Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 26, 2004 Mesajlar: 177 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Ekm 25, 2005 2:26 pm Mesaj konusu:
Yarışlara giderken en büyük korkum minnacık koltuklara oturunca kaskı ne yapacağız, montu ne yapacağız gibi şeylerdi ancak ortalık öyle bir boştu ki 2 kişi 10 kişilik yere yayılıp misler gibi yarışı izledik. İki numaralı tribün nisbeten diğerlerine göre daha dolu olsada orasının bile %90-95 'ı boştu. Hele ilerilere bakınca hiç kimsenin olmadığı trübünleri görüp çok üzüldük.
İş yerimin Tepeören Köyü'nde olması münasebeti ile oradaki yolları çok iyi bildiğimden ben o süper sürücülerin kafilesine yakalanmadan alternatif yollardan evime ulaştım, o yüzden ne derece deli kullandıkları konusunda yorum yapamayacağım
Kaza konusuna gelecek olursakta bence esas sorun müdahale başladıktan sonra geçen süre. Malum o bölgede bir sürü kaza oldu, yani o bölgenin bir an önce boşaltılması gerekir ancak 2 kişiden oluşan ilk yardım ekibi bence olması gerekenden fazla oyalandı. Bu konuda otorite değilim ancak orada bu konuyu müdahale devam ederken eşimle düşünüp üstüne birde kritiğini yapabiliyorsak ve bu süre zarfında hala daha müdahale sonuçlanıp pist dışına çıkılmamışsa bir sorun var demektir. _________________ Bülent AYTEKİN
Kayıt: Sep 23, 2003 Mesajlar: 152 Nerden: Istanbul
Tarih: Sal Ekm 25, 2005 5:46 pm Mesaj konusu:
hido demiş ki:
en güvenli yol motoGP'ye otomobille gitmek herhalde... kalan günler nasil olsa bizim!
hido
Sevgili Hido,
Ben araba ile ulaşım sağladım ve inan ki, özellikle yarış alanına giderken (saat 11.30-12.15) hayatımda ilk kez bir yolda bu kadar zorlandım (kar, sis, buz her türlü ortam dahil). Şerit bile değiştiremedim desem yalan söylemiş olmam, çünkü aynalardan kontrol edip geçişi tamamlamam için gereken süreyi bile bulamadım, o kadar sürat ve o kadar tehlikeli geçişler oldu ki. Eğer bir kamera olsaydı inanın ağzınız açık kalırdı. Ferrari'nin SS'ler ile kapışma sahneleri ise hit olurdu. Arkadaş her motor grubu ile 3-4 km yarışıp, sağda yeni bir grubun gelmesini bekledi. Gidiş ve dönüşte ölümlü bir kaza olmaması resmen mucizedir, hem otoluları hem motorluları tebrik etmek, Allah'a da şükretmek lazım.
Yine de, güzel bir gündü. 8 numaralı tribündeydim ve yüzde 90 doluluk vardı. Bence bir Türk yarışmadığı sürece bundan fazlası zor.
Kaza esnasında müdaheleyi tartışmanın hepimiz Sedat ve Serkan'ın açıklamalarını okuduktan sonra çok gereksiz olduğunu anlamak zorundayız. Aramızda Sedat ve Serkan gibi görev almış bir arkadaşımız olmadığına göre lütfen bu konudaki eleştirileri ilgili organizasyonu üslenen Portekiz firmasına yapalım.
Sedat, ben yakınlığımız dolayısı ile yaptığın açıklamaları birinci ağızdan zaten dinlemiş ve bu konudaki bilgimi sayende geliştirmiştim. Konuyu sitede de detaylı olarak dile getirmiş olman tüm üyelerimiz için gerçekten çok aydınlatıcı oldu. Herkes adına teşekkür ederim.
Keşke yarıştan önce ilk sene olması sıfatı ile tüm biletler çok cüzzi fiyatlar ile satışa arzedilmiş olsaydı. Veya biletlerin dağıtımı motosiklet ile ilgili firma, dernek, kulüp vb organizasyonlara bırakılmış olsa idi. 10000 kişinin üzerinde katılım olmaması gerçekten üzücü. Önce kamuoyunun ilgisi bu alana çekilmeliydi. Bu da bu bilet fiyatları ile çok zordu.
Kayıt: Jun 22, 2004 Mesajlar: 542 Nerden: ISTANBUL
Tarih: Çrş Ekm 26, 2005 5:32 am Mesaj konusu:
Sevgili Fatsa,
Bir gun izin alip yarista gorev almak cok sacma ve riskli.Gorev alan olmustur illaki ama konsantrasyon eksikligi ve yanlis uygulamalar soz konusu oluyor.
Ben de serbest meslek sahibi degilim.Hatta bu is icin tam bes gunumu pistte gecirdim.Zaten bir gunluk egitim almis olmak sizi egitmiyor.Iki gun almis olsaniz bile durum farkli olmaz.O havayi soluyup, isin heycanina varip tecrube kazandikca olan bir sey bu.
Yariscilarin numaralarini ezberlemek, hangi numara hangi takimda, rengi neydi gibi durumlari ezberleyebilmek icin inanin ki uc gun bile yetmiyor.Ama hic yoktan %80 oraninda ezberliyorsunuz.
Bu arada yaris gunlerinde basbakanliktan izin kagitlari gonderiyorlar.Sirketinizin bunu kabul etmesi sart degil ama genelde veriyorlardir herhalde.Hatta yanilmiyorsam gonderdikleri kagitta 14.10.2005 ile 23.10.2005 arasi izin talepleri vardi.Yani toplam 10 gunluk.Bizim yoneticiler kara kara dusunmeye basladilar bende sadece cuma gunu izin istiyorum diyince yuzlerinde cicekler acti.
Sevgiler _________________ Serrex
Honda CBF 600 S '06 (Afalina)
Fatsa,
1 günlük katılım emin ol ki olmaz, olmamalı. Serkan'ın da söylediği gibi tek günlük katılımda hiç bir şeyi öğrenemiyorsunuz. Hatırlayanlar olacaktır hem sitelerde hemde TMF nin resmi sitesinde seminer duyurusu yapmıştım. Katılan çok insan vardı ancak ne yazıkki katılanların yarısı gelmedi yarışlara. İlk günlerde TMF de görevli arkadaşlarımız ile şöyle bir konuşma geçti aramızda. Bu seminer sonunda görev almak isteyen arkadaşlarımız var, Cuma,Cumartesi ve Pazar günü görev alacakların yanında sadece yarış günü görev almak isteyenler olacak ne yapacağız. Genel olarak düşünülen şuydu, sadece Pazar günü görev alırım. Bu bahaneyle de yarışları izlerim. Hatta doldurulan formlarda sadece Pazar günü görev almak isteyenler çoğunluktaydı. Bunun sebebi de hakem olmak, yarışlarda görev almak değil Moto GP yi izleyebilmek.
Haddinden fazla yarışta görev aldım. Ulusal yarışçılarımızın tamamını tanıyorum. Bırakın motorunu viraja giriş stilinden dahi kimin geldiğini anlayabiliyorum. Ancak bu kadar tecrübeye rağmen, tüm yönetmelik ve bayrak kurallarını bilmeme rağmen emin olun MOTO GP de ben bile şaşırdım. Gerçi benim görevim hakemlik değildi ancak ne olursa olsun zorlandım.
Ben aslında FIM lisanslı Jüri Üyesiyim ancak ülke menfaatleri ortaya çıktığında sanıyorum aldığınız görevin pek bir önemi olmamalı öyle değil mi. Eksik nerede ise görev alacağımı, seve seve kabul edeceğimi söyledim. Ancak ne yazıkki o kadar çok arkadaşımız vardı ki ilk gün gelip çalıştılar sonraki günler bilet bulunca bir anda sorumluluklarını unutup, bizleri de haylice zora soktular. Aslında ilk mesajımda hani yazmıştım, geç dağıtım yaptığımız için 10.000 dolar ceza kestiler diye. Aslında tam olarak o değil. İlk gün gelen sayı ile ikinci günkü sayı tutmayınca ne yapacağımızı şaşırdık. Epey bir eksik vardı ve yapılan tüm proğram şaştı.
Düşünsenize 1 hafta öncesinde hangi hakem noktasına kimler görev alacağı kesinleşmiş. Bu plana göre dağıtım yapacaksınız, biri bağırıyor benim dün yanımda olan bu gün gelmedi. Haydeee ne yapacaksınız şimdi.
Şimdi diyeceksiniz ki ne olacak her hangi bir adamı koyun oraya. İşte burada durum zora giriyor. Kimin tecrübeli olup olmadığını bilmeniz gerekiyor, o bölgeye koyduğunuz kişi oranın sorumluluğunu alabilir mi, üstesinden gelebilir mi. Her gün bu problemlerle uğraşmak ta emin olun hiç kolay değil.
Bilet fiyatları pahalı diyen arkadaşlarım var. Hemfikirim ancak bu güne kadar MOTO GP için harcanan masrafları kimse düşündü mü? Formula 1 de bilet fiyatları ne kadardı bilmiyorum ama Moto Gp daha pahalıydı ise söyleyecek bir şey bulamıyorum. En basit bir örnek vermek istiyorum,
Nüfus yoğunluğunun en çok olduğu İstanbul'dan 40 hakem çıkarsa, dolaylı olarak gereksinimini duyduğunuz 297 hakem için başka illerden gelenlerle karşılamanız gerekiyor. 50 küsur da Ankara'dan diğer arkadaşlar da Bodrum, Aydın ve en fazla da İzmir'den hakem geldi. 5 Otobüs tutulmuştu. Tüm bu 240 küsur hakem İstanbul'da 4 gün boyunca Otelde konakladılar. Tüm bu masraflar TMF için bir yük. Yeme içmeleri. Yarış boyunca binlerce insanın kumanyası. Emin olun hiç kolay değil bunlar.
Müdahaleyi hakem arkadaşlarımız yapamazlar bir kez söylemiştim. Tekrar ediyorum. Hakemin görevi (müdahale hakeminin) motoru en kısa sürede kaçıp bölgesine çıkarmak. Yarışçı yaralanmış buna hakem müdahale edemediği gibi Medical'leri de uyarma hakkı yok. Hakemler ve diğer tüm görevliler farklı kanallarda görüşme yaparlar. O bölgede olan kazayı bayrak hakemi Race Control'e bildirir. Zaten orada tüm yarış pistini izliyorlar. Medical'ler de ancak Race Control'den gelen direktife göre piste girer müdahale yapabilirler. Yani emir gelmeden hiç bir şey yapamazsınız. Bu ilkti ve mutlaka sorunlar olacaktı, olmuştur da. Önemli olan bunları önümüzdeki yıllara yaymamak. 6 yıl Türkiye'de yapılacak. Eleştirmek yerine gelin hepiniz görevler alın şu an eleştirdiğimiz şeylerin üstesinden hep birlikte gelelim.
1-Katılım azlığı biraz bilet fiatlarının pahalı olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu yüzden açık alan tercih edilmiş olabilir.
2- Yeme-içme organizasyonu çok yetersizdi. Sadece ana türbün önünde vardı ve köfte-hamburger dışında yiyecek yoktu.
3- Motosiklet klüpleri ve grupları daha iyi organize olup üyelerini bu yarışa getirebilirlerdi. TMSF üye klüplere davetiye verilmiş olması bence güzel bir uygulama. Böylece motosiklet sevenler bir klübe üye olmaları teşvik edilir.
Nisan ayındaki GP de bahsedilen aksaklıkların düzeleceğini umarak hepimize bol güneşli günler ve iyi sürüşler dilerim..
Kayıt: May 26, 2004 Mesajlar: 177 Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Ekm 27, 2005 8:39 am Mesaj konusu:
Yanlış bilmiyorsam hakemler gönüllü idi ve bu iş için ekstra para almıyorlardı. İş gönüllülük üzerine kurulunca gönlüm olmadı ondan gelmedim son derece geçerli ve kimsenin itiraz hakkı olamayacağı bir bahanedir. En fazla başka bir gönüllü organizasyonda o kişi ile çalışırken daha dikkatli olabilirsin, gönlünün kolay kolay olmadığını bilirsin. Sayısız STK'da çalışmış birisi olarak bunun aksinin uygulandığını (adı STK olan ama askeri disiplinde çalışan bazı siyasal içerikli yerler hariç) görmedim. Hele hele son derece düzenli ve sabit kuralların olduğu / uygulanması gereken yerlerde gönüllü çalışmayı yöntem olarak seçerseniz çok yüksek oranlarda gönülsüzleşen insanları göze almak zorunda kalırsınız. Evet bu şekilde bir organizasyonda yer almak bile bir onurdur ama gönül kırıcı, motivasyon azaltıcı olaylar arttıkça -ki doğası gereği muhakkak olacaktır- kafada tartılan artılarla eksiler dengesi eksilere doğru kayabilir. Herkezin bakış açısı ve durum değerlendirmeleri farklı olduğundan sizde artıların fazla olması başkalarında da fazla olması gerektiği sonucunu çıkartmaz. Bu şekilde eksileri fazla olan insanlar genellikle içlerinden "başlarım motosuna da gp sine de" deselerde organizasyondaki kişilere başka bahaneler sunarak ellerini çekerler.
Kısaca başka ülkelerde bu iş nasıl yürür bilmem ama memleketimde bu derece ciddi bir iş gönüllü perspektifi ile çok zor yürür, yürüse bile ancak klüpler, dernekler aracılığı ile yürür. Neden derseniz daha önceden bir şekilde gönül bağı olan insanların, organizasyon sonrasında da beraber çalışacak/görüşecek insanların eksileri tolere etme potansiyelleri daha yüksektir. Ancak bu bile sadece sonradan günülsüzleşen insan sayısında sadece bir miktar azaltmaya yarar, tamamen ortadan kaldırmaz. _________________ Bülent AYTEKİN
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız