş biraz daha hızlı olabilir.
Tekrar rapora ilgi ve alâka gösteren herkese teşekkür ederim.
Hepimize keyifli, kazasız belasız sürüşler.
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Eyl 08, 2009 4:16 pm Mesaj konusu:
Eline sağlık, çok güzeldi. Karadeniz Gezisi mutlaka yapacağım, raporundan o zaman da faydalanacağım kesin. Boydan Boya Karadeniz bu yüzden akılda kalıcı bir isim, ararken kolayca bulunur.
Eline sağlık, çok güzeldi. Karadeniz Gezisi mutlaka yapacağım, raporundan o zaman da faydalanacağım kesin. Boydan Boya Karadeniz bu yüzden akılda kalıcı bir isim, ararken kolayca bulunur.
Nice Gezilere, sağlıkla.
Selamlar.
Size de dilediğiniz bu gezi nasip olur inşallah. Raporla uğraştım ama buna değdiğine inanıyorum.
Hepimize keyifli ve güvenli sürüşler.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız