Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 11, 2005 Mesajlar: 921 Nerden: İstanbul
Tarih: Pzr Ağu 27, 2006 6:55 pm Mesaj konusu: 3200 km lik Akdeniz-Ege Seyahati
Orta Toraslardan başlayıp, az bilinen rotalardan geçerek güney batı Akdeniz sahillerini görmeyi planladığım gezi, 11 Agustos Cuma günü sabahı İstanbuldan başladı. Ancak yolda planlarda doğaçlama değişikler yaptım. Orta Torosları görmek başa sefere kaldı.
Motosiklet Asya GY200
Km sayacı 7400 ü gösteriyordu.
Bilenen feribotlu rotadan Bursaya öğle saatlerinde varıyorum.
Bursada öğle yemeği (iskender) için verilen mola sonrası yola koyulup; İnegölü geçtikten sonra, Domaniç-Tunçbilek-Tavşanlı üzerinden Kütahya ve ardından, bilinen D650 karayolu ile Afyona varıp geceyi burada geçiriyorum.
Rota bilgisi: İnegöl-Domaniç yolu son derece güzel, tamamı orman içinde geçen, adım başı çeşme ile dolu, kaplaması düzgün ve erimemiş asfalttan oluşan, tatlı virajları olan, topu topu 7-8 araçla ancak karşılaşabileceğiniz geniş bir yol. Hele orman bitişi, ovaya iniş yolu manzarası etkileyici.
Domaniç-Tavşanlı arası ise iki aracın zor geçebileceği darlıkta, fakat kaplaması güzel bir yol.
Bir tek kusuru var, yerel yönetimce asfalt erimesin diye yola sıkı aralılarla viraj-miraj demeden iri çakıllı kum dökülmüş, amman dikkat diyorum!!
Tavşanlıdan sonrası çift şeritli sakin bir yol.
Afyondan manzaralar:
Afyon evi. Yöresel yemeklerin tadılabildiği, çeşitli elsanatları sergilendiği bir yer.
Afyon kalesinden görünümler:
Ertesi sabah Afyondan yola çıkıyorum. Rotam şu şekilde:
Şuhut üzerinden geçerek, Karakuş dağlarını aşıp, Eğridir Gölü kuzeyini izleyerek yıllar önce çalıştığım ilçe Yalvaça uğrayacak, sonra yine göl kıyısını takip ederek İspartaya varılacak.
Rota bilgisi: Afyon-Şuhut arası ortadaki ortak kullanımlı olmak üzere 3 şeritli, kaplaması pütürlü fakat düzgün, trafiğin sakin olduğu bir yol. Karakuş Dağlarını aştıktan sonra Yalvaca giden yol parlak asfalt, yine trafik az, uzun düzlükleri ile de sürate müsait.
Karakuş dağlarını tırmanmaya başlamadan önceki görünüm:
Yalvaç girşi
Bu ilçede, tarihi Antiochea-Phisida antik kent kalıntıları bulunuyor. Agustus tapınağı, Roma hamamı bunlardan başlıcaları olup, iyi durumdalar. Müzenin kapalı olduğu saate denk geldiğimden, ancak dışardan görüntü alabiliyorum.
Tarihi Çınaraltında eski dostlarla sohbet.
Çocukların motor merakı
Eğirdir Gölünden manzaralar:
Göle doğru uzanan minik yarımadasıyla Eğirdir ilçesi
Dağ komando okulu
İsparta girişi
İspartadan Antalya yoluna çıkış
İsparta-Kemer yolu
İsparta üzerinden Antalyaya ulaşmak isterseniz, Burdur-Bucak yolunun bilinen bozkır görüntüsünün aksine; heybetli kayalıklara oyulmuş tünelleri, kanyonları, yeşil bitki örtüsü ve barajları ile güzel bir manzara eşlik eder size. Yol kalitesi de nefistir.
Muhtelif yol boyu manzaraları:
Karacaören barajı
Yolculuk esnasında Karacaören barajına gelmeden önce, dik eğimli rampalardan inerken ön takımdan önce hafif, giderek artan bir tıkırtı gelmeye başladı. Eğilip öne doğru dikkatle baktığımda tıkırtının kaynağını bulunca tüylerimden diken diken oldum. Arka freni kullanarak yavaşladım ve kenara çektim. Resimlerden de göreceğiniz üzere ön fren kaliperini çatala sabitleyen somunlardan biri yerinden çıkmış, kaliper sallanarak çatala çarpıyordu!!!
O an için sbitleyecek bir civata olmadığından, alttaki civatayı iyice sıkıp, kaliperi yerine itip gözüm üzerinde olacak şekilde yola devam ettim. Antalyaya vardığımda, bir motorcuda gerekli vidayı taktırıp, Kemere doğru yola koyuldum.
Burada, Forumlardan tanıdığım motorcu dostumuz Dr.Erkal’a uğarıyıp, nihayi konaklama yerim olan Kalkan’a devam edecektim. Ama olmadı...
Kemere yaklaşık 7-8 km. kala, yola taşan yeşil alan sulama suyun yüzünden ön tekeri kaydırıp düştüm. Tuzak gibi kaza idi.
Sağolun, geçmiş olsun dileklerinizi toptan kabul ettim.
Hiç beklemediğim, haketmediğim bir düşüştü. Sağ dirseğim ve sağ omzum üzerine sertçe düştüm, sürtünme değil de omuzdan omuza devam eden bir yuvarlanma haraketi başaldı. Dirseklerim yola çarptı. Kırmızı ışıklarada bekleyen araçlara gelmeden metreler önce durabildik. Kalktım, sol dirseğimde soyulma, sağda biraz daha derince olan ve kanayan bir yara vardı.
Diğer tüm araç sürücüleri yardıma geldiler sağolsunlar, birisi ilk yardım çantasındaki sanitabantlarla yaraları kapattı, motoru kaldırdık. Motor çalışıyordu.
Top casenin kırılan kilidi yüzünden yola saçılan eşyaları toplamaya yardım ettiler, motora binip Kemer sağlık ocağında soluğu aldım. Burada Dr.Erkal ile görüştük, yaralar temizlendi, dikiş ve pansuman yapıldı.
Geceyi Kemerde DrErkalın yanında geçirdikten sonra ertesi gün moto Aslankoya uğrayıp kırılan sinyalin ampulunu yeniledik, elcik koruma gidon uçundan kopmuş sallanıyordu, onu tamamen söküp, motoru yola hazır hale getirdik Akşam üzeri 15:00 civarında yola çıkarak 18:00 de Kalkana vardım. (180 km)
Kazanın verdiği burukluk, moral bozukluğu ve en çok da dirseklerimdeki acı yüzünden, bu rota üzerinde çok güzel manzaralar olmasına rağmen resim çekemedim.
Bu rotada da çok güzel, yol kalitesi olarak sorunsuz, Demre-Kaş arasında ortada ortak kullanımlı üç şeritli, yeni yapılmış otoban kalitesindeki asfaltıyla yüz güldüren, tüm rota üzerinde mıcır, çalışma şudur budur omayan tertemiz bir yoldu.
Ertesi gün Saklıkent kanyonunu gezmeye gittim.
Saklı kent kanyonundan görütüler:
Saklıkentte sular böyle kaynıyordu:
Kalkanda iki gece kaldıktan sonra, sabah Fethiyeye doğru yola çıkıyorum.
Yol güzel, trafiği sakin. Fethiye şehir merkezinden geçerek 17 km ilerdeki Belcekız beldesinde bulunan Ölüdenize geçiyorum. Burada bir otel bulup 4 gün konaklıyorum.
Belcekız beldesi:
İki dağ yamacı arasında bulunan bu yer, tam yaz sıcakları için ideal. Sabah 8 den önce güneş doğmuyor, akşam 6 dedin mi de güneş dağın ardında kayboluyor.
Ölüdeniz plajı:
Akşam üzeri çevreyi gezmeye çıkıyorum. Kayaköy ve Gemiler adasını işaret eden tabelalara uyuyorum.
Kayaköyde gün batıyor.
Kayaköy evleri eskiden kalmış. Çok ilginç bir şekilde dağın denize bakan yamacına değil de, karaya bakan bu yüzüne konumlandırılmışlar. Böylece denizden gelebilecek korsan saldırılarına karşı korunmuşlar. En tepede görülen ise, gözetleme kulesi. Bu dağın ardı da zaten ölüdeniz.
Kayaköyü geçerek, Gemiler adası denen koya geliyorum.
Otelin havuzundan gece manzarası:
Yarın tekne turuna çıkıp, Babadağdan yamaç paraşütü ile atlaycağım. Dinlenmek gerek.
Kayıt: May 04, 2006 Mesajlar: 193 Nerden: istanbul
Tarih: Pzr Ağu 27, 2006 8:17 pm Mesaj konusu:
Remzi Abi çok çok geçmiş olsun, çok üzüldüm Ama tebrik ederim, kaza sonrası o gezi coşkusunun sönmediğinden, aksine giderek artmasından çok etkilendim .Sabırsızlıkla raporun devamını bekliyorum, tekrar tekrar çok geçmiş olsun. _________________ Mehtap(A+) & Emrah(A+) Unsalan
BMW R1150RT
emrah.unsalan@ofisteknik.com emrahunsalan@hotmail.com
Remzi, ne yapmissin sen boyle? Ne kadar keyifli bir guzergah kullanmissin ama mevsimin en sicak donemine denk gelmen biraz zorlamistir herhalde?
Ellerine, deklansorune ve kalemine/tuslarina saglik. Paylastigin icin cook tesekkurler.
NOT : Bu arada gezinin keyifli satirlarina dalinca unuttum kusura bakma. Cok gecmis olsun, ucuz atlatmissin, ama diger civata sorunlu konu da bayagi ucuza kurtulunbmus bir konu olmus. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
En son VAP53 tarafından Pts Ağu 28, 2006 7:32 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Remzi bey, helal olsun muhteşem bir gezi olmuş. Oraları defalarca gezen biri olarak imrenmekten kendimi alamadım. Kaza için geçmiş olsun. Nice kazasız belasız ağız tadıyla keyifli geziler
Kayıt: Jun 23, 2005 Mesajlar: 2823 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Pts Ağu 28, 2006 9:17 am Mesaj konusu:
Remzi Ağabey ayağına, eline sağlık. Kaza için geçmiş olsun. Sakın Kelebekler Vadisi'ne gitmedim deme... _________________ Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...
Remzi bey, öncelikle kaza için geçmiş olsun diyorum. Aman dikkat. Harika fotoğraflar paylaşım için tşk.ler _________________ murtisi68@yahoo.com
Honda CBR 600 RR' 07 (satıldı)
Kayıt: Apr 01, 2006 Mesajlar: 398 Nerden: istanbul
Tarih: Pts Ağu 28, 2006 12:30 pm Mesaj konusu:
Remzi bey bu güzel gezi raporunu bizlerle paylaşımınız için, size çok teşekkür ederim. Bence mükemmel bir gezi olmuş, geçirmiş olduğunuz tatsız kaza içinde geçmiş olsun.İnşallah bir dahaki gezilerinizde, kazasız belasız sürüşler yaparsınız.Sevgiyle kalın... _________________ Yalçın GÖNÜL (B Rh +)
Mondial ut 150 enduro
Kayıt: May 11, 2005 Mesajlar: 921 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Ağu 29, 2006 11:23 pm Mesaj konusu:
Sabah Ölüdeniz plajından kalkan teknelerle tura çıkıyoruz.
Ölüdeniz plajından uzaklaşırken.
Teknemiz bu. Personelden başka iki türk yolcu var, biri benim.
Daha sonra doğu kıysı boyunca ilerliyoruz. Babadağ eteklerinde Likya world tatilköyü.
Böyle bir mağara önünde kısa bir serinleme molası:
Kelebekler vadisine yaklaşırken. Bu mevsimde pek kelebek yoktu tabi. Vadinin bitiminde minik bir şelale vardı 15-20 dakikalık yürüme ile ulaşılıyor.
Burdan sonra öğle yemeği için ver elini St. Nikolas adası açıkları. Çok eskiden tekne turlarında öğle yemeğinde balık ızgara verilirdi. Şimdilerde tavuğa dönmüşler.
Doymayanlar için gözlemeci kayıkları yanaşıyor hemen.
Sn nikolas adasında 7. yy dan kalma klise ve şehir kalıntıları:
[img][/img]
Fethiyeden sabah 10:30 civarı ayrılıyorum. İstikametim Marmaris. Oldukça sıcak bir gün olacağa benzer. Akşam haberlerde gölgede sıcaklığın 50 dereceye ulaştığını öğrenecektim.
Gerçi motosiklet üzerinde olunca farketmedim, öğlen 13:00 civarı vardığım Marmarise, vizörü açtığımda fön makinesinden üfler gibi sıcak hava geliyordu.
Fethiye Marmaris yolu, yol üzerinden herhngi bir çalışmanın mıcır dökme vs nin olmadığı temiz ve düzgün yüzeyli “bas-git” tarzı bir yol. Göcek yakınarında özel sektörce yapılan tunel şu anda ücretsiz olarak hizmete açılmış durumda. Yalnız çıkışta ücret ödeme gişelerinin olduğu yerde öyle bir mıçır var ki!!! kaymak asfalt zeminli tünelden o süratle çıkışta, o meşhur ince çizgide birkaç kez gidip gelmenize sebep olabilir.
Fethiye Marmaris arasında bir koy. Kamping için elverişli.
Marmarise giderken gökovadan geçerken, bu okaliptus ağaçlarının çevrelediği yola girmeden olmaz.
Marmarisin birbirinden güzel koylarını dolaşıyorum.
İçmeler:
Turunç koyu.
Turuncun biraz ilerisindeki Amos koyu.
Akşam üzeri Marmariste motorcu dostumuz FJR’ci İhsan Ergeni ziyaret ediyorum.
Hangi viteste ve hangi devirde olduğuna dikkat etmenin gerekmediği, gazı açtığınız anda nerede olmak isterseniz oraya ulaştıran cinsten motor kullanan iki motorcu olarak, son derece keyifli sohbetler ediyoruz.
Marmariste iken, 72 km uzaklıktaki Datçaya da gidiyorum. Fotoğraf makinem yanımda olmadığı için resim alamadım. Ancak, yolunun güzel olduğunu önceki senelere nazaran genişletilmiş olduğunu söyleyebilirim. Daha önce Datçaya gitmemiş olanların, bir yanında Ege, diğer yanda Akdenizi gören Reşadiye yarımadası boyunca bu yolu mutlaka yapmalarını tavsiye ederim. Ayrıca Datçadan sonra 35 km daha gidilerek ulaşılan, yarımdadanın en ucunda bulunan Knidos antik kenti koylarını görmelerini tavsiye ederim.
Daha önceden çekmiş olduğum Aktur tatil beldesi resmini ekliyorum:
Marmariste de iki gün kaldıktan sonra, sabah 8:30 da Çeşmeye gitmek üzere yola çıkıyorum.
Önce meşhur sakar geçidini tırmanıyorum. Burası Gökova, ovayı enlemesine kateden ağaçlı yol, yukarda resmini gördüğünüz okaliptus yolu.
Muğla ve Yatağanı geçtikten sonra Çineye kadar yaklaşık 40 km lik çok düzgün asfaltlı bol virajlı, ortak kullanımlı 3 şeritli bir yol. Marmaristen iergenin dediğine göre Türkiyenin çeşitli yerlerinden motorcular buraya viraj çalışması için gelirlermiş.
Parkur bittiğinde viraj süratim epey bir artış olmuştu. Bu yoldan bir kaç kez daha geçsem, 200 ile viraj alabilecek duruma geleceğim demekki.
Çineden sonra Aydın. Aydından girdiğiniz otobana, Çeşmeye kadar çıkmadan gitmek mümkün.
Çeşme otoban manzaraları:
Çeşmede limanı böyel gören bir otel buluyorum.
Turizm sezonunu yoğun dönemini kapatmaya hazırlanan Çeşmede tenhalık hakim.
Gün ortasında meydan.
Çeşme yat limanı
Hemen karşıda görülen ada, Yunanistanın Sakız adası.
Çeşmede bir ev.
Çeşmede akşam vakti.
Çeşme kalesinden ilçenin görünümü:
Çeşme limanı
Maraş çeşmesi. Çeşme adı burdan mı geliyor bilmiyorum.
Çeşmede çarşı içinde bulunan tarihi kliseden görüntüler. Şimdilerde sergi salonu olarak kullanılıyor.
Çeşme aynı zamanda kristal berraklığında deniz suyu ve altın sarısı billur kumsalları ile de ünlü. Denize doğru 50-60 metre gitseniz bile derinlik göğsünüz hizasında, ayaklarınızın altı ise kumdur.
Gece saat ilerliyor. Artık tatilin bitip eve dönüş vakti geldi. Yarın istanbula dönüş için yola çıkacağım. Çeşme meydanında sahil kenarındaki kafelerden birinden limana karşı biraz istirahat ile günü kapatıyorum.
Kayıt: May 04, 2006 Mesajlar: 193 Nerden: istanbul
Tarih: Çrş Ağu 30, 2006 11:44 am Mesaj konusu:
Abi döktürmüşsün valla.Paraşüt resimleri mükemmel ama görüntüleri indiremedim bir problem var sanırım.Daha sonra tekrar deneyeceğim.Ellerine ve yüreğine sağlık... _________________ Mehtap(A+) & Emrah(A+) Unsalan
BMW R1150RT
emrah.unsalan@ofisteknik.com emrahunsalan@hotmail.com
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız