Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 513 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Şiir Topic'i (Yeni)
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Şiir Topic'i (Yeni)
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
cyclist
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 26, 2005
Mesajlar: 1118
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Pts May 08, 2006 9:57 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

SUSARAK

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....


AZİZ NESİN
_________________
...ece... ciçek motorcu
CBF 150 - "taYYare"
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
cyclist
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 26, 2005
Mesajlar: 1118
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Sal May 09, 2006 3:32 pm    Mesaj konusu: kuvayi milliye 1 Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili İlyada'nın (Cem Bey) özel isteği üzerine icon_smile.gif


KUVAYİ MİLLİYE................... 7. BAP...... NAZIM HİKMET

922 Ağustos Ayı
Ve
Kadınlarımız
Ve
6 Ağustos Emri
Ve
Bir Âletle Bir İnsanın Hikâyesi


Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmiyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık, kısacıktılar,
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizliyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız :
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.

«6 Ağustos emri» verilmiştir.
Birinci ve İkinci ordular, kıt'aları, kağnıları, süvari alaylarıyla
yer değiştiriyordu, yer değiştirecek.
98956 tüfek,
325 top,
5 tayyare,
2800 küsur mitralyöz,
2500 küsur kılıç
ve 186326 tane pırıl pırıl insan yüreği
ve bunun iki misli kulak, kol, ayak ve göz
kımıldanıyordu gecenin içinde.
Gecenin içinde toprak.
Gecenin içinde rüzgâr.
Hatıralara bağlı, hatıraların dışında,
gecenin içinde :
insanlar, âletler ve hayvanlar,
demirleri, tahtaları ve etleriyle birbirine sokulup,
korkunç
ve sessiz emniyetlerini
birbirlerine sokulmakta bulup,
kocaman, yorgun ayakları,
topraklı elleriyle yürüyorlardı.
Ve onların arasında
Birinci Ordu İkinci Nakliye Taburu'ndan
İstanbullu şoför Ahmet
ve onun kamyoneti vardı.
Bir acayip mahlûktu üç numrolu kamyonet :
İhtiyar,
cesur,
inatçı ve şirret.
Kırılıp dağlarda kalan sol arka makası yerine
şasinin altına, dingilin üzerine
budaklı bir gürgen kütüğü sarmış olmasına rağmen
ve kalb ağrılarıyla
ve on kilometrede bir
karanlığa yaslanıp durduğu halde
ve vantilâtöründe dört kanattan ikisi noksan iken
şahsının vekarlı kudretini resmen biliyordu :
«6 Ağustos emri»nde ondan ve arkadaşlarından
«... ihzar ve teşkil edilmiş bulunan
ve cem'an 300 ton kabiliyetinde kabul olunan
100 kadar serî otomobil...» diye bahsediliyordu.
İhzar ve teşkil olunanlar,
bu meyanda Ahmet'in kamyoneti,
insanların, âletlerin ve kağnıların yanından geçip
Afyon - Ahırdağları ve imtidadına doğru iniyorlardı.

Ahmet'in kafasında uzak bir şehir ve bir şarkı vardı.
Bu şarkı nihaventtir
ve beyaz tenteli sandalları,
siyah mavnaları,
güneşli karpuz kabuklarıyla
bir deniz kıyısındadır şehir.

Vantilâtörde adedi devir
düşüyor gibi.
Arkadaşlar ileri geçtiler.
Ay battı.
Manzara yıldızlardan ve dağlardan ibaret.

Sen Süleymaniyelisin oğlum Ahmet,
çınar dibinde iki mars bir oyunla yenip Bücür'ü,
kalk,
sıra servilerin önünden yürü,
çeşmeyi geç,
mektep bahçesi, medreseler,
orda, Harbiye Nezareti'nin arka duvarında
siyah çarşaflı bir kadın
çömelip yere
darı serper güvercinlere
ve papelciler
şemsiye üstünde papaz açarlar.

Motor mızıkçılık ediyor,
bizi dağ başlarında bırakacak meret.

Ne diyorduk oğlum Ahmet?
Dökmeciler sağda kalır,
derken, Uzunçarşı'ya saparken,
köşede, sol kolda seyyar kitapçı :
«Hikâyei Billûr Köşk»,
altı cilt «Tarihi Cevdet»
ve «Fenni Tabâhat».
Tabâhat, mutfaktan gelirmiş,
yani yemek pişirmek.
Hani, uskumru dolmasına da bayılırım pek.
Yaldızlı kuyruğundan tutup
bir salkım üzüm gibi yersin.
İlerde bir süvari kolu gidiyor,
saptılar sola.

Uzunçarşı'yı dikine inersin.
Sandalyacılar, tavla pulcuları, tesbihçiler.
Ve sen İstanbullu,
sen kendi ellerinin hünerine alışmış olduğundan
şaşarsın İstanbullulara :
ne kadar ince, ne çeşitli hünerleri var, dersin.
Rüstem Paşa Camii.
Urgancılar.
Urgancılarda yüz parça yelkenli gemiyi
ve hesapsız katır kervanlarını donatacak kadar
urgan, halat ve dökme tunçtan çıngıraklar satılır.
Zindankapı, Babacafer.
Uzakta Balıkpazarı.
Kuruyemişçiler.
Yemiş iskelesindeyiz :
sandalları, mavnaları,
güneşli karpuz kabuklarıyla
yüzüne hasret kaldığım deniz.

Sol arka lastik hava mı kaçırıyor ne?
İnip
baksam...

Yemiş iskelesinden dilenci vapuruna binip
Eyüp'te Niyet Kuyusu'na gittikti.
Elleri yumuk yumuk,
bacakları biraz çarpıktı ama,
yeşil zeytin tanesi gibi gözler.
Kaşları da hilâl gibi çekikti.
Tam Kasımpaşa'ya yaklaştık, beyaz başörtüsü...

Lastik hava kaçırıyor.
Derdine deva bulmazsak eğer...
Dur bakalım Babacafer...

Üç numrolu kamyonet durdu.
Karanlık.
Kriko.
Pompa.
Eller.
Küfreden ve küfrettiğine kızan elleri
lastikte ve ihtiyar tekerlekte dolaşırken
Ahmet hatırladı :
bir gece nüzüllü babaannesini
sedirden sedire taşırken
kadıncağız...

İç lastik boydan boya patladı.
Yedek?
Yok.
Dağlarda avaz avaz
imdat istemek?

Sen Süleymaniyelisin oğlum Ahmet,
sana tek başına verilmiştir üç numrolu kanyonet.
Hem, hani bir koyun varmış,
kendi bacağından asılan bir koyun.
Süleymaniyeli şoför Ahmet
soyun...

Soyundu.
Ceket, külot, pantol, don, gömlek ve kalpak
ve kırmızı kuşak,
Ahmet'i postallarının üstünde çırılçıplak
bırakarak
dış lastiğin içine girdiler,
şişirdiler.

Bu şarkı nihaventtir.
Deniz kıyısında bir şehir...
Beyaz başörtüsü...

Saatta elli yapıyoruz...
Dayan ömrümün törpüsü,
dayan da dağlar anadan doğma görsün şoför Ahmet'i,
dayan arslan...

Hiçbir zaman
böyle merhametli bir ümitle sevmedi
hiçbir insan
hiçbir âleti...

NAZIM HİKMET
_________________
...ece... ciçek motorcu
CBF 150 - "taYYare"


En son cyclist tarafından Sal May 09, 2006 3:37 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
turkishstones
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 11, 2006
Mesajlar: 106

MesajTarih: Çrş May 10, 2006 8:15 am    Mesaj konusu: Atatürk'ün yazdığı tek şiir Alıntıyla Cevap Ver

Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?

Mustafa Kemal (Atatürk)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi MSN Messenger
evrimduyar
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Feb 19, 2004
Mesajlar: 680

MesajTarih: Çrş May 10, 2006 5:10 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

dönmek, mümkün mü artık dönmek
onca yollardan sonra, yeniden yollara düşmek

al bizi koynuna ipek yolları
üstümüzden geçiyor gökkuşağı
sevdalı bulutlar, uçan halılar
uzak değil dünyanın kapılari

gitmek, mümkün mü artık gitmek
onca yollardan sonra, yeniden yollara düşmek

rakılı akşamlar, gün batımları
çocuk gibi ağlar yaz sarhoşları
olmamış yaşamlar, eksik yarınlar
hatırlatır her şey eski aşklari

...

neresi sıla bize, neresi gurbet.
yollar bize memleket...


Murathan Mungan
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
maximus
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 20, 2004
Mesajlar: 1742
Nerden: jamaica

MesajTarih: Çrş May 10, 2006 8:52 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Aksam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustaligin,
Ne de catal yurek civan olusun.
Kar etmez,inceden icine dolan,
Alip goturen hasrete.

Aksam erken iner mahpushaneye.
Iner,yedi kol demiri,
Yedi kapiya.
Birden,aglamakli olur bahce.
Karsida,duvar dibinde,
Uc dal gece sefasi,
Uc kok hercai menekse...

Ayni korkunc sevdadadir
Gokte bulut,dalga kaysi.
Baslar koymaga hapislik.
Karanlik can sikintisi...
<<Kurdun Gelini>>ni soyler maltada biri,
Bense volta'dayim ranza dibinde
Ve hep olmayacak seyler kurarim,
Gulunc, acemi,cocuksu...

Vurulsam kaybolsam derim,
Cirilciplak, bir kavgada,
Erkekce olsun isterim,
Dostluk da ,dusmanlik da.
Hicbiri olmaz halbuki,
Gecer sunguler namluya.
Baslar gece devriyesi jandarmalarin...

Hirsla cakarim kibriti,
Ilk nefeste yarilanir cigaram,
Bir duman alirim, dolu,
Bir duman,kendimi olduresiye,
Biliyorum, <<sen de mi?>> diyeceksin,
Ama aksam erken iniyor mahpushaneye.
Ve disarda delikanli bir bahar,
Seviyorum seni,
Cildirasiya...

AHMED ARIF
_________________
Bora Çalık
Bursa
640 Adv.


En son maximus tarafından Prş May 11, 2006 12:03 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi MSN Messenger
maximus
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 20, 2004
Mesajlar: 1742
Nerden: jamaica

MesajTarih: Çrş May 10, 2006 8:55 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

SUSKUN

Sus, kimseler duymasin.
Duymasin olurum ha.
Aydim yari gecede
Yesil bir yagmus sonra...
Yagiyor yesil.
En uzak, o adsiz ve kimselersiz,
O yitik yildizlarda duyuyor musun?
Bir stradivarius inler kendi kendine,
Yayi, recinesi, koprusu yesil.
Once bendim diyor ve sonra benim...
Olumsuz, guzel ve cetin.
Ezgisidir dolasan butun evreni,
Bilinen, bilinmeyen issizliklari.
Canimi, tuylerimi sarmada simdi
Kendi ruzgariyla vurgun...
Sariyor yesil.
Ruya, butun cektigimiz
Ruya kahrim, ruya zindan.
Nasil da yillari buldu,
Bir misra boyu maceram...
Bilmezler nasil aradik birbirimizi,
Bilmezler nasil sevdik,
Iki yitik hasret,
Iki parca can.
Catladi yuregi cakmaktasinin,
Agliyor gok kusaklarinin serinliginde
Caglardir bogulmus bir su...
Agliyor yesil.
Yivlerinde yesil guller fiskirmis,
Susmus butun namlular...
Susmus dag,
Susmus deniz.
Dunya misil-misil,
Uykular derin,
Yilan su getirir yavru serceye,
Kisir kadin, mavis bir kiz dogurmus.
Memeleri bereketli ve serin...
Sagiyor yesil.
Aydim yari gecede,
Neron, cocuk kitaplarinda cirkin bir surat,
Ve Sezarsa, bir ad yikintilarda.
Ama hancer tasi sanki
Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermislerdi ustune
Bak nasil aliyor, yigit,
Binlerce yil da sonra
Aliyor yesil.
Vurur dagin dorugundan
Atmacamin calkara,
Yalin golgesi.
Kus vurmaz, tansan almaz,
Ama ac, azgin
Kopek baliklariydi parcaladigi
Bak, Tiber saygili, suskun.
Bak nilufer dizisi zinciri.
Bunlar bukagisi, kolbaglaridir,
Cihanin ilk umudu, ilk sevgilisi,
Ve ilk gerillasi Spartakus'un.
Susuyor yesil.
Sus, kimseler duymasin,
Duymasin, olurum ha.
Aymisam yari gece,
Seni bulmusam sonra.
Seni, kaburgamin altin parcasi.
Seni, dislerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana dogurur bizi?
Ruhum...
Misra cekiyorum, haberin olsun
Carsilarin en kucuk meyhanesi bu,
Saclari yuzumde kardes, cocuksu.
Derimizin altinda o olum namussuzu...
Ve Ahmedin isi ilk rasgidisi.
Ilktir dost elinin hancersizligi...
Agliyor yesil.

AHMED ARIF
_________________
Bora Çalık
Bursa
640 Adv.


En son maximus tarafından Prş May 11, 2006 12:03 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi MSN Messenger
Canberk
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Non 0, 0000
Mesajlar: 685
Nerden: istanbul

MesajTarih: Prş May 11, 2006 4:10 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

DESEMKI

Desemki sen benim icin,
Hava kadar lazim,
Ekmek kadar mubarek
Su gibi aziz bir seysin;
Nimettensin,Nimettensin !
Desemki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde senliksin,bahcemde bahar,
Ve soframda en eski sarap.
Ben seni de yasiyorum,
Sen bende hüküm sureceksin.
Birak ben söyleyeyim güzelligini,
Rüzgarlarla,nehirlerle,kuslarla beraber.
Günlerden sonra birgün,
Sayet sesimi farkedemessen,
Rüzgarlarin,nehirlerin,kuslarin sesinden,
Bilki ölmüsüm.
Fakat yine üzülme,müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelligini,
Ve neden sonun
Tekrar duydugun gün gökkubbede,
Hatirlaki mahser günüdür
Ortaliga düsmüsüm seni ariyorum !
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
turkishstones
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 11, 2006
Mesajlar: 106

MesajTarih: Prş May 11, 2006 8:19 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ben suyumu kazandimda ictim
Ekmegimi böldüm de yedim
Alkısı duydum, ihaneti gördüm
Sesim de oldu, sessizligimde
Sevistigimde oldu benim..

Sen de basini alip gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi
Hayatta hic birseyim az olmadi
Senin kadar ve hicbirsey istemedim
Seni istedigim kadar

Sen de basini alip gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi, ne olur


Daha önceki şiir topicine şarkı sözü yazdım diye laf yemiştim gerçi ama baktım buraya benden önce yazan var.. icon_smile.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi MSN Messenger
frogy_dreams
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 13, 2003
Mesajlar: 1101
Nerden: Bandırma

MesajTarih: Prş May 11, 2006 8:46 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

olsun yinede yazmıcan sen icon_twisted.gif


Nöbet Tutar Gibi




Nasılsan öyle sevdim seni
Kötüydün kimi günler, kötülüğünü sevdim
İyiydin, iyiliğini
..........
..........




İsmail Uyaroğlu
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
maximus
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 20, 2004
Mesajlar: 1742
Nerden: jamaica

MesajTarih: Prş May 11, 2006 9:39 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yukarıda Yazdığım dizeler Ahmet Arif'e aittir.


AHMED ARIF (1927-1991)

Diyarbakir'da dogdu. Ankara'da Dil ve Tarih-Cografya Fakultesi'nde
ogrenciyken TCK'nin 141. maddesine muhalefette bulundugu saviyla
tutuklandi (1950). Iki yil sonra ayni savla yargilanarak hukum giydi,
hapiste yatti. Mahkumiyet hayati iki yil surdu. Ankara'ya yerleserek
gazetecilik meslegini secti. 1991'de ayni kentte oldu.

Tek siir kitabi:
Hasretinden Prangalar Eskittim (1968).


``...basta Nazim Hikmet olmak uzere, toplumcu siirimizin ortak degerlerinin,
hece siiri, aruz ve halk siirimizin yogun, koklu bir sentezi...'' (Ataol
Behramoglu, 1991)
_________________
Bora Çalık
Bursa
640 Adv.


En son maximus tarafından Prş May 11, 2006 12:05 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi MSN Messenger
turkishstones
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 11, 2006
Mesajlar: 106

MesajTarih: Prş May 11, 2006 10:40 am    Mesaj konusu: CAM KIRIKLARI Alıntıyla Cevap Ver

yazıcaaaaam, bak yazıyorum yazdım icon_twisted.gif

Gün döner savrulur umudum
Es deli rüzgar başımda
Yaşamaktan yoruldum geçmişin yanlışını
Susadım her mevsimi bozkırlar ortasında

Adımların ürkek sarar geceyi
Karanlıkta bulutlar paramparça
Kapıları çalsam birer birer
Yanlızlığım uğuldar hep ardımda

Ne zaman düşünsem senden sonra adını
Cam kırığı kanatır gözlerimin akını

Funda Arar
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi MSN Messenger
turkishstones
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 11, 2006
Mesajlar: 106

MesajTarih: Prş May 11, 2006 10:43 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Gidemem - Sezen Aksu

Bazen daha fazladir her sey
Bir eşikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yasamin
O kadar azalmistir ki anlam

O zaman git hemen radyoyu aç bir sarki tut
Ya da bir kitap oku mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona çik bagir bagirabildigin kadar
Zehir disari akmadan yürek yikanmiyor

Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün
Ayriliktan kaçilmiyor
Öylede böylede ayriliktan kaçilmiyor

Hem çok zor hem de çok kisa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor

Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutmam aci tatli ne varsa hazinemdir
Acinin insana kattigi degeri bilirim küsemem
Acidan geçmeyen sarkilar biraz eksıktır

Bir siirden, bir sözden
Bir melodiden, bir filmden
Geçirip güzellestirmeden dayanmak zor
Yildizlarin o isikli firçasi azicik degmeden
Bu sahane hüzün tablosu tamamlanmiyor
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi MSN Messenger
maximus
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 20, 2004
Mesajlar: 1742
Nerden: jamaica

MesajTarih: Prş May 11, 2006 12:08 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sevgili arkadaşlarım icon_rolleyes.gif şarkı sözü yazmasak nasıl olur?

hani yeni görüp aa ben bunu görmemiştim ne güzelmiş dediğimiz şiirleri yazsak?

ben ettim suçluyum siz etmeyin (deliyle deli olunmaz, maximus ipiyle kuyuya inilmez.)


icon_redface.gif şarkı sözü için ayrı başlık isterseniz açabilirsiniz. icon_redface.gif
_________________
Bora Çalık
Bursa
640 Adv.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi MSN Messenger
turkishstones
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 11, 2006
Mesajlar: 106

MesajTarih: Prş May 11, 2006 12:25 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Tabi ki bir daha aslaaaaa icon_sad.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi MSN Messenger
cyclist
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 26, 2005
Mesajlar: 1118
Nerden: Istanbul

MesajTarih: Pts May 15, 2006 7:21 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Mesut sanmak için kendimi
Ne kağıt isterim; ne kalem;

Parmaklarımda cigaram,
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin.

Giderim, deniz çeker;
Deniz çeker, dünya tutar.
İçkiye benzer bir şey mi var,
Bir şey mi var ki havada
Deli eder insanı, sarhoş eder?

Bilirim, yalan, hepsi yalan;
Taka olduğum tekne olduğum yalan;

Suların kaburgalarımdaki serinliği,
İskotada uğuldayan rüzgar,
Haftalarca dinmeyen motor sesi,
Yalan.

Ama gene de,
Gene de güzel günler geçirebilirim;
Geçirebilirim bu mavilikte,
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,

Ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
Her sabah erikleri saran buğudan,
Buğudan, sisten, ışıktan, kokudan..

Ne kağıt yeter ne kalem,
Mesut sanmam için kendimi.
Bunların hepsi... hepsi fasafiso.

Ne takayım, ne tekneyim.
Öyle bir yerde olmalıyım,
Öyle bir yerde olmalıyım ki,
Ne karpuz kabuğu gibi,
Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi..
İnsan gibi...

Orhan Veli
_________________
...ece... ciçek motorcu
CBF 150 - "taYYare"
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Konu Disi Tüm saatler GMT
Sayfa Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki
3. sayfa (Toplam 5 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt