Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 342 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Saçma sapan herşey, herşey saçma sapan..
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Saçma sapan herşey, herşey saçma sapan..
Sayfa Önceki  1, 2, 3 ... 36, 37, 38 ... 59, 60, 61  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Cum Ksm 04, 2011 10:16 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Alıntı:
90'ların ortalarıydı, Leman dergisi yayın yönetmeniyle tanıştığımda, "biliyor musunuz ben bu dergiyi sadece bir mizah dergisi olarak değil, medyanın hiç bir kesiminin kasten bana ulaştırmadığı haberleri ulaştıran bir haber kaynağı olarak gördüğüm için satın alıyorum.." demiştim. Adam da bana kendilerinin de bunu yapmaya çalıştıklarını söylemişti..
Şimdi garip geliyor ama sahiden de mizah dergisinden haber takip ettik senelerce..


Evet aynen... O leman daha Limonken henüz üniversiteye girmeden başlamıştım okumaya, küçük kasabamızda benim gibi bir kişi daha bulunca acayip sevinmiştim... Ve ilyada yukarıda yazdıklarına aynen katılıyorum. Pek çok haberimizin olmadığı haberi oradan alıyorduk. Açık söyleyeyim bu adam olmamda Lemanın da katkısı vardır. Askerlik bitene kadar hep devam ettim almaya. Sonra biraz koptum, hala ara sıra bu dergi yaşamalı diyerek aklıma geldikçe alırım ama koptum galiba biraz, sadece Lemandan değil süreli pek çok yayından koptum; gazete zaten çok uzun yıllardır almıyorum, çünkü benim kafamdaki gazete hala yok Türkiyede, umarım bir gün olur. Bunu kendimi bi halt sandığımdan yazmıyorum, zaman içinde gözlemledim ki köşe yazısını, yorumu geçtim, haberlerin de pek çoğu okunacak gibi değil. Kendi kendime tıpkı askerdeyken futbol izlemeyi bırakmam gibi, dedim ki, zaten yeterince kafamı bozan şey var, bi de bunlara bakıp delirmeyeyim; çünkü bi ara ciddi ciddi elime aldığım gazetelerdeki saçmalıklar, hatta Türkçe hatalarından tut, saçma sapan cümle yapılarına kadar ve hatta bir haberde olması gereken unsurlara rastlanmamasına kadar pek çok şey beni delirtmeye başlamıştı, baktım bi faydasını görmüyorum bıraktım ben de. icon_lol.gif

Türkiye'de mizahın hala tutulduğunu düşünüyorum, belki 70 - 80 - 90'lardaki kadar olmasa da dergilerin de satıldığını düşünüyorum, ama internet ve tv'nin kanal sayısı ve alternatiflerinin artması belki azaltmış olabilir, benim gibi biraz yaşlanıp hayat gailesine düşenlerin de ufak kopuşları var şüphesiz (şu ara düzenli almak için debeleniyorum, zira Leman'da hala leziz yazarlar var). Ama mizah en azından internette fena halde devam ediyor, aha bu başlıkta bile epeyce mavra yapılıyor mesela. Şüphesiz derginin yerini tutmuyor ama bunda (ki bence müthiş baskı vardır) dergilere yapılan baskıların, tehditlerin, ekonomik engellemelerin de etkileri olduğunu düşünebiliriz rahatlıkla. Ama zamanın ruhunun ve genel okumamanın da etkisi büyük. Üniversite öğrencilerinin önemlice bir kısmı benim zamanımda okurdu Lemanı filan, şimdilerde de alanların çoğu okullular, ama ben 90'larda bir Beşiktaş maçında açık tribünde Leman okuyan işçi çocuklar da görmüştüm doğrusu. Daha kimse konuşamazken, Leman Kürt Sorununu dillendirirdi mesela, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama Nihat Genç gözü kör edecek kadar küçük puntolarla daha çok yazı sığsın diye tarih dersleri verirdi adeta sayfalarca, Cezmi Ersöz çoğu gencin Lemanı alma sebebiydi filan... Sonundaki okur mektupları arasında cezaevinden gelenler bile olurdu ve epeyce de uzun yer verirlerdi okur mektuplarına, benim bile bir kaç tane yazı orada yayınlanmıştı, kendimi o üniversiteli toy halimle nasıl mutlu hissetmiştim... O dönem pek çok genç oradan çok şey almıştır, hayata bakış açılarında sıkı değişimler olmuştur, hatta bugünün yetişkinleri arasında hayata yakın noktalardan bakanlar vardır, o dergi sayfalarında demlenenler arasında da.. Daha önce ismini duymadığım kitapları yazarları bile kimi kez yakaladığımı hatırlarım karikatürler arasına sıkışan yazılarda. Leman mizahı değiştirmiştir, Gırgır'ın naif komik çizgisinden Mizahı sert, kafaya vura vura yapmayı göstermiştir, daha önce hiç bir yerde yapılamayan, çizilemeyenleri yazmış çizmiş ve Penguenlere, Uykusuz'lara kapı açmıştır ve hatta bugün tv'deki mizahın, sit-com'ların da espri yapısında bu kafadaki mizahın etkisi büyüktür. Bunlar benim düşüncelerim bu konuda, katılmayabilirsiniz belki, ama katılmamak için de Lemanı 90'larda sıkı takip etmiş olmanız lazım kanımca...

Benden de bir teşekkür Leman'a, sadece mizaha değil, hayata bakışıma da katkı yaptığı için...

Çoğu zaman derim şu ülkede yaşamamızın sebebi olan insanlar vardır diye, Leman ve ardından gelen mizahçı tayfası da bana göre onlardandır.

Bizi güldüren "Mizah Dergileri Satmıyor, o zaman bu ülkede sansür yoktur, her şey gül gülistandır" yazısının sahibi düz mantıkçı köşeci abi de zamanında Leman okusaydı, bugün bu kafada bi adam olmazdı eminim... icon_wink.gif








Alıntı:
(Medya sektöründe olup da senin yaptığın yorumu yapabilecek objektif bakış açısına ve donanıma sahip adamlar sahiden parmakla sayılacak kadar. Çok b.ktan bir sektörde çalışıyorsun şu an abi. İstisnaları saymazsak, toplumun gerisine düştükleri konusunda da hemfikirim. Malesef..)


Buna benzer sözleri abim de söylerdi eskiden. "Ulan senin gibi adam, ne arıyor orada" derdi, o daha ziyade benim kişilik yapımın bu işe uygun olmadığını söylemeye çalışırdı. Zaman zaman keşke edebiyat ya da felsefe okuyup öğretmen filan olsaydım diye hayıflandığım çok olmuştur.
Biz ekmeğimizin peşindeyiz, bizimki aslında bahsettiğimiz şeylerle çok iç içe değil (neyse ki değil), bu sebeple mesleğimizdir deyip devamdayız gittiği yere kadar. Ama gerçekten ..ktan, sadece bahsedilenler yüzünden de değil, çok sallantılı olmasından da... Çok kolay işten atılabilme, çok kolay silinebilme, çok kolay satılabilme gibi şeylerle karşılaşmanın çok ama çok kolay olduğu bir mecra maalesef. Ben de yaşadım zaman zaman... Sektör içinde çok parlak insanlar da var ama ne yazık ki fazla parlamalarına izin verilmiyor ya da zamanla parıltıları sönüyor çünkü olmayacağını anlayıp salla başı al maaşı durumunda devam etmeye başlıyorlar. İnsanın hevesini şevkini çok kolay kırabilen bir sektör ne yazık ki... İşin yazılı kısmında olanlar için durum çok daha vahim...

Uzatmayalım...
Ben ne güzel yazmıyordum, yazıp yazıp ne güzel yazmıyordum demiyordum, damarıma basmayın arkadaş... Gittim ben... icon_smile.gif
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
volkert
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 372

MesajTarih: Cmt Ksm 05, 2011 6:38 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Cloud demiş ki:
... baktım bi faydasını görmüyorum bıraktım ben de. icon_lol.gif


Aklıma şu sahne geldi: icon_smile.gif
http://www.youtube.com/watch?v=CWVPr4zT__s



Bizim kuşağın İsmail Cem ile ilgisi nedir? Ben sıkça düşünürüm.Huzur içinde yatsın.


Şöyle bir blog var.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Cmt Ksm 05, 2011 6:13 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

volkert demiş ki:
[
Bizim kuşağın İsmail Cem ile ilgisi nedir? Ben sıkça düşünürüm.Huzur içinde yatsın.


Şöyle bir blog var.


Güzel yazmış.. Burada amaç tv. leri ve medyayı ele geçirmek ise, bunu yaparlar, yapıyorlar zaten. Ama popüler kültürü kullanabileceklerini sanmam. Olsa olsa bu kadar olur işte; uyuşturucudan sorgulanmış pop kültür ikonuna bizim paralarımızı kaptırırlar, başka da bi halt elde edemezler (o anlamda) . Ne popüler kültürü kullanabilirler, ne de onu, işleyiş yapısını, mantığını kavrayabileceklerini sanmıyorum. (Bunu tam olarak başardıklarında olay sona erer zaten..)

----
"Bizim kuşağın İsmail Cem ile ilgisi nedir ben sık sık düşünürüm" demişsin abi.

Herifler örgütleniyor, malı götürüyor, biz de kızıyoruz değil mi?
Bizim kuşak olayı bir bütün olarak yaşadı ve şimdikilerden daha iyi biliyor ki bu komedinin, bu rezilliğin sorumlusu esasen Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Ha, söylemiyoruz o ayrı.. Bence üç temel sebep var :

1-Devlet tüm asli görevlerini başkalarına devretti çok uzun yıllar.
2-Devredemediklerinin de kolayına kaçtı.
3-Asli görevi olmayan işlerden de kendine vazife çıkartmaya (aslında, vazifelerini yerine getirmediği bir toplumda, buna rağmen bütünlüğü korumak anlamında kar etmeye) çalıştı. Vazifelerimi yerine getirmeyeyim, ama bütünlüğü koruyayım ve vazifelerimi yerine getirmemeye devam edeyim istedi. (Kürt meselesinde de aynı şeyler oldu aslında.. Her ne kadar onu da inkar ediyor olsak da..)

Sosyal devlet olmadı, sosyal vazifelerini yerine getirmedi, bu işi cemaatlere bırakmış oldu.(Diğer tarafta feodaliteye devretti görevlerini. Yapamadığı için değil, devretmeyi TERCİH ETTİĞİ, daha kolay bulduğu için !)
Göç ile ortaya çıkan kentleşmeyi şeyine bile takmadı, bu işi tamamen piyasaya bıraktı.
(Tarih sıralamasını karıştırdım gidiyorum ama .. icon_redface.gif )
Yapması gereken temel yatırımları sermayeye devretti, hangi ideolojide olursa olsun bir devletin en asli en temel kalkınma görevlerinden bile mümkün mertebe kaçınabildiği ölçüde kaçınmaya çalıştı.
Devleti devlet yapacak olan iki şeyden ilkini, hukuku tüm tarihi boyunca yüzüne gözüne bulaştırdı, baskıcı ve despot davrandı.
İkinci temel şey olan vergi toplamayı asla beceremedi. Kolayına kaçtı: kazançtan değil, harcamadan vergi almak, vergi alamadığı kazanandan değil, vergi alabildiğinden vergi almak.. (Bunu dedem de yapar diye bi laf vardır ya.. Sahiden öyle dedelerimiz de bunu yapardı..)

Yapması gerekenleri yapmadığı gibi, hiç üstüne vazife olmayan işlere de girişti, örnek: diyanet !
Mazeterleri de hazırdı; biz bunu yapmazsak birileri dini kullanır, istismar eder..
Oysa uyanıklık yapıyordu. Asıl görevlerini yerine getirmediği halde bir toplumun bir arada kalmasını sağlamaya çalışıyordu.
Zaman içinde görüldü ki, devlet asli görevlerini yerine getirmiyorsa bir toplum bir arada kalmaz ! (Oysa bunu görmek için denemeye de gerek yoktu, tarih önemli ölçüde bunun hikayesidir zaten..) Devletin vazifelerini yerine getirmediği bir toplum neden bir arada kalsın ki? Sebep yani ? Niye istesin toplum bunu? Ya bölünür, ya da kutuplaşır ve bölünür.. Bölünmüyorsa biri diğerinin üzerinde tahakküm kurmuştur da o yüzden erteleniyordur hepsi bu icon_sad.gif

Bu sorumsuzluk ve uyanıklık ile din ve cemaat kavramını kendi elleriyle ayakta tuttu devlet.
Yanlış yapıyorsunuz diyeni de idam etti, işkence yaptı hapse attı dgm lerde süründürdü.
Ve nihayet kendi kendini imha noktasına geldi işte. Şu yaşadığımız şeyin adı bana göre: Laik, demokratik, ve sosyal bir devlet olduğunu (iddia eden!) bir devletin kendini imha sürecidir başka birşey değil icon_sad.gif

Devletin sosyal vazifelerini yerine getirmemesi karşısında kendine açık alanlar bulan tek örgütlenme gülen cemaati değildir. Ne alaka leyn diyebilirsin ama örneğin ÇYDD' de böyle bir oluşum ve örgütlenmedir, sebep sonuç ilişkileri bakımından ! Tek farkı dini kullanmıyor oluşu ve gerçekten kar amacı gütmüyor oluşudur icon_smile.gif ... Yok sahiden öyle ama.. Sosyal vazifelerini yerine getiren bir devlet ona da alan bırakmazdı, gerek olmazdı. Hatta, gerçekten medeni bir devlet utanırdı bundan. Açlıktan sürünen kız çocuklarını okutmaya çalışan derneklerin vakıfların olması bir devlet için utanılacak birşeydir. (Bizler için de öyle olması gerekir.)

Bizim devlet zaten laik falan değildi Volkert.
Dini kullanmaya çalışan, onbinlerce imama maaş ödeyen laik devlet olmaz abi.
Devlet gereksiz işe para harcamaz abi. O parayla çocuk okutur.
İsteyen de istediği yerde istediği gibi kılar namazını. Canı istiyorsa para toplayıp cami yapar, canı istiyorsa o kadar meraklıysa imamının maaşını da bulur insan. Devlet masallarla hikayelerle ilgilenmez. Vergi toplar, hukuku işletir adaleti sağlar, güvenlik harcamaları yapar, sosyal yatırımlar yapar, ekonomiyi yönetir, ayakta kalmasını iflas etmemesini sağlar. Bunlardan gayrısına karışmaya hakkı da yoktur !

Bizim devlet çoğunu yapmadı veya başkalarına devretti, bunun yerine imam maaşı ödedi.
Sosyal alandaki boşluğu da cemaatler doğal olarak kapattı, elbette sermaye ile bir kar ortaklığı kurarak..


Şimdi hangisinden rahatsızız?
Sosyal anlamda kendine alan bulabiliyor olmasından mı?
Sermaye ile elbirliği içinde malı götürüyor olmasından mı?


Birincisinden rahatsız olmadığımız sürece ikincisi çözülmez !
Ben birincisinden rahatsız olmadığımızı düşünüyorum.
Buna kanıtım da milletçe din hakkında, ve devletin din ile ilişkisi hakkında eleştiri getirmiyor, veya getiremiyor oluşumuzdur. (Evet, bana göre kanıt budur. Saçma diyene de itirazım yok zaten. Sonuçta herkesin birşeyler istemeye hakkı var bu topraklarda.. Saçma olan, buna rağmen salya sümük ağlayanların, Atatürk posterlerinin arkasına sığınıp salya sümük ağlayanların olması. )

Öteyandan rahat olalım, popüler kültürü de kullanamaz bu adamlar. Çünkü herşeye rağmen (yazıda da belirtildiği gibi) fazla rahat değiller, panik yapmaları için de bolca sebep, ve hiçbirini biz yapmamış olsak da gelişme var dünyada. Onca tırmalayıp uğraşıp 100 tane genç kafalıyorsun, öteyandan popüler kültür başka 100 genci muz kabuğu soyar gibi biçimlendiriyor. O kadar uğraşıyorsun ediyorsun bir sistem oturtuyorsun, bilim iki dakkada çözümlüyor olayı, altı boştur, aslı astarı yoktur, gerçeğe dayanan şeyler değildir bu işlerin temelleri diye zart diye koyuyor ortaya. (Zaten o da olmasa tam zçmıştık ben sana diyeyim abi.) Yatıp kalkıp şükredelim (ondan başka birşey bilmediğimiz için..) dünya böyle değil, farklı bir ilerleyişi var.

Pop kültürü kullanmaya çalışmaları konusunda rahat olalım. Onu kavrayamazlar, matah bi halt olmasa da.. (Benzer hristiyan örgütlenmeler kullanabiliyor, bizimkiler kullanamaz düşüncesindeyim. Aslında ben de merak ediyorum denesinler bakalım ne olacak.. icon_smile.gif )

Eski sistem zombi çalışmalarına devam.. Bir yandan hoşgörü vırt zırt edebiyatı yapıp bir yandan da sermaye ile elbirliğiyle malı götürmeye devam.. Siyaseti kontrol etmeye devam.. Piyasayı kontrol etmeye devam.. Endirekt yollardan hukuka ve adalete müdahaleye devam.. Bunlar devam eder zannımca.
Bu süreç de elimizde patlayana kadar devam..

Sorunun asıl muhattabı, sorunun temellerini görmezden gelen ve buna rağmen salya sümük ağlayan samimiyetten uzak yurdum vatandaşlarıdır. Çok şükür sen ben değiliz Volkert. Sosyal demokrasi ile ilgili çuvalla eseri görüşü olan İsmail Cem gibi elinden geleni yapan politikacılar da değil bence. (Huzur içinde yatsın) Konu hakkında bizim kuşak ne düşünür bilmem, benim düşüncem bunlar abi.

Sevgiler...Cem.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Sal Ksm 08, 2011 9:23 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Şöyle bi şey buldum:

Alıntı:

Epope (Otuziki kısım, tekmili birden)

----Giriş----

Bayram. Her yan kan revan. Öküzün biri, bir öküzü kovalıyor, kurban edecekken elinden kaçırmış. Gerçek öküze ayıp oluyor diğerine öküz sıfatı yakıştırmak. Ortam feryat figan. Salaklık, (ve hatta Nesin babayı aratmayacak kadar) aptallık, diz boyu. Cehalet dersen gırla gitmekte. Birileri çocuklara beş lira verdirmekte korumaları aracılığıyla. Hani zamanında da susuz eve çamaşır makinesi vermişlerdi. Hah işte onların en başta geleni. Leş kokuları geliyor, hayvan leşi mi, insan beyni leşi mi belli değil. Daha ziyade insanınkinden geliyor sanki koku. Eh be kardeşim azıcık git de kitap oku. Bu işler böyle olmuyor aslında anlamana yarayacak. Güneşe taparmış ya ilkel insan, onu tanrı sanırmış hani, tüm olan bitenin kökeni. Bilmemkim Efendi Hazretleri yanlış biliyorsa hapı yuttu dünyanın düzeni. Oysa hep ona inandık, yatır türbe dadandık. Kanla foseptik birbirine karışmış, genelin aklı zaten yüzyıllardır karışmış. Kimi olimpiyat yapmış, centilmence yarışmış, kimi olimpiyata politika karışmış. Binalar yükselmiş, teknoloji göğermiş, ama insanın ilkelliği olduğu yerde dikelmiş. Kala kalmış, durmuş, durakalmış, bakınmış, bulbildiği en iyi bilgi bile yarı cahilin yazıp çizdikleriymiş. Yani deve tellal, pire berberken bile bu kadarmış zaten insanın aklı, betonlarla, demirler, çiplerle, nano teknolojiler, ilerlemeler, gelişir gibi görünmeler hep fasa fiso imiş genele, ilkel benliğinin esiri olmuş bir kere, öyle kalması için de düzen cambazları her türden hokkabazlığı yapmışlar ademe habire. Bu meyanda başlamışmış işte hikaye…

----Sıkıntı----

Diyor ki emekli memur Şemsi Amca, “Geçinemiyorum bu maaşla, 30 yıl hizmet verdim ben bu vatana.” Soruyor sokak köşesinde kağıt kutuda yaşayan Mustafa ona “Kime verdin bunca sene oyunu amca?, seni de mi getirdiler oyuna?” Geçim sıkıntısı, kriz sıkıntısı, sosyal hayatın eksikliğinin sıkıntısı, baş ağrısı, yürek yarası, ekonomik sıkıntının sıkıntısı, tümünün toplamı zenginin tıkıntısı. Sebebi yani krizlerin aslında birkaç tane ham hum şaralop için milyarların debelenmesi.
Kış, kıyamet, sene ikibin on’a yürürken evde ısınma sistemi hala bizim kuzineye emanet. Oysa çağ atlatmamış mıydı on yıllar önce bize kendini pek muhteremden sayan şahsiyet, uy mezarına rahmet.
Yıllar yıllar önce söylerdi bir okumuş kişi, derdi ki, bu peçete (kağıt mendil) satan çocuklar, nasıl zorla paçamıza yapışıyorsa, bir peçete alalım diye, beş – on yıla kalmaz yakamıza yapışacaklar cüzdanımızı verelim diye. İleri görüşlüymüş demek. Çok da zor değil ama bunları görmek, bakarken görmeyi istemek gerek. Öyle kolay mı sokakta çiçek satan teyzeye lüks lokantada biftek yemek. Televizyonda hüzünlü bir türkü çalıyor Memet, nedense alkış vuruyor bu hüzne millet. Alavere Memet, dalavere Memet, yine nöbete Memet. Birileri rahat uyusun diye merkezi ısıtmalı evlerinde, nöbete durmalı millet. Babam öldü diye anama maaş bağlamış devlet. Oysa babamın ölümüne sebep, ödediği pirimlere karşılık alamadığı sıhhi hizmet.
Bir televizyonda haber spikeriymiş bir şahsiyet, babamın ömrü boyunca kazanamadığını bir ayda kazanırmış hayret. Onca okumuşluğuna, çalışmasına rağmen babam, spikerin bir ayda aldığını duyunca çok hayrete düşmüş "bu nasıl adalet".

Sırtımızda kambur olmuş sıkıntı ile geçirilen bir hayat, doğacak çocuklarımıza dua eder olduk, sen kurtar onları yarab! Yoksa piyangoyla mı umut arayacak hep gelecek kuşak.

----Arayış----

Abuzer Abi milyon liraya vurunca loto, uyandı koştu bayiye. Belki bu sayede zengin olup sıyıracak sıkıntıdan, ilan edecek zenginliğin ahaliye. İlk deneme başarısız, olsun devam, her hafta vermeye üç beş lira. Sorarlarsa ne yaptın sen bu memlekete vatandaşlık adına, zaten köle gibi çalışmış onu söyleyeceğine belki diyecek ki, verdim her hafta parayı sayısal lotoya, onun aracılığıyla devlet babaya. Namusumla çalışıp eşek yüküyle vergi verdim, aslında ben vermedim onlar zorla aldı, yetinmedim bir de sırf en büyük payı savunma sanayi alsın diye dayadım parayı piyangoya lotoya. Oğlumu üniversitede okutmak için kıçım yırtıldı, dedim belki adam olur çok para kazanır da bize de faydası dokunur. Oysa fakülte yetmedi Abuzer Abimin oğlana, birkaç tane de lisan istedi başvurduğu fabrika. Sistem etmişti üniversiteleri lise, liseler zaten döndü tekkeye, babeyli balabeyli, ya lelli, terelelli. Abuzer Abi kalan ömrü büyük ikramiye için geçirdi, oğluysa babadan miras kıç yırtmaya devam etti. El kazandı, kurban kesti, binler, milyonlar bayramda acaba zam var mı maaşa? diye bekledi. İşte bu düzen bu bekleyişten tekledi. Ağlamayana kimse meme vermedi, en gürbüz bebek iki memeyi de emdi, çirozlara taze süt kalmadı.
Ayşegül au pair olarak İngiltereye gitti, hasta baktı, bok temizledi, Mary’den azar işitti hem de İngilizceyi bu şekilde ilerletti. Gerçekler biberden bile acıydı, ama Ayşegül kurnaz gacıydı. Geldi yurduna baktı işine, girdi sağlam şirketin birine, artık burada Mary’nin işi ne? Yapayım şöyle bir kariyer kendime, hem çocuğuma bakarım hem kariyerime, memleketin çivisi çıkmış, içinden çıktığım mahalle hapı yutmuş bana ne.
Hırsız olması gerekirken polis olanlar, yolda çevirmişler Toygar’ı, kimliğinde garipmiş diye soyadı. Sen gavur musun diye yapıştırmışlar tokat gibi soruyu, çevirmişler muşmulaya Toygar’ın suratı. Şaşkın Toygar ne yapsın, sadece parmağıyla işaret etmiş kafa kağıdındaki ayla yıldızı. Böyle kurtarmış gözaltından, oysa kendini hep azınlık hissedecekmiş ileride bunca düşündüğü için ayrıntıları hayatın kıyısından.
İşim yürüsün, parama para katayım, benden sonra tufan derken Halil İbraam, tahtakaledeki dükkanı bir anda batmış gitmiş, oy verdiği liberal partinin izlediği ekonomi politikadan. Açmış köprü altına çorap tezgahını, sıfırdan mı başlasam bilmem ki nasıl yapsam? Oysa çorabı geçirecekmiş kafasına ne bilsin belediye – i zabıtan.
“Bu bemeve beni kesmez, bir ferrari almalı, belediye otobüsünün yanından geçerken sakince burun kıvırmalı, cama yapışan serflerle kölelere bu ayda zam yapmamalı.” diyormuş Berke Can, babasının holdingi sayesinde bindiği üç yüz beygirlik aracından. Oysa haberi bile yokmuş o holdingte çalışan sekreter Arzu’nun patronunun kaçırdığı verginin haracından. Nasıl yapmalı da kurtulmalı bu şirketin kıskacından. Zengin bir koca için internete mi başvurmalı, yoksa hayallerle yaşayarak ona buna yaranmaya mı çalışmalı. Erkek kardeşi bu yıl gidemese de siyasala, belki de kalfa olabilir köşe başındaki tamirhaneye. Oysa daha geçen hafta kapatmadılar mı komşu kızı Hatçeyi Bakırköy’deki tımarhaneye. Bu kadar hayalle bu hayat nereye?
Daha lisedeyken üye olmuştu Şeref derneğe, üniversitede hem çalışıp hem okurken dönse de iğne ipliğe yine de vazgeçmedi devam etti okuyup irdelemeye. İşçi babanın çocuğu hep işçi mi olacak, zenginin mahdumları hep asil mi kalacak, hasbelkader bir hayatsa yaşanılan, neden birileri sürekli krallığı savunacak, bir başkası kraldan çok kralcı olacak. Bu düzeni yıkmalı, üstüne mezar taşı dikmeli, toprağı ağadan alıp çalışana vermeli, çağ atlatma yalanını çığır açarak patlatmalı.
Hey gidi Şeref, bunca şerefsize tüm bunları nasıl anlatmalı.

---- Duraksama----

Açalım televizyonu kendimizden geçelim, kitap, dergi, düşünce hemen çöpe atalım. İlkokuldan çıkalım, okumaktan bıkalım, millet aya giderse, biz ardından bakalım. Toprakları satalım, Denizleri asalım. Birkaç para torbası dolduralım kaçalım. Ayemefle coşalım, yankilerle koşalım, onlar farklı kulvarda, biz tavşana yatalım. Teknoloji alalım, armut gibi kalalım, plazaları dikip, ormanları yakalım. Her semtine şehrimin bir avm açalım, hayat pahalı imiş, tüketelim coşalım. İdealizm, romantizm, rasyonalizm, pozitivizm hepsini çöpe atalım, dogmalarla, dualarla şükredelim yatalım. Rabbiyasir vela tasir, bu yeşil çay kesmedi, selülitime etmedi tesir. Silikon vadileri Hindistana kurulmuş, olsun üzülmeyelim, silikonlu memeleri, botoksları seyredelim. Nano teknolojiyle coşuyormuş tüm batı, hatta japonu çini almış götürmüş işi. Sen aldırma ey milletim doldurma sakın içi, dışına süsleri tak hamasete devam et.
Nasıl olsa böyle gelmiş diyerek geçir ömrün, zaten pestili çıkmış kullanmamaktan beynin.

----Iraksama----

Bizden adam olmazmış, böyle buyurmuş aydın. Ama çözüm bulmazmış kolejlisi zevatın. Hep aynı masallarla uyutmuşlar milleti, kendileri aristokrat, halk ise kalmış çıplak. Tarihi saptırmışlar, milleti bıktırmışlar, yıktığımız sistemleri baş tacı ettirmişler. Parisler, Cambridge’ler nasılsa aldık ilmi, sefalet içindeymiş oysa halkın geneli. Bir adam çıkıp gelip gösterirse hedefi, ona da küfrü basıp saptırırız gerçeği. Bir elde kutsal kitap diğerindeyse bayrak, seçim meydanlarında geneli nasıl kandırsak. Yüzyılların yalanı, ağa yapmış talanı, artık kim ipleyecek toprak reformlarını. Yılların çobanları sürüsünü kaptırmış, kapanlar şark kurnazı, kutsalı simge yapmış. Dayayalım sırtımızı vahşi batı kovboyuna, asılalım tespihe okuyup üfleyelim bizden olmayanın alayına. Komşusu aç yatarken tok yatanlar müslüman, bak yine bize düştü madımakta hep duman. Cep telefonundan bin esemes yolladık, ernesto che guevara’yı tişörtlere doladık. Ne tarihi anladık, ne de sosyolojiyi, ilk ses çıkaranları anarşiste bağladık. Nasıl adam olalım, bu zinciri kıralım, kafamız hep bulanmış, kimden medet umalım.

----Kanıksama----

Olmayacak işlerin en başında daha, daha deve ve pire hikayesindeyken yani her şey, ne Fatma Teyze uyandı işe, ne Aziz Dayı. Oysa düzenin azizleri ele geçirmişti şehri. Bu şehri kediler sardı, nankörlük sandıktaydı. Allah müstehakını versin bu oyları kim çaldı. Kahvehanede sandık memleketin feryadı, oysa şifreli kanal naklen vermişti maçı. Biz Kıraathaneyle, kahveciyi şaşırdık, eskiden kitaplar vardı, eskicilere sattık. Gençler hatırlamazlar bira içmek serbestti kıraathanede, üstelik bir de kütüphane vardı bir köşede. İlkokulun bir duvarı kitaplık koluna ait, hatta daha eskiden köye enstitü kurduk. Para torbası, oy torbası, halkı uyutmak lazım. Yasaklayın kıraatı o yalnız namazda kalsın. Bira Almanın suyu, türkün kahvesi yeter, zaten içkici adam en zındıktan da beter. Ömer Hayyam şarabı nimet diye içermiş, bunca harika dize böylece dile gelmiş. Neyzen basmış küfürü, ayyaş deyip geçmişler, oysa padişah Murat, Bekri’den fikir almış. Şanlı tarihimizde nedense hep hamaset, tarikat ve icazet. Gerçekleri anlatsan geçmiyor hiçbir akçen. Uyuyan adamı sen uyandırabilirsin, uyur gibi yapanı uyanmaz bomba atsan. Olanı biteni hep sineye çekerek, milenyumlar devirdik lafı geveleyerek. Kanıksadık kazığı, hep az tuttuk azığı, umut ettik inandık yine yuttuk tuzağı.

---Netice---

Bugün bayram. Erken kalkın çocuklar, ana ve babanıza biraz bakın çocuklar. Onlar gibi olmayın azcık ayın çocuklar. Eskiden hep dana idi bizim mangal sucuklar, birileri eti bozmuş içimizi gıcıklar. Göz verilmiş insana baksında görsün diye, pileysiteyşın üçle, bir de televizyonla etme yazık o göze. Ara sıra hayatın gerçek oyununa bak, birileri hep ebe, artık buna uyansak.

Bayram. Etraf kan revan. Sürüden bir koyun kaçmış kasaplar telaş yapmış. Koyun basmış topuğu, bakmış ki hayat varmış, ilk çıktığı tepeden kasaplara göz kırpmış.
Destanımız biterken bir kaç kaş gözü yardık, Homeros Ustamıza selam edip ayrıldık.


Yazının orjinal linki şurada:
http://beddua.sosyomat.com/blog/4027823
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
deadline
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 20, 2008
Mesajlar: 232

MesajTarih: Sal Ksm 08, 2011 11:02 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Devlet kim ki?

Oturtalım koltuğa...

Çekelim kulağını keratanın, düzeltsin kendini?

Olmaz mı?
_________________
En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Sal Ksm 08, 2011 11:37 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Devleti geçtim de aga şu hatun ne güzel yorumlamış be şu şarkıları, gel de şarap içme şimdi...
icon_wink.gif


Ben özellikle Güzel Günler şarkısına hasta oldum...
http://www.ttnetmuzik.com.tr/album/Ahmet_Kaya_Sarkilari/10668/albums/146490


Devlet kim ki?
Devlet bir simge, devletin gücünü elinde tutanlar kim ki? diye sormak lazım...
Bazen insan gerçekten merak ediyor o gücü eline geçiren ya da tutanları, kim ki bunlar diye... Şarkıdaki gibi bize güzel günleri neden çok görüyorlar... Şu topraklarda hep beraber huzur içinde, insan gibi yaşamamıza neden bu kadar karşılar...

Oysa yaptıkları en azından bir yüzde ellinin pek çok şeye olan inancını, güvencini kırıyor farkında değiller... Yazık... Kaybedilenlere de, kaybedilen zamanlara da...

Gemisini yürüten kaptana bağladılar hepimizi ya şu memlekette, ne diyeyim... Adam ne güzel yazmış yukarıda alıntıladığım Epope'de işte...
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
volkert
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 372

MesajTarih: Çrş Ksm 09, 2011 11:17 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Epope güzelmiş.İnternetle birlikte büyük kitlelerin öğrenme devri başladı sanki.Bu daha başlangıç olabilir.Nasıl ki takvim için İsa'dan önce ve sonra diye bir kavram kullanılıyorsa ileride de, internetten önce ve sonra diye ayrı bir tarih belirtme şekli kullanılabilir.1000 yıl sonra falan.Şansınıza küsün! icon_biggrin.gif

----

Müzik başlığı altına eklemiştim ama burası daha uygun olacak, oradan söküp buraya yapıştırıyorum.

Eskiden aerobik vardı, severek izliyorduk.Şimdi zumba fitness var, yine severek izliyoruz.

Parasını ben vermediğim sürece severek izlerim. Bir yandan çalışıp bir yandan da böyle şeylere para veren karşı cinse teşekkürlerimi borç bilirim. Bunun tersi durumda, yani evli olup çalışmayan karımın "para ver zumba fitness'e yazılacam" demesi benim tansiyonumu yükselten bir hadise olurdu. icon_biggrin.gif Öyle evde şiddet ve hiddet eksik olmaz tabi. Gerçi bizimkide ayrı çelişki. Hem fit hatunlar istiyoruz hemde o yolda para harcamak istemiyoruz. Ulan yine geldik kapitale dayandık! Ablacım çık koş dışarıda.Bak belediye spor yapmak için demirden alet edevat yapmış parklara.Git orada debelen.Niye illa para vermek gerekiyor ki? Hayretler hayreti! Sen rakiyi izlemedin mi? Adam onca imkansızlıklar içinde neler neler yapıyor. Hepimiz rakiyiz, hepimiz italyanız! (yersen) icon_smile.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Çrş Ksm 09, 2011 9:38 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

deadline demiş ki:
Devlet kim ki?

Oturtalım koltuğa...

Çekelim kulağını keratanın, düzeltsin kendini?

Olmaz mı?


Devletten kastın simgesel ve ne idüğü belirsiz birşey olmadığını elbette benden iyi biliyorsun Deadline. Kasıt sensin, benim. Biziz !

Bataklık.. Bu bir mantıksal bataklık abi..

Din temelli cemaatler, ve devletin görevlerini yapmayıp bu örgütlenmelere açık alan yaratmasından, ve 90 yıldır koruyup yaşatmasından bahsediyoruz değil mi ? Devlet kim? Kimin kabahati bu?

Öncelikle atatürkçüyüm diye ortalıkta dolanan poster atatürkçülerinin abi.
Lafa gelince Mustafa Kemal adını ağzından düşürmeyen, ama cumhuriyet devrimlerinin asıl ana temelini kendi hayatına (sadece ve sadece kendi hayatına !) geçirmemiş korkak ikiyüzlü sözde kemalistlerde bu kabahat.

Cumhuriyetin en temel devrimi dini açıkça ve cesaretle reddetmesi bunu açıkça ifade etmesidir ! Bu cesarettir cumhuriyeti saygıdeğer yapan ! Kanıt ise yaptığı tüm diğer devrimlerin temelindeki şeyin bu olmasıdır. Tüm cumhuriyet devrimlerinin kökeninde yatan şey değiştirmek istediği ilkelliktir.
http://www.agnostik.org/2230-10-ayette-kuran.html
Cumhuriyeti ilan eden kadro bunların tümünü reddetmiştir !!!

Mustafa Kemal bu konuda tarihsel bir risk almıştır, elbette bilemezdi takipçilerinin kendi sosyal yaşamlarında sokakta mahallede bu riski almaktan korkacak kadar korkak kıvırtkan insanlar olacaklarını. (Elbette istisnalar da çoktur, çoğunluktan bahsediyorum)

Birkaç video ekleyeyim olsun bitsin.

http://www.youtube.com/watch?v=x5XgqU50c_Y
Ben ateistim dinlere inanmıyorum ve zararlı olduğunu düşünüyorum ama rte'ye bu konuda kesinlikle katılıyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=zYwu_x7L_9k
Bu konuda Kadir Mısıroğlu'na da katılıyorum.
Aziz Nesin'e zaten katılıyorum, tümüyle hemfikirim.

Atatürk ve cumhuriyet devrimleriyle hiç bir zaman alıp veremediğim olmamıştır zaten bu konularda. Tam tersine, Kemalistlerden sosyal yaşamda, kendi yaşamlarında, evlerinde, sokakta, işte, arkadaş çevresinde, tüm sosyal yaşamda bekledik hep kemalistlerden bunları savunmalarını. Ama nerdeeee... Koca bir dansözler ordusu var karşımızda.. Daha önce demiştim ben di mi , ister topluca olsun ister tek başına olsun, yapabilecekleri tek şey istiklal marşı söylemek ve bayrak sallamaktır diye?.. Çok az istisnası vardır. Malesef icon_sad.gif
Zaten sosyalizmi ve diğer ideolojileri ve sosyal bilimleri okumaya başlamam da o ikiyüzlülüğü tam olarak açıklayamama izah edememe sıkıntısı yüzünden olmuştur bende. (Tahmin ediyorum ki, sözde kemalistlerde çok yaygın bulunan bu ikiyüzlülük birçok insanı da cemaatlere ve o yapılanmaya doğru çeken faktörlerden biri olmuştur türkiyede.)

Ha, ama kendim içinde değilim bunun. Olmadım, niyetim de yok. Çoktan bıraktım o kıvırtma işlerini çok şükür. Bilim ne diyorsa odur benim için. Gerisi de hikayedir.

Öteyandan, o ikiyüzlülükten öyle midem bulanmış ki bodoslamadan giden dincilere dahi (dünyanın neresinde olursa olsun) daha fazla saygı duyduğumu da rahatlıkla söyleyebilirim. Kimden? Bu bizdeki poster Atatürkçülerinden.. Ayrıca, bunların adam olduğuna inanıp bir sürü de sosyalist işkencelerde idamlarda canını verdi bu ülkede.. Sonra dalga geçip, ti'ye alıp alay eden yine bu korkaklar oldu.. icon_evil.gif

Sosyal yaşamında dinle ilişkilerini netleştirememiş korkak Kemalist modeli benim hayatta en hazetmediğim modeldir abi. Devletten kasıt bu çıkarcı, veya mantıksal bataklık içinden çıkamayan bu korkak kafa yapısıdır.

Kendi korkaklığına çıkarcılığına bakmadan cemaatlerden şikayet eden yurdum tipi fasulyeden kemalistlerdir bugün ortaya çıkan tablonun asıl sorumlusu. Kaç milyon ise o kadar, sayısını bilemem ama çok tanıyorum ben bunlardan abi.

(Bilmeyen insandan bahsetmiyorum, yaklaşımım ona dair değildir. Sorumluluk bilendedir ! Herşeyi bilip de korkarak kıvırtandır sorumluluğun ağırlıklı olarak sahibi ! Sorumluluk bu şekilde pay edilmez ise hiçbirşey adil olamaz zaten.)

Adamlar aslan gibi kurmuş vermiş cumhuriyeti. Temel felsefenin gerçek olduğu zannedilen dinler olmadığını da açık seçik söylemiş. Bütün devrimleri ona göre yapmış. Daha bu adam ne yapsın ki sana ? Sen ne biçim müslümansın dendiğinde yok değilim diyecek cesaretin yoksa.. Ya kimse kusura bakmasın ama kendi kendini kandırmayla yürüyecek iş değil bu. Atatürkçüyüm diye ortalığa pörtleyen erkekim kıyamet gibi, ama iş temel felsefeye gelince tısss.. E gülerler abi.. Dünyanın her yerinde gülerler bu kendi kendini kandırma olayına.. Lan şikayet ettiğin dinci bile hayat ve toplum karşısında senden daha cesur be.. icon_evil.gif

Ondan sonra da al eline atatürk posterini, koş meydana bayrak salla..
Üstüne bi de dincileri suçla, bütün faturayı onlara kes..
Üstüne tatlı niyetine atam atam sen kalk da ben yatam diye güzel bi edebiyat parçala..
Adamın asıl devrimini ifade etme..
Bi yandan da geç büstün karşısında esas duruş yap..

Hedi leeyn ..

Özetle .. Ciddiye almıyorum artık abi.

(Emrerd gibi çok az sayıda gerçek kemalist tanıyorum, dansöz olmayan, kıvırtkan olmayan. Gerçi onlarla da şahane anlaşamıyoruz ama olsun en azından kemalizme karşı dansözlük yok kıvırtma yok o kemalist modelde. Kendilerine karşı dürüstler.)

Öteki yaklaşımı ise artık ciddiye bile almıyorum abi ben.
Bu saatten sonra anca bayrak sallar, veya evinin balkonuna bayrak falan asar o diğer tip kemalist model. Onu da kimse sallamaz bu saatten sonra. Kendin çal kendin oyna.. O modeli başbakanın karşısına çıkartsan, başbakan da sorsa ya sen müslüman değil misin, ne biçim müslümansın sen dese.. Tıssss.. Biter onun Atatürkçülüğü falan. Biz çok gördük onlardan abi. (Hatta bak rte bile girdi aynı mantık bataklığının içine. Başladı laiklik ve müslümanlığın nasıl bir arada olabileceğini tarif etmeye.)

Esasen aynı yolun yolcusu bunlar abi. Bakma birbirlerine kıl olduklarına sen.
---

Yahudilik ve islam insan hayatının 24 saatini düzenleyen , temel iddiası ve kati şartı !! bu olan iki dindir. Atatürk kadrolarının kurduğu cumhuriyet ise konumuz, ortada bi bulmaca falan yok, herşey nettir, ne olduğu ne olmadığı bellidir. Dini açık net reddeden bir devrimdir bu kadar basit.

Yok efendim Atatürkçülük şudur da budur da diyecekler için :
http://video.google.com/videoplay?docid=3524364769838955805
( isteyen mustafa kemalin gün ışığına çıkan notlarını, elyazmalarını vs. bulup inceleyebilir, isteyen o kadroların yaptığı devrimlerin neleri değiştirdiğine de bakabilir..)

Müzikler eklemişsiniz, Türkiyede yaşanan bu son cemaatler ve rte döneminde o korkak kemalist modelin en çok dinlediği şarkı olmaya aday. Yakında grammy alırsa şaşmam :
http://www.youtube.com/watch?v=u7BBx4osZ-k
---

Sana da şunu sormak isterim abi,

Ben yukarıdaki yazıda cemaatlerin yaygınlaşmasından bahsederken Atatürkçü geçinen tayfayı tasvir ettim. Yeterince açık yazmıştım oysa. Sen niye soruyon ki yanıtını benden daha iyi bildiğin soruyu ? Niye kendin yanıtlamıyorsun ? icon_smile.gif

---

Not: Epope çok güzelmiş Cloud. Öyle güzel anlatmış ki üç kere üst üste okudum, sağol abi.

Not: Senin videolar da olmasa inan ki insan kahırdan kederden ölebilir bu başlığı okurken Volkert icon_biggrin.gif

Sevgiler...Cem.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Cloud
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Sep 16, 2006
Mesajlar: 558
Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi

MesajTarih: Çrş Ksm 09, 2011 11:37 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Afiyet olsun ben de birden fazla kez okudum o Epopeyi...

Bu arada Atatürk'ün gizli tutulan notlarını yalnızca Cumhurbaşkanı filan görebiliyor yanılmıyorsam ve bunların içinde din hakkında net görüşlerinin olduğu filan söyleniyor. Ki bence adamın görüşü aslında zaten yaptığı ve yapmak istedikleriyle gayet net. Bi ara Kenan Evren tv'de "Ben o notları okudum, ama açıklanması halkın yanlış anlamasına sebep olur, halk o olgunlukta değil henüz" nevinden laflar etmişti. Bunu duyunca ben dedim ki bu sayın Netekim boşuna dini bu kadar kullanmadı iktidarı boyunca.

İlyada, senin bahsini ettiklerine babam Şapka Atatürkçüleri derdi.

İnsanların büyük kısmının bu ülkede net olarak ben dinsizim dine inanmıyorum demelerini beklemek hayalcilik olur bence, çünkü çoğu bu konuda kafasında olayı çözebilmiş değil, açıp okumadığı araştırmadığı için de karşısına din bilgisi ile gelene verecek cevabı da yok apışıp kaldığı için de susup kabullenmek zorunda kalıyor. Ama sadece yaşayış tarzlarıyla bile bunu ortaya koymaları yeter. Ki benim çevremde çok açıkça ben inanmıyorum diyen de çok ve gariptir ki akp iktidarı sonrası sayıları artar görüyorum en azından kendi çevremde. Ve genellikle de Kuranı ve kimisi diğer kitapları da açmış okumuş, öyle havadan bu kararı vermemişler yani...

Ben pek çok kez yazdım, senede bir kere arabaya, motora bayrak takıp kortej yapmayı, bağdat caddesinde yürümeyi Atatürkçülük, cumhuriyetçilik sanmakla olmuyor bu işler diye. Yarın 10 Kasım, yine izleyeceğiz riyakarlıkları...

Çok basit bir şey var mesela, (İlyada bu konuda konuşmuştuk) bu ülke laik değil mi, anayasasında yazmıyor mu bu? ve islam dışında da din mensupları var az da olsa, ki bence açıklayamayan ama dinle ilişiğini en azından günlük yaşamında kesmiş insan da çok, geleneksel olarak bayram filan kutlayıp devam ediyor yaşamaya. Ok, peki bu laik ülkede niye nüfus cüzdanlarında din hanesi var? Daha da acayibi şu an istersen bir dilekçe ile gidip o din hanesini boş bıraktırabiliyorsun. Ama asıl mesele bu değil ki, çünkü orayı sildirirsen bu ülkede direkt dışlanırsın, yaftalanırsın belli ortamlarda bu anlaşıldığında. Asıl iş o din hanesinin laik ve demokratik olduğunu savunan(dahası anayasasında açıkça öyle yazan) bir ülkede hiç olmamasıdır. (haa laik değilsen ve islam ülkesiysen herkes müslümansa da zaten o haneye yine gerek yok nasılsa herkes müslüman kime neyi ispatlayacan). Aynı şey Netekim paşa'nın getirdiği ortaöğrenimde zorunlu din dersleri için de geçerli. Hatta ben üniversitede yine Netekim paşanın getirdiği İnkılap tarihi derslerini bile aynı kulvarda sayarım. (Adına sırf sosyalizmi çağrıştırıyor diye Devrim Tarihi diyemediğin dersi hangi hakla zorla okutursun Üniversite talebesine.)


Bence sen çok fazla şey istiyorsun İlyada... Senin dediğin netlikte adam her iki kesimde de çok az. Atatürk'ün meşhur bir Bursa Nutku vardır mutlaka okumuşsunuzdur, ben bunu bir sitede paylaştığımda, bazı gençler abi ilk kez okuduk sağol filan demişlerdi ve bunlar vatan bayrak Atatürk deyince mangalda kül bırakmayan kortejci tiplerdi. (Oysa google da anında çıkıyor okumak isteyene, yeter ki merakın olsun, ama bunu bile yapmıyorsan ben senin samimiyetine inanmam kardeşim, gösteriştir yaptığın o bayrakla olsa olsa ya da maça giden fanatik taraftarın davranışını sergilemekten başka bi şey değildir.)
İşte bu yüzden ben çook uzun zaman sonra burada bu konulara girer olduğum için kimi zaman kendime kızıyorum, "gerek yok boş ver, sen kendinden mesulsun hayatını yaşa, atıp tutanların çoğu kendi savunduğu şeyi bile net bilmiyor ki zaten", deyip bırakmışım çünkü zamanında. Umarım bu da son yazım olur bu konularda.

Halide Edip'in Ateşten Gömlek romanından çekilen TRT'de yayınlanan Ateşten Günler diye bi film vardı. Orada şöyle bi sahne vardı:
Bir köyde Anzavur kuvvetleri köyü basar ve köylüden Kuvvacı bir kaç subayı asmak için teslim etmelerini isterler. Köylüler ..ç korkusundan hemen teslim eder Kuvvacıları. Boyunlarına ip geçirilen ve asılmak üzere olan Kuvvacıların başındaki yüzbaşı sağlam bir nutuk çeker köylüye ve "Bizi asacaksınız ama birazdan buraya Kuvayı Milliye güçleri gelecek ve hem bu haydutlardan hem köylüden hesap soracak bunun yüzünden" der. Köylü gaza gelir ve eline ne geçirdiyse Anzavur'un adamları üstüne yürür astırmaz Kuvvacıları. Anzavurcular köyü terkederken başlarındaki adam şöyle söyler, "Allah sizi kahretsin, çengileri geçtiniz be, bi oraya bi buraya dönüyorsunuz"

İşte durumu bu sahne ve söz çok güzel anlatıyor bence... Bir arkadaşım, "Abi bu ülkeye komünizm gelse, milletin alayı komünist olur çıkarı için" der sık sık. Bu da yukarıdaki hikayeyi andırır bir söz aslında. Bana göre Mustafa Kemal bunu daha Kurtuluş Savaşı sırasında fark etmişti, (ki dönemi ciddi okuyup araştırdıkça böyle olduğunu anlıyorsunuz) ve bu yüzden aklı ve bilimi yol olarak göstermişti, bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler cumhuriyeti olamaz, en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir demişti. Şimdilerde özellikle liberallerce dalgaya alınan şapka devriminin (dönemi ve adamın ne yapmak istediğini anlayamamışsanız sadece dalga geçebilirsiniz zaten) bile aslında dini kıyafetten sıyrılmaya, imamla sıradan vatandaşı ayırmaya yönelik bir hamle olduğunu anlamaz ve anlatamazsanız, bayrak asın durun, havaya asarsınız...

Daha önce yazdım bir kez daha yineleyeceğim; bana herkes halinden memnun gibi geliyor genel olarak bu ülkede...Yakınanların bile çoğu sadece yakınmayı kendine görev saydığı için yakınıyor sanki, oysa aynı düzenin nimetlerinden aynen o da faydalanmanın peşinde...
Ben kendimi nimetten saymıyorum ama şu ortamda bu kafayla azınlık hissettiğim kesin... Çoğun, "ulan ben salak mıyım, herkes gibi sesizce devam edeyim işte diyorum, bana ne" Ama dayanamayıp yazıyoruz yine de huyumuz kurusun. Zaten bakıyorum genelde aynı insanlar yazanlar burada bile. Rahatsız mıyız, hasta mıyız, zavallı mıyız neyiz, bize ne oluyor kardeşim, herkes memnun yav... icon_wink.gif

Daha bunları yazarken tv'de büyük ve baş riyakar gazetelerden birinin reklamı var "Tek Adam" ve "İkinci Adam" kitaplarını 39 kupona veriyormuş. Bu ne demek, tıpkı ramazana girerken kuponla Kuran Tefsiri ve evliyalar ansiklopedisi vermek, 29 Ekim ve 10 Kasımda Nutuk vermek gibi bi şey... yani mevcut her durumu ranta çevirmek demek. Çok merak ederim o nutukları, kuran tefsirlerini kuponla alıp da açıp okuyan var mı diye? Annem 65 yaşında bildim bileli namaz kılar oruç tutar Kuranın Türkçesini ilk kez geçtiğimiz ramazan okudu ve bize anlatılanların çoğu yazmıyor oğlum, baban haklıymış dedi. icon_smile.gif Güldürdü beni... Ben ilk okuduğumda neler hissettiğimi, aldığım notları hiiiç yazmasam daha iyi...

Zor dostum zor...

Haa devlet simgedir'i ben söyledim, buradaki kastım devleti oluşturan iktidarlardır, insanlardır demekti, yoksa devlet diye somut bir şey yok onu biz oluşturuyoruz adına da devlet diyoruz tutup kulağını çekeceklerimiz iktidarlardır, devlet kademelerinde görev alan memurdur, bürokrattır v.s. Fakat vatandaş olabilme, birey olabilme, kulluktan çıkabilme, hak arama bilinciyle doğru orantılıdır bu ve hatta devletin gerçekten demokratik oluşuyla da tabii, sen benden iyi biliyorsun zaten sözüm bu sebeple ortaya... Ama bazılarımız zamanla fena halde kendini o devlette dışlanmış hissediyor, Ermeni kökenli ay yıldızlı T.C. kimliği taşıyan en iyi arkadaşım gibi mesela... Asloan insandır, hasbelkader ait olduğumuz kimlikler değil bence... Yine de RTE'nin Mısıra filan laiklik telkin eder hale gelmesi bi gelişmedir denilebilir belki de kim bilir, nereden nereye...

Çok fırın ekmek lazım bize daha, bunları net konuşabilmek ve hayata geçirebilmek için toplum olarak...

Uzatmak istemiyorum, kendin çal kendin oyna yapmak istemiyorum...

Ben burayı okuyup yazmayan, yazamayanlar için sadece diyorum ki, lütfen şu yukarıdaki epopeyi okumadıysanız okuyun, ben şimdi bi daha okuyacam valla. İnandığınız şeyler hakkındaki en temel kaynak kitapları da mutlaka kendi dilinizde okuyun en kısa zamanda, kendinize en azından bu iyiliği yapın yahu... İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız diye bi laf var. Aslında bu anlamda dinci dediğimiz fanatiklerin çoğu daha netler gerçektende.

Kaçasım var yine... Boşa mı yazıyorum ne??? Zira at gözlüklü insan yine bildiği gibi yaşayacak, biz ne desek ne söylesek de...

Daha halkının temel ihtiyaçlarını halledememiş bir devletten bahsediyoruz. Yarın 10 Kasım, bence Mustafa Kemal'i bunca senede hala anlayamamış ya da ...ından anlamış olanların kafalarını ellerinin arasına alıp ciddi düşünmesi lazım böyle günlerde, bayrak asmakla kendini tatmin et dur, ben reelde olana bitene bakarım. Adamın kurduğu pek çok temel kurum ya yıkılmış ya da değiştirilmiş, tüm bunlar yapılırken neredeymiş 10 Kasım'da ağlayanlar ya da forumlarda duyarlı motorcu arayanlar filan. Eminim çoğunun yakın geçmişte Atatürkçülük adına onun kurduklarını bitirenlerden haberleri bile yoktur, hatta neden bahsettiğimi bile anlayamayacaklar da vardır aralarında. Biz Atatürkü de sadece övünmek için kullanıyoruz gibime geliyor yoksa kimsenin yapmak istedikleriyle filan işi yok. (Gerçekten bunu algılamış, en azından bireysel olarak öyle yaşayan insanları tenzih ederim, ki çok azlar onlar da)

Herkese selam ve sevgiler...
(Umarım kendime verdiğim sözü tutup bi daha bu konulara girmem... karamsarlıktan değil, fazlasıyla gerçekçi olduğumdan...)
_________________
Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Prş Ksm 10, 2011 12:39 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Cloud demiş ki:

Daha önce yazdım bir kez daha yineleyeceğim; bana herkes halinden memnun gibi geliyor genel olarak bu ülkede...

Teknik olarak mümkün değil abi o. Türkiye gibi gelir adaletsizliğinde tüm dünyada başa güreşen ülkelerde asla mümkün değil öyle birşey. O yaygın mutluluk zengin bir ülke olsak da olmayacak ne yazık ki, çünkü teknik olarak mümkün değil abi. (Hatta, gelir dağılımında en iyi yerde olanın bile öyle halinden çok memnun olma şansı pek yok abi. Çünkü Türkiye'den bahsediyoruz; ilkel ve zengin olma yolunda ilerleyen bir ülke..)

http://www.ted.com/talks/lang/tur/richard_wilkinson.html

Anlattıkları yüz yıldan uzun süredir kesin net bilinen şeyler. Şu an olan sadece şu; BM baskılar sonucu tüm verilerini kullanıma açmak zorunda kaldı ve envai çeşit konuda veri yağmaya başladı bağımsız araştırmacıların önüne. Sosyal bilimlerin yüz yıldır zaten a'dan z'ye ortaya koyduğu şeylerdi, okuyan ilgilelen gayet net biçimde biliyordu bunları. Bu defa matematiksel verilerle kanıtlanıyor. Daha önce belli sayıda kişinin görmesine izin verilen verilere ilk defa bizler de ulaşabiliyoruz. Fotografın bütünü pek çok şeyi kanıtlamaya yetiyor aslında. Cahil kitleler arasında bilimden bile sayılmayan sosyoloji ile pozitif bilimlerin artık matematiksel olarak da açık seçik örtüştüğü, üst üste çakıştığı bir noktaya doğru gidiyoruz abi.

Türkiye'nin verilerini neyi göstermek için kullanıyor adamlar biliyor musun abi ? (Elimden geldiğince bulabildiğimi takip ederim yıllardır. Eskiden yayın olarak satın alıp okurdum, şimdi netten takip edilebiliyor. Çok çok fazla sayıda örnek vardır zihnimde kalan.)

1- Şaşırtmacalar için.. "Bakın işte dünyayı hiç tanımıyorsunuz.. Örneğin Türkiye'yi gelişmiş ülke statüsünde görüyorsunuz, oysa son derece ilkeldir, bu yanılsamaya düşmemek için şunlara şunlara da bakmak ve fotografın bütününü görmek gerekir.." diyebilmek için seçilen örneklerden biri Türkiye.. (Hatta en iyisidir muhtemelen)

2- Ekonomik kalkınmanın insan refahına nasıl yansımayabileceğini göstermek için.
Artan milli gelire rağmen olduğu yerde sayma kavramını örneklendirmek, bunu öğrencilere göstermek için falan da kullanıyor adamlar Türkiye verilerini. Sosyal bilimleri ideolojik bir düşman olarak algıladımız sürece bu iş böyle devam edecek abi. Malesef.. icon_sad.gif

Sevgiler...Cem.
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
volkert
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 372

MesajTarih: Prş Ksm 10, 2011 4:55 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ilyada demiş ki:
http://www.ted.com/talks/lang/tur/richard_wilkinson.html



Harikaymış. Bu kadar veriyi bir arada başka yerde bulmak yada aramak çok zaman ister.

Gelir adaletsizliği ne kadar fazlaysa akıl hastalığı o kadar fazla, hapisteki insan sayısı o kadar fazla, çocuk tacizi o kadar fazla, toplumdaki şiddet o kadar fazla, saygısızlığa olan tahammülsüzlük o kadar fazla, madde bağımlılığı o kadar fazla, sağlıksız hayat o kadar fazla, kalp krizi riski o kadar fazla...

Burada özellikle dikkat edilmesi gereken şey, sadece gelir adaletsizliği değil, genel olarak her konudaki eşitsizlik bu sorunları hızla arttırıyor. Para tek başına bu sorunları çözmüyor. Bakış açısını, düşünme biçimini düzeltmek gerekiyor.

Mesela bisikletle gidebileceği yere saygı görmek adına otomobili ile giden kişinin bu saygısız ortamın büyümesine, eşitsizliğe katkısı oluyor.Sonrada kendi katkısı olduğu şeyden şikayet ediyor.

Bu bilince ulaşmak için çok önceden okullarda mecburi eğitimde anlatılması lazım. Trafiğin de çok önemli bir ders olarak tüm eğitim hayatı boyunca bıkana kusana kadar aynı şeyleri yıllarca anlatarak müfredatta yer etmesi lazım diye düşünüyorum.

Mümkünse bulup ekleyelim. İskandinav ülkelerindeki eğitim müfredatını, çocuklara neler öğretildiğini özellikle bilelim derim.

Gerçi evrimi dahi reddeden adamlarla bu iş nasıl olacak bilmiyoruz tabi.Zaten bizim umutsuzluğumuz da bundan.Sosyal ve kültürel açıdan geriye giden nadir toplumlardan biriyiz.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
deadline
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 20, 2008
Mesajlar: 232

MesajTarih: Prş Ksm 10, 2011 7:54 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bkz. Beyaz Zambaklar Ülkesinde.

Atatürk bu kitabı Askeri Okul Müfredatının bir parçası olmasını istemiş.

Benim fikrim bu kitaptan edindiği fikirle Köy Enstütülerinin açılmasını istemiş ve sağlamıştır.

Bence 4 acil işimiz var.

1. Siyasi Partiler Kanunu
2. Seçim Yasası
3. Toprak Reformu
4. Doğrudan vergileri artıran, dolaylı vergileri azaltan ve her vatandaşı vergi mükellefi haline getiren vergi reformu.

Bunlar üzerinde bir an önce devrim gerçekleştirilmezse devinimle düzeleceğini bizim çocuklarımız da göremeyecek diye düşünüyorum.
_________________
En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
ilyada
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 1614
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Prş Ksm 10, 2011 11:33 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok haklısın, ayrıca bu ve benzeri şeyler uğruna sokağa çıkıp risk almaya da değecek en temelde yatan konular. Günün birinde, (ama badirelerden sonra ama önce) bir biçimde aklımız başımıza gelince olacağına, bir biçimde başka alternatif olmayacağına da adım gibi eminim. Ama zor olacak abi icon_sad.gif Çok zorlaştıracaklar bunları.. Misal vergi reformu.. Tüm üçkağıdın ve yalanların ana iskeleti olduğu için inanılmaz bir karşı tepki gösterilecek öyle bir talebe. Tek başına on kaplan gücünde bir reform olacağı için.. Halihazırdaki yapıya itiraz ve isyan edeni, hele bunda ısrar edeni pis dövüyolar abi. Onun için epey kalabalık olmak lazım yoksa çok sopa yeriz. (Yedim ordan biliyorum icon_smile.gif )

Öteyandan, homojen biçimde nufusun %5'i aktif olsun olur o iş. Bak Yunanistan'da yaptı bunu adamlar, ama bi küçük sorun var; iş işten geçtikten, olay ellerinde patladıktan sonra yaptılar.
Bizdeki gelir adaletsizliğinin boyutu sahiden sonumuzu getirecek güçte. Öyle sadakayla kömürle yardımla falan kapatılacak cinsten değil. Hergün yeni "suçlular" üretiyor.

İktidarlar kendilerinden öncekilerle bire bir aynı yolu izliyorlar.. Bir "işletim sistemi" olarak hür liberal ekonomi hep aynı halt sonuçta.

Tüm mürettebatı bayanlardan oluşan yat ister misin hocam ?
(Eskiden tek fark, mürettebatın cinsiyeti farketmiyordu, o yatlar yokken başka şeyler vardı vs. olay özünde aynı idi abi..)

http://haber.sol.org.tr/kadinin-gunlugu/islami-model-yoksul-kadinlar-eve-zengin-kadinlar-luks-tatile-haberi-46265

Tabi moda başka bişey.. Ben kadın modasından anlamam icon_smile.gif
_________________
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
deadline
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 20, 2008
Mesajlar: 232

MesajTarih: Cum Ksm 11, 2011 3:33 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Freud'a atfedilen bir söz vardır:

"Bunca yıllık araştırmalarıma rağmen yanıtını bulamadığım bir soru vardır:

Bir kadın ne ister"

icon_smile.gif

Yalnız hani yukarıda dövdük ettik ya milleti...

Hırsızın hiç mi suçu yok?

Yoksa ikircikler yaratmak, bizi bize güvensiz hale getirmek işlerine mi geliyor? Biz zayıflarken onlar daha da mı güçleniyor?

icon_question.gif
_________________
En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
volkert
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jan 07, 2004
Mesajlar: 372

MesajTarih: Cum Ksm 11, 2011 4:28 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Âlâ dergisinden haberim yoktu, gerçekten şaşırdım.Hatta gidip almayı düşünüyorum.Linkteki sitenin görüşü belli olduğu için alıp kendim değerlendirmek istiyorum.

Eğer bu gerçekten anlatıldığı gibi bir dergi ise bunu bolca alıp köylerde, kentin varoşlarında dağıtmak lazım. Her yerde mağduru oynayan adamların, çeşmenin başına geçince aynı boku yediklerinin sertifikası gibi bir şey bu dergi.

Son paragraftaki tahlil de cuk oturmuş:

"Oysa Âlâ dergisi AKP iktidarıyla zenginleşerek Türkiye burjuvazisi içerisindeki yerini önemli ölçüde genişleten, dinci-liberal ittifakın bir sonucu olarak “Batılılaşan” ve “kentlileşen” İslamcı kesime hitap ediyor. Söz konusu İslamcı kesimin yaşam tarzını ve kapitalizmle ilişkilerini göz önüne sererek, iddia ettikleri gibi “halk çocuğu”, “elitizm düşmanı”, “din kardeşi” falan olmadıklarını bir kez daha kanıtlıyor. Bunun da ötesinde benzeri zor bulunur bir görgüsüzlük ve zevksizlik örneği sergiliyor."
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3 ... 36, 37, 38 ... 59, 60, 61  Sonraki
37. sayfa (Toplam 61 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt