Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Emok 2011'den motosiklet ve insan dışındaki manzaraları yakalamaya çalıştım. Diğer arkadaşlar motosiklet ve motorcu fotoğraflarını paylaşmışlar zaten.
Cuma sabahı saat 06:30 da çektiklerimden...
Bazen 4TL'ye bazen de 5TL'ye bira satın alındığı söylenen büfe bu galiba
Cuma sabahı fotoğraflarına devam...
Cuma akşam saat 20 : 00 civarı çadırımın içine kaçtığım sağanak yağmur ve dolu yağışının hemen öncesinde çadırdan dışarısının görüntüsü. Bir kaç dakika sonra ben de dayanamayıp dışarıya çıktım. Korunmak için arkadaşlarımın gerdiği naylon bir süre sonra yırtılıp paramparça olmuştu.
Terminatör mü motosiklet mi belli değil. RT'den tanıdığım Mehmet Durak'ın motosikleti.
Cumartesi sabah saat 07 : 00 civarı. Akşamki yağmurdan kalan manzaralar...
Ankara'dan arkadaşlarım ve çadır alanları.
Yanılmıyorsam İznik Motosiklet Kulübü'nden motorcu arkadaşlardı bu karedekiler.
Sabah turuma edvam ederken gördüm. Ankara'da Gezgin Motor'a bıraktığım standı arkadaşım arabasının baş köşesine koyup festivale getirmiş. O da gezsinmiş...
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Tem 04, 2011 8:45 pm Mesaj konusu:
Fotograflar çok güzel. Orada sincaplar olduğundan haberim yoktu. (saat dokuza kadar fosur fosur uyursam olmaz tabi..) Seninle tanıştığıma çok memnun oldum Mesut. Umarım tekrar rastlaşırız bir gün bir yerlerde.
---
Fotograf yok, onun yerine ben de şu yağmur meaceromu dilim döndüğümce tasvir etmeye çalışayım.
Saman dağlarının köylerini geze geze geleyim derken 5 saat uzatmalı biçimde cuma günü öğleden sonra geldim. Emrerd ve Antalyadan Serkan arkadaşların planladığı noktaya çadırı kurarak meacerom başlamış oldu. En başta şunu söylemek isterim; süperdi. Hiç bu kadar eğlenmemiştim. Ben yağmura çadırın içinde yakalananlardanım, nice perişan olan çadırcılar gibi..
Çok zeki olduğum için temmuzda yağmur mu yağarmış bea deyip çadırın dış kılıfını evde bırakıp gittim. Çadırı açtım, kurdum, eşyaları içine doldurdum ve kısa bir süre sonra deli bir tufan başladı. O sıra çadırın içinde şöyle bir pozisyondayım; sağ ve sol elimin işaret parmaklarıyla dış kılıfı olmayan çadırımın içe sarkan ve içeri şıpır şıpır su damlatan iki noktasını gerdiriyorum, su süzülüyor ve akmıyor. Bir süre sonra üçüncü bir nokta daha çıkıyor, onu da sol ayakla hallediyoruz. Dördüncü , beşini noktaya yapacak birşey yok, çünkü onu ancak romen cimnastikçi bi kız olsa o becerebilir. İnsan hep şöyle düşünüyor : o kadar direndim, az daha mücadele edersem başaracağım, hem bir yağmur ancak bu kadar yağar bundan fazla hızlanamaz ki.. (Nah hızlanamaz. Murphy kanunları diye bişey var anasını satayım.. Hayatımda sadece bir kez yanıma almadım o çadırın dış kılıfını.)
"Birazdan biter .."
Niye kimse tersini düşünmüyor?
İnsanoğlunun planı hep buna göre: "Az kaldı.."
Heee.. Tabi tabi.. Gece boyunca da ufak ufak devam etti.
Neyse, dışarıda dursam bu kadar ıslanmayacağımı anladım. Çadırın içinde herşey suda yüzüyor. Bütün eşyalardan vazgeçip sadece tulumu kurtarıp Emrerd'nin mendil ebatlarında, (ama su geçirmeyen !) çadırına sığınıyorum. 1,34 kişilik o mikro çadırın içinde üç kişi oluyoruz. Ben ıslağım, üzerimden buharlar çıkıyor, bu arada dışarısı mahşer yeri gibi. 30 santimlik derelerin aktığı yerler var, festival meydanında rüzgardan uçan yıkılan organizasyon çadırları, telef olan bir ses düzeni vs. vs. vs. var. (biz bir o konuda şanslıyız, su basmayacak yüksek bir noktadayız ve etraf ağaçlık rüzgar görece az zemin güzel..)
Emre sağolsun çadırın içinde on dakika kadar benimle dalgasını geçiyor, yapma diye yalvarıyorum ama inatla yapıyor. Sonra "Ya ilyada.. şu senin çadıra bi bakalım duruyo mu yerinde" deyip çadırın kapısını açıyor. Benim çadır yer seviyesiyle bir.. Düm düz olmuş.. Emre kahkahalar atıyor, bu anı ölümsüzleştirmemiz gerek diyerek fotograf çekiyor, ve bir yandan kahkahalar atıyor, ben acı çekiyorum...
Eve geldim ama Emre'nin insafsız kahkahaları hala kulağımda çınlıyor...
..
Güzel festivaldi. Bundan sonrakiler için olayın en başında kurban kesilmesini öneriyorum. Organizazson bu açıdan çok zayıf. Bişeyleri kurban edin böyle olmaz arkadaş. Bi ritülel mi düşünecekler, yoksa artık festivalden önce telli babaya mı gidilir.. ben anlamam bişeyler düşünsünler.
İnat edip yağmur altında mangal yakan motorculara bile uydum. Adam mangalı yağmur yağdığı için şehvetle istiyor Dinse veya hiç yağmamış olsa önemli değil onun için. Aynen şöyle diyor: "ben bu yağmurda bu mangalı yakarım, bu nevaleyi de yerim arkadaş !!!" (Ben bunların hepsinin deli olduğunu tahmin ediyordum da.. Fakat benden delisi nasılsa yoktur diyordum. Şu hayatta ne çok yanılgılarım varmış.. Meğer motosiklet festivali denen şey yurt sathına dağılmış delilerin buluşması imiş )
Neyse ki sonraki günler hava çok güzeldi. Hiç sıkılmadım. Bir arkadaşın sübap sesi kesilmeyen motorunun orasını burasını söktük ayar yaptık.
Kamp yerine minibüsle gelen matbaacı bi abi vardı, sentil çakısı dahi vardı yanında. Ben motorunu söktüğümüz Serkan arkadaşa diyorum ki, sübap ayarı yapamayız, çünkü sentil çakısı yok. Hadi bi mikrometre veya kumpas olsa, yine yaparız, bişeylerin kalınlığını ölçeriz ve uygun düşeni kullanırız diyorum.. Dur abi ben bulurum sentil çakısı diyor. Sonra da soruyor, sana sentil çakısı mı lazım, mikrometre mi, kumpas mı? .. Ve buluyor da
Vakum saatiyle yapılır, şunun için de avometre gerekir diye ağzımdan kaçıyor, tamam abi telefon edelim getirtiriz, gelecek arkadaşlar var daha.. söyleyelim bulup gelsinler.. gibi şeyler söylüyor. Kamp alanında sentil çakısı bulunabilmesinin dumurunu hala atabilmiş değilim. Bulun desem tork anahtarı bile bulunacaktı ondan da eminim
(Motor mu? Elbette bmw idi..) Eğlence için gelinen yerde elde takımlar tamirat yapılıyorsa bilin ki o motor bmw'dir.. Diğerleri eğlenirken bmw'ci tamirat yapar. (tamirat yapamazsa bile servis veya tamirat muhabbeti yapar)
Büyük Tenere'yi ben de test ettim. Motor güzel ona bir lafım yok fakat sanırım artık o ağırlıklarda hiçbirşey benim ilgimi çekmiyor. Artık bu ağır motorlara her bindiğimde kendi kendime şunu sorar oldum; yahu benim ne zorum vardı da bunca zaman 250 kiloluk makinanın hamallığını yaptım sırtımda? (yanıtı buldum: fiyakalı diyeydi..)
Ha, bu arada Emreyle birlikte bmw'nin ilk kez görücüye çıkan konsept modellerinden birinin de test sürüşünü yaptık. Yakında piyasaya çıkacak ve muhtemelen çok tutacak diye düşünüyoruz
Sabahın köründe yırtık egzoslarıyla motor kullanan hanzo arkadaşları her türlü kınıyoruz.
Fotolar Emrede..
Murphy yasaları hikaye değilmiş..
O insafsız kahkahaları unutmayacağım Emre.
Güzel organizasyondu. Konusunda Türkiyedeki en geniş katılımın olduğu ve 10. yılını dolduran bu festivale ilk günden bu güne dek emeği geçen çalışan çabalayan herkese teşekkürler.
Not: senin sucukları köpek değil, belki sincap da yemiş olabilir Emre.
1- (Teknik soru) : Sincaplar sucuk yer mi ?
2- (Psikolocik sorusu) : Sucukları sincap yemiş olsa (köpeğe görece çok daha sevimli bir hayvanat olduğu için) , sabah kalkınca farkettiğimiz "sucukların kaybı şoku ! " daha az mı yaşanır idi, yoksa bizim için hiç fark etmez miydi ?
(Bak şimdi cevap verecek: "ben o kampa gittiysem, sincapı da yakalar keserim, sucuğu da yapar yerim arkadaş.."
Sesi kesilen motorum ve ben sana teşekkürü bir borç biliriz Cem. Bu arada neyi öğrendik: koruma demirinin ne kadar zor söküldüğünü ve asıl önemlisi sübap ayarı yapmayı. Emme 0,15 egzost 0,30.
Seni ve Emre'yi tanımak güzeldi. Hele Emre ve eşinin 1000 km'yi tam yükle CBF150 ile yapması gerçekten motorculuk ruhunun maddeye dönüşmüş halidir. Tebrik ediyorum. Ama asıl İpek'i tabii.
Tekrar görüşmek dileğiyle. Hoşçakalın.
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Tem 04, 2011 11:30 pm Mesaj konusu:
Asıl ben teşekkür ederim. Akşamki sohbet özellikle aklıma kazınmış vaziyette. Hayata aynı şekilde bakıyor olmamız, ortak arkadaşlarımızın çıkması, bir yorum yaparken insanın tam da o an aklından geçen cümlelerin karşılıklı kullanılıyor olması vs. Böyle sohbetler aradan yıllar geçse de unutulmaz. İstanbul-Antalya çok ters yerler birbirine. Zamanımız kısıtlı oluyor genellikle. Herhangi bir şey çıksın vesile olsun ve ortalarda bir yerlerde bu yaz bitmeden tekrar görüşelim isterim.
yamman demiş ki:
Seni ve Emre'yi tanımak güzeldi. Hele Emre ve eşinin 1000 km'yi tam yükle CBF150 ile yapması gerçekten motorculuk ruhunun maddeye dönüşmüş halidir.
Abi adamın gençlik yıllarından kalma, ocak ayında yolda tipiye yakalanma hatırasını dinlerken şerefsizim üşüdüm tırstım. Tam dünya seyahatine çıkılacak adam modeli bu. Hiç bir şartta of bile demeyen, her durumda keyif almanın yolunu bulan bilen, sorunu sıkıntıyı o an olanı olmayanı zerre kadar umursamayan ve anında çözüm üretme uzmanı olmuş enteresan modeller bunlar.
Fotograflar çok güzel. Orada sincaplar olduğundan haberim yoktu. (saat dokuza kadar fosur fosur uyursam olmaz tabi..) Seninle tanıştığıma çok memnun oldum Mesut. Umarım tekrar rastlaşırız bir gün bir yerlerde...
Ben de çok memnun oldum Cem hem seninle hem de Emre ile tanıştığıma. Keşke çok daha uzun bir süre sohbet edebilseydik. Dünya küçük... Nasaılsa yaparız bunu da _________________ Mesut KORKMAZ
BMW F650GS
05324625892
www.msttech.biz www.mesutkorkmaz.com
Yamman;
Güleç yüzlü hoş sohbet insan..Seni de tanıdığıma çok memnun oldum...
İlyada;
Abi gülmeyim de ne yapayım.Daha 10 dakika evvel "Gerelim senin şu çadırı yağmur var." dedim
"Yok abi, gerek yok hem çadırın kazıklarını da almadım" dedin...
"Bende fazla kazık var, gerelim" dedim...
Sen yine sallamadın...
Çadırın dış tentesi yok, kazıkları yok...
Senin gibilere okulda hocalar "Kalem yok, defter yok sen niye geldin" derlerdi vaktiyle...
Neyse çözdüm sayılır senin çadır mevzuusunu...
Kdalak;
He he yapalım...Sen ne zaman çıkacan yurt dışına, söyle ona göre yapalım...
Ünlü kamp duayeni, kampçılık malzemeleri konusunda, özellikle de kamp ocakları konusunda ihtisas yapmış arkadaşımızın çadırı yağmurda yıkıldı mı?
Ya Emre... gülmek ne ki...yerlerde yuvarlanıp göle düşsen yeridir.
Yahu internetten hava durumuna bakmak diye birşey var. Gelmeyeceğim halde baktım, "aha yağmur var!" dedim. Hatta yazın sıcak nedeniyle evin içinde yatamadığımdan terasa kurup içinede yaylı yatak attığım kamp çadırının güneş altında kala kala parçalanan üst kat yağmurluğu yüzünden, belki bir ihtimal giderim diye gidip çadır bile baktım, su geçirmez türünden.Yağmurluklarım zaten hep hazır.Arabistana gitsem yine alırım yanıma.Bu nasıl aymazlıktır, nasıl ihmalkarlıktır tuu yazıklar olsun!Sorsan kırk tane de bahanesi hazırdır şimdi. Kiminle yola çıkılır kiminle çıkılmaz daha iyi anlaşılıyor!
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Tem 05, 2011 10:50 am Mesaj konusu:
Kağan, işi çıkan gelemeyen pabucu yarım sensin bilader Ben eğer estiyse yakarım gemileri yine gelirim.
Emre, ya hayatımda bir kere almadım onları yanıma, onda da böyle oldu işte. Cumartesi sabahı çamaşır yıkamakla ve ıslananları kurutmakla geçti.
Volkert efendi, benim uzmanlığım yemek konusunda bi kere. 6 kişiyi doyuracak malzeme ve teşkilat var yanımda. 1:56'da gördüğün o sucuklu yumurtanın ve nice çayların mimarı benim mesela. Bir gün sen de gelirsen bol etli mehşur bulgurumu yapacağım ve sana yedirmeyeceğim bilader
Alıntı:
Yahu internetten hava durumuna bakmak diye birşey var. Gelmeyeceğim halde baktım, "aha yağmur var!" dedim.
Bazı şeyleri fazla kafaya takmadığımı, ihmalkar olduğumu da inkar etmiyorum. Son bir yıldır patlak lastikle geziyorum ben. İki günde bir şişirip devam.. Evet, yağmura yakalanma olayında harbi çapulcu kıvamına geldik fakat benden beteri de çoktu, mutluyuz, yegane tesellimiz budur
Slayt çok güzel olmuş Emre.
Güçlü motoru, üstün yol tutuşu ve zengin aksesuar yelpazesiyle bmw R1300 gs motosiklet severlere sahiden uyku uyutmayacak bir model olmuş.
Kayıt: May 11, 2007 Mesajlar: 82 Nerden: Eskişehir
Tarih: Sal Tem 05, 2011 6:47 pm Mesaj konusu:
Önemli bir fırsatı kaçırdım.
Sizlerle tanışmak fırsatını...
İnşallah bir dahaki sefere...
Cuma akşamı yağmurda çok eziyet çektiğiniz belli.
O sırada ben birkaç aileye otellerde yer ayırtıyordum.
C.tesi sabahı bir abimizin anjiyo olmak üzere hastaneye yatması tadımızı kaçırdı.
Ben 10.EMOK'tan bişey anlamadım. _________________ Porsuk kıyılarından selam ve sevgiler
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız