SURİYE-ÜRDÜN-LÜBNAN TURU-2010

[BLAU]

Ahmet detayları bizde bekliyoruz.
Lütfen fazla bekletme bizleri.
_________________
ERDİNÇ HARAÇ
DL 650 V-STROM
TEKİRDAĞ
532 3112914

[naproksen]

ağzımıza bir parmak bal çalıp gitmek bu olsa gerek, bizde kavanozun hepsini hemen yeriz diye düşünmüştük, sanırım beklememiz gerekecek )
_________________
http://lntoftheotherworld.blogspot.com/

[A_KLR97]

Sıkı girizgah..

Haritada gösterilen yollar..

Bir gün yapmanın aklımın bir köşesinde olduğu bir rota..


O gün gelip gidecek olduğunda; arar bulursun pek çok bilgi, rapor.. Ancak böyle canlı, tazesi gibi okumayabilirsin..

Merakla ayrıntılı olması umuduyla bekliyorum raporun devamını.

[dominator]

Güzel yorumlarınız ve teşvikleriniz için teşekkürler. Raporu ayrıntılı yazmaya çalışacağım. Umarım okurken sıkılmazsınız...

Sevgilerimle,
_________________
Ahmet YILMAZ
Transalp'06
Çanakkale-Çan

[dominator]

3.GÜN ( 24 Mayıs 2010-Pazartesi )
Yaptığımız km 732. Ama maalesef çoğu dümdüz Konya yolunda ve otabanda. Bu gece Antakya'da olmamız gerekiyor. HAMOK'un ( Hatay Motosiklet Kulübü ) haftalık toplantısına davetliyiz. Internet ortamında yazıştığımız arkadaşlarla tanışacağız inşallah. Ayrıca benim için çok özel bir durum daha var; ilk motosikletim olan Dominator, Antakya'da. Yıllar sonra bu akşam ilk göz ağrıma kavuşacağım... Ayrıca mesai saatleri içerisinde Mersin'e uğrayıp triptik işlemlerimizi yaptırmak istiyoruz. Bu sebeplerden Ermenek rotasından vazgeçip çabuk yol alabileceğimiz Konya-Adana yolunu istemesekte tercih ediyoruz. İşte 2. günkü rotamız;



Sabah erkenden kalkıyoruz. Odamızın balkonundan Beyşehir gölü;

[dominator]

Motorlarımız bahçedeki kamelyaların altında. Gece yağan yağmurdan korundular


Levent kahvaltıdan sonra göle karşı çay sigara keyfi yapıyor;


Yola çıkmadan son hazırlıklar. Yanlış anlaşılmasın sürdüğüm ruj değil, dudak kremi...

[dominator]

Sonunda yola çıkıyoruz. Konya'ya tekrar motosiklet ile geleceğim hiç planda yoktu ama nasipte varmış. Tepelerden Konya ;




Ve Konya. Koleksiyonum için tekrar şehir tabelasının önünde bir fotoğraf alıyoruz;


Konya'dan sonra yolda fotoğraf çekecek bir şey bulamıyoruz. Dümdüz yollar ve otoban. Otoban'dan Mersin'e ayrılınca müthiş bir yağmura yakalanıyoruz. Ama ne yağmur. Sığınacak bir yer de yok. Yola devam ediyoruz. Allah'tan çok uzun sürmüyor ve Mersin'e gelene kadar kuruyoruz. Triptik işlemlerimizi halledip hemen Antakya'ya doğru yola çıkıyoruz. Ama Mersin çıkışında yağmur bizi bekliyormuş... Bu defa bir benzi istasyonuna sığınıyoruz. Hani her işte bir hayır vardır derler ya, gerçekten öyle. Bu mola bizim gezimizin çok önemli bir anını oluşturuyor. Şöyle ki; istasyona girdiğimizde 3 motosikletin daha oraya sığındığını görüyoruz. İkisi Alman plakalı. Selamlaştıktan sonra Hasan abi ve Levent sohbete başlıyorlar. Ben de anlayabildiğim kadarıyla çözmeye çalışıyorum. Almanların ismi Axel ve Andreas. Axel Kanada'dan yola çıkmış. Afrika’ya gidiyor. Andreas'ta ona sonradan katılmış. Mısır'a kadar beraber gideceklermiş. Axel Afrikalı çocuklara yardım amaçlı bir gezi yaptığını söylüyor. Sitesi www.rideforafrica.org Takip etmenizi öneririm. Diğer arkadaş ise Türk. Antep'e gidiyormuş. Burada karşılaşmışlar. Bizde üstlerine gelmişiz. Kahveler içilirken rotalar konuşuluyor. Almanların da bugünkü rotası Antakya. Beraber gitmeye karar veriyoruz. Böylece 5 motor oluyoruz. Ama bu 5 motor sadece Antakya'ya değil, Kızıldeniz'e kadar beraber gidiyor.Çok güzel arkadaşlık kuruyoruz. Yoldaşlıkları için tekrar teşekkürler...

[dominator]

Yağmur azalınca tekrar yola çıkıyoruz;


Ufak bir mola daha. Gaziantepli arkadaş bize burada tekrar yetişiyor. Bir hatıra fotosu daha alıp Antakya'ya doğru yola çıkıyoruz;


Hava karardıktan sonra Antakya'ya ulaşıyoruz. Benim eski motosikletimi alan Bülent arkadaşımla telefonlaşıyoruz. Bizi bulunduğumuz yerden alıp HAMOK toplantısının olduğu dürümcüye götürüyor. Dürümcünün önünde motorlarımızı park ederken flaşlar arka arkaya patlıyor. Meşhur olduk sanırım.... Şunu hemen belirtmek isterim; Hatay'lı arkadaşların misafirperverliklerini birçok motosiklet forumunda okumuştum ama bu kadarını tahmin etmemiştim. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Özellikle bizi sadece internet ve telefon üzerinden tanımasına rağmen evini açıp misafir eden Bülent arkadaşımıza ne desek azdır. İşte geceden fotolar;


HAMOK başkanı Sıtkı abi. Kendisini böyle güzel insanları bir araya topladığı için teşekkürler;


DOMİ'm ile buluşma anı... Onun için Karadeniz gezisinde Samsun'a gitmiştim ama orada görüşmek nasip olmamıştı. Kısmet burayaymış;

[dominator]

Biryandan arkadaşlarla tanışıp sohbet ederken, biryanda da dürümlerimizi bekliyoruz;






Karnımız doyunca sıra tatlıda. HAMOK'lu bir arkadaş yeni motosiklet almış. Bu sebeple toplantıya bir tepsi baklava getirmiş, ama ne baklava...

[dominator]

Toplantı sonrası Bülent bizleri Asi nehri kenarında bulanan çay bahçelerine götürüyor. Buradaki depoya çadır vb. fazla yüklerimizi bırakıyoruz. Bülent buraya özel olan haytalı ( umarım ismini doğru hatırlıyorumdur ) ikram ediyor. Çok değişik ve güzel bir tat. Yolununuz düşerse mutlaka deneyin (Sümer Çaybahçesi);







Sabah yine erken kalkılacak. Bülent bizi evine götürüyor. Bu arada Axel ve Andreas ta Antakyalı arkadaşlar tarafından öğretmenevine yerleştirildiler. Sabah buluşacağız.

DEVAM EDECEK --->>

[A_KLR97]

[dominator]

[dominator]

4.GÜN ( 25 Mayıs 2010-Salı )

Yaptığımız km 271. Bugün inşallah Suriye'ye geçeceğiz. Esas gezimiz şimdi başlayacak. Hedefimiz Lazkiye (Lattakia), devamında Akdeniz sahilinden Şövalye Kalesi ve gece de Hims'te konaklama. Lakin konaklamayı Şövalye Kalesinin olduğu bölgede yapıp, Hims'i atlamak durumunda kalıyoruz. Detayı ileride. Bugünkü rotamız;



Her zamanki gibi sabah ilk iş motorlarımızı yüklemek;



Arda'nın ( Bülent'in aslan parçası oğlu ) keyfi yerinde.. Bu arada Bülent'in esas motoru sahnede. Benim Domi'yi şehir için ve dağ yollarında kullanmak için almış.



Arda'yı okula bırakıp Alman dostlarımızı öğretmenevinden alıyoruz. Bülent bizi bırakmıyor ve sabah kahvaltısından sonra yolculuk öncesi son çaylarımızı da dükkanının önünde ısmarlıyor;



Demir atlarımız yola çıkmak için sabırsızlanıyor;




Yayladağ kapısına nasıl gideceğimizi Bülent'e sorarken bu defa HAMOK üyesi diğer Bülent (Ködürgü) arkadaşımız geliyor ve bizi Antakya şehir merkezinden çıkarıp yolcu ediyor. Antakyalı dostların hepsine selamlar...

[dominator]

Sonunda sınır kapısına dayandık. Diğer tarafa geçebilirsek gezimiz tam anlamıyla başlamış olacak;



Evet, gezi boyunca bizi yıldıran sınır işlemlerimize başlıyoruz. Yanlış anlaşılmasın bizim tarafta bir sorun yok ama diğer ülkelerde ciddi uğraşıyorsunuz. Ortalama bir sınır geçişi 2 saat'i buluyor.

[dominator]

Ve Suriye tarafındayız. Arkadaşlar burada biraz dumur oluyoruz. İnsan ister istemez şaşırıyor. Binalar, memurlar, eşyalar sanki filmlerde gördüğümüz Meksika'nın ücra bir sınır kapısındayız. Bizden 20-30 yıl geride olduklarını düşünüyoruz. Her memurun arkasında bir karyola ve sünger bir yatak. Önce motosikletlerimiz için 1 aylık sigorta yapıyorlar. ( Yanılmıyorsam 40 USD) Bu sigorta önemli. Suriye'ye her giriş çıkışta bu belgeye bakılıyor. ( Tur süresince Suriye'ye 4 kere girip çıktığımızı düşünürsek önemi biraz daha artıyor ) Eğer yoksa veya kaybederseniz bir kez daha almak zorundasınız. Ayrıca her Suriye girişinde 10 USD standart ödüyorsunuz. Duruma göre ödenen 100-150 SP'lerde oluyor...

Size sınırdan örnek bir görüntü vereyim; işlemler sırasında para yatırmak için bizi bankaya yönlendirdiler. İşte bankanın kapısı;



Bu da bankanın içi, biz içeri girdiğimizde kimse yoktu, görevliyi 5-10 dakika bekledik;