Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Tarih: Pts Ekm 12, 2009 11:52 pm Mesaj konusu: Bir kayboluşun ardından : Pamukova Köyleri Gezisi
19 ocak 2009 tarihinde gazetelerde ve televizyonlarda şöyle bir haber vardı:
“Sakarya`nın Pamukova ilçesinde treking yapan 1`i yabancı 18 amatör dağcı kar nedeniyle yollarını kaybedince dağda kayboldu. Dağda 20 saat kalan ve donma tehlikesi geçiren dağcılar sivil savunma ve jandarma ekiplerince kurtarıldı........” işte o 18 amatör dağcı arasında ben ve seçkin de vardık 18 ocak saat 10 da eskiyayla köyünden başlayan yürüyüşümüz 20 saat sonra kazımiye köyüne 5 km kala, 19 ocak sabah saat 6 da sivil savunma ekiplerinin grayderler ile karı yarıp bizi almasıyla son bulmuştu
taa o zamanlardan planlamıştık.. karlar eriyince o civarları motor ile turlayacaktık... ancak sonbaharda kısmet oldu... 3-4 ekim 2009 Pamukova gezimiz... hadi hayırlı seyirler
3 ekim sabah... istanbul’dan hareket..
150 km sonra pamukovaya varış... kurtarıldıktan sonra götürülüp kontrollerimizin yapıldığı pamukva devlet hastanesi...
ve hastanenin acili
ifademizi verdiğimiz jandama karakolu... uğrayıp tekrar çaylarını içtik
o zaman dolaşmaya fırsat bulamadığımız pamukova sokakları...
tepelere vurmadna evvel karnımızı doyuruyoruz...
yemek yediğimiz köşem lokantasının hemen bitişiğindeki zümrüt kuaförü sahibi oğuz ile tanışıyoruz... o da iki teker sevdalısı.. 200 lük bir ramzey krosu var... arkadaşları ile dağ tepe dolaşırlarmış.. yemek sonrası çayımızı orada içip yol tarifleri alıyoruz...
yolcu yolunda gerek diyerek müsade istiyoruz.. pamukovayı ardımızda bırakarak tırmanmaya başlıyoruz...
ilk karşımıza çıkan köy şahmelek..
ve köyün gençleri... yanımızda onlar için getirdğimiz minik hediyelerden gayet emnun kaldılar
ama oyuncaklardan çok maviş ilgilerini çekti
çok şanslılar... özgürce koşa oynaya çocukluklarını yaşıyorlar
kestirme bir yoldan geçerek kazımiye köyüne doğru yol alıyoruz..
işte burası kazımiye köyünün çayırı... biz 18 kişi greyderler üzerinde buraya ulaştığımızda ambulanslar, belediye başkanı, kaymakam ve jandarma komutanı bizi beklemekteydi...
kazımiyeyi dolaşıken köyün genç imamı rize’li mustafa hoca ile tanışıyoruz... tabi bizim gurubu herkes hatırlıyor
köy turuna mustafa hoca rehberliğinde devam ediyoruz...
yürüyüş yaptığımız rotaya doğru yola devam... buralar o zamanlar bembeyazdı
burası köye yaklaşık 5 km kala, 19 ocak saat 5 sularında, 19 saatlik yürüşten sonra ateş yakıp günün ağırmasını beklediğimiz mekan...
her taraf yarım metreye yakın karla kaplıydı...yine de bu çam ağaçlarının alt kuru dallarını toplayıp yanımızdaki kağır mendil ve pet şişelerle ateş yakmayı başarmış ve ısınmıştık
saat 6 gibi de önce grayderlerin sesini duymuştuk... sonra a bu virajdan kendileri gözükmüştü
tam burda, yolun ortasında yakmıştık ateşi, yarım metre karı kazıp toprağa ulaştıktan sonra... siz siz olun direk karın stünde ateş yakmaya çalışmayın... bu hadiseden önceki hafta delmece yaylası yollarında karda ateş yakmak zorunda kalmıştım yine... iyi güzel tutuşturmuştum ateşi.. ama ateş çoğaldıkça attaki kar erimiş ve korlar erimiş kar suyunun üzerine düşüp sönmeye başlamıştı... ordaki tecrübemden yola çıkıp burada önce karı oyup toprağı bulmuş, sonra ateşi yakmıştım
burdan sonrası hep yürüyerek geçtğimiz mekanlar...
işte bu köprü... kaçırdığımız için yanlış yola saptığımız yanlış yolda yürüdüğümüz 4 saat boyunca bu sağ tarafımızda bu köprüy aradık
kaçırdığımız yol ayrımı.. oysaki bu yol ayrımından sağa sapmış olsaydık 20 metre sonra bu köprüde olacaktık... ama biz burdan sola dönüp tırmanmaya başladık bunlar yaşandığında hava henüz aydınlıktı...
bu beton direk ve tel örgülerle evrilmi su deposunu gördüğümüzde yol ayrımından henüz 100 metre uzaklaşmıştık
sonra 4 saat boyunca tırmandık....
tırmandıkkk....
bu su o zaman da akmaktaydı... hatta dönüş yolunda geçtiğimizde bu sudan şişemi doldurmuştum
yanlış yolda olduğumuzu farkettiğimizde en son nereye kadar yürümüştük hatırlamıyorum ... ancak böyle yüksek bir yerdeydik... bir iki noktada cep telefonu çekmiş durumumuzu bizi meleşeoruç da bekleyen şoföre haber vermiştik....
bu seferki gezimizde ise dolunay yükselmeye ve hava kararmaya başlamıştı artık ...
yanlış gittiğimiz bu yolun nereye kadar gittiğini keşfedemedik ancak gps deki doğrultusuna bakarak soğucak yaylasına ordan da sapancaya doğru gittiğini tahmin ediyorum... hayli uzun bi rota
yavaş yavaş kazımiye köyüne doğru dönüşe geçiyoruz...
dönüşte, mustafa hoca’larda akşam yemeğimizi yedikten sonra epey bi vakte kadar rize’den gelen çay eşliğinde muhabbet ediyoruz
çadırımızı köyün üst tarafındaki kavaklar mevkiine kuruyoruz.... dolunayın ışığında köy, pamukova ışıkları ve karşı tepeler ışıl ışıl parlıyor ...
devam edecek.... _________________ Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
Ahmet cok guzel basladin ve aynen devam edecek gibi gorunuyor, merakla bekliyorum.
Bu gibi konularda her zaman insan, basindan olay gecen mahhalle muhakkak donuyor ve yuzleserek iyi de yapiyor. Nasil ki suclu; suc mahhalline ugramadan edemez, benzeri...
Ancak Ocak ayinin yasattigi soguktan galiba, pek bir morarmis gordum.
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
ahmet abi, renklerle ilgili bir problem mi war yaw ?? başka arkadaşlardan da bilgi geldi mavi- kırmızı rekler gözükmüyor diye.. ben açınca normal hepsi... acep nedendirr???? _________________ Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
Kayıt: Feb 15, 2005 Mesajlar: 273 Nerden: istanbul/b.evler
Tarih: Sal Ekm 13, 2009 2:54 pm Mesaj konusu:
Güzel gidiyordu..
Burnumuzun dibinde aslında nekadar güzel yerler var.
Sizde epey bi badire atlatmışsınız.
Ama gezdiğiniz yerler çok hoş.. _________________ www.enduroist.com
Enduro severlerin adresi...
R 1200 GS ADeVe
ali abicim, yılmaz'ım, donkişot hocam, gürbüz hocam.. güzel yorumlarınız için teşekkür ederim...
donkişot hocam, bende o zamanlar gps yoktu ama grup liderimiz de dahil olmak üzere üç kişide gps vardı.. hatta daha güzergahın izleri yüklenmi gpsler orası ayrı bir hadise zate
kaldığımız yerden devam ederlim öyleyse
Pazar günü güneşli bir sabah merhaba diyor bize...
obamızı toplayıp...
mustafa hocalar’a iniyoruz kahvaltıya söz verdiğimiz üzre...
yine yollara düşme vakti...
ilk hedefimiz, kaybolduğumuz gün hedefimiz olan ama ulaşamadığımız melekşeoruç köyü....
burası kazımlı köyünün kaymakam suyu yaylası... ormanda seyreltme kesiminde çalışanlar obayı buraya kurmuşlar...
bunlar da tepelerden kesilip yol kenarına yuvarlanmış kerestelik çamlar... kurtlanmasın diye kabukları soyulmuş...
dozer ile yeni düzeltilmiş yumuşak topraklı yolda su dolu bir çukur çıktı karşımıza... bataklık gibi bir çukura benziyordu... bu engel bizim enduroculuğumuzu aşar deyip...
bu sefer de melekşeoruç’a varmadan geri dönmeye karar veriyoruz
maviş biraz üzgün ama, güvenmediğim o değil ben
bu arada güzergahı gözünüzde canlandırmak için bi harita...
yanlış yürüdüğümüz yol ile melekseoruç yolu paralel ilerliyor... belki de bu yüzden ekip liderinde gps olmasına ve yol izinin gps de olmasına rağmen yanlış yolda olduğumuza ihtimal vermedi...
madem melekseoruc’a yine gidemedik, bari yürüyüşe başladığımız eskiyayla köyüne gidelim dedik...
eskiyayla’ya epey yaklaşmıştık ki bu sefer de yola yenidökülmüş ve yayılmış koca taşlı bir katmanla karşılaştık... baktık 100 mt falan sürüyor.. maviş, bu sefer dönmek yok dedi.. peki dedik... verdik gazı... kendimizi engeli aşmış bulduk
otloyan sürü...
ve çobanı... demek ki köye az kaldı
eskiyayla köyü, ismine tezat, birkaç yeni yapılmış yazlık gibi yapılmış evden oluşmakta... bizi çeken bir tarafı olmadı... yola devam.. . Burdan sonra yol asfalt...
bakacak köyüne doğru ilerliyoruz....
bu yol üzerinde uzan ın el konulmuş sonra da gençlik kampına dönüştürülmüş dillere destan villası var... yol kenarından bi baktık... normal taş bina deyip yola devam ettik
ta ki bakacak köyüne varana kadar... işte bizi etkileyen bu mimari... ahşap, kerpiç evler yoksa beton heryerde beton
şu güzelliklere baksanıza... hem güzel hem sağlıklı... yazın serin, kışın sıcak.. doğal yalıtım
gerçi biraz bakımsız kalmışlar... bunun nedeni ise artık yeni neslin genelde pamukovaya göçmesi... bu evlerin çoğu boş ya da hafta sonları, bayramlarda seyranlarda kalınıyor...
bu da köye “bakacak”ismini verdirttiren manzarası... pamukova ovası ayaklarınızın altında
şidiki hedefimiz ise çilekli köyü... ismini köyde yetişen çileklerden alıyor... gerçi oraya haziran temmuz aylarında gitmek lazım... ama bu sene kaçırdık
hedef çilekli idi ama bu sıradan aykırı olarak taaa içerlere kurulmuş bir köy daha görüyoruz haritada... meşruriye... buralara kadar gelip de o köyü görmemek olur mu??
devam edecek _________________ Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
Ahmet'cigim raporun cok guzel gidiyor ama beyaz peynir bile hala mosmor (vallahi )...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız