Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Gozlerim istem disi mor Milka inekleri ariyor. Goremiyorum. Sadece normal inekler var.
Kafanda bi yandanda "Heidi"nin muzigi caliyodu heralde... Haydiii, haydiii komdas dis das allerbayn....olle loyii, olle loyiii
super gezmissiniz valla kiskandim.. Sinan'in fotograflarda harika.. Allah'tan ilker sadece rotayla ilgilenmis
Ilker'ciim su mpeg'leri de bi ara gonder. Cok methini duyduk sirkette. Tum goruntulerden anlasilan tur bindirmissin Sinan'a..
Not: Bu gezginler videoda cekmisler, ilker geldiginde bizim arkadaslara gostermis. Butun videolarin senoryosu ayni, sadece mekan farkli
- Sanco panco yol almaktadir. Kamera Sanco panco'nun essegindedir
- Soldan Don kisot sahneye girer ve Sanco panco'nun onune gecer. _________________ 05' FZ6 Fazer
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Cum Eyl 10, 2004 11:17 am Mesaj konusu:
Videolar icin Sinan'a basvuracagiz. Benim video koyacak yerim yok maalesef. photobucket gibi web uzerinden normal dosya hosting'i yapacak bir site biliyorsaniz, soyleyim koyayim oraya. Aksi halde Sinan'cim yukleyecek, biz de bakacagiz.
Mountain_Human, yol boyunca hep es-dostta veya hostellerde kaldik. Hostelin geceligi adam basi 35 Euro idi. Ozel tuvalet+banyosu vardi. Otelden rahat oldugunu soyleyebilirim.
Yemekleri de restoranlarda hallettik. Kahvaltilari ayakustu gecistirdik genelde.
Kamp yapmadik cunku ikimizde de 0 malzeme vardi. Ona verilecek parayi kurtarmayacagini dusunduk. Gerci uzun vadede kendini amorti edecektir kamp malzemesi ama kendi adima konusayim, senede bir kere kamping'e ya giderim ya gitmem. Onun icin degmeyecegini dusundum... _________________ Entia non sunt multiplicanda praetar necessitatem¹...
Ilker Eryilmaz
2004 Suzuki SV650 S
Belcika/Bruksel
Yemek ve köpek öldüren fotoğraflarının olmaması dışında nefis fotoğraflar çekmişsiniz. Ayrıca küçük-büyük motor ayrımı yapmamanıza ve neşenizi bozmamanıza da hayran oldum. Bu arada gecelemek için çadır filan kullanmadınız mı? Yemek işini nasıl hallettiniz. Hep lokantalarda mı yediniz?
Gezimiz son gün de dahil 8 gün sürdü. Bunun üç gecesi Strasbourg'da arkadaslarimizin evinde, 3 gecesi Lozan'da Guest House'da(Ilker ayrintisini yazmis, toplam 100 euro kisi basi odedik), 1 gecesi de Ilker'in evinde, Brüksel 'de geçti. Dolayısıyla çadır ihtiyacı oluşmadı. Hoş çadır ihtiyacı olmasın ama fazla da para harcamayalim diye bu tür bir program yapmıştık zaten. Ilker de, ben de konforumuza düşkünüz galiba. Aynı şekilde ikimizin de pek içki sever olmadığı gezi sırasında anlaşıldı, arada ben bir bira içtim, onun dışında içki içtik mi hatırlamıyorum.
Yemek işini genelde hep pratik yoldan hallettik. İstanbul dönercisi, AB Binası Yemekhanesi, McDonalds, arkadaşların verdiği ziyafet gibi...
Küçük-büyük motor ayrımı olmamasını İlker'in sabrına borçluyum. Basıp gitseydi yalniz kalacaktım, yolculuk boyunca bir kere yağmurda kopmak dışında hiç ayrı kalmadık. Ehh benim de performansım fena sayılmazdı hani Benim eşeğin gözleri fotoğraf çekilecek manzaralara takılıp da yavaşlamasaydı Don Kişot beni zor geçerdi. Bir daha ki sefere at gözlüğü takacağım...
Ilker demiş ki:
Videolar icin Sinan'a basvuracagiz. Benim video koyacak yerim yok maalesef.
Video çekimleri bu etaptan başlıyor, yeri geldikçe koyacağım merak etmeyin.
Bu bahisten yola cikarak, kisa bir ozeti sunuyorum, daha genis haritalar ile:
1.gün: Aachen-Strasburg
Yağmur yediğimiz tek gün... Yaklaşık 450 kilometre yol yaptık. Konaklama Strasburg'da.
2.Gün: Strasburg
Bugün hiç bir yere gitmedik, şehri dolaştık, motorsuz...
3.Gün: Strasburg-Lozan
Sabahtan AB Parlamento Binasını dolaştığımız için öğleden sonra yola çıkabildik. Alzas Şarap Yolu üzerinden Fransa Belfort'a, oradan da Neuchatel üzerinden Lozan'a indik. Tahmini kilometre 400...
4.Gün: Lozan-Gstaad-Lozan
Yaklaşık 200 kilometre, günü birlik gezi. Akşam Lozan'a dönüş.
5.Gün: Lozan-Mont Blanc-Lozan
Gezinin ana amacı olan alp geçişi... Günübirlik Lozan'dan çıkış. Fransa Chamonix'e gidiş, Mont Blanc Tüneli ile Italya Aoste, Grand Saint Bernard geçidi ve Lozan'a dönüş, tahmini kilometre 250...
Don Kişot ile iyi anlaşıyoruz. Aynı anda yatıp aynı anda uyanınca, herşey düzgün yürüyor. Bir de yolda çok fotoğraf çekip kendisini bezdirmesem...(benim eşeğe bir at gözlüğü şart, orada burada Heidi gördüm galiba diye durulur mu?)
Sabah Lozan havası puslu. Çok komik troleybüsleri var buranın, kendisi yetmemiş bir de römork eklemişler:
Tam ben bunu çekerken yağmur başlıyor ama uzun sürmüyor. Lozan güzel, göle karşı uzanmış bir şehir. Don Kişot milletin atlarına bakıp kendisinin atı ile karşılaştırıyor, bunlara eşek demek daha doğru olur ya..., neyse:
Tepeden Lozan'a bir göz atıyoruz, ileride Cenevre Gölü(göl adını Cenevre'den almış ama kıyısında Lozan ve Montreux de var):
Guest House'a geri dönerken bizim oranın aslında şenlikli bir yer olduğu ortaya çıkıyor:
Öğleyin güneş açıyor. Don Kişot'un bölge üniversitesinde arkadaşını ziyareti sonrasında düşüyoruz pek bir sosyetik Gstaad yoluna:
Once otobandan seyrediyoruz bir süre, Vevey'den sonra yol yine otoban ve oldukça güzel ancak korkunç bir yokuş. Benim otomatik vitesli ve de hatta varyatörlü eşek bu durumdan çok rahatsız olarak hızını maksimum 70km/s'ye düşürüyor. Bu sırada Don Kişot vizörden içeri giren bir arı ile uğraşıyor. Karşıdan geçemkte olan bir spor motor bizi taaa ilerden görünce elini kaldıra kaldıra geliyor, Don'a selam, bana da verir gibi yapıyor, scooter olduğumu görünce büyük bir kararsızlık içinde elini geri çekiyor. Bundan sonra anlıyorum ki, bana verildiğini sandıklarım da dahil bütün selamlar Don'a verilmiş.
İlk durak Gruyeres civari. Buraya kadar 53 kilometre geldik. Gruyeres bu meşhur Gravyer peynirinin bölgesi, işte civarı:
Ben kasabalara hayran hayran bakarken Ilker de kendini motorun üzerine atmis, tabii ki yine harita kontrol ediyor, manzara nefis:
Don Kişot bir ara at ile eşeği değişmeyi teklif ediyor, ancak ben benim eşekten memnunum, onun da atından ayrı kalmasına gönlüm razı olmuyor. Gruyeres'den Saanen'e dogru gitmemiz lazim, daha dogrusu tabelalar hep Saanen'i gosteriyor(Gstaad henuz ortada yok).
Gruyeres, Gstaad arası 38 kilometre... Muhtesem bir yol, Heidi kasabalarının arasından geçiyor. Bu yukarıdaki haritada artı biçimindeki sınıra benzeyen şeyler nedir derseniz, onlar da bir nevi sınır aslında, kolay geçilemeyen: dağ sırtları...
Heidi yukarıdan koşup gelecekmiş sanıyoruz. Yalaleiii, yalaleiii... Bu fotoğrafı 190mm.lik zoom ile çekiyorum, daha arkada Alplerin geçit vermez sırtlarının karanlığı var.
O sırada İlker yine harita kontrolünde, hemen önüme dönüyorum:
İlker ile ara ara kaskları değişiyoruz. Benimki yeni, o yüzden 3-4 saat sonunda, yeni ayakkabının ayağı vurması misali, kulaklarımı acıtmaya, onun ağır kaskı da boynunu ağrıtmaya başlıyor. Kaskları değişerek sorunu çözüyoruz.
Saanen'de bir süre durup bizim at ve eşeği soluklandırdıktan sonra, alman aygırlı abilerden de aldığımız bilgi ile Gstaad'a, Avrupa'lı çok bir sosyete abi ablaların, aslında kışın çok popüler olan kasabalarına giriyoruz:
Küçük bir yer, ana cadde dediğim yer, tek caddesi zaten. Çok yoğun bir teleferik, telesiej, televesaire sistemi var, yazin yollar genel olarak kapanıyormuş, tren ve bu tip araçlar ile ulaşım ön planda... Bu siteme dair, iki pano var:
-YAZ
-KIŞ
Burayı, Don Kişot'un da dediği gibi çok hızlı geziyoruz. Üzerinden küçük bir trenciğin geçtiği enfes bir köprüsü var:
Çok çabuk toparlanıp, geldiğimiz yoldan dönmemek için, Gsteig yönüne doğru ilerleyip Aigle'den otoyola varmayı planladık(39km), böylece büyük bir O çizmiş olacağız:
Burası şimdiye kadar yaptığımız en nefis yol:
Yol bizi tepelere doğru çıkarıyor. Dağlar arasında geçitte "Buzul 3000(Glacier 3000)" isimli bir teleferik var. Buradan 3000 metredeki buz denizine çıkılıyor:
Biraz da internetten; Glacier 3000'in dev gibi kabinleri var:
Yukarıda varılan buzul ise müthiş bir yer, lokanta falan da varmış. Ancak bu tür yerlere çıkmak çok vakit istediğinden, ve genelde uzun kuyruklar olduğundan bu işe hiç girişmedik:
Vaktimiz olmadığı için aşağı inmeye devam ediyoruz. Don Kişot akşam şatolarında davetli olduğumuz şatoya geç kalmak endişesi ile hiç durmadı. Yol o kadar güzeldi ki, ben de bir defaya mahsus kendime fotoğraf çekmeme sözü verdim, yola konsantre olarak deli gibi aşağı indik. Size bu yolu anlatacak kelime bulamıyorum. Bir tarafı uçurum, karşımızda dağlardan uçarak akan şelaleler, uçurumun aşağısı çağıldayan büyük bir akarsu, öteki taraf güzel taş duvar, dar, üzeri ağaçlarla örtülü nefis bir yol. Çok virajlı, virajlar ise her motosikletçinin rüyası olacak kadar güzel.
Don Kişot ortalama bir hızla aşağı iniyor. Ben de tam peşinden benim eşekle gidiyorum. Burada fotoğrafla uğraşmadığım ve de yokuş aşağının etkisi ile hiç kopmadık, müthiş bir sürüş oldu(rüyalarımın sürüşü).
Aigle'ye indikten sonra şu yoldan Lozan'a, şatoda bizi yemeğe bekleyen dük ve düşese gidiyoruz:
45 dakika gecikme ile yemeğe ulaşıp nefis yemekler yedikten sonra geri dönüş ve yatış. Yarın, Alplerin en yükseği Mont-Blanc'ı aşacağız.
Pek yakında:
Sanco Panco ve Don Kişot Mont Blanc'a karşı...:
Biraz da havadan bahseder misiniz? Sıcaklık nasıldı, gece-gündüz farkı çok muydu, buradaki gibi sıcaktan bunaldığınız oluyor muydu? Sürüşü etkileyecek kadar yan rüzgar vs.?
Merak işte . _________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
Biraz da havadan bahseder misiniz? Sıcaklık nasıldı, gece-gündüz farkı çok muydu, buradaki gibi sıcaktan bunaldığınız oluyor muydu? Sürüşü etkileyecek kadar yan rüzgar vs.?
Mevsim bence bu bölgeyi motorla dolaşmak için en iyi mevsimdi(Temmuz ortası). İlk gün yediğimiz yağmur haricinde hava sıcaklığı benim için problem olmadı. Hoş, benim BMW takımın iç ısı katmanı yok ve her yeri açılabiliyor, dolayısıyla sıcak olan bazı öğle saatlerinde de öyle idare ettim.
Gece gündüz ısı farkı çok değildi de, yukarılara doğru çıktıkça hava serinliyordu. Bu serinlik hiç rahatsız etmedi, tersine çok konforlu sürüş imkanı verdi.
Kayıt: Aug 13, 2003 Mesajlar: 2531 Nerden: Bruksel
Tarih: Pzr Eyl 12, 2004 10:54 pm Mesaj konusu:
Zirve yapacagiz bugun be, oley...
Aksam guzelce aldik uykumuzu, bugun hic kimsenin tesiri olmadan rahat rahat dolasacagiz. Tatil basindan beri ilk defa olacak. Heyecanliyiz. Hedef, en yuksek Alp gecisi. Haydi ugurlar ola.
Kahvaltiyi yaptiktan sonra hana donup kiyafetleri kusandik. Benim beygirin nallari bakim istiyor. 1000km'yi asti, hala yaglamadim. Sanco esyalari toparlarken firsattan istifade bakimi hallediyorum. Istikamet guney. Golun etrafindan dolasip Fransa'ya girecegiz. Oradan rampaya sardirip Mont Blanc'a kadar devam eden vadiyi takiben tunelden Italya'ya gececegiz. Alp'lerin guney yakasindan zirveye kadar cikip, tekrar Isvicre'ye girerek Lozan'a geri donecegiz.
Yolun ilk kismi bol bol otoban oldugundan oldukca sIkIcIydi. Hatta bir de yol calismasi yapmis kefere, diger buyuk bas hayvanlarla sira bekleyerek gittik. Bu sicakta hic cekilmiyor. Otobani bitirmeye yakin bir yemlik goruyorum. Dagda benzinci olur mu olmaz mi bilmedigimden, yavrucaklarin karnini doyurmak icin daliyorum. Nihayet karakacanin duzgun bir pozunu cekmisiz. Belki de "Alplere sardirmadan once boyleydi, sardirdiktan sonra boyle oldu" demek icin yapmisiz, bilemiyorum.
Otoban bitti nihayet. Ara yollardan daga cikmaya basladik. Yollar gezi otobusunden gecilmiyor. Birinden kurtuluyoruz, oteki geliyor. Icleri de cekik gozlu turist dolu. Hep bunlar mi geliyor diye merak ediyorum. Sanco'nun esek rampada bayilmasa, asilip sollayacagim konvoyu ama, amasi var iste. Neyse, en azindan manzaranin tadina vara vara yol aliyoruz. Etrafa bakmak icin firsat, daha ne?
Bir ara otobuslerden bunalip saga cekiyoruz. Suruyle motor ayni noktada durmus fotograf cekiyor. Tam biz makinayi hazirlarken asagidan 3 Alman binicisi BMW aygirlari ile gelip donus cikisinda otobusun birini solluyor. Onumde adamlarin devir saati yok ama 2. viteste 1500 devirde filan giderken sollamaya cikmadilarsa, ben de neyim. Kopek gibi cekiyor bu GS aygirlari.
Cika cika bir duzluge geldik. Ileride trafik sIkIsIyor. Fransiz gumrugune geldik. Onumuzdeki arabalar teker teker geciyor. Biz de basip gececegiz derken gorevli Sanco-panco ile muhabbete basliyor. Ne oluyor demeye kalmadan bizi saga cekiyor. Sanco'nun plakaya bakip "Alman misin?" demis, bizimki "Ja, ich bin" dese, gececegiz. "Yok" deyince sorguya aliniyoruz. 2-3 dakika anlamsiz sorular sorduktan sonra bizi saliveriyor. Tekrar yoldayiz.
Sorgunun getirdigi sIkIntI olsa, rampa asagi bizim karakacan deli gibi gitmeye basliyor. Tutabilene askolsun. Gemi aziya aldi herhalde diyorum.
Vadiye girdik artik. Irili ufakli bir suru kasabadan gecerek Chamonix'e variyoruz. Burasi yaz-kis turizmin durmadigi bir kasaba. Her iki tarafi dag oldugundan kisin kayak yapanlara, yazin da trekking'cilere ev sahipligi yapiyor. Aslinda Turkce meali, adamlar para basiyor kardesim. Kadikoy vapur iskelesi yaninda satilan kasarli tosta "Croque Mosyo" demis gavur, tanesini 8 Euro'ya satiyor. Oyle anlatayim. O kadar yol teptikten sonra verdik 8 Euro'yu, yedik tostu, orasi ayri.
Bizim Sanco'nun yalancisiyim, yanindan gectigimiz bi otelde gormus. Adamlar parayi kurekle el arabasina doldurup, oyle tasiyormus. Artik tahmin edin...
Bu sicakta motor kullanmak adami yoruyor hakkaten. Iyi oldu oturdugumuz. Serinledik biraz. 8 Euro vermisiz, tadini cikartalim en azindan di mi? Karsimizda butun ihtisami ile Mont Blanc duruyor. Bugune kadar buzul nehri gormemistim hic. Boyle birsey oluyormus. Sanki bir anda bosalip ustunuze gelecek gibi duruyor.
Kasabada dolasmaya basliyoruz. Oraya buraya serpistirilmis heykeller dikkatimizi cekiyor. Vakti zamaninda Mont Blanc'a tirmanan kasifleri anmak icin yapilmislar. Bunlardan birini asagida goruyorsunuz. Bizim Sanco harika fotolar ceker ama bence bu tum tatil icinde cektiklerinin en iyisi.
Dinlendikten sonra eger kusaniyoruz tekrar. Yakinlarda vizir-vizir calisan teleferikler var. Dagin ziresine kadar cikariyormus. Gelmisken bi 3000 metre havasi alalim diyoruz. Merkez ile teleferik arasi 3 dakika filan. Hemen motorlari park edip danismaya gidiyoruz. Ortalik ana-baba gunu. Sanki halk matinesine gelmisiz, bedava bindiriyorlar. Guc bela yanasip soruyorum.
"Zirveye cikacagdik da, ne kadar suruyor?"
"Ziryeve git-gel 3 saat ceker. Ama tenha bir gun de. Bugun hic tenha degil."
Ogreniyoruz ki zirveye gidip gelme kisa tur imis. Bunun bir de uzun olani var. Zirveyi asip Italya tarafina iniyor. Oradan tekrar geri geliyor. O 5 saat mi ne suruyormus. "Biz daha kisa surede dagin arkasina variriz" deyip ayriliyoruz mekandan.
Teleferikten inenler dikkatimi cekiyor. Disarisi 30 derece neredeyse, ama inen herkeste kazak-ceket var. Yukarisi buz gibi demek ki. Keske gorebilseydik.
Tekrar motorlara binip dagin yamacini tirmanmaya basliyoruz. 11km uzunlugundaki Mont Blanc tunelini kullanarak dagin arkasina gececegiz. Iki sene once bu tunelde olan bir kaza yuzunden yuzlerce insanin dumandan oldugunu aklima getirmemeye calisarak girise kadar geliyoruz.
Buraya kadar gelmisiz, donmek yok. Girecegiz yerin 7 kat altina. Giselere geliyorum. Elimde 10 Euro var. Alti ustu bir tunel, kac para olabilir ki? Zaten motorum ben, bi sIkImLIk canim var. Kadin 17 Euro diyor, guncel tabiri ile "Oha felan oluyorum". Panayira "3 kollu adami gorme" niyetiyle giden adam psikilojisinde olan Don Kisot cikartip veriyor parayi. Tunele giriyoruz. Adamlar gecen kazadan sonra guvenlik onlemlerini biraz abartmislar sanki. Hiz siniri 65km ve onundeki araba ile aranda minimum 100 metre olacak. Bunu da yere cizdikleri oklardan anliyorsun. Aranizda 3 tane ok varsa, mesafen guvenli.
Bu sekilde 11km aldiktan sonra Italya'dayiz. Beklendigi uzere gumruk-mumruk hak getire. Elini-kolunu sallayarak geciyorsun. Artik Alp'lerin Akdeniz'e bakan tarafindayiz. Bitki ortusu ve genel cografya kuzey tarafi gibi ama burada ufak bir fark var.
Cehennem gibi yaniyor burasi. Geberecem sicaktan. Bu ne beeee?
Durup biraz soluklaniyoruz. Tank bag'deki suyum hamam suyu gibi olmus. Gene de iciyorum.
Yola devam. Zirveye cikan yola varmak icin 60-70km gitmemiz gerekiyor. Bu arada irtifamiz gittikce dusuyor. Irtifa dustukce sicaklik yukseliyor. Bana afaganlar basmaya basliyor. Sanco halinden memnun sanirim, sesi cikmiyor.
Arada bir trafik sIkIsiyor. Yanima gelen BMW atcisindan, tek yananin ben olmadigimi gorup rahatliyorum. Demek anormal olan ben degil, Sanco-panco. Adamda dahili klima var sanirim. Simdi bir saniye dikkatinizi asagidaki goruntuye cekmek istiyorum. Goreceginiz uzere, BMW atcisi ayaga kalkik durumda. Herif ne zaman dursak, ayaga kalkiyor. Benim motor naked oldugundan bacaklar, ust govde giderken biraz soguyor. Bu garibim o kadar korunuyor ki ruzgardan, sogumasina imkan yok. Bacaklari bile motorun himayesi altinda. Bi nebze serinlemek icin her firsatta ayaga dikiliyor. Demek ki motor dediginde fazla koruma olmasi da zarar bazen.
Sonunda ovadan kurtulduk, rampa cikmaya basladik. Hava hala cok sicak ama artik umudum var, az sonra serinleyecek namussuz. Sicak altinda dusuk tempo ile gitmekten susuzlugum had safhaya geliyor. Kendimi bi benzinciye atiyorum. Hem motorlar da yari depoyu bitirdi. Buradan yakit aldik mi Lozan'a kadar durmamiz gerekmeyecek.
Birseyler icip serinledikten sonra kendime geliyorum. Durdugumuz yer enterasan bir kamyoncu tesisi. Iceride bar tarzi bir yer yapmislar. Bara da iki tane fingirdek abla koymuslar. Sanirim mekanin popularitesi ondan fazla. Biz girince soguk bakislara maruz kaliyoruz ama karisan eden yok Allah'tan.
Hem biz hem motorlar doyduktan sonra yola cikmaya haziriz. En azindan biz ucumuz haziriz ama Sanco degil. Almis eline fileyi, kamerayi motora nasil monte ederim diye kastiriyor. Uyduruktan da olsa bir sekilde sabitliyoruz aleti farin ustune. Istedigimiz kadar stabil durmuyor ama hic goruntu alamayacak kadar da oynamiyor. Idare eder iste. Gitmeden son bir kez Italya tarafina bakiyoruz.
Irtifa almaya devam ettikce yol daha da guzel bir hal aliyor. Virajlar sIklasiyor, trafik de azaliyor. Yolda gordugumuz motorcu sayisi ise tam tersine artis gosteriyor. Etrafimizda eriyen kar sularinin olusturdugu ufak dereler ve selaler goruyoruz. Yolumuz motorlar icin ideal, cevremiz trekking icin.
Yol bir yerde catallasiyor. Sagdan devam eden yol zirveye gidiyor. Soldan ayrilan ise Isvicre'ye gecen tunele devam ediyor. Butun araba ve kamyonlar buradan ayrilip tunele giriyor. Yukari giden yol motor hakimiyetinde. Dag yamacinca devam eden yola asagidan baktiginizda bile tek bir araba goremiyorsunuz. O denli izole, sadece siz, motor ve harikulade virajlardan olusan bir yol.
Zirveye yakin bir yerde mola veriyoruz. Altimizda demin ciktigimiz vadi olanca guzelligi ile duruyor.
Durusumdan anlasilacagi uzere hava sicakligi oldukca dustu. Kaski cikartma veya ceketin onunu acma ihtiyaci duymuyorum.
Az gidip, uz gittikten sonra tum bu tatilin hedef noktasi olan Grand Saint Bernard gecidine ulasiyoruz. RakIm 2534 metre. Ufak bir krater golu var. Icinde baliklar yuzuyor.
Etrafimizda ufak bir hediyelik esya dukkani ve Italya/Isvicre gumrugu disinda baska hicbir sey yok. Garip bir huzur kapliyor icimizi. Bol bol etrafa bakiyoruz. Boslugu dinliyoruz.
Temmuz ortasinda zirvede hala kar var.
Toparlanip donus yoluna cikiyoruz. Beni gene bir telas aliyor. Acaba gumrukten gecebilecek miyiz? Evelsi gun durdurup izin vermeseler, en fazla donup Fransa tarafinda bir yerde konaklardik, simdi izin vermezlerse hepten hapi yutariz. Esyalarimiz Lozan'da cunku.
Bu dusuncelerle Italya gumrugune yaklasiyorum. Yalama guluslu bir Italyan memur "Devam et" diyor. Selam verip geciyorum. Sira geldi karar anina. Isvicre gumrugune 300 metre var. Yaklasip yavasliyorum. Hesapta kafa sallayip gececegim. Ama yapamiyorum. Cunku gumrukte mac skoru
Inler : 1 - Cinler : 0
Kimse yok. Basip geciyorum. Ohhh, rahatladim.
Bundan sonra dag inisi basliyor. Isvicre tarafinin yollari zirve yakinlarinda iyiyken sonra cok siradan hale geliyor. Fazla zevk almiyoruz. Ama foto cekmekten de geri kalmiyoruz.
Aksam hostele varisimiz ilk defa mantikli bir saatte oluyor. Dus alip aksam yemegine gidiyoruz. Gol yakinlarinda ufak restoranlar olmasina ragmen fiyatlar acayip tuzlu. Vazgecip gar yakinlarinda bir yere oturuyoruz. Gunun degerlendirmesi esliginde yemegimizi yiyoruz. Sabah erken kalkip Bruksel'e donus yoluna cikacagimizdan abartmayip vakitlice yataklara gidiyoruz.
Yorulmusuz valla...
Bir sonraki bolumde: SIkIcI sandigim donus yolu nasil tatilin en zevkli anina donusur? _________________ Entia non sunt multiplicanda praetar necessitatem¹...
Ilker Eryilmaz
2004 Suzuki SV650 S
Belcika/Bruksel
Bir aydır elimi haritada gezdirmemin meyvasını bugün alacağız. Bakalım nasıl olacak. Gerçi Don Kişot biraz anlatmış ama, ben bir iki de harita ekleyip, yer ismi vereyim.
İlk adımımız 109 kilometrelik Lozan(İsviçre)-Chamonix(Fransa) olacak:
İsviçre otobanında "filtering" yani şerit aralarından giderek ilerliyoruz çünkü inşaat var. Bizde olsa bu kadar yavaşlamazlar, orada hafif aptala döndükleri için trafik kilitlenmiş durumda.
Vardığımız ilk durak Martigny:
Burası yolun sonu gibi. Yol gelip dağlara çarpıyor, bugün bu dağların öbür tarafına, denize bakan kısmına geçip, üstüne bir de geri döneceğiz. Yol gelip dağa yılan gibi tırmanan, asmalar ile dolu bir yamaca yaslanıyor, Don Kişot'un alman aygırlarına hayran kaldığı nokta burası. Vuruyoruz dağa, önümüzde bir otobüs bize kök söktürüyor.
Yokuşun tepesi Fransa sınırı. Sınırı geçince Chamonix vadisine girmiş oluyoruz, biraz zoom yapalım haritaya:
Chamonix harika bir vadi. Birkaç kasabadan sonra, vadiye adını veren kasabaya geliniyor:
Bir virajı döndüğümüzde şu manzara çıkıyor karşımıza:
"Yeldeğirmenlerine karşı Don Kişot muyum?
Gidiyorum Mont-Blanc'a karşı idiot muyum?"
biçiminde söylüyoruz İlhan İrem şarkısını...
Önümüzde aylardır planladığım şu müthiş geçiş var:
Bu filmleri çekebilmek için aklıma hin bir fikir geliyor, İtalyan ellerinin kamyoncu mola yerinde. Don Kişot'a söylüyorum, bayıla bayıla, fikrin güzelliğinden ağzımız sulanarak benim kamerayı motora monte ediyoruz. Biraz yamuk duruyor ve sallanıyor ama olsun. Sanço Panço oluyor Tam Teşekküllü Kameraman arkadaşınız Cevat Kelle:
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
(4gözle)
.
