Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Prş Hzr 05, 2008 3:50 pm Mesaj konusu: Bildiğimiz Ama Gitmediğimiz İstanbul
Bildiğimiz Ama Gitmediğimiz İstanbul
(Not: Bulun buluşturun bu raporu Pentagram'ın Anatolia albümünden "Sonsuzluk" parçası ile birlikte okuyun derim, ben giderken kulağımda o şarkı vardı, dönerken de.)
İzinliyim... Ödenecek faturalar var, banka vesair işler... Sabahtan tamamladım, günü kurtarıp Karakarga'yla uzamalıyız şehre.
Karakarga bizim Yamaha YBR125, hani insanların hiç korkmadan dünya turuna çıktığı şey... Yanlış anlaşılmasın kendisi benim üçüncü ve aslında eşimin ilk motoru.
Sahibi ben olmasam da isim babasıyım. Eşimin rahatsızlığı nedeniyle bu yaz bana yoldaşlık edecek Karakarga. Sıkı bir yol arkadaşı doğrusu 1 ayda 2250km yaptık beraber.
Sabahtan gereksiz işleri halledip aslında hayatın kendisine yol almalıydım. Öyle de oldu. Uzak yollar uzaklarda beni beklese de şimdilik elimdeki imkanlar dahilinde Marmara Bölgesinde dolanmadayım.
Neyseki o Marmara'nın en müthiş şehrinde yaşıyorum, İstanbul'da. Ve 20 yıldır bu şehirde olmama rağmen daha keşfedilecek, hatta ve hatta unutulup tekrar hatırlanacak yığınla yer var.
Onlardan biri de eski Türk filmlerinin unutulmaz mekanı Çamlıca Sefa Tepesi, bana göre Aşıklar Tepesi. (Evet ben her nedense, filmlerden etkilendiğimden olsa gerek, orayı hep Aşıklar Tepesi diye bilirim, hem böylesi daha romantik. Sefa Tepesi de neymiş, aşkta hem sefa hem cefa yok mudur?)
Her neyse, istikamet Kadıköy'den Çamlıca Aşıklar Tepesi, kimbilir belki de Ediz Hun'la Filiz Akın'ı ağaçlar arasında birbirlerine koşarlarken yakalarım diyorum, Karakarga sırıtıyor motorunun homurtuları arasında. Aklı sıra benimle dalgada.
Altunizade'ye kadar trafik keşmekeşi her zamanki gibi. Ama sorun değil, keyfim yerimde kulağımda rock şarkılarıyla Karakarga'nın onlara eşlik eden sesi, devam...
Büyük Çamlıca tabelasından tepeye doğru kıvrılıyoruz. Ve ilk uygun yerde Karakarga'yı kenara çekiyorum, manzara güzel, deklanşöre basılacak kadar hemde.(Keşke yanımda su terazisi getirseymişim, yokuştan etkilenip biraz yamuk karelemişim İstanbul Kanatlarımın Altında Pozunu...)
Tepeye tırmanmaya devam... Az ileride Belediye'nin Dinlenme Tesisleri Tabelesı var, hah tamam işte orası hedef.
Karakarga'yı mekandaki görevlinin gösterdiği uygun bir yere bırakıyorum, bu sıcakta yokuşu hiç yakınmadan tırmandı, biraz dinlenmeyi haketti. "Acaba biraz daha gölge bir yere mi bıraksaydım" derken,
"Hadi devam et! Benim keyfim yerinde" diyor.
Tepeden aşağısı şöyle görünüyor. Ne keşmekeş ama...
Aslında o eski Türk Filmlerindeki bol ağaçlı ve doğal haliyle bir mesire yeri bekliyordum, ama fazlasıyla ıslah edilmiş bir tesis ve park çıkıyor karşıma.
Okuldaki bir hocamın sözleri geliyor aklıma, "Park dediğin ıslah edilmemiş olmalı, ağaçlarının etrafı çevrilmemiş, özgürce büyüyen, zemini toprak, çıplak ayağınla bastığında serinlik hissettiğin, bir yer olmalı"
Katılmamak elde değil.
Burada çok daha fazla ağaç olmalıydı. Onların yerine antenler dikmişler...
Yine de hoş bir yer, bardağın dolu tarafı da var...
Bu saat doğru değil...
Ama saati umursamıyor insanlar burada, herkesin keyfi yerinde...
Evet işte galiba Ediz Hun'la Filiz Akın şuralarda bir yerlerdeler... Ha gayret...
Belki de ben biraz geç kaldım, onlar belki de çok daha iyi zamanlarında koşturdular bu ağaçların arasında Çamlıca'nın...
Elimdekilerle yetinmeliyim...
Şuradan yukarı çıksam, yukarıda bir Çamlıca Gazozu var mıdır acaba?
Yukarıdaki karede sol tarafta oturan Teyze, kağıt helva satıyor, beni turist sanıyor(nedense bu tip yerlerde sıkça sanılırım. )
"Fotoğraf çekip duracağına bi tane helva alsana, işiniz gücünüz fotoğraf."
Yanına yanaşıyorum, "Ver bakalım bir tane, kaç para?."
Utanıyor: "1 lira, yav ben seni turist sandım oğlum, kusura bakma, sabah beri siftah edemedim de, yakınıyodum"
"Ne dedin ki anacım, estağfurullah!" diyorum, cebimden 1 liradan daha fazla bozuk para çıkıyor ve onları bir daha o cebe geri koymuyorum, Teyze'ye helvaya karşılık veriyorum.
"Sağol, evladım, allah bereket versin, işlerin rast gitsin."
"Sağol teyzecim, hayırlı işler"
Arkamdan ettiği hayır duasıyla merdivenleri çıkıyorum.
Merdivenlerin sonunda burası var...
Sanırım turistler bizden daha çok çıkarıyor bu şehrin keyfini...
Vee.. evet işte istediğim şey...Helvanın yanına Çamlıca Gazozu....
Helvayla gazoz ziyafetinden sonra da çayımı yudumlarken fotoğraflamaya devam ortamı...
Güzel yer burası, daha sık gelmeli...
Diye düşünürken... Arkamdaki ağaç dikkatimi çekiyor...
İşte burada İstanbul'un en şanslı canlılarından biri yaşıyor, hem de kira ödemeden...
Devam... devam...
Ayrıntıları fark etmek güzellikleri yakalamayı sağlıyor sanırım...
Tek sevmediğim şey böyle bir mekanda çayı ince belli bardakta içememek.
Hiç yakıştı mı şimdi sanat müziği çalan böyle bir yere bu alelade kağıt bardakta çay.
Filiz Akın'la Ediz Hun'a ayıp yahu...
Neyse yakınmayalım, gün yine de güzel geçiyor...
Mekan güzel, insanı güzelleştiriyor...
Ve ayrıntılar... ayrıntılar, kafamızı kaldırıp bakmakla, bakmamak arasındaki ince farklar...
Ve tüm bu güzellikler arasında bir de satış yeri var, bana göre üstündeki yazı hatalı, "Güzellik Satış Yeri" yazmalıydılar...
Ve o güzellikler...
Hapsedilmeye çalışılsa da güzellik kendini belli eder, külkedisi misali...
Ve her çiçekten bir bal alacak bulunur mutlaka, zaten bu güzellikler birilerine hayat vermezse neye yarar...
Beyazıyla...
Sarısıyla...
Ve siyahıyla...
Hayat her rengiyle güzel İstanbul'da, arayıp bulmak gerek, diyerek varıyorum bıraktığım yerde beni bekleyen Karakarga'ya.
Halinden memnun gibi, "Böyle iyiydim be abi" diyor, "İstersen ben otobüsle döneyim, sen kal" diyorum.
Gülüyor, "Bin hadi, bin, ne ben sensiz, ne sen bensiz" diyor. Dönüşe geçiyoruz...
Kulağımda "Sanırsın, dağlarda yol olmaz..." diyen Pentagram'ın melodisiyle, bir gün o dağlardaki yolları da bulmak için
devam etmeli diyorum motosikletle yaşamaya...
Cloud. 05.06.2008
(Bilenlere değil, bilmeyenleredir raporum:)...) _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
En son Cloud tarafından Prş Hzr 05, 2008 9:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
güzel olmuş mesai yerine güzel yerler gezilmiş lakin şöyle de bişey var, fotograflarini çektiginiz yerle evim arasında heralde 300 500 mt mesafe vardır, ve ben burnumun dibindeki o yere gitmiyorum, gidemiyorum...
2-3 sene önce kız arkadaşımla gitmiştik ve resmen kovulduk oradan, ne servis geldi ne de etraftaki bakışlar normaldi. oraları "başkaları" sahiplenmiş. ediz hun döneminden çooook uzakta yaşıyoruz artık, oralar "onların".
ellerinize sağlık, ben henüz bu kadar net göremedim oradan manzarayı. iyi oldu. _________________ http://serhatgursoy.com
r1200GStar
felektenbir gün olmuş sanki... haftasonu çok trafik olmasa aslında çok güzel yerler. ama feci trafikte ben şehirdışına kaçmayı yeğliyorum..hafta içi kaçamak yapmak lazım böyle.. _________________ devil in the detail
BD 8346
Transalp XL650V
Be3Al2(SiO3)6
Rahmetli Celik GULERSOY cok seyler verdi bu anlamda Istanbul'a. Ilk buralardan baslamisti restorasyona. O zamanlardan bu yana gidememistim, iyi oldu bu rapor.
Ellerine saglik, cok tesekkurler Cagri'cigim.
_______________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist./C.kale
SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK.
22-28 Haziran, 3.MARMOK Festivali'nde görüsmek uzere...
felektenbir gün olmuş sanki... haftasonu çok trafik olmasa aslında çok güzel yerler. ama feci trafikte ben şehirdışına kaçmayı yeğliyorum..hafta içi kaçamak yapmak lazım böyle.. _________________ devil in the detail
BD 8346
Transalp XL650V
Be3Al2(SiO3)6
Kayıt: Nov 07, 2007 Mesajlar: 83 Nerden: kocaeli/gebze
Tarih: Prş Hzr 05, 2008 7:17 pm Mesaj konusu:
abi gene güzel bir istanbul turu yapmışsın
güzel manzaralı _________________ motosiklet bir tutkudur
sezer çalışkan
kan grubu 0RH+
www.cbfturkiye.org www.cbf150.net
CBF150Türkiye
CBF 150
34FC1598
kocaeli/gebze
05382697722
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Prş Hzr 05, 2008 7:57 pm Mesaj konusu:
Sağolun arkadaşlar... Tat verdiysek ne mutlu.
(Bu not sadece funkstar için, polemik amaçlı değildir.)
Funkstar sevgili kardeşim, bu konuda söyleyebileceğim sözüm çok ama girmeyelim. Sadece inatla canınızın istediği gibi yaşayın, inadına yaşayın. Size oraya ait değilmişsiniz gibi bakanlara inat. Bu topraklarda yaşayan herkes eşit derecede bu toprağa aittir, neye inandığının hiç bir önemi yoktur, öyle olmadığını düşünenler bir gün yanıldıklarını anlayacaklar.
Siz gitmezseniz, biz gitmezsek, o zaman birileri sadece onlara aitmiş gibi hissedecektir doğal olarak. Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak dizeleri gibi... Gitmediğin yer senin değildir sözü gibi... Ben özellikle bu son sözü Güneydoğu'daki askerliğim sırasında fena halde hissettmiştim.
Bak yine de sözü uzatmışım memleket aşkına. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Kayıt: Jun 23, 2005 Mesajlar: 2823 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Cmt Hzr 07, 2008 10:01 am Mesaj konusu:
Sonsuzluk, Pentagram'ın en sevdiğim parçalarındadır. İstanbul'a da çok uyuyor hani. İstanbul'un da sonu yok aslında. _________________ Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...
Kayıt: Aug 14, 2003 Mesajlar: 773 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Hzr 07, 2008 2:40 pm Mesaj konusu:
İstanbul çok acaip şehir gerçekten.
Taksim'i, Eminönünü'nü filan hepimiz biliyoruz.
Ama bir de pek yol üzeri olmayıp gidilmeyen hatta gitmekten çekinilen tuhaf, güzel, farklı yerleri var ki asıl fotoğraflar oralardan çıkıyor...
Ellerine sağlık Cloud...
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Pzr Hzr 08, 2008 11:21 am Mesaj konusu:
Sağolun arkadaşlar, karınca kararınca şehir ve civarında her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorum. Öyle olunca da bu gibi yerleri yeniden keşfediyor insan. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Kayıt: Sep 16, 2006 Mesajlar: 558 Nerden: Yaşayan Ölüler Ülkesi
Tarih: Sal Hzr 10, 2008 8:55 am Mesaj konusu:
Vulcan sağol güzel görüşlerine.
Evet YBR gayet keyifli ve açıkçası benim de bir mini projem var kendisi ile eğer işler yolunda giderse 2 gün geze geze kıyıdan Marmara Denizi çevresini dolaşmayı planlıyorum YBR ile. Temmuz başı olabilir. Bakalım. _________________ Göremiyor musun? At gözlüklerini çıkartmayı dene!
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız