Haşmet Babaoğlu'ndan
Tarih: 19.10.2007 Saat: 11:02
Konu: Haberler


Motosiklet cinayetleri ve şehir


34 yaşındaki Sarp Erem yola çıkmak üzere motosikletine binmeden önce dizliklerini, bel koruma kuşağını, eldivenlerini ve kaskını takmış.

Kurallar ne gerektiriyorsa yapmış, gerekli güvenlik önlemlerini almış.

Bunu yeterli sayıp motosikletine atladığı gibi İstanbul’da Barbaros Bulvarı’ndan aşağı doğru ilerlemeye başlamış.

Oysa yetersiz bütün bunlar!

Güvende olmak için yetersiz!

Çünkü bu ülkede başka sürücüleri insan gibi değil bir böcek gibi gören; hatta motosikletliye trafikte varlığı anlam taşımayan bir yaratık gibi davranan sürücüler var.



Hele hele gecenin üçünde trafiğe çıkıyorsan...

Gündüzleri bile şerrinden korkmamız gereken sürücü bozuntularının cirit attığı bir şehirde gecenin üçünde motosiklet kullanıyorsan yaşaman mucize!


***

Nitekim gazetelerde iki gündür çıkan haberlerden de biliyorsunuzdur; Sarp Erem’i önce bir taksi çarpıp yere düşürmüş.

Çarpan hiç durmamış bile, gazlamış gitmiş.

Kazaya tanık olanlar “aman durun” diye yardıma koşarken ve bir yandan da ambulans çağırırken bir başka taksi yeniden çiğnemiş genç adamı...

Artık hayatta değil Sarp Erem.

Daha bir ay önce çevre yolunda genç bir çift motosikletlerini bir arabanın kasıtlı olarak bariyere sıkıştırması yüzünden hayatlarını kaybetmemiş miydi?

Duracak mı bu ölümler?

Durur mu?

Oral Çalışlar geçen gün “İstanbul’da arabalardan değil, o arabaların içindeki insanlardan korkuyorum” diye yazmıştı. O kadar haklıydı ki!


***

Trafikte aşırı hız, kurallara uymama, yanlış sollama gibi nedenlerle çok sayıda hayat kaybedişimizi (daha şu geçtiğimiz bayramda 100 kişi kazalarda öldü, yaralananları hiç saymıyorum!) “terör” olarak değerlendiriyoruz. Doğru!

Ama bir de içimizdeki hastalıklı nefret, kin ve öfkeyi trafiğe taşıyor olduğumuz gerçeği var ki...

O da ayrı bir felaketin habercisi.

Uzun yoldayken dikkatimi çekiyor; birçok sürücü motosikletlilere “nereden çıktınız, çekilin ayağımızın altından” mantığıyla bakıyor.

Şehir içinde ise sürücü kabadayılığının en kolay hedefi haline geldi motosikletliler.

Geçenlerde Levent’te önümdeki arabanın sürücüsü birbirine sarılmış neşe içerisindeki gencecik bir çiftin kullandığı scooter’ı göz göre göre kaldırıma sıkıştırdı.

Yanından geçerken o sürücüye baktım.

Gözlerinde küfürlü bir haset, ağzında pis bir sırıtmayla yoluna devam ediyordu.


***

İstanbul gibi şehirlerde motosiklet kullanmak zaten ya zor bir sevdanın ya da çok tehlikeli bir yolla ekmek parasının peşine düşmek demektir.

Egzoz dumanıyla zehirlenmek, yolda açılmış görünmez bir çukura takılıp takla atmak, refüj sulama işlemi sırasında açık bırakılmış suyun oluşturduğu kaygan zeminde yere serilmek işten bile değildir.

Şimdi bu tehlikelerin yanına bir de zır cahil veya psikopatça gaddar sürücüler eklendi.

İyi de, durum bu diye oluruna bırakabilir miyiz?

Yeni “motosiklet cinayetleri” nin işlenmesini önlemek için neler yapılmalı?

Hem yetkililer hem de medya olarak biraz bu konu üzerinde durup kafa yormalıyız.







Bu haberin geldigi yer: Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu
http://www.ikiteker.org

Bu haber icin adres:
http://www.ikiteker.org/modules.php?name=News&file=article&sid=570