Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Ksm 02, 2011 11:55 am Mesaj konusu:
Tam gün yasasıyla ilgili konuşurken şöyle birşey demiştim, bugün gördüğüm bir haber üzerine tekrar aklıma geldi
ilyada demiş ki:
Bir yandan yeşil sermaye sağlık işine el atarken, bir yandan da benim dahi savunacağım bir tam gün yasası sahneye geliyor.. Dedim ya, sermaye çıkarlarını gözeten, sermaye çıkarlarına göre tek yönlü işleyen en temel aldatmacalar hiç bu kadar başarılı kullanılmamıştı. Herkes kıçı kollasa çok iyi eder bence. Sonuçta hepimiz motor forumundaki orta ve orta üstü sınıf olsak da sonuçta bize de dokunacak bu işlerin ucu.
Sevgiler...Cem.
Bugünki haber şu :
Alıntı:
“GEREKİRSE SORMADAN KAMULAŞTIRACAĞIZ”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımla bir çalışma içine gireceğiz ve şehirlerimizde yetkiyi gerekirse bakanlık bünyesine alacağız ve gecekondu kaçak yapılaşma gibi binaları gerekirse sormadan kamulaştıracağız. Bedeli ne olursa olsun. Oy verir oy vermez kaygısı içinde olmayacağız. Bu tabloları devamlı yaşamaktansa iktidarı kaybetmek daha iyidir. Bunlara artık evet diyemeyiz. Artık bunlardan bıktık hem bunlar söyleniyor hem de şikayet ediliyor. Bazı kendini bilmezler çıkmış “Vali istifa”. Vali mi veriyor bunları ruhsatını. Kim bilir hangi belediye hangi yapı ruhsat şirketi. Başta büyük şehirlerimiz olmak üzere bütün gecekondular kaçak yapılar. Bu çağrımıza kulak versinler. Ramazan'da Ankara’da bazı gecekondu mahallerini dolaştım evlerini müteahhide vermeye hazırlanıyorlardı. Kusura bakmayın. Biz artık müteahhit filan bekleyemeyiz. Süratle bunu yasal düzenlemesi yapacağız.
Abi senin yukarıda eklediğin sunumda adam ne diyor? Gelişmenin amacı insan haklarıdır diyor.Para değildir diyor.
O hakları da yapıştıralım tam olsun.
Madde 1
Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
Madde 2
1. Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.
2. Ayrıca, bağımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenliği başka yollardan sınırlanmış bir ülke olsun ya da olmasın, bir kişinin uyruğu olduğu ülke ya da memleketin siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım yapılamaz.
Madde 3
Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır.
Madde 4
Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır.
Madde 5
Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulanamaz.
Madde 6
Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir kişi olarak tanınma hakkı vardır.
Madde 7
Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunmaya hakkı vardır. Herkes, bu Bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılığa ve ayrımcı kışkırtmalara karşı eşit korunma hakkına sahiptir.
Madde 8
Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını ihlal eden eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır.
Madde 9
Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
Madde 10
Herkesin, hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde ve kendisine herhangi bir suç isnadında bağımsız ve yansız bir mahkeme tarafından tam bir eşitlikle, hakça ve kamuya açık olarak yargılanmaya hakkı vardır.
Madde11
1. Kendisine cezai bir suç yüklenen herkesin, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı, kamuya açık bir yargılanma sonucunda suçluluğu yasaya göre kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılma hakkı vardır.
2. Hiç kimse, işlendiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan herhangi bir fiil yapmak ya da yapmamaktan dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye, suçun işlendiği sırada yasalarda öngörülen cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Madde 12
Hiç kimsenin özel yaşamına, ailesine, evine ya da yazışmasına keyfi olarak karışılamaz, onuruna ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu gibi müdahale ya da saldırılara karşı yasa tarafından korunma hakkı vardır.
Madde 13
1. Herkesin, her Devletin sınırları içinde seyahat ve oturma özgürlüğüne hakkı vardır.
2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeden ayrılma ve o ülkeye dönme hakkına sahiptir.
Madde 14
1. Herkesin, sürekli baskı altında tutulduğunda, başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır.
2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan kaynaklanan ya da Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden kaynaklanan kovuşturma durumunda, bu hak ileri sürülemez.
Madde 15
1. Herkesin bir ülkenin yurttaşı olmaya hakkı vardır.
2. Hiç kimse keyfi olarak uyrukluğundan yoksun bırakılamaz, kimsenin uyrukluğunu değiştirme hakkı yadsınamaz.
Madde 16
1. Yetişkin erkeklerle kadınların, ırk, uyrukluk ya da din bakımından herhangi bir sınırlama yapılmaksızın, evlenmeye ve bir aile kurmaya hakkı vardır. Evlenmede, evlilikte ve evliliğin bozulmasında hakları eşittir.
2. Evlilik, ancak evlenmeye niyetlenen eşlerin özgür ve tam oluruyla yapılır.
3. Aile, toplumun doğal ve temel birimidir; toplum ve Devlet tarafından korunur.
Madde 17
1. Herkesin, tek başına ya da başkalarıyla ortaklık içinde, mülkiyet hakkı vardır.
2. Kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz.
Madde 18
Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, din veya inancını değiştirme özgürlüğünü ve din veya inancını, tek başına veya topluca ve kamuya açık veya özel olarak öğretme, uygulama, ibadet ve uyma yoluyla açıklama serbestliğini de kapsar.
Madde 19
Herkesin kanaat ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat taşıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlere ulaşmaya çalışma, onları edinme ve yayma serbestliğini de kapsar.
Madde 20
1. Herkes, barış içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.
2. Hiç kimse, bir örgüte üye olmaya zorlanamaz.
Madde 21
1. Herkes, doğrudan ya da serbestçe seçilmiş temsilcileri aracılığıyla ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.
2. Herkesin, ülkesinde kamu hizmetlerinden eşit yararlanma hakkı vardır.
3. Halk iradesi, hükümet otoritesinin temelini oluşturmalıdır; bu irade, genel ve eşit oy hakkı ile gizli ve serbest oylama yoluyla, belirli aralıklarla yapılan dürüst seçimlerle belirtilir.
Madde 22
Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, toplumsal güvenliğe hakkı vardır; ulusal çabalarla, uluslararası işbirliği yoluyla ve her Devletin örgütlenme ve kaynaklarına göre herkes insan onuru ve kişiliğin özgür gelişmesi bakımından vazgeçilmez olan ekonomik, toplumsal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.
Madde 23
1. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
3. Çalışan herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak düzeyde, adil ve elverişli ücretlendirilmeye hakkı vardır; bu, gerekirse, başka toplumsal korunma yollarıyla desteklenmelidir.
4. Herkesin, çıkarını korumak için sendika kurma ya da sendikaya üye olma hakkı vardır.
Madde 24
Herkesin, dinlenme ve boş zamana hakkı vardır; bu, iş saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli tatil yapma hakkını da kapsar.
Madde 25
1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.
2. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.
Madde 26
1. Herkes, eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel öğrenim aşamalarında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yüksek öğrenim, yeteneğe göre herkese eşit olarak sağlanır.
2. Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir.
3. Ana-babalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibidir.
Madde 27
1. Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.
2. Herkesin kendi yaratısı olan bilim, yazın ve sanat ürünlerinden doğan manevi ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.
Madde 28
Herkesin bu Bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşebileceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.
Madde 29
1. Herkesin, kişiliğinin özgürce ve tam gelişmesine olanak sağlayan tek ortam olan topluluğuna karşı ödevleri vardır.
2. Herkes, hak ve özgürlüklerini kullanırken, ancak başkalarının hak ve özgürlüklerinin gereğince tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ile demokratik bir toplumdaki ahlak, kamu düzeni ve genel refahın adil gereklerinin karşılanması amacıyla, yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olabilir.
3. Bu hak ve özgürlükler, hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde 30
Bu Bildirgenin hiçbir hükmü, herhangi bir Devlet, grup ya da kişiye, burada belirtilen hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan herhangi bir etkinlikte ve eylemde bulunma hakkı verecek şekilde yorumlanamaz.
"Sorun olsaydı mizah dergileri çok satardı.." Şu mantığı kurabilen adama medyada yerleri bile süpürttürmezler normal şartlarda. Bu da yandaş medya kökenli.. ve bu tipler artık her yerde !
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Prş Ksm 03, 2011 8:51 pm Mesaj konusu:
Yazmayayım diyorum ama hakikaten yazılmayacak gibi değil. Mizah satmıyorsa o ülkede sansür yoktur! Al sana düz mantık ve hatta mantık bile değil, direkt cahilce önyargı. Bu adamları geçtim bir yana, bunlara köşe yazdıranların da ne kadar cahil olduğunu anlayın işte. Ortaokul, lise öğrencileri bile artık bu kadar basit mantık yürütmüyor diyecem ama galiba artık yürütüyorlar, belki bizim ya da abilerimizin dönemindekiler yürütmüyordu.
Mizah dergileri niye satmıyor. Kardeşim gazeteler, kitaplar ya da basılı herhangi bir şey ne kadar satıyor şu ülkede hiç bakmıyor musun sen gazeteci olarak. Özellikle internetin ortaya çıkmasıyla ve de yarı cahil kitlelerin gün geçtikçe daha çok artmasıyla alakalı olmasın sakın bu durum.
Eskiden köşe yazarlarını kendimizi yetiştirmek geliştirmek için okurduk okul yıllarımızda, bu gibi adamları ise ancak kafa bulmak için okur insan. Memlekette son yıllarda pek çok konuda olduğu gibi gazetecilikte de her şeyin ayağa düştüğünün resmi gibi böyle yazılar... Yazık... Hiç bir şey değişmez daha da betere gidiyor deyince de fazla kötümser oluyoruz, gerçekler gözümüzü çıkaracak oysa, görene...
Alttaki yorumlardan birinde ne güzel yazmış, biraz kitap okumanızı tavsiye ederim diye hazret'e.... _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Adam haklı, mizah satmıyor bu ülkede. Misal ben şahsen arkadaşı daha yeni okudum. Güldüm ama satın almadım. Neymiş demek ki mizah satmıyormuş. Adam haklı beyler. _________________ NC700X
Oooohhh suyundan da koy.
Koskoca BM binası.. Yıl boyu yüzlerce diplomat devlet başkanı girer çıkar, yıllarca tek vukuat olmaz.. Ama rte kapıdan girdi mi şov başlar abi.. Yok ben korkuyorum bizimkiler yarın öbür gün amerikanın, çin'in, fransa'nın, rusya'nın başbakanlarına falan posta koyarsa, kızıp kafayı gömerse o zaman ne olacak..
Demagoji ve kabadayılık şovlarının izahını ise Alman basını yapmış :
http://haber.sol.org.tr/dunyadan/almanya-erdoganin-mesut-ozil-esprisiyle-pek-ilgilenmemis-haberi-47987
(Bu yorumlar "Alman basınından Erdoğan'a eleştiri" başlığıyla, birkaç satır, ve iyice elenmiş ayıklanmış en şeker en sevimli haliyle filtrelenmiş şekilde yer alabildi bizim basının genelinde. Esasen bu yorumları alman yazarların değil, bizim basının yapması, hatta manşetten yapması gerekirdi ki, bir işe yarasın, allahın günü böyle rezil olmayalım cümle aleme.. Fakat ne yazık ki bizim basın artık pek ilgilenmiyor o işlerle)
Cloud demiş ki:
Yazmayayım diyorum ama hakikaten yazılmayacak gibi değil.
Ben de eklemeyeyim diyorum ama hakikaten eklenmeyecek gibi değil be abi.. O derece saçmasapan ki vallahi dayanamıyorum
kdalak demiş ki:
Adam haklı, mizah satmıyor bu ülkede. Misal ben şahsen arkadaşı daha yeni okudum. Güldüm ama satın almadım. Neymiş demek ki mizah satmıyormuş. Adam haklı beyler.
Adam da haklı, sen de haklısın, ben de haklıyım.. Bir ülkede rte yönetimi, rte medyası, rte hukuk anlayışı, ve tarihi boyunca mizahtan hiç hazetmemiş bir din cemaati yapısı da o ülkenin sermayesinde ve tüm kurumlarında aktif olarak yer almayı başarmışsa.. hele hele rte şovlarıyla havaya giren bir yüzde elli de varsa karikatüre dergiye mizaha ne ihtiyaç kalır ki abi.. _________________
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Cum Ksm 04, 2011 11:25 am Mesaj konusu:
Ve hakikaten öyle de bir acayiplik var ki: Adam iki dil biliyor, pek çoğumuzun hayal edemeyeceği ortamlarda yaşıyor filan ama işte yazdığı yazılara ya da ettiği laflara bakıyorsun, ilkokul mezunu adamla aynı kafa. hatta çoğu zaman ilkokul mezunu adam daha ileride düşünebiliyor. (Sadece gazetecisi değil, bu kafadaki bir kısım elit insan hep bu halde, eğitim var, yabancı dil şu bu türlü donanım var, ama rasyonalite dediğin şeyden bi haberler. Bu biat kültürünün ya da kültürsüzlüğünün neticesi midir acep? sosyologlar daha iyi bilecektir mutlaka.)
Bir de bu tip adam ya da kadınlarda son 4 - 5 yılda inanılmaz bir ... kalkması ve elitleşme başladı, tv'de filan izliyorum, habertürk'te, beyaz tv'de filan bazı hatunlar var, kimisi örtülü filan; nasıl bir delikanlı ağzı, nasıl bir kabadayılık, kendisi gibi olmayan ya da düşünmeyenlere karşı nasıl bir tepeden bakma, "Oh işte biz kazandık hissiyatı" filan. Zaman onların zaman ya, herkese ve her şeye istedikleri lafı etme hakları var tv'lerde, gazetelerde. Ve bakıyorsunuz bütün yollar hep ama hep onların istediği yere çıkıyor ya da çıkmak zorunda, milleti acayip şekilde manipüle etmeye debelenmedeler. Olmayacak alakasız bir konuyu bile dine, ileri demokrasiye, ne biliim bi şekilde Mustafa Kemal'i isim vermeden karalamaya filan getirebiliyorlar. TRT, Samanyolu tv'den betere bağlamış durumda mesela, açası gelmiyor insanın, özellikle tüm belgeselleri ve haber programları iktidara yaranacak cinsten. İnanılmaz bir Osmanlıcılık, inanılmaz bir tarikatçılık v.s. v.s. Özelleri zaten saymaya gerek yok...
Gerçekten tarih, hakiki tarihçiler kaydediyor ama bunları, bizim çocuklarımız okuyacak, torunlarımız okuyacak bu lale devrini de zamanı gelince...
Bir gazeteci nasıl bu kadar yalaka ve taraflı olur, dönüp bu döneme bakılacak. yalakalık uğruna insan onurunu nasıl çiğnetir hep dönüp bakılacak bu döneme... Bugünler de geçer, ama tarih bi şekilde kaydeder... Sizin tarihçileriniz etmese de yabancınınki eder, kaçamzsınız o tarihten, nasıl şimdi ayyuka çıkmakta olan bazı geçmiş yanlışlardan kaçılamadığı gibi...
Gazeteciliğin ruhunda bir nebze de olsa muhaliflik olmalıdır diye öğretirdi bize hocalarımız, çünkü gazeteci tamamen iktidara biat edip onun yalakası olursa objektif değerlendirme yapamaz ve gerçekleri göremeyecektir... De şimdilerde böyle gazeteciler ya hapiste ya da hiç bir mecrada konuşturulmuyorlar... Uğur Dündar (hatta Ertuğrul Özkök, ki akp'yi iktidar eden adamlardandır bana göre)bile sakıncalı adam durumuna düştüyse bu ülkede gazetecilik adına gerçekten ciddi endişe duyulması gerekmektedir...
http://www.aksam.com.tr/ugur-dundar-birakti,-star-dibe-vurdu--76540h.html
Medyayı düzenli takip edenler hatırlar, zamanında yani daha akp yeni kurulduğu zaman en büyük destek doğan grubu ve özellikle Ertuğrul Özkök, Hasan Cemal gibi adamlardan gelmişti, adeta ecevit iktidarını yıkmak için çalışmışlardı o sıra. Sonra hesaplar değişince Özkök bile veryansına başladı. İşte o zamanın muhteşem öngörülü yetenekli, tecrübeli gazetecileri, bu günleri hesaplayamamışlardı demek ki... Sonra; sonrası, iletişim fakültesinde okuyan bazı çocuklar gazete kapılarında bu tanrı misali takılan adamlardan ön bulamayıp pedagojik formasyon filan alıp öğretmen oldular, tüccar oldular; tabii başka bir takım çocuklarda malum kapılarda, evlerde, çuvalla fotokopi, belge toplayıp mahkemeye yetiştirmeyi öğrenerek yetiştirildi bugünlere, gazeteci nasıl "taraf'sız" olur onu öğrendiler, bu bekiler, zekiler hep o günlerin eseri aslında v.s. v.s. Bu hikayeler bitmez bizim medyada ve memlekette...
Çok acayip ülkeyiz çoook, saçmalıkların dibine vura vura, kafamızı dağa taşa vura vura yürüyoruz hep beraber...
Ama bazı kodaman, yetenekli bay ripley abilerin düştükleri durumları görüp komikliklerini izlemek de keyifli oluyor doğrusu... Kimseye inanmamak lazım geldiğini yaşayarak öğretiyor insana zaman... _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Ksm 04, 2011 2:00 pm Mesaj konusu:
Tümüne sonuna kadar katılıyorum abi.
(Medya sektöründe olup da senin yaptığın yorumu yapabilecek objektif bakış açısına ve donanıma sahip adamlar sahiden parmakla sayılacak kadar. Çok b.ktan bir sektörde çalışıyorsun şu an abi. İstisnaları saymazsak, toplumun gerisine düştükleri konusunda da hemfikirim. Malesef..)
----
Mizah dergilerinden haber ve medya etiğini öğrendik aslında. Gülmek ikinci plandaydı adeta.. Rezil örnekler üzerinden aslında farklı bir etik anlayışı anlattılar adamlar senelerce.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Leman_%28dergi%29
90'ların ortalarıydı, Leman dergisi yayın yönetmeniyle tanıştığımda, "biliyor musunuz ben bu dergiyi sadece bir mizah dergisi olarak değil, medyanın hiç bir kesiminin kasten bana ulaştırmadığı haberleri ulaştıran bir haber kaynağı olarak gördüğüm için satın alıyorum.." demiştim. Adam da bana kendilerinin de bunu yapmaya çalıştıklarını söylemişti..
Şimdi garip geliyor ama sahiden de mizah dergisinden haber takip ettik senelerce..
Mizah dergileri tirajında bir dönem Türkiye dünya ikincisi, üçüncüsü, beşincisi vs. olmuş diye okumuşuzdur çoğumuz. Bizimkilerden daha fazla tiraj yapabilenlerin nufusu bizden 10 kat falan fazlaydı. Nufusa oranlı bakılsa herhalde çok çok daha uzun bir süre en çok tiraj yapanlar listesinde en tepelerde olurdu Türkiye. (Mizah dergilerinin toplam satışında Türkiye şu an nerededir bunu merak ettim, öyle bir bilgiye denk gelmiş olan varsa eklesin abiler. Hala ilk onlarda falan olduğumuzu sanmıyorum ben. İnternet tüm dünyada talebi azaltmış olabilir, ama listedeki konuma bakmadan anlayamayız durumun ne olduğunu. Ben durumun bizim açımızdan çok fena olduğunu sanıyorum. Artık muhalif kültüre ve bizzat mizahın! kendisine ihtiyaç duymuyoruz bence.)
---
93-94.. Güneydoğuda askerlik yaparken haberleri takip edememeye başladım. 20-25 günde bir televizyon gördüğümüz zamanlar oluyordu ve ilk defa yalan haber, haber atlama vs. gibi kavramlarla bire bir karşılaşıyordum. Haberler atlanıyordu, rakamlar çarpıtılıyordu, o anki hükümetin işine gelmeyecek haberler tv. de hiç yer almıyordu. Sonra farkettim ki, insanlar o yörede kısa dalga radyodan haber dinliyorlar .. 702 ve 1017 frekanslarından orta dalga yayını yapan TRT'yi çok fazla sallamıyor kimse. Dinleniyor ama öylesine.. Bunun yerine bir kısa dalga radyosu edinip, Washingonun sesi ve BBC türkçe servisinin haberlerini takip ediyordu Türkçe bilenler. (Buna asker de dahil.. Asker hem dinlemeyin, taraflı diyor, ama kendisi de gayet güzel dinliyordu..) Ben de bir kısa dalga cep radyosu edindim, pilli ufak bişey. (Kısa dalgasılısı iyi de paraydı..)
Televizyon yok, karasal yayın zaten tırt.. Uydu alıcıları henüz o kadar yaygın birşey değil.. Trt orta dalga radyo yayını desen o da necefli maşrapa.. E geriye birtek kısa dalga kalıyor, Washington'un sesi...(Sahiden de Washington'un sesiydi ve taraflıydı o yayın bence..) , BBC Türkçe yayını...(içlerinde en iyisiydi bence.. Hatta Türk televizyonlarından ve radyolarından da iyiydi objektiflik anlamında.. En azından şu netti: bbc bir sayıdan, bir olaydan bahsediyorsa bu kesin olduğuna emin olduğu içindir.. Bir de şu kesindi, ilgili konudan bahsederken bir olaydan bahsetmiyorsa bundan emin olmadığı içindir. Yani haber atlama gibi birşey olmaz..) ... Bir de Azerbeycan şeysi miydi, bilmemnerenin zımbırtısı mıydı .. şimdi net hatırlayamıyorum .. Ivır zıvır birşeyler daha vardı..
20 günde bir televizyon başına geçtiğimde veya gazete okuma imkanı bulduğumda, muhattap olduğum haberleri arardım gazete ve televizyonlarda. Sonuç genellikle başarısızdı.
Bütün medyamızı üst üste toplasan habercilik etiği anlamında çeyrek bbc etmediğini görmek de ayrıca üzüntü vericiydi..
---
Bana öyle geliyor ki artık Türkiyede insanların haber etiğine veya muhalif yorum geleneğine hiç ihtiyacı kalmadı.
Eskiden de iyi değildi, eyvallah.. Ama ihtiyaç vardı, artık yok.
Türkiye iki ana kutuba bölündü : iktidara biat edenler.. ve ordunun eteğine sığınanlar..
İkisinin de haber etiğine çok fazla ihtiyacı yok.
İkisinin de mizahla arası (ve geçmişi de) iyi değil, ikisinin de sicili birbirinden bozuk.
İkisi de kendileriyle ilgili muhalefete şiddetle karşı, mizaha ihtiyacı da yok.
İkisinin de "muhalif kültürden" anladığı çok başka şeyler.
İkisi de internette her istediğini kolayca bulabiliyor.
Mizah dergileri satmıyorsa bence bu sebeplerden satmıyordur.
(Kalitesi eskisi gibi değilse, bence o da bu sebeplerdendir..)
----
Cloud demiş ki:
Kimseye inanmamak lazım geldiğini yaşayarak öğretiyor insana zaman...
İçimden geldi , Leman dergisine özellikle bir teşekkür etmem gerek. Bunu anlamama yardımcı oldukları için.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Ksm 04, 2011 2:11 pm Mesaj konusu:
İlave..
Artık muhalif kültüre ve bizzat mizahın! kendisine ihtiyaç duymuyoruz bence.. dedim..
Peki iki ayrı kutbun kendilerine has birer adet çok fazla satan mizah dergisi neden olmasın ?
O anlayışla mizah yapmak mümkün değil de ondan. O kafa yapısı mizah üretemez.
Üretebileceği mizah Salih Memecan karikatürlerini aşamaz. Başka bir yayının kıyısında köşesinde zorla izlettirilen birşey olabilir ancak. Üst üste toplayıp bir yayın çıkarmaya yetecek ve buna değecek bir değer çıkmaz o düşünce dünyalarından, o kafa yapılarından.. Aksini kanıtlayacak başarılı bir örneğin dünyada da olduğunu sanmıyorum. (yamuluyorsam düzeltin)
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Ksm 04, 2011 3:32 pm Mesaj konusu:
Tekrar düşündüm de.. Sallamış da olabilirim..
Benim şahsi gözlemim, kanaatim vs. olabilir. Toplumda muhalif mizaha hala eskisi kadar talep vardır belki de.. Kimbilir..
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Ksm 04, 2011 8:03 pm Mesaj konusu:
Evet abi basında durum malesef böyle birşey
Ya herşeyi geçtim, bu verdiğin örnekteki gibi temel vicdani, insani konularla ilgili haberlerde yaptıkları midesini bulandırıyor insanın.
Çarpıtma..
Haber atlama..
Veya dalga geçer gibi tek satır bahsetmek ya da hiç görünmeyecek bir köşeye atıvermek o haberi..
Ve alay eder gibi çarpıtılan insani, vicdani konular..
Bu da Penguen'in onlarca rezil örnekten birine yorumu :
O dalga geçer gibi yapılmış yorumları haberleri okudukça.. İnsanın zçayım ben böyle basın özgürlüğünün ta içine diyesi geliyor sonunda ..
-----------
Cloud demiş ki:
Gerçekten tarih, hakiki tarihçiler kaydediyor ama bunları, bizim çocuklarımız okuyacak, torunlarımız okuyacak bu lale devrini de zamanı gelince...
Bir gazeteci nasıl bu kadar yalaka ve taraflı olur, dönüp bu döneme bakılacak. yalakalık uğruna insan onurunu nasıl çiğnetir hep dönüp bakılacak bu döneme... Bugünler de geçer, ama tarih bi şekilde kaydeder... Sizin tarihçileriniz etmese de yabancınınki eder, kaçamzsınız o tarihten, nasıl şimdi ayyuka çıkmakta olan bazı geçmiş yanlışlardan kaçılamadığı gibi...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
Yok ben korkuyorum bizimkiler yarın öbür gün amerikanın, çin'in, fransa'nın, rusya'nın başbakanlarına falan posta koyarsa, kızıp kafayı gömerse o zaman ne olacak..
.. 702 ve 1017 frekanslarından orta dalga yayını yapan TRT'yi çok fazla sallamıyor kimse. Dinleniyor ama öylesine.. Bunun yerine bir kısa dalga radyosu edinip, Washingonun sesi ve BBC türkçe servisinin haberlerini takip ediyordu Türkçe bilenler. (Buna asker de dahil.. Asker hem dinlemeyin, taraflı diyor, ama kendisi de gayet güzel dinliyordu..) Ben de bir kısa dalga cep radyosu edindim, pilli ufak bişey. (Kısa dalgasılısı iyi de paraydı..)
