Arama     Konular    
  Üye Ol antalya escort Ana Sayfa  ·  Konular  ·  Dosyalar  ·  Hesabınız  ·  Haber Gönder  ·  Top 10  ·  T.C Karayollari Haritasi  
Ana Menü
· Ana Sayfa
· 2. El Ilanlar
· Anketler
· Ansiklopedi
· Arkadaşına Tavsiye Et
· Arşiv
· Bize Ulaşın
· Dosyalar
· Faydalı İçerik
· Forumlar
· GizlilikPolitikasi
· Haber Gönder
· Hakkimizda
· Harita
· Konu Başlıkları
· Oyun Alanı
· Top 10
· Videolar
· Web Links
· Üye Günlüğü
· Üye Listesi
· İzlenimler
· Özel Mesajlar

Kimler Sitede
Şu an sitede, 85 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Giris
Nickname

Şifre

Guvenlik Kodu: Guvenlik Kodu
Guvenlik Kodunu Yeniden Yaziniz

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

Dost Siteler
www.webevi.com www.lamaorda.com www.saglikbilgisi.com www.bilgisayarbulteni.com www.thelostdownload.com www.ucretbordrosu.com


Ikiteker Motosiklet Fan Klubu - Motosiklet ve motosikletli yasam kulturu: Forums

Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - Farklıca bir yunanistan turu izlemek istermisiniz ?
 YardımYardım   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Farklıca bir yunanistan turu izlemek istermisiniz ?
Sayfa 1, 2  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
-AMCA-
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 27, 2006
Mesajlar: 209
Nerden: IZMIR

MesajTarih: Çrş Ağu 27, 2008 10:53 pm    Mesaj konusu: Farklıca bir yunanistan turu izlemek istermisiniz ? Alıntıyla Cevap Ver

Değerli Motosiklet Sürücüsü Arkadaşlarım ,



Uzun süren sessizliğimi değişik bir tur ile bitirmek istedim ,

İki kişi olarak çıktık bu yola , uzun ve konaklamalı bir gezi olduğundan yorulmadık değil tabi ama olsun yinede çok zevk aldık.


Bugüne kadar birçok motorcudan Yunanistan turu izlemişsinizdir , şimdi birde bizi izleyin isterseniz , bizim yol güzergahımız çok ama çok farklı , biz Yunanistanın bütün köy yollarını neredeyse geçiyoruz , iki otomobilin karşılaşınca birbirlerini beklediği yerlerden , en yüksekdeki dağ köylerinden tutun da denizin içine kadar inen balıkçı kasabalarına kadar !


Katılımcılar

1-Mehmet (Archer), Suzuki V-Strorm DL 650
2-Selçuk (AMCA), Kawasaki ZX10-R

İlginç bir ikili oldu ama napalım eldeki budur şaka bir tarafa motorların cinsi veya mesleğiniz ve yaşınız önemli değil , önemli olan yoldaki arkadaşlık


Gezimize 16 Ağustos 2008 Perşembe , İzmir – Çeşme otoyol gişelerinde saat 15:00 de buluşarak başladık ,


Fotoğraflar ile anlatıma geçelim daha zevkli olsun değil mi ?



14.08.2008 sabah motorun Bakımını yaptırmak için Setup motora bir uğramam gerekti



Ercan ustam sağolsun hemen ilgilendi ve bir saat içinde her şey tamam



Tabi sadece motorun bakımı ile bitmiyordu her şey , evrakları da cabası , pasaportu uzatmak vize işlemi ve işin en önemli kısmı Turing kurumu , Beynelmilel sürücü belgesi , triptik ve yeşil sigorta !!!

Bunları yaptırmadan çıkamazsınız !!!

Külliyen yalan öyle bir korkuttluar ki bizi , ehliyete 225 ytl , triptik e 30 ytl yi mecburen verdik , yeşil sigortayı da en ucuz kendilerinin yaptığını söylediler ama biz yaptırmadık 65 euro istediler , peşin olarak.Ben bacanağıma yaptırdım hemde aynı paraya ve de kredi kartına taksitle.Uluslararası ehliyet mi , işin komik kısmı orası zaten , kimsenin böyle bir şeyden haberi bile yok !!!! Daha sı soran eden adını duyan yok ! henüz çantadan çıkmadı bile !

Yunan gümrükçüleri ve polisleri motorculara inanılmaz kibar ve anlayışlı , Sakız (Chios) gümrüğünde birçok Avrupalıyı aramalarına rağmen bize sadece gülümseyerek iyi gezmeler dediler , Ülkenin içinde bir şey sormak için polis bulduğumuzda birçoğu İngilizce bilmiyor , dilim döndüğü kadar yunanca anlaşıyorum.

Bu kısa bilgiden sonra devam edelim ,

Otoyol gişelere varmak üzereyim



Muhteşem ikili



Buluşma anı , kilometrelerimiz





Çeşme limanı , gümrüklü sahada bekliyoruz



Feribot yanaşıyor ve yerimizi alıyoruz



Mehmet , motorunu bağlıyor



yola çıktık



vira vira dedik



Bizden başka iki İtalyan motorcu da vardı 1200 GS leri ile Suriye den geliyorlarmış , İtalyanlar bize İtalya ya gidersek otoyol da nasıl sürat yapacağımızın incelikleri gibi hayati önem taşıyan bilgileri verdiler , çok tatlı insanlardı benim konuştuğum Bey Cerrahmış , adresini de verdi , gidersek misafir edecekler ,









Sakız adasına yaklaşıyoruz



Yunan Gümrüğündeyiz



Sakız da , Pire feribotu için bilet alıyoruz ,



Ada da motorcu kafesi bulduk , birer buzlu Frappe gider dedik



Pire feribotuna bindik





Feribot da inanılmaz görüntüler ile karşılaştık , son derece şık yunanlılar gece olunca koridorlarda yerlere havlu battaniye vb.gibi şeyler sererek yattılar , şok olduk ve yadırgadık düşünsenize eşiniz çocuğunuz veya anneniz babanız ile cümbürcemaat yerlerde yatıyorsunuz , gerçekten ilginç görüntüler vardı ama resimleyemedik ayıp olur diye ,



Fiyatlar hakkında biraz bilgi vereyim , Çeşme – Sakız gidiş dönüş aldık çok ucuza geliyor toplam iki kişi iki motor 350 ytl !!! (uluslar arası olduğı için yüksekmiş , öyle dediler) toplam 45 dakika sürüyor , Sakız – Pire iki kişi iki motor 100 euro , 9 saat sürüyor yol , saat 22:00 de hareket ettik sakızdan ,

15 AĞUSTOS 2008 Cuma sabah 06:00 , Pire gözüktü





Simdi , gezimizin ilk baslarinda gezecegimiz bolge ve insanlarinin geçmişinin nerelere kadar uzandigini birlikte hatirlayalim mi , Bugunku Yunanistan Anakarasi yedi bolgeye ayrilmaktadir , bu bolgeler de kendi aralarinda bolgelere ayrilirlar , saka gibi ama bu ulkede 9000 adet ada var ve bunlarin 169 tanesinde yerlesim var , bu adalar da kendi aralarinda bolgelere ayrilmistir , ulkenin batisindaki adalara yanya (ionia) adalari , ege denizinin altindakilere dodekanese (oniki , dodeka yunancada onikidir) adalar ,orta egede ulkemize yakin olanlara kiklades (tavsan) adalari , yukari egedekiler kuzey ege adalari , yine yukari egede yunanistan’ a yakin olanlara sporades ve saronica korfezindekilere de saronic adalar denmektedir , Girit bunlardan ayri olarak tutulur.



Bizim rotamiz Mora yarimadasi oldugundan biz bu bolge icindeki yedi ayri bolgeyi de gezecegiz ,




Biraz da tarihinden soz edelim mi ?
Yunanistanda ilk yerlesim M.O. 3200 yillarina rastlar bilinen tarihle , bu siralarda buralarda yasayan halka PELASGI yani deniz halki denirdi , ancak bu halk daha cok uretim ve pazarlama isleri ile mesguldu , ilk zeytinyagi ve sarap gibi mamullerin de bu halka ait oldugu dusunulmektedir , M.O. 1800 lerde Hint-Avrupa gocebe topluluklarindan olan AKA lar, saldirilari ile savasci olmayan bu halki asimile ederek bu bolgede kralliklar kurdular , ilk yazilarini da burada gelistirdiler , dogrusal B hecesini kullandılar ve bugunku kiril alfabesinin temelleri böylece atilmis oldu , Gittikce guclenen akalar’ın kurdugu bu medeniyetin ismi MIKEN medeniyeti oldu , bir kralin degil de sehir krallarinin yonettigi bir medeniyetti bu , M.O. 1100 yillarinda Yunanistan topraklari ile yetinmeyen Miken krallari, baslarinda Agamennon olmak uzere basta Girit ve Kiklad medeniyetlerini ele gecirmis sonra da Troya ve diger Anadolu uygarliklarina saldirmislardir (filminden de hatirlarsiniz) ,bu sirada Lykya , Dydyma ,Amazon vb.gibi bircok uygarligi da kendi boyunduruklari altina almışlardır , ancak kisa bir sure sonra Makedonya dan gelen demir silahli DOR savascilari Miken Uygarligini ele gecirmis ve ortaya karisik bir halk cikmistir , hatta savasciligi ile unlu Spartalilarin DOR soyundan geldigini soylemeleri de bunun kanitidir , iste arkadaslar Yunanistan’ın eski gecmisi boyle , yakin gecmisini zaten biliyorsunuz , Osmanlilar ve 400 yil suren bir hakimiyet , ve dis guclerin iteklemesi ile kurulan yunan kralligi ve yunan olmayan krallar... (Danimarkadan kral atamislar yahu) sonrasi malum ,


Bu kadar bilgiden sonra gezimize kaldigimiz yerden devam edelim ,


Pire de feribottan iniyoruz , insanlar o kadar hızlı hareket ediyorlarki şaşırıyoruz , bizde onlara ayak uydurmaya çalışıyoruz , Atina trafiğinin felaket olduğunu bildiğimizden oyalanmadan yolumuza devam etmek istiyoruz ,





Hükümet binasında bir sigara molası verdim , Mehmet kullanmadığı için beni sıkılsa da bekliyor garibim



Atinada lüks bir yerde kahvaltı molası verdik



Şehir o kadar sakin ki anlam veremiyoruz en sonunda garsonlara soruyoruz , burada işe kaçta başlanıyor diye , onlarda , dini bayramları olduğunu ve 3 gün tatil olduğunu belirtiyorlar , herkes bugün Atinayı terkeder diyorlar , eyvahh diyoruz otoyol şimdi kalabalık olacak ,



Hemen uucuz benzini dolduruyoruz depolarımıza





Atina – Lamia – Selanik otoyoluna vardık , Mehmet gişelerde ödeme yapıyor , çok ilginç otoyol da hem girişte para ödüyorsunuz hem çıkışta , amman diyoruz bunu bizim hükümet duymasın hemen aynısını bizdede yapar



İlk durağımız Arakhova olduğundan Kastro sapağından çıkıyoruz , aslında Arakhova sapağı daha önce ama buranın yolu çok daha sakindir diye öğrendik ,

Bu Ülkede motorculara öyle bir saygı varki gözlerimize inanamıyoruz , genci yaşlısı , kadını erkeği , her türlü otomobil sürücüsü arkada motoru görünce , anında kendilerini yolun en en sağına kadar atıveriyorlar , ahh diyoruz canım ülkem canım insanım nerdesin !!!

Bir köy kahvesinde mola , bu ülkede henüz erkek garson göremedik ve burası bir köy kahvesi minicik etekli veya şortlu birbirinden güzel kızlar serviz yapıyor şaşırıyoruz ,



Korinth körfezini tamamen dolaşacağız , kuzeyden yanii Yunanistan anakarasından , yol planımız bu şekilde , yollar harika , bir dağa tırmanmaya başladık ,








Arakhova ya vardık , burası deniz seviyesinden çok çok yüksek muhteşem bir kasaba , bence muhakkak görülmesi gereken bir yer zaten Holidays in Greece programındaki en önemli yerlerden biri , dini tatil olduğundan çok çok kalabalık ,



Kahve molası verdik , yer boşalmasını bekledik , hemen arkamızda yunanlı genç bir çift italyanmısınız diye sordu (bu soru ile daha sonra yüzlerce kere daha karşılaştık) , yooo dedik nerden çıkardınız diye , plakada tr varya dediler torino diye düşündük ama dilinizde bir tuhaf geldi merak ettik , biz TURKO diyince herkes bize döndü , ahah dedik , moku yedik galiba ama o kadar yanılmışız ki Türkleri inanılmaz seviyorlar , Türk olmanın ilk meyvesini burada yedik ,kahve parası bile almadılar.





Arakhova dan Delfi ye gitmek üzere yola çıkıyoruz



Yollar dar ve virajlı , inanılmaz zevk alıyoruz







Mehmetin gerçek hayatta yapmasa da Peyzaj Mimarı olduğundan bana Eski delfi de ki düzenlemeleri anlatması hoşuma gidiyor bilgilerimiz paylaşıyoruz





Ve bende sanat tarihçisi olarak ona bilgilerimi anlatıyorum o da bana abi bunları yazsana çok iyiyimiş diyor tamam diyorum



Hadi size de anlatmaya çalışayım ,



Delfinin isminin anlami cok derinlere kadar uzanir , antik caglarda burada bulunan Omphalos tasindan dolayi burasi dunyanin merkezi sanilirdi , dunyanin gobegi oldugu dusunulup Cozmos’u simgeledigi vurgulanirdi , ancak bana gore en buyuk ozelligi, tarih sayfalarinda bulunmayan tarafi, ilk baskent olgusunun buradan dogmus olmasıdır... Delfi anlaşıldığı üzre bir yonetim kentidir , isminin anlaminın, memeli anlaminda da kullanilan Delphiniade (Yunus Baligi) den geldigi dusunulmektedir ,






Buranın kahinleri, degerli adaklarla basvuranlara gelecekten haber verirdi;M.O. VII. yuzyilda butun Yunanistan icin bir otorite oldu. Unu Anadolu'ya kadar uzandı. Bir süre sonra Tapınagi ziyarete yabancilar da gelmeye basladi. Delfi'nin zenginliği savaslara da neden oldu. Hazineleri yagma edildi.Apollon tapınagina armagan edilen üc ayakli altın kazanin ortadaki burmali sutunu, daha sonra imparator Konstantin tarafindan, M.S. 324 tarihinde, Delfi’ den getirtilerek İstanbul'da Sultanahmet meydanına diktirilmistir.






Yukarida belirttigim gibi bu sehrin ununun yayilmasi Kahinleri sayesinde olmustur,peki neydi bu kahinlerin sirlari , evet 80 li yillarin basinda Kanadali ve Fransiz jeoloji muhendisleri deprem konusunda arastirmalar yaparken bu antik kentin tapinaginin tam altindan gecen ve birbiri ile cakisan iki degisik gazin birleserek yeryuzune tapinaktan ciktigini farketmisler ve bu birlesen gazlarin insanlar uzerinde halusulasyonlar gormeye bir cesit kendilerinden gecmeye yaradigini saptamislardir , tabii ki sonrasinda Yunan hukumeti bu gazlari cevreleyerek, gazların yuzeye cikmasini engellemistir , demek ki neymis , kahinlere gelen insanlarin bir sekilde ucus moduna gecip kendi bolgelerine donmeleri saglanmis doga tarafindan ve bunu da kahinlere baglamislar ulu kisiler diye , yanii boyle dusunecek olursak beyinleri uyusturarak halki yonetmek binlerce yildir devam etmekte!









Müzedeki bayan görevli , dilimizi merak ederek nereli olduğumuzu soruyor , yine TURKO diyince , kadın sitem etmeye başlıyor , buraya her milletten insan geliyor neden Türkler gelmiyor diye , kendisine Türklerin genelde , Kavala , Selanik ,Santorini veya Mikanos u tercih ettiğini söylüyoruz ve gülüşüyoruz , eee siz diyor , biz ilk önce ruhumuzu doyuralım oralara da gideceğiz diyoruz kadın basıyor kahkahayı







Müzeden çıkınca ben tabii yine bir sigara molası veriyorum ,



Defli den ayrılarak , İtea ya doğru inişe geçiyoruz , yollar dön baba dönelim diyor , Virajlar muhteşem gerçekten hiç mi hiç sıkılmıyoruz



Motosikletlerin depoları dolu ama bizim depolar boş , hemen bir yemek molası veriyoruz



Anında deniz kıyısı bir balıkçı Taverna sı bulup oturuyoruz



Ve bir Karafaki (17 lik) söylüyoruz ve balık seçimini muhteşem garsonumuz Maria ya bırakıyoruz ve bakın neler geliyor






Maria ya meze diyoruz , siz nerelisiniz diyor , aynı muhabbet devam , nereli olduğunuzu zaten anlamıştım diyor uzoya su kattınız , kadeh tokuşturdunuz diyor ve gülüyoruz

Mezedes de geliyor




Raki veya Ouzo hakkinda kisaca bilgi vermem gerekirse ;

Tam olarak tarihi bilinmese de bazilari damitilmamis halinin , Mora yarimadasinda yapildigini, isminin de Drimoniasma oldugunu , bazilari ise Bizans’ ta yapildigini soylerler , ancak en gercekci olani bizans’ta yasayan Rum ve Ermeniler tarafindan yapildigi ve 17.yuzyil sonlarinda istanbul’da , bakir imbiklerde kaynatilarak damitilmaya baslanmasıdır. O zaman ki ismi Rakintzides dir , ancak Osmanli’da ickinin yasak olmasi nedeni ile devamli yer altinda uretilip satilan bu ickinin, ilk defa meyhaneci Barbayannis tarafindan 1758 yilinda istanbul’ da etiketlendigi ve bu ismin kullanildigi bilinir , daha sonra bir adada daha hafifi uretilmeye baslanilan bu ickiden , adayi yoneten ve ayni zamanda keyfine cok duskun sair ve dusunur olan bir Osmanli Valisi tadmis ve ictikten hemen sonra etrafdaki rum ahaliye OUZO DE MASSALIA (Masalya da kullanilabilir) diye seslenmistir , daha sonra Lesvos (Midilli) de Barbayannis in etiketi ile uretilmeye baslanilan bu icki Rakintzidas dan daha hafif olarak Rum halki tarafindan kabul gormus ismi de zaman icerisinde kisalarak Ouzo ya donusmustur. Bu esnada sert ickiden hoslanan Osmanlilar Rakintzidasi yer altinda uretmeye devam ederek , yine zaman icerisinde ismini kisaltarak Raki ya donusturmuslerdir ,


RAKO KAZANO 1891



Tuhaf olan sey Turklerin ictigi Rakinin ismini bir Rum , Yunanlilarin ictigi Ouzo nun ismini bir Turk koymustur . Yine zaman icerisinde bu ickinin yaninda zeytinyagli yemekleri kucuk tabaklara azar azar koyarak Yunanlilar mezedes diyerek tuketmisler , Turkler ise yaninda hemen her turlu etli yemegi bu ickinin yanina almislardir. Bu iki toplum 500 yila yakin ic ice yasayinca ortaya bu ickinin yaninda hem yemek hem de mezenin tuketilebilecegi gerçeği ortaya cikmistir , bu ickiye dair bugun Midilli (Lesvos) adasinda bir Muze bulunmaktadir , Muzeye Barbayannis’ in adi verilmistir , giris ucretsizdir .

Acı kahvelerimizi içip ,devam ediyoruz ,

Tevarna dan ayrılmadan önce son resim



Kendimizi yollara vuruyoruz , yol manzaraları















Nihayet köprüye vardık







Mehmet köprü geçiş ücretini ödüyor



Harilaos Trikoupis koprusunu kisaca anlatayim , ilk once isminden basliyayim , köprüye 1889 yilinda ilk defa bu bolgeye kopru yapilmasi fikrini ortaya koyan, Yunanistan Basbakani Harilaos Trikoupis’ in adi verilmistir , Rio – Andrio bolgelerini birlestiren bu koprunun temelleri 1991 yilinda atilmis , tamamlanmasi ancak 2004 de gerceklesmiş... Dunyanin en uzun asma koprusu unvanini halen elinde bulunduran bu koprunun uzunlugu 2252 metre... 45 Dakika suren feribot yolculugunu 5 dakika arac kullanmaya ceviren bu koprunun diger bir ozelligi ise Yanya (Ionia) bolgesini yalnizliktan kurtarmasi... köprü sayesinde hergun onbinlerce arac feribot kuyrugunda beklemekten de kurtulmus...Fransiz muteahit firmanin yapimini ustlendigi kopru, 740 milyon Euro ya malolmus , temelleri deniz seviyesinin 65 metre altina inen 90 metre capinda 227 metre uzunlugundaki 4 ayak ile saglanmis , 27 metre genisliginde ve birbiriyle birlesen dort asma kopru icin besbin ton agirliginda 40 km lik metal halat ile 260 bin metre kup beton kullanilmis...Köprü ayrıca 7,5 Richter siddetindeki depremlere , saatte 16 mil hizla ilerleyen 180 bin tonluk bir tankerin carpmasina ve de hizi saatte 265 km ile esen tayfunlara dayanacak sekilde tamamlanmis... Fransiz arkeologlara gore yarim milyon yil once birlesik olan bu iki yakanin bu sefer kopru ile birlestirilmesi ic ve dis ticarette de onemli rol oynamis durumda.







İşte buyrun,



Köprünün Mora kısmı Rion a iniyor , rion çeşme gibi bir yer , geceleri muhteşem , biz hemen deniz kıyısında harika bir otelde yer bulup iki kişi 50 euro ya kalıyoruz ,



Bazı geceler ışıklandırılıyor , şanslıyız kısacası



süper bir bar a The ciks of Turkos olarak yerleşiyoruz





2. gün , 16 AĞUSTOS 2008 Cumartesi , dağınık ve yorgun motorcular olarak uyanmaya çalışıyoruz , kahvaltıyı kaçırmamak için





Kahvaltımızı edip yola hemen çıkalım diyoruz





Yola çıkıp hemen Rion un yanındaki Yunanistanın 3. büyük şehri Patras a varıyoruz





Fiyatları karşılaştırmak için bir motor mağazasının önünde duruyoruz ancak dini bayram olduğundan heryer kapalı







Kahve içerek kendimize gelmeye çalışıyoruz



Eh fena sayılmayız , o zaman haydi biraz şehri gezelim









Duraklarımız , Pirgos ve Olimpia



Güneye indikçe feci sıcaklaşıyor , montları çıkarmadan seyahat edemiyoruz , hatta kask ve eldiven taktığımızı gören yunanlılar bize gülüyorlar , onların kask gibi bir şeyin icat edildiğinden haberleri hala yok maalesef !



Yol düz burada , çok sıkıcı , karşıdan gelen araçlar ara sıra selektör yapıyorlar süratimizi düşürüyoruz bakıyoruz ki ileride trafikler yolu kesmiş , demekki heryerde sistem aynı işliyor diyoruz bizde radar görürsek karşımızdakileri uyarıyoruz insanlık vazifesi olarak



Pirgos a varıyoruz ancak hiç hoşlanmıyoruz ve tavsiye etmiyoruz , durmadan Olimpia ya devam ediyoruz



Geldik Olimpia ya , motorlarımızın üzeri eşya dolu olduğu için nasıl gezeceğimizi kara kara düşünüyoruz , bu sıra ören yeri giriş bileti satan adamdan motorlara göz kulak olmasını rica edip , motorları klubenin tam yanına koyuyoruz ,



Olimpia moranın orta yukarları sayılır , Zumomuz olmadığı için haritadan tam yerini işaretleyip gösteremiyorum kusura bakmayın ,






Olimpiya hepinizin anladigi gibi Olimpiyatlarin baslangic yeri olarak bilinse de tam olarak boyle degildir , gercek yaris senlikleri ilk olarak tanri Apollo’ ya ithafen Delfi’de baslamisti. M.O.586 da , bu oyunlar sekiz yilda bir yapilir ve erkekler ciplak olarak yarisirlardi bu yuzden kadinlarin izlemeleri yasakti , sadece kahin bayanlar izleyebiliyorlardi , demek ki dinlerin ustunlugu binlerce yildir suruyormus !









Daha sonra tanrilar tanrisi Zeus ‘un kenti olan Olimpia’da devam eden bu senlikler, 4 yilda bir yapilmaya baslanmis ve 1200 yil boyunca devam etmistir , baslangic tarihi olarak M.O.776 gosterilir. Her dort yilda bir donemin en unlu sairleri , filozoflari , tarihcileri , sarki sozu yazarlarini ve heykeltraslarini gorme firsati bulan halk, bu oyunlara oldukca ilgi gosterirdi. Dusunun ne kadar sansliyiz tv lerimiz var yoksa hangi manken kiminle nasil nerde naapti nasil bilecektik , eskiler cekmis cefayi biz sureriz sefayi  neyse yine konumdan cikmadan devam edeyim , Roma doneminde gocler , ekonomik zorluklar ve istilalar nedeni ile bu oyunlar ulkemizde Antakya kentinde M.S.44 yilinda baslamis ve impoarator Theodisius’un M.S.393 yilinda Papaya şilt kostugu dusunulerek yasaklanmistir



İlk stadyum















Azıcık da olsa etrafımızdaki diğer güzelliklere bakmıyor da değiliz yani





Turumuzu bitirip çıkıyoruz , karnımız da zil çalıyor



Olimpia köyünde bir kafe ye oturup sandviç söylüyoruz ,



Boyutları oldukça ilginç , doyuyoruz kısaca , tadıda oldukça güzel , burada hatırlatmak istediğim bir şey var , mayonezi , ketçapı ve sosları hep kendileri yapıyorlar , kimse dışarıdan almıyor , bu yüzden beklide tadları inanılmaz hoşumuza gidiyor,



Kimselerin olmadığı köy yollarına dalıyoruz , tabelalardan yunancayı söktük sayılır






Yunanistanın bütün yolları boyunca böyle küçük kliseleri görüyoruz , kimisi çok değişik kimisi çok güzel , içlerinde birkaç fotoğraf , yanan bir mum ve birkaç özel eşya var ne olduklarını merak edip öğreniyoruz , orada trafik kazasında ölen kişinin anısına yapılıyormuş içimiz ürperiyor , yoksa ibreti alem olsun diyemi koyuyorlar diye düşünüyoruz , aynısını ülkemizde düşünsenize küçük camiiler , her bayram sonrası yollar dolar değilmi !



Hedefimiz Pilos , Yunanistanın en güney ucundaki kasabalarından olan Pilos a harita da ki yoldan değil de deniz kıyısı daracık bir köy yolundan gidiyoruz burada yollar bozuk ama karşımıza muhteşem manzaralar ve değişik köyler çıkıyor



















Marathapoli , işte bu köye aşık oluyoruz , Arakhova ikinci sırayı alıyor listemizde , burayı gördükten sonra , ilerde buraya çift olarak gelip tatil yapmayı konuşuyoruz , ve burada biraz mola vermek şart gibi duruyor

















Yunanistan da bir adet var , nereye oturursanız oturun , isteğinizi sormadan önünüze koca bir bardak buzlu su getiriyorlar , siz biraz içip bir nefes aldıktan sonra gelip siparişinizi alıyorlar mesela bu kafede garson kızlar biz bira söyleyince hemen ORİSTE MEZE PARAKALO (Meze buyrun lütfen) diye ikram meze getiriyorlar ama sadece bize değil herkese ücretsiz !
Bu bölgede fiyatlar acaip ucuz e bu da hoşumuza gitmiyor değil, mesela bira bakkal fiyatında nasıl para kazanıyorlar anlayamıyoruz yoksa canım ülkemde hep mi kazık yiyoruz diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Burada da olay aynı cips i kendileri yapmışlar muhteşem bir lezzeti var , balığı hiç anlatmayayım ,







Bir köye daha varıyoruz , karşıda Pilos görünüyor , işte en uçtayız sıcaktan gidilmiyor burada da birer su molası veriyoruz

















Haydin diyerek buradan da ayrılıyoruz



Yine bir tepe aşarak Pilos u yukarıdan görüyoruz









Pilos da mola verince , Mehmet ile birbirimize bakıp Kaş a ne kadar benzediğini konuşuyoruz , aslında burada kalmayı düşündük ama Planımızda Kalamata kalış yerimiz diye değiştirmedik , çokda pişman olduk





Çok şirin bir sahil kasabası Pilos






Hava karardı , yol çok virajlı ve dar olduğundan gece çok zor gelebildik ,22:00 oldu vardık.
Kalamata , Yunanistanın büyük şehirlerinden , büyük dediysem bizimkilerle karşılaştırmayın Bodrum kadar yok bile , zeytini ile ünlü , hani markete gittiğinizde koca koca zeytinlerde kalamata yazar ya işte orası burası , ancak işin kötü kısmı 3 günlük dini tatil olduğundan içerlerden herkes buraya gelmiş 2 saat otel aradık boş yer yok !

Aklımıza hemen acil durumlar için getirdiğimiz çadırımız geldi , uzun bir arayıştan sonra bir kamping bulabildik , işleten yaşlı bir karı koca , fiyat konuşurken bize 24 euro dediler , ıh mıh ettik , italyano ? diye sordular yok dedik Turko fiyat 16 euroya indi , iki kişi iki motor ve çadır , hatta Urla dan akrabaları gelmiş onu bile anlattılar ama yorgunluktan dinleyecek halimiz yokki , hemen çadırı kurmaya başladık ,





Ben çadıra eşyaları yerleştirirken , Mehmet bakkal a gitti , neler alacağını cep telefonuna yazdı unutmasın diye , meşhur şarabı RETSİNA (Reçine) çam reçinesinden yapılan tuhaf bir şarap , gelmeden methini duymuştuk yanında yunan beyaz peyniri FETA , ama PİKANTİKO lu olacak yani baharatlı , bu şarap öyle içilirmiş , neyse Mehmet geldi , dinleyin bakın :

Mehmet : Ya bakkala gittim , istediklerimi söyledim , adam hepsini verdi de yanına plastik şişede zeytinyağı verdi , adam İngilizce bilmez ben yunanca bilmem yok diyorum yağ değil şarap istiyorum diye anlaşamadık aldım geldim uff ya !

Ben gülmekten yarıldım , oğlum şarap işte o , hadi yaa bu nasıl şarap plastik şişede yarım saat gülüyoruz , yorgunluktan hemen uyumuşuz







17 AĞUSTOS 2008 Pazar , 3. günümüz

Sabah ağrılı bir şekilde uyandık , dedim ya çadırı acil durumlar için aldık yanımızda mat uyku tulumu gibi şeyler yok , affedersiniz kıçımıza taşlar bata bata yorgunluktan ölmek üzereyken uyumuşuz , haydi yollar bizi bekler diyerek hazırlanıyoruz , ilk rotamız Kardamili kasabası





Kalamata ardımızda kaldı , çok yükseklere çıktık nasıl yollardan geçmişiz bir bakın bakalım















Mehmet i görebiliyormusunuz ?



Peki ya burada ?







Acaba Enduro mu alsam diye düşünmeye başlıyorum







Kardimili ye vardık , bizim şirince nin çok daha güzelini düşünün ve de deniz kıyısında etrafı tamamen dağlar ile çevrili , sokaklarda serilmiş satıcılar yok , sizi davet eden garsonlar da yok heryer çok temiz fiyatlar oldukça makul , kısacası buraları çok beğeniyoruz





Kardimili de kahve molası da verdik tabiki





tekrar yollardayız şimdike hedefimiz DİROS mağarası



Yoldaki yunan motorcular





çeşitli köylerden geçiyoruz























DIROS CAVE

Diros Mağarası , nihayet vardık , dunyanin en fantastik magarasi olarak bilinen bu magara hakkinda ogrendiklerimizi kisaca anlatayim , 1949 yilinda kari koca yuruyuse cikan Petrochilos cifti tarafindan bulunan magaranin bugune kadar kesfedilen kismi 5000 metrekare yani oldukca buyuk ama isin asil onemli kismi ise magaranin gercek buyuklugunun 33000 metrekare oldugu ve diger bolgelerinin henuz ziyarete acilmamis olmasidir .

Moranin en alt kisminda olan magaranin Sparta sehrinin altina kadar gittigi bilinmekte.Butun magaranin icinde kristal berrakliginda bir yeralti nehri var ve tekneler ile geziyorsunuz , eski inanislara gore burasi yeralti ve kotulukler Tanrisi Hades in ikametgahi . 2 milyon yillik cesitli hayvan fosilleri de bulunmakta ,magaranin ici su anda 19 derece yeralti nehrinin isisi ise 18 derece , birde internette incelerseniz hicbir Turk sitesinde burasi ile ilgili bilgi yok , daha once gelen herhangi bir Turk motor veya gezi grubu da goremedim , belkide magaralar insanimizi cok cekmiyordur , dogrusu bizde urkmedik degil , soguk , karanlik , sessizlik , icini tuhaf bir duygu kapliyor insanin , ancak yine de kesinlikle gorulmesi gereken bir doga harikasi diyebilirim.

Girişini ve yeraltı nehirlerini şöylebir göstereyim.



Mağaranın girişi





Diros plajı



Mağaranın ve plajın ziyaretçisi oldukça kalabalık



Bizde giriyoruz

























Yunanlı hanımlar bize poz vermeyi çok sevdiler



Renkleri muhteşem değilmi ?









Mağara çıkışı sigara molası



Diros mağarasından sonra , Githio kasabasına geliyoruz ara mesafesi 50 km ancak yol aşırı dar ve viraj , ancak biz yinede çok zevk alıyoruz , karnımızda acıktı tabi bu esnada.







Mehmet bu yorgunluğu karafaki ile atarız diyerek hemen karafaki yi kulağından yakalıyor







Deniz kıyısındaki taverna da masanın toplam maliyeti 23.40 euro




Githio dan kalkıp meşhur SPARTA ya geliyoruz , ama yorgunluktan bittik gerçekten , hemen süper bir otel bulup duş , klima , beyaz çarşaf istiyor ve süper bir otele yerleşiyoruz





Otelimizden etrafın birkaç manzarasınıda çektik tabiiki ,









Ve 4.günümüzün sabahı Sparta şehrinde uyandık , Yunanistanın büyük şehirlerinden ama bize göre çok küçük , 3 caddesi var ve bitiveriyor ,

Bir şey çok dikkatimizi çekti , Yunanistanda hala hiçbir askeri bölge tesis veya asker göremedik , ya bizden saklanıyorlar ya da gerçekten yok denecek kadar az , bu kadar bölgeyi bizim memleketimizde dolaşsanız binlercersi karşınıza çıkar , birde gerçekten alışık olmadığımız bir durum daha yollarda hiç ama hiç kamyon göremedik bu da bizi çok şaşırttı ,



Papaz efendiyi de resimledik



Balkonumuzdan motorlarımızın görüntüsü



Kahvaltımız







Yavaştan hazırlığımız başladı





Sparta şehrinin en önemli simgesinin önüne geldik ,



Bildinizmi nedir ?



Tabiiki Kral Leonidas ın anıtı



Hadi size Spartayı biraz anlatayım .Sparta , kocaman bir tarihi sirtinda tasiyan sehir , hele ki savasci DOR soyundan gelen spartalilar , hepiniz hatirlarsiniz Frank Miller in kaleme aldigi ilk once karton filmi cekilen sonra da beyaz perdeye iki kere aktarilan meshur 300 spartali.

Peki nedir bu olay bu savas veya herneyse, kisaca benim acimdan dinlemek ister misiniz?
Bu konudaki tek bilgi tarihci Heredot’un anlattigi bilgi olarak gosterilmis. Heredot Efendi, Spartalilarin kahramanliklarini ovmek icin, Yunanistan’ı istilaya gelen 250 bin kisilik acimasiz ve hain Persleri, 300 spartali ve 1000 Tespialinin muhteşem bir savunmayla durdurmalarını nasil anlatmis hadi bir görelim : M.O. 480 yilinda babasi Darius’un ocunu almak icin muhtesem ordusu ile yunanistani istilaya gelen Pers krali XERSES ‘I durdurmak nerdeyse imkansizdi. O zaman kent devletleri halinde yasayan yunanlilar hala ne yapıp ne yapmamaları konusunda kararsızlık yaşarken, savasci dor soyu olmalari ile ovunen Spartanin iki kralindan biri olan Leonidas , sparta ordusunu toplamak istemis ancak sehrin yargiclar kurulu olan EFOR lar Karnia festivalinden once buna izin vermediklerinden kendisine bagli 300 kisilik bir muhafiz ordusu ile Spartadan 600 km kuzeyde olan Termofil gecidine yuruyerek gtmis ve bu canavar orduyu yavaslatmistir , bende heredot olsam bundan iyi masal bulamazdim herhalde!

Oysa tarihsel arsivleri dunyanin en guvenilir kaynaklarindan olan Persler , bu olaydan sadece 4000 kisilik bir oncu Pers birliginin bu bolgeye yurudugunu ve 2000 kisilik bir yunan birligi ile termofil gecidinde karsilastigini ve onlari gecerek ilerledigini ancak Atina’ya yaklasirken 30 bin kisilik bir ordu tarafindan durduruldugunu belirtirler (savas bile demezler).Tarihte hicbir Pers ordusunun yuruyerek Yunanistan’a gitmedigini ve gercek savasin Ege denizinde oldugunu , binlerce Pers gemisi ile Yunan gemisi arasinda cereyan ettigini kendilerinin alev teknigi kullanan Yunalilara yenildiklerini gocunmadan yazarlar , ancak sonunda da bati anadoluyu ele gecirdiklerini anlatirlar.
Hadi bunlari da gectim , peki film bitince sinema salonunda tarihten nerdeyse bihaber olan Turk insaninin kahraman ! Spartalilari cilginca alkislamalarina ne demeli , filmin ardindan Iran yonetimi cok bozulmus ve filmin gercekleri yansitmadigini soyleyerek cok da hakli bir sebep ile filmin Iran halkini rencide ettigini ve tarihe hakaret ettigini belirtmistir.





Filmi Dogu Bati savasi olarak gosteren Miller , Spartalilari (Batililari) atletik vucutlu kahramanlar olarak gosterip , Persleri (Dogululari) Efemine , homoseksueller ve canavarlar gibi gostermis ve Amerikan halkindan bile tepki almistır. Film, gereksiz ve zamansiz bir film olarak tenkit edilmistir , hele ki Darius gibi arslanlar ile sadece bicak ile dogusen bir babanin tek oglu olan Xerses’in efemine gosterilmesi , Pers askerlerinin canavar siluetinde betimlenmesi bana gore icler acisidir, aynı zamanda bunu alkislayan bizler de!





Gercek Pers krali Xerses in kabartma taslardaki resmi






Bende burada rahmetli Pers askerleri için bir dua okudum tabiiki , ruhlarına fatiha diyerekten



Neyse yolumuza devam ederek , Tripoli şehrine vardık ancak burayı da sevmedik , kimseye de tavsiye etmiyoruz , sadece kısa bir kahve molası verdik ,





Motorlarımızı gören İtalyan motorcu bir çift yanımızda mola verdi , motorculuğun yaşının olmadığını ispat ediyorlardı , bize yol sordular tarif ettik ,



Şimdi rotamız Napflio , buranın methini zaten biliyoruz , illaki uğrayacağız , ancak Tripoli – Napflio arası bayağı büyük bir dağ var , çok zevkli ve virajlı yollar , harika manzaralar ,







Fotoğraf çekmek için bir yerde durduk , burada da birileri ölmüş , bu manzara biraz can sıkıyor tabii









Napflio ya vardık , gerçekten çok hoş bir kasaba , muhakkak öneriyoruz görmeyenler için , Tam sırtında kalesi var aslında çıkmak istedik ama beş gündür hiç durmadan 50 dereceye yakın bir sıcaklıkta motosiklet kullanmanın verdiği yorgunluk ile sadece aşağıdan bakıyoruz



Buna BURCİ diyorlar , hoş bir yer



Anında bir kafeye oturup bir Frape söyliyorum , çaya nasıl hasret kaldım anlatamam ,



Bu sırada Canberk (Namıdiyar Bara) arıyor ,





Kalkıp dolaşalım diyoruz etrafı ,



Şimdi Napflio dan birkaç foto



























Naphlio çıkışı Argos ta motorcu dükkanına uğruyoruz ve arkadaşlar ile tanışıp sohbet ediyoruz , dükkanın sahibinde de benim motorun siyahı var , bildiğiniz motorcu muhabbetleri işte , parça fiyatları , zenon farı kaça aldığımı soruyor vb.









Argos dan sonra ilk durağımız Mikenia , Miken de mola verince yine İtalyan motorcular ile tanışıyoruz uzunca bir süre sohbet edip , mail ve telefon alışverişi yapıp onları uğurlıyoruz





Şimdi yazacaklarimi iyi okumanizi tavsiye ederim. Bilinen tarihte yazilanlar nedir ne d
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
-AMCA-
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Apr 27, 2006
Mesajlar: 209
Nerden: IZMIR

MesajTarih: Çrş Ağu 27, 2008 11:17 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Şimdi yazacaklarimi iyi okumanizi tavsiye ederim. Bilinen tarihte yazilanlar nedir ne degildir ? Altlarinda neler yatar ? Butun bati kulturlerinde tarih derslerinin en basinda verilen bilgiler eski Yunan medeniyetinin alt temasinda yatanlarin bugunku bati uygarliginin en dibi oldugudur, bu bilgi malesef gozumuze sokularak okutulmuştur, aynı zamanda bircogunuz izlemistir TROYA filmini , hadi izlemediniz Tahta ati, ya da bu söylediklerimi ilk defa duyuyorsunuz...O zaman bilmeyenler için bir kere daha anlatayım...





Miken krallarindan Agamennon’ un erkek kardesi Menelaos , Sparta krali Tyndreos’ un kizi Helena ile evlenmis, tek cocuk olan Helena babasi olunce Sparta kralicesi olmus , kocasi Menelaos da sparta krali elbette... İlk cocuklari bir yasina geldiginde saraylarinda konuk olarak kalan Truva kralinin kucuk oglu Paris tarafindan kocasi evde yokken Helena kacirilmış ve böylece savas baslamıştır. Akhillius’un kahramanliklari , butun anadolunun ele gecirilmesi vb.vb.vb uzar gider , peki bunlari nereden biliyoruz ben soyliyeyim hadi , Homeros’ un İlyada destanindan. Nereden? Bir destandan, yani masaldan. Peki tarih mi hayir kesinlikle degil. Peki İzmir Balcova’da bulunan Agamennon kaplicalarinin isminin nereden geldiğini biliyor muyuz? Hemen onu da anlatayım: Agamennon Anadolu’yu istilaya gelmek için rüzgarın çıkmasını bekler, çünkü rüzgar gemileri harekete geçirecektir. Beklenen rüzger çıkmayınca, Agamennon Tanrılara rüzgar için kızını kurban edeceği sözünü verir. Tam kızı Iphigenia’yı kurban edecekken, Tanrıça Artemis, gökyüzünden bir geyikle gelir ve Agamennon’a geyiği kurban etmesini söyleyip, Iphigenia’yı kurtarır. Daha sonra Iphigenia hastalanır. Agamennon kızının Hastaligi butun ordusuna bulastiracagi korkusuna kapılır ve Iphigenia’yı zincirlerle Balcova’daki kaplicalarin oldugu bolgeye baglar. Iphigenia burdaki sudan icerek ve yıkanarak 21 gunde iyilesir...peki bu anlattıklarım destan degil de nedir? 










Simdi isin asil can alici noktasina geliyorum... Butun bu masallarin oldugu donemlerde kahramanliklarini ve tarihlerini okudugumuz bu uygarlikların aslinda M.O.2100 – M.S.110 yillari arasinda Eski Misir in bir kolonisi olduğunu biliyor muydunuz? Yunancanin ana yapisi olan mikencenin ucte ikisi eski misirca ve sami dillerine aitti, peki bunu biliyor muydunuz? Şaşırtıcı değil mi, ama bir o kadar da gerçek...Homeros , Plato gibi bircok dusunur ve tarihci de Misir’da egitim gormüştür...Bilinen tarihin ardındaki gerçek başkadır kısaca... Batılı Tarihçilerin bize üstün medeniyet örneği olarak anlattıkları bu uygarlıklar, aslında yazım yolu ile yeni bir hacli seferi değil de nedir? Hatta bazilari buna kabbala iteklemesi de diyor , konu oldukca derin, vakti olan arkadaslarima-bilhassa güzel ve genç- istedikleri zaman yuz yuze anlatirim...

Neyse yine daldim galiba , ben motorcuyum yahu ozume doneyim bananeki bunlardan dimi ama , evet nerde kalmistik , tam Mikenden ayrılmak üzereyken başka bir İtalyan motorcu grubu geliyor 3 motorlar , biraz sohbetten sonra , bir tanesinin motorunda hatıra fotoğrafı çektiriyorum ,



Vedalaşarak ayrılıyoruz ve Korinth e doğru devam ediyoruz , kanala ulaşıyoruz



Böyle göründüğüne bakmayın oldukça yüksek , bakarken bile insan fena oluyor , birde bende yükseklik korkusu varya ondandır herhalde



Yine gorulmesi gereken yerlerden biri olan Korinth Kanalın’ın hikayesine geçelim şimdi de... yuzyillar boyunca Ege Denizi’nden Korinth Denizine gemileri gecirmek icin yüzlerce denemeler yapılmış ancak bu denemeler her defasında basarisizlikla sonuclanmistir...Hatta gecmiste bazi gemilerin kizaklar uzerinde kaydirilarak buradan gectigi bile soylene gelmistir...



Kanal, daha once Panama kanalinin yapiminda calismis iki Macar mimarin , kara parcasindaki en ince damar yerini bulup 1881 yilinda insaata baslamasi ile tamamiyle insan gucu ile 1989 yilinda bitirilebilmistir , kanalin uzunlugu 6343 metre , en dar yeri 24 metre , derinligi 52 metre ve drafti (su bolumu) 8 metredir , bu sebeble ancak kucuk gemiler gecebilmektedir.


Burada oldukça turist var ,



Korinth den ayrılarak , Atina ya doğru devam ediyoruz , otoyol a giriyoruz ,







Atina ya varınca dostumuz Dimitri nin gelip bizi alması için ilk geldiğimiz sabah oturduğumuz kafeye gidiyoruz ,



Burada heryerde bunlardan ikram ediyorlar hoş bişey



Dimitri , doğma büyüme İstanbullu , Scubatr.com un da kurucusu , 5 yıl önce yerleşmiş Atinaya iş için , gelip bizi alıyor kafeden bütün gece gezdiriyor , sonra bırakmıyor da , eşi Begüm yengemiz İstanbulda olduğundan evde yalnızmış , gece harika geçiyor sayesinde ,

İlk önce Dimitrinin evine motorları bırakıyoruz , arabasını takip ederek ,



Sonra Dimitrinin arabası ile Pire nin meşhur yeri Mikro Limane (Turko Limani) ye gidiyoruz giderken Panatihakos Stadyumu ,



Bir kafeye oturuyoruz , sohbet gırla











Oradan kalkınca Dimitri bizi Souvlaki yemeğe götürüyor Atinanın meşhur bir semtinde



Nasılsa bizi kimse anlamıyor diye istediğimiz gibi konuşurken , bayan garson siz Türkiyedenmi geldiniz diye Türkçe sorunca dut yemiş bülbül gibi kalıyoruz



Ve gecenin sonunda eve varıyoruz ,









Sabah Dimitri işe giderken onu takip ediyoruz Motorcuların olduğu semte bizi getiriyor , orada vedalaşıp ayrılıyoruz , herşey için binlerce teşekkürler Dimitri kardeşim hakkını nasıl öderiz bilemiyorum , helal et.

Motorcuların çoğu kapalı , daha öncede demiştim Yunanistan da birçok yer ağustos ayı boyunca kapalı , açık bulabildiklerimize baktık , ilk önce birşeyler yiyelim dedik ,









Bilgilendirme açısından









Motorculardan ayrılarak , Pire ye geçiyoruz ancak Milos adasına geçeceğiz ancak feribotumuzun kalkmasına 5 saat var , neyse oturuyoruz bir kafeye , e sıcakkanlı insanlar olduğumuz için hemen bir arkadaş ediniyoruz , kendisine Türkçe müzik dinletiyoruz



Fabiola bizi çok seviyor ve hemen telefon ile bir arkadaşını çağırıyor , Yunanlı hanımlar harika , yorgun Türk motorcularına masaj yapmayı kendilerine görev edinmişler , bu dünyada ne iyi insanlar var değilmi !



Mora yarımadasının tamamını ve anakaranın bazı bölgelerini bitirdik , Pire limanında 5 saatlik bekledikten sonra nihayet bizi MİLOS adasına götürecek hızlı feribotta yerimizi aldık
19 Ağustos 2008 saat 17:15 de feribotumuz hareket etti , 3 durağı var , Kifnos ve Serifos adarlında durak yaptıktan sonra bizim kalış adamız Milos a saat 22:30 da yanaştı , çok yorgunduk ve acil kalacak yere ihtiyacımız olduğundan , gemide tanıştığımız motorcu bir bayan arkadaş beni takip edin diyerek bizi kampinge götürdü ,

Haydi resimlerle anlatalım ,





gemiden bir manzara



güneş batıyor ,



Kampinge yerleştikden sonra acıktık ve doğru kampingin lokantasında aldık soluğu

Mehmet yine bir karafaki yi kulağından yakaladı



İki porsiyon köfte , fava ve cacuki yeter dedik



Sabah kalktığımızda çadır hayatının bize hiç uymadığının bir daha farkına vararak kampingten ayrıldık , oda bulmamız gerekiyordu ,



İlk önce deniz kıyısında birer kahve içtik , yorgunluk kahvesi



Adayı gündüz gözü ile ilk defa görüyoruz , birkaç poz çekelim dedik







Yunanlı motorcuları da resimledik tabii



Daha öncede dediğim gibi bütün Yunanistan ağustos ayı boyunca tatilde olduğundan oda bulmamız 4 saat kadar sürdü , o kadar enteresan ki , bizdeki gibi siz gidip aramıyorsunuz , turizm danışma ofisinde bekliyorsunuz online olarak boşalan odaların adreslerini veriyorlar haydi koşturuyorsunuz , sizden önce birileri tutmadıysa ne ala , biz iki odayı bu şeklide kaçırdıktan sonra 3 denememizde başarılı olduk , iyiki ilk ikisini kaçırmışız , tam hayal ettiğim gibi harika bir odayı 55 euroluk fiyatından Bayan sahibi sıcak kanlı Türkler olduğumuz için bize 40 euro ya verdi ,





Kesinlikle rezervasyonunuz yoksa adaları ağustos ayında önermiyorum !



Tabii ilk önce biraz terli eşyaları yıkamamız gerekti



İşte istediğim şey , klima , kendine ait duş ve tuvalet , beyaz çarşaflar , tv , buzdolabı,ocak vb



İyice yerleştik , ardından kendimizi bir denize atalım dedik , yola çıktığımızdan beri ilk defa denize gireceğiz muhteşem deniz kıyılarından geçtik ama motorculukta zor iş yahu , soyun giyin , heleki benim gibi maraza biri için duş olmayan yerde mümkün değil 40 yıl girmem









Atıvermişim kendimi akdenizin serin sularına



Brreze isimli beach club ı işleten kişi ile arkadaş olduk , ismi Mariel , Atina Üniversitesinde tarih profesörü , yazları burayı kiralayıp çalıştırıyormuş , 3 saate yakın sohbet ettik harika bir insan , bize adanın gezilecek yerlerini anlattı



Burada en çok tuhafımıza giden şey , bakkalda su 50 cent burada da aynı , yani beach club olmasının hiçbir artısı yok , biran çeşme yi düşündük ve farkı anladık , hiçbiryerde otopark parası yok , beach lerde garson yok kendiniz gidip alıyorsunuz canınız isterse , sokaklar tertemiz , siz çağırmadan garson asla gelmiyor , adanın bu halini gördükçe , bu adalar bizde kalsaydı acaba nasıl olurdu diye düşünüyoruz !!!



Plajdan odamıza dönerken alışveriş de yapıyoruz , buzdolabımızı dolduruyoruz



Bu gece kendi kendimize kuruyoruz çilingiri



Sonra merkeze inip , tatlı yiyoruz , bu tatlının adı EKMEK ! çok da lezettli ,



Ada gecelerine akmadan olmaz değil mi





Sonra erkencikten yalnız başımıza odamıza gidip uyuyoruz , ertesi gün de adayı keşfe çıkıyoruz ,



İlk önce kaldığımız köyden başlıyoruz , ismi ADAMAS buranın en büyük yerleşim birimi









Sonra yukarılardaki Plaka ya doğru tırmanıyoruz



Plaka yukarılarda kalıyor biz yanından geçerek Klima ya geçiyoruz



Bakalım sizde bizim kadar klima yı beğenecekmisiniz











Evler oldukça hoşumuza gidiyor ve resimlerini çekiyoruz







Plaka ya tırmanıyoruz , Klima aşağımızda kalıyor



Muhteşem bir kafe buluyoruz aşağıya 720 metreden bakan , oturup soğuk bir şeyler içiyoruz



İki su , bir cola ve bir frape buyrun fiyatlarını da görün



Dağın başındaki bu köyün sadece sokakalarına bir bakarmısınız





Gezerken aşağılarda yine ilginç bir köy görüp iniyoruz

















Yine tırmanmaya başlıyoruz



Toprak yollardan devam ediyoruz ama buranın sonundaki yer gerçekten muhteşem (birde enduro kullansaydım siz o zaman beni görün)



En sonunda Sarakiniko ya ulaşıyoruz izleyin bakalım











Aslında tekne turuna çıksak bu adanın çok ilginç manzaraları var ama fırsat bulamadık





İki italyan bayan turist bizi motorlarla görünce yunanlı sanıp , haritadan yer soruyorlar ama bizde yabancı olduğumuzu söyleyince gülüşüyoruz , yok canııım akşam filan karşılaşmadık sizin kalbiniz kötü



Adanın diğer tarafındaki Pollonia köyüne varıyoruz , yola çıktığımızdan beri bütün yunanlılar buranın yemeklerini öyle bir anlattılarki sanki diğer yerlerde bir şey yokmuş gibi









Tadımlık bir yemek molası veriyoruz , ahtapoti ve mezedes



Ne olacak bu Mehmet in hali ?



Kalamar da geliyor hayatımızda ilk defa bu şekil kalamar yiyoruz ve daha önce yediklerimizin kalamar olmadığına karar veriyoruz , ahtapot ona keza mezeler inanılmaz , herkesin burayı neden bu kadar övdüğünü anlıyoruz , burayı özellikle tavsiye ediyoruz ,



O zaman hadi yassu diyoruz



Evet dostlarım , kaldığımız Milos adasındayız feribot ertesi sabah olduğundan bu günü dinlenerek geçirelim istedik , attık kendimizi plajlara ,

Burası çıplaklar kampı , ancak bize uymuyor tabiiki



Uzaktan bir fotosu



Biz aile plajımızda takılmaya devam ettik



Nihayet 23 Ağustos 2008 cumartesi sabah Naxos adasına gitmek üzere saat 06:00 da kalkarak , 07:00 hareket saatli fertibotumuza biniyoruz



Milos dan son manzaralar







İlk durak Kimolos adası burada inip binenler oluyor bizde bahane ile resimlerini çekiyoruz





Bu sırada Mehmet , sabah altıda kalkama nın verdiği yorgunluk ile kendinden geçiyor



İkinci durağımız Folegandros adasına yaklaşıyoruz









Sadece Mehmet değil herkes uyuyor



Kimiside böyle tek başına sıkılıyor



Skinos adasına da vardık







Naxos dan önce son durağımız İos adası burası da oldukça hareketli , Bazı konularda Mykonos dan daha iyi olduğunu öğrendik ,





Nihayet 7 saatlik yolculuktan sonra Naxos a varıyoruz , 2 gece burada konaklayıp geri döneceğiz ,

İlk iş olarak otelimizin misafirlerini bekleyen arabasını takip ederek otelimize yerleşiyoruz , harika bir otel her şey var wireless e kadar iki kişi 40 euro ya konaklıyoruz









Otelimize yerleştikden sonra etrafta biraz dolaşmaya çıkıyoruz ,











Karnımız yavaştan acıkıyor , Meze isimli meşhur bir Taverna ya oturuyoruz ,
Mehmet i tutabilene aşk olsun yine yakalayıveriyor karafaki nin kulağından





Fava gerçekten muhteşemdi



Sokak çalgıcılarını çok beğendik , 5 euro da verdik çocuklara





Kapanışı baklava ile yapıyoruz



Etraftan manzaralar







isteyen beğenmesin adam okutuyor işte



Naxos un geniş sokakları



E Naxos gecelerine akmadan olurmu





Sıcak kanlı insanım canım , hemen arkadaş ediniyorum



Katerina 24 yaşında , Atina da Ünv,öğrencisi , iyi bir arkadaş



Pazar günü nerdeyse tüm gün uyudum , sadece biraz plaja bakmaya çıktım akşamüzeri





Son gecemizde canımız sulu yemek çekti



Soğan yahnisi yedim



Mehmet de tas kebabı , ismi de aynı





Yemeğin üstüne yürürken sokakta lokma görüyoruz izmiri özlemişiz hemen dalıyoruz lokmalara , mmmmh miss gibi



Lokmacı Yorgo usta



Sokaklar



25 Ağustos 2008 Pazartesi , sabah saat 08:30 de Pire feribotuna biniyoruz ,
saat 18:00 de Pirede olduk , Saat 19:00 da Sakız a feribotumuz kalkacağından acele ile
2 bolu rıhtıma hareket ettik , bu sabah saat 03:30 itibari ile Sakızdaydık ,



saat 08:30 da Çeşmeye feribotumuz kalkacağından beklemek zorunda kaldık



Hasret kaldık çay a , neyse bir saat kaldı diyerek avuttuk kendimizi , çay bilmiyorlar isteyince de hasta sanıp adaçayı gibi tuhaf bişey getiriyorlar , evde iki demlik bitirdim yahu



Sakız dan son iki manzaramız





İnanılmaz bir şey Yunan gümrüklerinde 5 dakikada hem girerken hem çıkarken işlerimiz halloldu , Kendi ülkemize girişte bir saate yakın gümrük formalitesi bekledik motorlarımız için ve birbirimize Canım Türkiyemize hoş geldik dedik ,

Unutmadan tekrar edeyim , hala uluslar arası ehliyet filan soran yok !!

Son foto olarak km saatimi çekiyorum eve varınca



Toplamda 1601 km yapmışız , aslında çok daha fazlasını yurt içinde yaptım ama sıcaktan sanıyorum ve de uykusuzluktan perişan şekilde evlerimize döndük.


Bu gezimizde böylece bitti , daha iyileri sizlere olsun diyorum ,


Sevgiyle kalın …
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
DayniGHT
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Dec 20, 2004
Mesajlar: 326
Nerden: BURSA

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 7:11 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

iyi ki, raporu ve detaylı bilgileri hazırlayıp bizlerle paylaşmıssınız.. zevkle okudum.. cok teşekkürler... tebrikler..
_________________
Salih / a+

YAMAHA
xt660r
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
YektaAli
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 14, 2004
Mesajlar: 2253
Nerden: TEKİRDAĞ

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 7:29 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Helal olsun size "TURKO" 'lar.
Güzel gezip,güzel eğlenmişsiniz.(Her yönden)
Spartalı silahla,Turko motosikletle. icon_wink.gif
_________________
www.yakurtulus.com
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
motorcuk
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Mar 30, 2004
Mesajlar: 1949
Nerden: İst/Besiktas

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 7:38 am    Mesaj konusu: gezi Alıntıyla Cevap Ver

Çok güzel bir gezi olmuş rapor, fotograflar ve anlatım da çok iyi elinize gazınıza sağlık bayağı çalışmışsınız paylaşım için teşekkürler
_________________
[IMG]http://i267.photobucket.com/albums/ii293/motorcuk/215471_4520287013089_264961593_n_zps58640fee.jpg[/IMG]
BMW F 650 GS 2001(PTT sarısı)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
Armadillo
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Sep 14, 2007
Mesajlar: 4

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 8:33 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Özellikle verilen tarihsel bilgileri dikkatle okudum, çok teşekkürler...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
Ra_Messu
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Kayıt: Jun 18, 2004
Mesajlar: 71
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 9:29 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çenem için yağmur oluğu yapıp öyle gireceğim artık gezi yazıları kısmına, öğlen öncesi karnım da acıkmış, 3 resimden biri de yemek. icon_eek.gif
Süper gezmişiniz yalnız helal olsun, sahil köylerine bayıldım, başka da diyecek birşey bulamıyorum fotoğraflara icon_rolleyes.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
V-Strom
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: May 05, 2004
Mesajlar: 2535
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 9:45 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok güzel anlatım, güzel yerler, teşekkürler.
_________________
Ümit Yayla
İstanbul

BMW R 1200 GS 2005

A Rh (+)
0 212 334 57 00 (iş)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
camadan
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Oct 13, 2006
Mesajlar: 104

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 11:15 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

sayenizde gezmiş kadar oldum tekerinize sağlık
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
goran
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Aug 13, 2003
Mesajlar: 1833
Nerden: Nereye?

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 11:26 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Güzel bir gezi yazısı, emeğinize sağlıkSelçuk abi bizi diskoya götür icon_lol.gif
_________________
Nomad
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Yahoo Messenger MSN Messenger
VAP53
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 28, 2003
Mesajlar: 12125
Nerden: İstanbul/Çanakkale

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 11:41 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Selcuk amca, ne guzel gezmis ve rapor yapmissiniz boyle. icon_rolleyes.gif

Gercekten sizlerin ve senin emeklerin sayesinde Yunanistan'in cok degisik yerlerini gormek firsati oldu. Rapora bir basladim, bitiverdi cabucak..!
Cok akici, keyifli ve sıkmadan detayli anlatimina da cok tesekkurler. icon_smile.gif
_______________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale

SAGLIK, HUZUR, MUTLULUK, BEREKET ve BERABERLIK.

R 1100 R
GT 200
GSM : 0-532/264 17 30
mail: vap1953@yahoo.com

Is : 0-286/218 08 08
www.kolinhotel.com
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
kraft
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Kayıt: Jul 26, 2005
Mesajlar: 61
Nerden: Samsun

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 12:52 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Elinize sağlık, zevle okutum ve izledim. Yunanistan bir sefer yeter diye düşünüyordum ama, daha görülecek çok yer kalmış. Seneye plan nereye?
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
leondede
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Jul 31, 2003
Mesajlar: 398
Nerden: ANTALYA

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 2:49 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

keyifle okunan bir gezi yazısı...böylesi bir geziyi kaçırmak insana zor geliyor...sayenizde farklı bir Yunanistan gördüm..teşekkürler
_________________
ISIK ASLANDEDE
R1150 GS - 03
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder AIM Adresi
memomemo
Tecrubeli Uye
Tecrubeli Uye


Kayıt: Nov 04, 2006
Mesajlar: 435
Nerden: İstanbul

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 2:55 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok güzel bir gezi yapmışsınız. Özellikle o bembeyaz kumlu plajı olan küçük koy muhteşem.

Hemen programa alınacak.

icon_biggrin.gif
_________________
05 KTM DUKE II
06 KTM 990 ADVENTURE
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi Yahoo Messenger
torcemo
Yeni Kullanici
Yeni Kullanici


Kayıt: Apr 26, 2005
Mesajlar: 35

MesajTarih: Prş Ağu 28, 2008 5:38 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Harika bir gezi olmuş. Anlatımda güzeldi , elinize sağlık. En iyisi Türkiye' de tatil yapacağımıza Yunanistan' a gidelim daha iyi. Fiyatlar filan çok makul. Yemeklerin daha şeklini görürken içim gitti kimbili tatları nasıldır? En yakın zamanda Yunanistan' a bir gezi planı hazırlayayım. icon_smile.gif
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder AIM Adresi
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Ikiteker Motosiklet Grubu Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> Geziler/Toplantilar Tüm saatler GMT
Sayfa 1, 2  Sonraki
1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Forums ©

   
 

All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2002 by me
You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt