Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Aşağıda, bir kaskın neden kullanım süresi olduğu ile ilgili bir yazı bulunmakta.
(Bu yazı, İkiteker mail grubuna gönderilmiş ve sahibinden izin alınarak burada yayımlanmıştır. Tşkler Ediz Bey.)
Kask Ömrü
Neden Kaskın Raf Ömrü 5 yıldır ?
Çünkü kaskın taşıyıcı özelliğini sağlayan-dış kuvvetlere karşı koyan dış kabuktur. Bu kabuk plastik (göstermelik kasklar) dışındaki hemen hemen tüm kasklarda elyaf malzeme ve bu malzemenin bir arada durmasını sağlayan bağlayıcı maddeden oluşur.
Elyaf malzeme genelde cam elyafı yada karbon elyaf gibi liflerden oluşur bu malzemeler çok yüksek gerilmelere dayanıklı malzemelerdir bu malzemelerin bir arada durmasını ve bir forma girmesine ise genelde reçine diye adlandırılan bağlayıcı malzemeler ile sağlanır.
Örneğin çoğunuzun bildiği epoksi (iki malzemeli; reçine+hızlandırıcı) yapıştırıcılar bir reçinedir.
Bir kalıp üzerinde katmanlı olarak elyaf malzeme reçine ile yapıştırılarak kaskın kabuğu oluşturulur.
Elyaf kask kalıbı üzerinde çok sayıda katman halinde oluşturulurken aynı zamanda aralarında boşluklar oluşmaması için basınç uygulanır.
Kaskın kabuğunun malzemesinin zarar görmemesi için boya ve vernik ile kaplanır, estetik olarak süslenir.
Bağlayıcı malzemeler sıvı halden katı hale geçerken geçirdikleri kimyasal reaksiyonlarına devam ederler bir süre sonra (5 yıl) bağlayıcı malzeme artık ilk baştaki mukavemet özelliklerini gösteremez.
İŞTE O YÜZDEN HİÇ BİR DIŞ ETKENE MARUZ KALMASA DA KASKLAR 5 YIL SONRA İLK ZAMANLARINDAKİ GERİLİMLERİ TAŞIYAMAZ HALE GELİR BAŞKA BİR İFADE İLE ARTIK KORUYUCU ÖZELLİKLERİNİ YİTİRİRLER.
Not: 5 yıl sonra da kask dış darbelere karşı koruma görevindedir dikkat ! ancak istenen değerlerde değildir. İstenen değerler güvenlik standartları olarak tanımlanan değerlerdir.
Kask rafta iken yada kullanılırken onun ömrünü azaltan en önemli unsur güneş ışınlarıdır. Güneş ışınları derinlemesine bağlayıcıların kimyasal yapısının değişimine neden olurlar, özellikle ısıl etki ve UV ışınları en önemlisidir.
Kaskı boyamayın, çıkartma yapıştırmayın, petrol türevi malzeme ile silmeyin, ekzos, motor gibi sıcak cisimlerden uzak tutun uyarılarının nedeni kabuğu koruyan boya ve cilayı dolayısıyla onun altındakini korumaya yöneliktir.
Kask yere düştüğünde ne olur ?
Kaskın genel formu küre olduğu için teması noktasaldır.
Yani yere düştüğünde özellikle darbe belli bir noktada etkili olur. O yüzden kask testlerinde çivi gibi ucu sivri bir test malzemesini belli bir kuvvetle düşürülür.
Noktasal gerilim bağlayıcıda kılcal çatlaklar oluşturur. Tıpkı camdaki çizik gibi bir darbe anında kask üzerinde oluşan gerilim bu çatlak üzerinde toplanır (çünkü gerilimin homojen dağılımı o noktada kesintiye uğramaktadır) ve zayıf olan o çatlak üzerinde kırılma oluşur.
Kaskın kabuk ile başımız arasında kalan köpük ise taşıyıcı özellikte değildir. Elinizle köpüğü ezebilir, kırabilirsiniz. Köpüğün görevi dıştan gelen darbenin başa aktarımında sönümleme görevinde olması ve aynı zamanda ısı izolasyonu sağlamaktır.
Sünger ve kumaşların görevi ise başımıza daha iyi oturum sağlamak ve konfordur.
Neden tam kapalı kask ?
Kaza sonuçlarına göre açık kasklar (çenesiz) özellikle çene bölgesinde koruma sağlamadığını göstermiştir.
Çenesi açılan kasklar, çenesiz kasklara göre daha güvenli olsalar da tam kapalı kasklara göre güvensizdir.
Neden çene açılır kasklar daha az güvenlidir ?
Çünkü en mükemmel açılır kapanır bağlantı bile kapalı tam kapalı kasktaki mukavemet özelliğinde olamaz.
Sürekli olmayan bir geometride gerilimlerin dağılımında .... bundan sonrası kabuk sistemlerin taşıyıcılığına giriyor ..
Neden yumurta iki başından aynı anda sıkıldığında kırılmaz..J
Sevgilerle
Ediz Yazıcıoğlu
RRVmax
Haziran 2006 _________________ YBR125ESD_2011_İst.
Carbon fiber den araba, motorsiklet, bisiklet, ucak ve tekne de yapıyolar. Gerci araba ve motorsikletler daha cok yarıs ıcın kullanılıyor onun ıcın 5 yıl kullanım suresı fazla bıle ama gerı kalanların kullanım omru cok daha uzun ozellıkle ucak ve teknelerın.
Aeronautical ve nautical sanayiinde kullanılan malzemede carbon fiber olarak geciyo, pekı recinesindemi fark var? yoksa baska bıseymı. _________________ M Ömer Güneş
Ankara
K 1200 R
Kayıt: Sep 23, 2005 Mesajlar: 425 Nerden: istanbul
Tarih: Sal Hzr 27, 2006 5:17 pm Mesaj konusu:
Elinize sağlık.. Kaskın ömürü konusunda daha önceden de bir yerlerden birşeyler duyup hemen panikle Shoei XR800 kaskımın üretim tarihini aramıştım ama bir türlü bulamamıştım.
Kaskımın üretim tarihini nasıl öğrenebilirim? Görebildiğim heryerine baktım, bir türlü göremedim üretim tarihini...
Carbon fiber den araba, motorsiklet, bisiklet, ucak ve tekne de yapıyolar. Gerci araba ve motorsikletler daha cok yarıs ıcın kullanılıyor onun ıcın 5 yıl kullanım suresı fazla bıle ama gerı kalanların kullanım omru cok daha uzun ozellıkle ucak ve teknelerın.
Aeronautical ve nautical sanayiinde kullanılan malzemede carbon fiber olarak geciyo, pekı recinesindemi fark var? yoksa baska bıseymı.
Aslında çok farklı malzemeler değil, haklısın ama kasklarımız hafif olsun diye malzeme mümkün olduğunca ince kullanıldığından bu yıpranma daha hissedilir oluyor. Yoksa teknelerde de zaman içerisinde aynı aşınma ve bozulma sözkonusu. Hatta 5 yıl içerisinde gel-coat dediğimiz en dıştaki koruyucu katmanda çatlamalar başlıyor ve bu normal kabul ediliyor. Ancak tekne bordasının fiber kalınlığı 3-10 cm arasında değişiyor. _________________ Deniz
malzemeler temelde aynı, ancak kullanılan reçineler ve imalat yöntemleri çok değişik, ayrıca dakaltan'ın yazdığı gibi malzeme kalınlıkları çok daha az.
uv etkisi, dalgalarda esneme, ısı farkları dolayısıyla genleşme ve büzüşme sonucu teknelerde zaman içinde oluşan çatlakları görseniz dudağınız uçuklar.
kask malzemesine zarar veren başka bie etken ise ter.
ter içindeki kimyasallar temasta bulunduğu köpüğü azar azar bozuyor,
aşağıdaki linkte bu konuda aypılan ve oldukça tartışma yaratan bir araştarmanın sonuçlarını bulabilirsiniz.
kaskların üretim tarihine gelince: her kaskta bu tarih yok, bazı kasklarda örneğin arai, kaskın kayışında bu tarih var, bazılarında iç yüzeyde bir çıkartma şeklinde var. bence en garantisi üreticinin web sitesindeki modellerle karşılaştırmak, bildiğiniz gibi adamlar neredeyse her sene desenlerini bir kaç senede birde kalıplarını değiştiriyorlar. bu değişikliklerden kaskın hangi sene üretildiğini anlamak mümkün.
Kayıt: Jun 30, 2006 Mesajlar: 446 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Cmt Nis 02, 2011 12:50 pm Mesaj konusu:
Güzel haraket bir de ekleme yapmak istiyorum 2006 dan bu yana geçen 5 yılda teknolojı de durmadu daha hızlı ilerledi ve artık bazı kasklarda artık raf ömrü felan kalmadı alırken fiyat ve ömür dengesine de bakmakta fayda var . _________________ TOLGA GÜLER
BMW R 1200 RT
Burgman AN 650 A
İSTANBUL
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=10145
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Nis 02, 2011 1:55 pm Mesaj konusu:
Vay be.. Eski neşeli günlerden güzel bir başlık.. İsimleri görünce nostalji yaşadım bir an Metehan
Hasafrica abi iyi. Hatta şu an online kendisi
Omergu, Creeindian, Dakaltan ve Ducatista ?? Kimbilir..
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Kask ömrü ile ilgili olarak..
Kask ömrü teorik olarak yazıdaki gibidir, yazının yazıldığı yıllarda ve bugün bazı farklılıklar vardır, ama pratikte sabit bir değer değildir, cebimdeki para ile matematiksel olarak ters orantılıdır. Ben param azaldıkça sürenin arttığını gözlemliyorum. Ah ah.. kaskların bir kullanım ömrüne pratikte de sahip olduğu o eski güzel günler..
kask ömrü, çalınıncaya veya kayboluncaya kadardır. Bu fiyatlarla, ömrü doldu diye eski kaska çiçek dikip, yeni kask almam. Bir de, yumurta gibi yarıldıysa kullanılmaya devam edilmesi pek iyi olmaz!
Bir dönem, şehir içi kullanım için, mopetçiler filan yararına, Çin mamülü, tam kapalı kask alıp, vitrine koymuştum. 2 hafta sonra, kendiliğinden karpuz gibi yarıldı. Muhtemelen, içine basmış oldukları poliüretan şişmeye devam etti ve dış kabuğu yardı. Malları iade edinceye kadar göbeğim çatlamıştı. Bir daha da ucuz kaskın yanına yanaşmamaya tövbe ettim.
Şimdi açık kask kullanıyorum (Nazi tipi vahşi tiplilerden) ve yolda giderken doğanın farkına daha çok farkına vardığımı ve de sürüşten daha zevk aldığımı gördüm. Kapalı kask sürat yapmak için güvenli ve sessiz ama doğayla ilişkiyi de kesiyor. Otomobilde gider gibi araya bir engel koyuyor. Açık kaskla giderken mecburen yavaş gidiyorum, yoksa kulaklarım ötmeye başlıyor, bu sürat otokontrolu sayesinde yoldan daha çok keyif aldığımı fark ettim. Üstelik, ağzım açıksa, sinek, arı falan yutuyorum, yolda daha az acıkıyorum.
Kaskı incelediğinizde kılcal çatlaklar filan görürseniz veya sürat yaparken düşerseniz ve kafatası rontgeninge ince çatlaklar tespit ediliyorsa, kaskı yenilemenin zamanı gelmiş demektir.
Kaskı incelediğinizde kılcal çatlaklar filan görürseniz veya sürat yaparken düşerseniz ve kafatası rontgeninge ince çatlaklar tespit ediliyorsa, kaskı yenilemenin zamanı gelmiş demektir.
Selamlar,
Abi röntgende kaskı çıkaralım biz gene de? :p
Bir de her motorcunun kafatası röntgeninde çatlak çıkar diye tahim ediyorum. O çatlaklar varsayılan değer _________________ En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz, kendi egonuzdur
Abiler, aplalar;
Kask ömrü vardır ve önemlidir.Aynen lastik gibi...Belli süreler sonunda kaskın kabuğunu oluşturan malzemenin(termoplastik, karbon, fiber ve aramidic) içinde bulunan köpük yapı(aslen darbeyi yumuşatan yapıdır) özelliğini kaybeder ve nihayetinde sertleşerek darbeyi absorbe edemeyecek/az absorbe edecek hale gelir.
Tabii bu süreç ilk üretim gününden 1825 gün sonra pat diye olmaz...
Dikkat edilecek ilk husus, kaskı satın aldığımız mağazanın saklama koşullarına dikkat edip etmediğidir.
Kasklar vitrinde teşhir edilmez!
Mümkünse mağazanın en dip ücra güneş almayacak bölgesinde saklanmalı ve yine mümkünse bizler kapalı kutudan kask almalıyız.
Tarihi çok eski kasklar oldukça makul fiyatlara satılabilir.Benim sahibi olduğum vemar kaskım avrupada 350 euro gibi satılırken ben 129 euroya almıştım.Hem DOT hem ECE belgeli aramidic içeren kask oldukça ucuz gelmişti.Ama üretileli 3,5 yıl olmuştu...
Ahali;
Artık 100TL ye ECE onaylı gayet hoş kasklar var.200TL ye çıkana bir kaç farklı marka ve model var(kross kaskı, full face filan)
4 depo benzin parası eder.Kaskınızı 5 yılda değiştirin derim.Zaten 5 yıl yoğun kullanılan kask yıpranıyor ve çorap gibi kokmaya başlıyor...
Daha önede yazmıştım.70-100 km/h gibi hızla direkt gelen darbeden bizi hiç bir kask koruyamaz.Kasklar 25-30 km/h lik darbeleri absorbe edebilir.Ki bu durumda bile hayatımızın garantisi yoktur.
Kask testlerinde sürücünün serbest düşme hareketine bağlı hızı baz alınarak test yapılır.En ciddi kazalarda bile 4-5 metreden fazla havalanamayacağımızdan, 22-25 KM/h hızda biniciyi koruyan kasklar güvenli kabul edilir ve sertifikalandırılır.ECE, DOT ve SNELL bu tip sertifikaları veren ciddi kuruluşlar olup, eğer bu üç sertifikadan en az biri varsa, ben o kaskı alırım.Ve güvenli bulurum...
Bunun dışında, kafaya alınacak çok yüksek hızlı darbelerden(100 ile düşüp 3-5 metre sürüklenmeden kafayı elektirik direğine ya da yol tabelasına çarpmak) hiç bir kask bizi koruyamaz.Zira kaska hiç bir şey olmasa dahi, bu derece kuvvetli darbe beyni, kafatasına bağlayan bağ dokunun kopması gibi bir sonuç üretecektir.Boyun kırığına filan hiç girmeyelim.En nihayetinde malesef ölümcüldür.
Günümüzde tamamen aynı kaskın bile değişik desenlileri 200-250 TL ye kadar farklı satılabilmektedir.80$ ile 450€ arasında kasklar kullanmış biri olarak bu kasklar arasında güvenlik noktasında aman aman fark olduğunu düşünmüyorum.(ECE, DOT ya da SNELL olması kaydı ile)
Fark daha çok ayrodinami ve ayroakustik hususlarında ortaya çıkmaktadır.
Örneğin lazer vertigo modeli görece gürültülü bir kasktır.200+ hızlarda kafayı sağa sola sallar...Ses çok artar...Öte yandan shoei XR 1000 vertigo dan daha sessiz ve 250 km/h da bile naked motor kullanımına izin veren bir kasktır.Bana kalırsa, bundan gayrı da çok bir farkları yoktur...Tabii ki pahalı kask daha hafiftir, boynu daha az yorar filan...Parası olan tabii ki en iyi kasklardan birini seçsin ama şu kask bence ortalama bir amatöre haydi haydi yeter;
http://www.feyizoglu.com/LS2-FF-350-Chrone-Kask_46194.html#0
En kötüsü 3-3,5 bin TL lik motora binen adam bence 100 TL kaska harcar, 5 senede...Bu kask EE 22.05 onay belgelidir.Bu belge olmadan avrupada kask satılamaz!
Sonuçta arai yi çok pahalı yapan nokta el yapımı olmasıdır.Şahsen ben tekrar kask alacağım zaman ful karbon kevlar 1kg ağırlıkta bir kask alırım...Bütçem o kadar iyi değilse yukarıdakilerden birini alır geçerim...
Bütçemi mümkün olduğunca zorlarım, motora zorlamam, kaska korumaya zorlarım...
Rengine desenine + 100€ vermem!
Çin malı laylon kask almam!
Kullanım ömrü bitmeye yakın, kampanyaları kesmeye başlarım!
Üretim tarihi ve saklama koşullarına bakarım!
Paramın yettiği onaylı kasklardan en hafifini ve yedek parçası en ucuzunu seçmeye çalışırım...
Her şeyden önemlisi, her kafa farklıdır, başımın spesifik bir bölgesine basınç uygulamayan kaskı seçerim.Mümkün olduğunca homojen sarmalı..Eğer mağaza tanıdıksa istediğiniz kaskı takıp 15-20 dk beklemek çok isabetli olur.(Şu an kullandığım XR 1000 hem 1350 gr, hem başımı hala çok sıkı sarıyor, 200-250 km molasız sürüşten sonra bile başımın herhangi bir noktasını acıtmıyor, kızartmıyor.Evet deneyerek almıştım)
Pin lock denen buğu yaptırmayan zamazingo ve güneş için siyah ekstra vizörü varsa artı sayarım!
Taşıma çantasını da artı sayarım!
Kayıt: Jul 23, 2003 Mesajlar: 308 Nerden: istanbul moda
Tarih: Çrş Tem 27, 2011 2:35 pm Mesaj konusu:
ama sen şimdi eski abileri yalancı çıkarttın . Nasıl olurda onlardan daha iyi bilebilirsin ? ayıp senin bu yaptığın
havaya 2 metre fırlayıp kafa üstü yere çakan biri olarak dediklerine katılmamak elde değil.. alabileceğinizin en iyisini almakta fayda var (bütçe dahilinde) _________________ TUNÇ BARUÖNÜ
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Tem 27, 2011 4:28 pm Mesaj konusu:
tunch demiş ki:
ama sen şimdi eski abileri yalancı çıkarttın . Nasıl olurda onlardan daha iyi bilebilirsin ? ayıp senin bu yaptığın
Marka, malzeme ve teknoloji fetişistiydiler. Çağımızın hastalığı bu. Motosikletler, tekneler, otomobiller, bilgisayarlar, her türden hobi araçları, gündelik eşyalar... Hele motorcular.. Ah biz motorcular.. Çok özel bir yerdeyiz bu konuda Zaten yüz gram aklımız var onu da bu teknoloji fetişizmi ile kaybedecez sonunda _________________
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız